๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetavayı Resulullah => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 11:52:11



Konu Başlığı: Yiyecekler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 11:52:11
YİYECEKLER


Yoksa İçinizde Sırtlan Yiyenler De Mi Var?
 

Bir adam Resululİah'a (as) sırtlanların etlerinin yenilip yenilmeyeceği konusunda sorduğunda, "yoksa sizden sırtlan eti yiyen de mi var?" dedi.

Kurtların etleri hakkında sorulduğunda ise "yoksa sizden kurt eti yiyen de mi var? Onda hayır vardır" diye cevapladı.

Bu hadisi İmam Tirmizî kitabına almıştır.

İbn-i Mace'nin kitabında ise şöyle geçmektedir: Haberi rivayet eden di­yor ki, "ey Allah'ın elçisi/ Sırtlanın eti hakkında ne diyorsun?" diye sordu­ğumda, "sırtlan eti yiyen var mı ki?" dedi.

Eğer Cabir'tn sırtlanların etlerinin helalliği konusunda rivayet ettiği hadis sahih bir hadis olsaydı bu hususta kalpte bir şey olurdu, (insanın kalbi rahat olurdu). O zaman bu hadiste geçtiği üzere, sırtlanların etlerinin yenilmesin­den uzak durulmasının sebebi onların murdar, pis olmaları ya da bir hastalık korkusu olurdu. En doğrusunu bilen Allah'tır. [475]

 
Domuz Eti Yiyenlerin Kapkacaklan
 

Ebu Sa'leb el-Huşenî, Resulullah'a (as), "bizim oturduğumuz topraklar Ehl-i Kitabın (Yahudi ve Hıristiyanların) torağıdır. Onlar domuz eti yiyor ve şarap (alkollü içki) içiyorlar. Bu durumda onların kapkacaklarından nasıl yararlanabiliriz?" diye sorunca Resulullah (as), "eğer onların kapkacakla-nndan ve tencerelerinden başkasını bulmayacak olursanız onları güzelce yıkayıp kullanır, içlerinde yemek pişirir ve onlardan herhangi bir şeyi çersi­niz" dedi Haberi rivayet eden diyor ki: Ben, "ey Allah'ın elçisi!Bizim için ve köpek dişine sahip olan yırtıcı hayvanların etlerini yemeyin " dedi.

İmam Ahmed bu hadîsi kitabına almıştır.

Resulullah'tan (as) rivayet olunan ve Müslim'in Sahih'inde yeralan bir hadiste de şöyle geçiyor: Ebu Hureyreden şöşye rivayet olunmuştur: Resu-lullah (as), "köpekdişine sahip olan her yırtıcı hayvan haram kılınmıştır" di­ye buyurdu.

İşte bu ve yukarıdaki iki hadis bu tip hayvanların'etlerinin yenilmesini savunanların, "köpekdişi bulunan her yırtıcı hayvanin etlerinin yenilmesinin yasaklanması yalnızca bir mekruhiyet yasaklarnasıdır" diyerek te'vil yapanla­rın sözlerine bir cevap teşkil etmektedir. Böyle bir te'vil ise kesinlikle geçer­siz bir yorumdan öte geçmez. Başarı yalnızca Allah'tandır. [476]

 
Kesilirken Üzerine Allah'ın Adının Anılmadığı Etle
 

Bir adam, Resulullah'a (as), "bizim öldürdüklerimizi yiyecek, ama Al­lah'ın öldürdüklerini yemeyecek miyiz?" diye sorduğunda, "üzerlerine Al­lah'ın adı anılmamış olanları yemeyiniz (En'am 121)" ayeti indi.

Bu hadisi Ebu Davud da bu şekilde kitabına almıştır.

Bu soruyu soranlar genelde Yahudilerdi. Bu hususta en çok bilinen, "bu husustaki sorulan soranlar müşriklerdi" ibaresidir ki bu da sahihtir. Bu hadis ayrıca bu surenin Mekke'de indirildiğine ve Yahudilerin de Müslümanlar gibi ölü etin yenilmesini haram gördüklerine bîr delil teşkil etmektedir. Onlar da bu hükme muvafakat etmelerine rağmen nasıl oluyor da bu soruyu soruyor­lar? Yine bu hadis, "şeytanlar kendi dostlarına size karşı savaşmaları için vahiy ilham ederler. (En'am 121)" ayetine de işaret etmektedir. İşte Yahudilerin ve müşriklerin sordukları soru, dostları olan şeytanların onlara yaptıkları bir ilhamdır. Oysa Yahudiler bu hususta mücadele etmemeliydiler. .

Tirmizî bu hadisi bir başka lafızla rivayet etmiştir. Nitekim, Müslüman­lardan bazıları da bu tip sorular sormuşlardı: Bazıları Resulullah'a (as) gele­rek, "ey Allah 'in elçisi/ Kendi öldürdüklerim izi yiyecek de Allah Azze nin öl­dürdüklerini yemeyecek miyiz?" diye sordular. Bunun üzerine, "üzerine (kesilirken) Allah'ın adı anılanları yiyiniz. (En'am 118)" ayeti ile "e-ğer onlara (Ehfi Kitab'a ve müşriklere vs.) uyacak olursanız müş­riklerden olup çıkarsınız. (En'am 121)" ayeti indirildi. Buradaki soruyu müşriklerin sormaları ihtimalinin yanında Müslümanların da sormuş olmaları herhangi bir çelişki oluşturmamaktadır. Ama "Yahudiler de bu soruyu sor­muştu" sözü hesaba katılmamıştır. Ne var ki burada sözkonusu olan, her iki rivayetin de aynı ravjler aracılığıyla gelmekte olduğudur. İşlerin iç yüzünü bi­len Allah'tır. [477]

 
Deniz Sularının Çekilmesiyle Ortada Kalan Balığın Hükmü
 

Resulullah'a (as) med-cezir nedeniyle ortada kalan büyük bir balığın (ya da balinanın) yenilip yenilmeyeceği sorulduğunda ResuluUah (as),   "Allah Azze'nin sizler için denizden çıkardığı bir rızık olarak ondan yeyin. Eğer yanınızda getirdiyseniz bir miktar da bize verin" dedi. Bu hadis muttefekun aleyhtir. [478]

 
Dağdan Ya Da Yüksekten Yuvarlanan Hayvanın Boğazlanması
 

Resulullah'a (as) bu hususta soru sorulduğunda, "eğer hayvanın uyluk­larına vurmuş isen av hayvanı senden kaçar" dedi.

Ebu Davud bu hadisi kitabına almıştır.

Sorulan soaıya ResuluUah (as), "işte av hayvanına hu şekilde vurmak o-nun boğazlarım asıdır" dedi.

Yezid b. Harun, "bu bir zaruret nedeniyledir" dedi. "

Böyle bir şeyin, üzerine Allah'ın adının anılmadığı av hayvanları için ge­çerli olduğu söylenmektedir. [479]

 
Devenin Rahmindeki Cenin
 

Resulullah'a (as), "deve, inek veya koyun rahimlerindeki yavrular? ata­lım mı yoksa yiyelim m/?" diye sorulduğunda ResuluUah (as), "eğer istiyorsa­nız onları yiyin. Zira annelerinin kesilmesi onların boğazlanması gibidir" buyurdu.

Bu hadisi İmam Ahrned kitabına almıştır.

Bu hadis, annelerinin kesilerek yenilmesi gibi onların karınlarından çı­kan yavruların da boğazlandıktan sonra yenileceğini söyleyerek te'vile gi­denlerin yaptıklarını tamamen iptal etmektedir. Zira yavrular annelerinin bir parçasıdırlar. Burada yavrunun annenin diğer parçalarından bir parça olarak sayılmayıp ayrıca kesilmesi için herhangi bir delil çıkarılamaz. [480]

 
Allah'ın Adını Üzerine Anın Ve Yiyin
 

Hz. Aişe, Resulullah'a (as), "bazı insanlar bize et getiriyorlar. Biz onlar kesilirken üzerlerine Allah'ın adının anılıp anılmadığını bilemiyoruz (ne yapahtn?)" dedi. ResuluUah (as), "üzerine Allah 'm adını anın ve yiyin" bu­yurdu.

îmam Buharı bu hadisi kitabına almıştır. [481]

 
0 Hayvanın Yenilmesi İçin Size Ruhsat Verdi
 

Peygamberin Ehl-i Beyt'i, Hurre denilen taşlık arazide muhtaç durumda idi. Orada kime ait olduğu bilinmeyen bir deve ölmüştü. Onlara ölü hayva­nın etinden yemeleri konusunda ruhsat verildi. Böylece hayvanın kalan par­çaları onları korumuş oldu.

Bu hadisi İmam Ahmcd kitabına almıştır.

Ebu Davud'un kitabında ise şöyledir: Bir adam ailesi ve oğluyla birlikte Hurre denilen taşlık araziye girti. Bir adam ona, "benim bir devem kayboldu. Eğer onu bulacak olursanız yanınızda alıkoyun" dedi. Adam deveyi buldu, ama sahibini bulamadı. Deve hastalanmıştı. Adamın hanımı deveyi kesmesini söyledi, adam kabul etmedi. Derken deve öldü. Kadın, "bari onun derisini yüz de yağım ve etini ayıralım. Onu yeriz" dedi. Adam, "hen bunu Resulul-lah'a (as) soruncaya kadar olmaz" dedi. Resulullah'ın (as) yanma geldi. Re-sulullah (as), "yanında o ete muhtaç olmayacağın herhangi bir şey var mı?" diye sordu. Adam, "yoktur" dedi. Resulullah (as), "öyleyse ondan yeyiniz" buyurdu. Adam diyor ki: Daha sonra devenin sahibi geldi durumu ona anlat­tım. O da bize, "deveyi kesseydinizya" dedi. Ben, "senden utandım"dedim.

Bu hadis, zor durumda kalanların ölü bir hayvanı yemek veya başka bir şekilde yararlanmak üzere alıkoymalarına delil teşkil etmektedir.

. Bir adam, Resulullah'a (as), "kendisinden sıkıntıya düştüğümüz yiyecek hangisidir?" diye sordu. Resulullah (as), "yapıp yediğin zaman Hırist\ -anla­ra benzemediğin ve sana kuşku vermeyen şeydir" dedi.

Bu hadisi İmam Ahmcd kitabına almıştır.

Buradaki anlam -Allah Azze en iyisini bilir- yemekte bile Htristiyanlara benzemekten men etmektir. Resulullah (as), "kuşkularını sürdürme kuşku veren şeyi terket" demiştir. Burada Resulullah (as) genel bir cevap vermekle beraber Yahudileri bir kanara bırakarak yalnızca Hıristiyanlara özelleştirmiş­tir. Zira Hıristiyanlar herhangi bir yiyeceği haram saymayıp filden sivri sineğe kadar diri ölü (ya da yürüyen ve uçan) hemen her şeyi helal saymaktadır. [482]

 
Ve Allah'ın Adını Onun Üzerine Andı
 

Rafi' b. Hudeyc Resulullah'a (as), "herhangi bir gün aslanın ya da baş­ka bir hayvanın parçaladığı, ama henüz ölmeyen bir hayvanla karşılaşırsak ve yanımızda onu kesecek bir alet yoksa kamışın sert kabuğuyla kesebilir mi­yiz?" dedi. Resulullah (as), "kanı tamamen akıtırsa, üzerine Allah'ın adım an ve ye. Yalnız diş veya tırnakla kesme, zira diş kemiktir. Tırnak ise Habeş-lilerin bıçağıdır'' buyurdu.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Adiyy b. el-Hatem, Resulullah'a (as), "herhangi birimiz bir av vurdu­ğunda eğer yanında bıçak yoksa avını çakmak taşı ya da bir incik kemiği parçasıyla kesebilir mi?" diye sordu. Resulullah (as), "kanını tamamen akıt ve Allah'ın adını an" dedi.

Hadisi imam Ahmed kitabına almıştır.

Rasulullah'a (as) ölmek üzere olan ve bir cariyenin taşla kestiği bir ko­yun hakkında sorulduğunda Resulullah (as) onu yemelerini emretti.

Bu hadisi İmam Buharı kitabına almıştır.

Resulullah'a (as) kurdun dişlediği ve çakmak taşıyla boğazladıkları bir koyunun durumu sorulduğunda yemeleri üzere onlara ruhsat verdi.

Bu hadisi İmam Nesaî kitabına almıştır. [483]

 
Soğan Ve Sarımsak
 

Resulullah'a (as), "sarımsak hakkında ne diyorsun, haram mı?" diye so­ruldu. Resulullah (as), "hayır, ama ben kokusu nedeniyle ondan hoşlan­mam " dedi.

Bu hadisi İmam Müslim kitabına almıştır.

Ebu Eyyub, Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Soğan bize helal mi?". Resulul­lah (as), "evet, ama beklenmedik biranda bana çıkagelen (melek Cebrail)si­ze gelmiyor. (O yüzden ben yemem)" buyurdu.

İmam Ahmed bu hadisi kitabına almıştır. [484]

 
Büyük Keler (Zehirli Kertenkele)
 

Resulullah'a (as) büyük kelerin etinin haram olup olmadığı sorulduğun­da, "hayır, ama yaşadığım toplumun toprağı içerisinde bu hayvandan olma­dığı için kendimi ondan tiksinir buluyorum. (İstesem de istemesem de ondan tiksindi duyuyorum)" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir. [485]

 
Sade Yağ (Ve İçyağı), Peynir Ve Yaban Eşeklerinin Eti
 

Resulullah'a (as), sade yağ (ve içyağı), peynir ve yaban eşeklerinin (yani zebraların) etlerinin haram olup olmadığı sorulduğunda, "helal olan şeyler Allah Azze'nin kitabında helal dedikleri ve haram olan şeyler de Allah Az-ze'nin kitabında haram dedikleridir. Eğer herhangi bir şey hakkında Allah Azze hiçbir hüküm belirtmemiş ise ondan günahı kaldırmış demektir" dedi.

Bu hadisi İbn-i Mace kitabına almıştır. [486]

 
Kadınlar İçin Serilmiş Etler
 

Bir adam, Resulullah'a (as), "ey Allah'ın elçisi! Ben kadınlar için seril­miş, hazırlanmış etlerden yediğim zaman şehvetim kabarıyor, adeta beni kaplıyordu. Bu yüzden o etlerden yemeyi kendime haram kıldım" dedi. Bu­nun hemen sonrasında, "ey iman edenler! Allah'ın sizler için helal kıldı-ğı temiz olan şeyleri haram kılmayın ve aşırt gitmeyin. Zira Allah aşı­rt gidenleri (Allah'ın koyduğu sınırları tecavüz edenleri) sevmez. Öy­leyse Allah'ın size verdiği rtztkların helal ve temiz olanlarından ye-yin." diye buyuran Maide suresinin 87 ve 88. ayetleri indirildi.

Bu hadisi tmam Tirmizî kitabına almıştır. [487]

 
İÇECEKLER


Sarhoşluk veren içecek haramdır
 

Hamr'ın (alkol, şarap) haram kılınması onun sarhoş edici bir madde ol­masından ileri gelmektedir. Peki, şarabın dışında olup sarhoşluk veren diğer içeceklerin durumları ve haklarındaki hüküm nedir? Bu tip içkiler haram mı kılınmıştır yoksa bizzat şarabın kendisi clmadığından dolayı haklarında veri­len hükümler İhtilaflı mıdır?

Buna cevap olarak denilebilir ki, "sarhoşluk veren her içecek haramdır." Bu sactetten olarak Buharî ve Müslim'in "Sahih" adlı eserlerinde şunlar geçi­yor; Ebu Musa'nın Resulullah'tan (as) yaptığı rivayet şöyledir: Resulullah (as), baldan yapılıp adına mizr (boza) denilen içeceğin durumu sorulduğunda bu husustaki tüm hükümleri biraraya getiren, "her sarhoşluk veren madde ha­ramdır" sözünü söyleyerek cevap vermişti.

Yine Buharî ve Müslim'de geçen bir hadiste şunlar yeralıyor; Ömer b. el-Hattab, Resululiah'ın (as) minberinden halka hitabederken Resulullah'tan (as) bir hadis nakletti: Resulullah (as), "Allah içkiyi (alkolü) haram kılmıştır. Bu, şu beş şeyden yapılır; Buğday, arpa, üzüm, hurma ve kuru üzüm (veya kuru incir). Hamt (alkol) aklı zayıflatan, kuvvetten düşüren ve fonksiyonla­rından alıkoyan her maddedir. O pis ve murdar şeylerden sayıltr" dedi.

Bu hadisin senedi İbn-i Ömer yoluyla Resulullah'a (as) varmaktadır.

Resulullah'ın (as), "çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" dediği herhangi bir metne bağlı kalmaksızın rivayet olunmuştur. Bu hadisi hadis ha­fızlarından bir grup "sahih" saymıştır. Bu hususta da pek çok hadis vardır. Hicaz, Yemen, Mısır, Şam, Basra alimterHte Malik, Şafiî, Ahmed b: Hanbel ve FKIAVA-H KbSULULLAH daha başka İslam hukuk bilginleri şu görüşü benimsemişlerdir: "Çoğu sar­hoşluk veren şeyin azı da haramdır." Bu alimlere göre İçilen bir madde eğer sarhoşluk veriyor ve aklın fonksiyonlarını bozuyorsa hangi maddeden yapı­lırsa yapılsın haramdır. İster tahıllardan ve meyvelerden isterse de diğer şey­lerden olsun, ister üzümden, hurmadan, buğdaydan, arpadan, deve sütün­den isterse benzeri daha başka şeylerden yapılsın haramlığı değişmez. Bun­lar İster çiğ ister pişmiş, ister üçte bir veya üçte ikisi ister yarısı ya da daha başka oranlardaki maktan azalmış olsun eğer çok miktarı sarhoşluk veriyorsa hiç kuşkusuz azı da haramdır.

Bununla beraber şu da dikkate alınmalıdır: Hz. Ömer Şam'a geldiği za­man Müslümanlar için sarhoşluk vermeyen bir içki hazırlamak istedi. Bîr miktar meyve suyunu üçte ikisi gidip Üçte biri kalıncaya kadar pişirdi. Meyve suyu kaynatılmış hurma şırasına dönmüştü. Parmağını daldırarak yoğunluğu­nu kontrol etti ve "sanki peltemsi bir salya gibi olmuş" dedi. Yani devenin ağzı susuzluktan kuruyunca salyasının peltemsi bir hal alması gibi olmuştu. Bu yüzden bu içeceğe peltemsi salya demek olan 'tıla' adı verildi. Bu şıra sarhoşluk vermiyordu, bu nedenle de Hz. Ömer bunu helal görmüştür.

Yine bu cümleden olarak şunu da belirtelim: "El-Hilal" sahibi Ebu Bekir Abdulaziz b. Ca!fer de bu içeceğin ümmetin icmaıyla helal olduğunu söyle­miştir. Bunun nedeni de içeceğin sarhoşluk vermemesidir. İmamlardan hiçbi­risi herhangi bir içeceğin veya Hz. Ömer'in yapmış olduğu bu içeceğin sar­hoşluk vermekle birlikte helal olduğunu savunmamıştır. Buna rağmen bu hu­susta oluşan kuşku, "içeceği bu tarzda pişirmek, daha doğrusu kaynatmak o-nu sarhoşluk veren bir madde haline dönüştürür" kuralından kaynaklanmak­tadır. Eğer böyle bir meyve suyu, pişirilmesi sebebiyle bir kısmının kaynaya-rak gitmesi sonucunda oluşursa kaynama İle içeceğin -alkol oluşturan- kiri gider, sonra da içeceğin üçte ikisi. Kaynamayla giden kir ve üçte ikilik mik­tardan arta kalan kısım üçte birden de azdır. Burada helal olmama özelliği taşıyanın, bu içeceğin kir taşıyan kısmı olduğunu söylemektedirler. Kayna­makla sarhoşluk veren maddeler haline dönüştükleri halde Hz. Ömer'in yap­tığı bu sistemle yapıldıklarından dolayı onları helal sayanlar eğer tevbe eder­lerse tevbeleri geçerli sayılır.

Şarabın genel olarak haram kılındığını, ama Müslümanlar için herhangi bir yasağın sözkonusu olmadığını sanarak içmeyi helal sayanlar hususunda seleften bazı alimler kuşku duymuşlardır. Sahabeden Ömer ve Ali gibi bazı kimseler, "bu şekilde içki içmeyi helal sayanların tevbe etmeleri ve içkinin haram olduğunu söylemeleri gerekir, sonra da bunlara sopa cezası uygula­nır. Eğer helal olduğu fikrinde ısrar ederlerse öldürülürler" diyorlar. Ebu Ha-nife ise sarhoşluk veren maddelerin azını da çoğunu da içmeyi haram sayı­yor ve "isterse adı alkol değil de hurma şırası ve boza gibi bir şey olsun, sar­hoşluk veriyorsa azının da çoğunun da içilmesi haramdır" diyor. Kaynatıldı­ğı halde üçte bir kadar miktarı gitmemiş olan üzüm suyu eğer sarhoşluk ve­riyorsa haramdır. Ebu Hanife'ye göre bunlar dört türlüdür bunların azı da çoğu da içilmez, haramdır. Eğer bu tipten olan içecekler sarhoşluk vermezlerse durumları kuşkuludur: Bunlar, buğday ve benzerlerinden yapılan boza ben­zeri sarhoşluk verebilen içeceklerdir. Bu hususta kuşkuya karşı İslam alimle­rinin fikirbiriiği sözkonusudur. Nitekim Ebu Musa el-Eş'arî'den rivayet olu­nup Buharı ve Müslim'de yeralan bir hadiste şöyle geçiyor: Yemenliler, Resu-lullah'a (as), "ey Allah'ın elçisi/ bizim bir tür içeceğimiz var. Ona 'halşarabı veya şerbeti' deriz. Bir diğeri ise tohumlardan yapılır ve adına 'boza' denir. Bu hususta ne diyorsun?" diye sordular. ResuluİIah (as) güzel konuşan ve kı­sa bir cevapla pek çok şey, kastedebilen bir kimse olduğundan şöyle dedi: "Sarhoşluk, veren herşey haramdır."

Buharı ve Müslim'de yeralan ve Hz. Aişe'den rivayet olunan bir haberde Hz. Resulullahın (as), "sarhoşluk veren her içki (içecek) haramdır"^ buyurdu­ğu nakledilmiştir.

Yine Buharî'de yeralan bir hadiste şöyle geçmektedir: tbn-i Ömer'den rivayet olunmuştur; ResuluİIah (as) şöyle buyurdu: "Her sarhoşluk veren al­koldür (şaraptır) ve her sarhoşluk veren şey haramdır". Sünen kitaplarında bu rivayetlerden başka olan rivayetlerde şöyle geçiyor: Resulullah (as), "ço­ğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" buyurmuştur.

Bu husustaki hadisler pek yaygındır. Allah Azze şarabı (alkolü) haram kıldığı zaman Medinetu'n Nebt'de, hurmadan elde edilen bir içecek dışında herhangi bir özel içecek yoktu. Bu onların şarapları idi. Resulullah'tan (as) ri­vayet olunan haberlerde nebiz (şıra), hurma şırası içtiği geçmektedir. Bu ne-biz, yani şıra, şarap mayası almamış tatlı şıra idi. (Bu şıra hurma ya da kuru üzüm veya kuru incirin suya konulması ve suyun tatlılaşıncaya kadar bekle­tilmesiyle elde edilirdi.)

ResuluİIah (as) Medinelilerin ağaç kabuklarında, odunlar, taşlar ve zift­lenmiş kaplar içerisinde şıra yapmalarını yasaklamıştı. Zira onlar bu sayılan nesneleri bir kap olarak kullandıklarında içlerine koydukları meyve suları kendiliğinden mayalanarak alkole dönüşüyor ve onlar da bunun farkına var­madan sarhoşluk veren maddeyi içiyorlardı. ResuluİIah (as) değişik ya da ay­nı tipten hurmaların bir kap içerisine konularak karıştırılmasını da yasakla­mıştı. Zira bu meyvelerden bazısı diğerlerine destek veriyor, güçlendiriyor, böylece yine sarhoşluk veren bir madde oluşturuyorlardı. Şıranın üç günden çok bekletilmiş olanlarını içmeyi de yasakladı. Zira üç günden sonra şıra kendiliğinden sarhoşluk veren bir madde olur. İnsan tüm bunların Resulul­lah'tan (as) rivayet olunurken abartılıp abartılmadığım bilemiyor, Resulullah (as) ruhsat verdiği halde rivayetîerdeki aşırılıklar yüzünden şıranın sarhoş e-dici bir içki, dolayısıyla alkol olduğuna inanan alimlerin varlığı kuşkusuzdur. Mesela bal şırası, arpa şırası (boza) ve benzerleri gibi içeceklerin durumları buna örnektir. Bu alimler bir de tutup, 'bunlar sarhoş etmez diyerek onlar­dan İçmenin helal olduğunu söylemek hatadır" diyorlar.

Buharî'de yeralan bir hadiste şöyle geçiyor: Ebu Musa el-Eş'arî'den şöyle rivayet olunmuştur: Resulullah'a (as), tohumlardan elde edilip adına boza denilen ve baldan yapılıp adına şıra denilen içeceklerin hükümleri soruldu­ğunda; kısa ve öz cevap verebilme kabiliyetine sahip olan Resulullah (as), "her sarhoş eden şey haramdır" diye cevapladı.

Yine Buharî'de yer alan ve îbn-i Ömer'den rivayet olunan bir hadiste şöyle geçiyor: Resulullah (as), "sarhoşluk veren her içecek alkoldür, sarhoş­luk verir. Her sarhoşluk veren içecek (veya şey) haramdır" buyurdu. Bir baş­ka anlatımda ise, "sarhoşluk veren her şey haramdır. Her alkol (şarap) da haramdır" diye geçmektedir.

Resulullah'tan (as) rivayet edilen hadislerde şöyle geçiyor: Resulullah (as), "çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" buyurmuştur.

Hadis hafızlarından birden çok şahsiyet bu hadisin sahih olduğunu söy­lemiştir.

Allah Azze çiğ üzüm suyunu haram kılmıştır. Bu çiğ meyve suları kay­natıldığında biraz katılaşır ve üstte bir kaymak oluşturur. Böylece içerisinde neşeyi, hafifliği artıran maddeler oluşacağından aklı etkileyerek içeni Allah'ı anmaktan alıkoyup namazı engelleyecek, düşmanlık ve kinleri davet edecek­tir, işte bu tipten olup insanın aklını etkileyerek şiddetli bir zevke neden o-Ian madde alkoldür. Hangi maddeden yapılırsa yapılsın alkol olmaktan kur­tulamayacaktır, îster çiğ isterse pişirilmiş olsun farketmez. Ama pişirildiğinde yapısı içerisindeki maddelerden üçte ikisi gideceği ve geri kalanı pek de al­kol yapıcı madde ihtiva etmeyeceğinden helal addedilebilir. [488]

 
Alkolde günahın varolmasının yanısıra birtakım yararlar da var mıdır, acaba alkolün yararları günahından daha mı fazladır?
 

îçki (alkol, şarap) hakkında ilk inen ayet-i kerime insanların Resulul-İah'a (as) içkinin hükmünü sorup durmaları sonucundadır. Böylece Allah Az-ze içki hakkındaki ayetlerini indirmeye başladı. Bu ayetler içkiyi haram kılı­yor ve içerisinde günahın bulunduğunu bildiriyordu. İçki, içenlere zarar, iç­meyenlere zaten yarar vermiş demektir. İçkide İnsanlar için yararlar vardır: Tat olarak, (besinleri yakarak, ayrıştırarak) insan bedenine verdiği yarar ve ti­carette içkilerden elde edilen gelir gibi. Doğal olarak insanlardan kimi içki i-çer kimisi de içmez. îlk içki ayetiyle henüz içkiye dikkat çekilmiş olduğu dö­nemde bir kavim içki içtikten sonra namaza durmuş, sarhoş olduklar» için a-yetlerin okunuşlarında çok ciddi hatalar yapmışlardı. Nihayet ikinci ayette Al­lah Azze, "ey inananlar içkili olduğunuz zaman ne söylediğinizi bile­cek kadar ayılmadan namaza yaklaşmayınız. (Nisa 43)" buyurarak iç­ki içtikten sonra namaza yaklaşılmasını haram kılmıştı. Bu, onların içkiyi he­men hemen terketmek zorunda oldukları anlamına geliyordu. Bundan sonra bir üçüncü ayette Allah Azze, "ey inananlar! içki (alkol), kumar, (tapı­nılmak Üzere put olarak) dikilen taşlar, şans okları hep şeytanın iş­lerinden birer pisliktirler. Bunlardan sakının ki kurtuluşa eresiniz. (Afaide 90)" diyerek içkiyi tamamen ve birçok şekil ve bakımdan haram kılmış oluyordu. Bu ayete muhatap olan mü'minler de "biz bitirip terkettik, sona erdirdik" diyerek emri kabul ettiklerini belirttiler. Hemen akabinde Re-suiullah'ın (as), tüm İçkileri dökme ve tüm içki kaplarını, küplerini, testilerini ve saklama kaplarının kırılması emri geldi. Bunun peşinden de içkinin oluşu­mundaki tüm yardımcıların, yani içki amacıyla yetiştirenlerin, meyveleri sı­kanların, içenlerin ve satıp parasından yararlananların lanetlenmesiyîe iş ke­sinleşti.

Bir hadiste de şunları görüyoruz: "İçki içen kişinin 40 gün namazı ka­bul olmaz. Eğer tevhe ederse Allah da kabul eder, eğer içkiye tekrar dönerse tevhesi kabul olmaz. Tevhe edip üç ya da dört kez tekrar içki içmeye koyulur-sa artık Allah Azze'nin o kişiye cehennemdekilerin yaralarından akan bir su içirmesi hak olur." diyen Resulullah'a, "cehennem ehlinin yaralarından akan su nedir?" diye sorulunca, "onların yaralarından akan irinlerdir" de­di. İçki içip tevbe eden ve tekrar içkiye başlayan kimsenin namazı bazen ba­tıl (geçersiz) ve bazen de kabul olunmaz bir haldedir. Bu durumda içkiyi o-na haram kılmak gerekli bir şey olur. [489]


[475] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:305.

[476] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:305-306.

[477] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:306.

[478] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:306-307.

[479] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:307.

[480] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:307.

[481] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:307.

[482] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:307-308.

[483] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:308.

[484] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:309.

[485] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:309.

[486] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:309.

[487] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:309.

[488] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:313-316.

[489] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:316-317.


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecekler
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Aralık 2019, 15:47:47
Esselamu aleyküm.rabbim bizleri İslam'a uygun helal daire de yaşayan helal lokma yiyen kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecekler
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 03 Aralık 2019, 06:29:27
Yiyeceklerin sadece helal olanlarından yiyelim haramdan uzak duralım


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecekler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Aralık 2019, 07:29:12
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecekler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 05 Aralık 2019, 08:28:58
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herdaim rızasına uygun şekilde yaşıyan kullarından eylesin inşaAllah