> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > Fahreddin Atar - Usul > Mükellef Olmanın Şartları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mükellef Olmanın Şartları  (Okunma Sayısı 7886 defa)
07 Nisan 2010, 00:14:25
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 07 Nisan 2010, 00:14:25 »



Mükellef Olmanın Şartları







el-MAHKUMU ALEYH (MÜKELLEF)

1. MÜKELLEF OLMANIN ŞARTLARI:



îslâm Hukukunda mükellefe "el-mahkûmu aleyh" denir. Allah, hükümle­rini, hitaplarım insana yöneltmiştir. Allah, insanı aklı sebebiyle kendine muha­tap kılmıştır.

Mükellefe yapılan teklifin şer´an sahih olabilmesi için, onda iki şartın bu­lunması gerekir:

1. AKIL:
Teklifleri anlayacak derecede akıl ve zekâ bulunması.

2. EHLÎYET:
Kendisine yapılan tekliflere ehil olması.


1. Akıl - Bulûğ:



Allah´ın teklifleri Kur´ân ve Sünnet´in nasslariyle sabit olmuştur. Nasslan ancak akıllı insanlar anlayabilir. Akıl insanda anlama ve idrak âletidir. Ancak akıl gizlidir. Gözle görünmez. İnsandan insana değişebilir. Fakat Sâri´, teklifle­rini akıl kendisinde tam manasiyle teşekkül eden baliğ insanlara tevcih etmiştir. Bu duruma göre mükellef, akıllı ve baliğ kimsedir. Bu sebeple teklifler, mecnûn, matuh ve çocuklara yöneltilmemiştir. Onlar mükellef değildir. Allah´ın teklifle­ri, Kur´ân ve Sünnet´e bulunmaktadır. Onlar ise arapçadır. Araplardan başkası onlat} hemen anlayamaz. Fakat üzerinde biraz çalışmak suretiyle ve tercemesiy-le arap olmayan insanlar da onları anlayabilir.


2. Ehliyet:


Bir kişinin mükellef olmasının şartlarından biride ehliyettir. Bu konuyu bir başlık altında inceleyeceğiz.


2. EHLİYET


A. Tarifi:


Ehliyet, lugatta selahiyet manasına gelmektedir. Istılahta ise, "şahsın ilzam (borçlandırma, borç altına sokma) ve iltizâm (borçlanma, borç altına girme)´a selâhiyetli olmasıdır" şeklinde tarif edilmiştir.

Allah yaratıklar arasında insanı mümtaz olarak ve hak sahibi olma, borç altına girme vasıf ve kabiliyetinde yaratmış, onu akıl ve irade ile teçhiz etmiş, akıl ve irade sahibi olan insanı, kendisine muhatap etmiştir. Hitaplarını, emirle­rini, nehiylerini ona tevcih etmiştir. İnsan hak sahibi olma ve borç altına girme vasıf ve kabiliyetini ruhlar yaratıldığı zaman kazanmıştır. İşte insan o zamandan beri zimmetle muttasıf kılınmıştır. İnsan -zimmetle muttasıf olduğu için hak sa­hibi olmaya ve borç altına´girmeye layık görülmüştür. İnsanın haklara sahib ol­ma ve borç altına girme selâhiyetine ehliyet denmektedir. Mesela, bir kişiye ehliyeti sebebiyle babasının Ölümü üzerine miras düşer ve kendisine miras olarak düşen malların mâliki olur. Keza kişi, ehliyeti sebebiyle karısının nafakasını temin et­mekle de bir borç altına girmiş olur.


B. Ehliyetin Çeşitleri:


Ehliyet iki kısma ayrılmaktadır: [1]

1. Vücûp ehliyet

2. Edâ ehliyeti


a. Vücûb Ehliyeti:

aa. Tarifi:



Vücûp ehliyeti modern hukukta, "medeni haklardan istifade etme ehliye­ti "ne tekabül eder.

Vücûp ehliyeti, "bir insanın lehine ve aleyhine ait meşru hakların vâcib (sa­bit) olmasına selâhiyetli (elverişli) bulunmasıdır" diye tarif edilir.[2] Yani insan bu ehliyet sebebiyle bir takım haklara sahip olur ve bir takım borçlar altına girer.



bb, Vücûb Ehliyetinin Dayanağı:


Vücûb ehliyeti, zimmet ile sabit olur. Zimmet, lugatta ahd (anlaşma) mana­sına gelmektedir. Müslümanlar, gayri müslimlerle anlaşma yapınca, onlar da bir takım hak ve vecibeler elde ederler. Bu sebeble onlara ehlu´z-zimmî veya zimmî

denir.

Zimmet ıstılahta, "insanda manevî bir vasıftır ki, insan lehine ve aleyhine olan şeylere.ancak bununla ehil olur"[3] şeklinde tarif edilir. Yaratıklar arasın­da sadece insan zimmetle muttasıf olduğundan, ondan başka varlıkların vücûb ehliyeti yoktur.[4]

Şu halde, vücub ehliyeti zimmete dayanmaktadır, bütün insanlar zimmetle muttasıf olduğundan, bu ehliyete sahiptirler.


cc. Vücûb Ehliyetinin Çeşitleri:


Bütün insanların vücûb ehliyetine sahip olduklarım biraz önce ifade etmiş­tik. Anne karnındaki çocuk (cenîn)unda vücûb ehliyeti bulunmaktadır. Ancak bunun vücûb ehliyeti diğerlerine nisbeten noksandır. Bu bakımdan vücûb ehli­yetini iki kısma ayırıyoruz:

1. Eksik (nakıs) vücûb ehliyeti,

2. Tam (kâmil) vücûb ehliyeti.

Anne karnındaki çocuğun vücûb ehliyeti eksiktir. Sadece lehine olan haklar sabit olur. Miras, vasiyyet, nesebin sübûtu, köle ise azad edilme, ceninin lehine olan haklardır. Çenîn bu haklardan istifade eder. Cenîn aleyhine olan haklar­dan sorumlu tutulamaz. Bu sebeple velisi, cenîn için bir şey satın alsa, onun pa­rasını ödemekle cenîn mükellef tutulamaz. Bunun gibi cenine, malından akrabalarına nafaka vermek vâcib olmaz.

Cenîn dışındaki bütün insanlar kâmil vücûb ehliyetine sahiptirler.


B. Edâ Ehliyeti:

Aa. Tarifi Ve Mahiyeti:



Bugünkü hukukta, "medeni haklan kullanma ehliyeti"ne tekabül eden edâ ehliyeti, "insanın kendisinden şer´an muteber olabilecek şekilde fiillerin südûru-na selâhiyetli bulunmasıdır "[5] şeklinde tarif edilir.

Edâ ehliyeti, hukuka uygun ve muteber bir şekilde, fiil ve muamelede bulu­nabilme vasıf ve kudretidir ve aktif bir ehliyet çeşididir. Bu ehliyet sayesinde in­san, tek basma başkalarıyle hukuki muamelelere girişir, insanın fiillerine hukuk nizamında gösterilen neticeler terettüb eder, mes´ul tutulur, alacaklı olur, borç­lu olur. Mâllarında tasarruf eder, malları satar, mal satın alır, kiraya verir, kira­lar, hibe eder, tahrib eder, tağyir edebilir...



bb. Edâ Ehliyetinin Kısımları:


Eda ehliyeti, zimmetle birlikte akla dayanmaktadır. Prensip itibarıyla edâ ehliyeti bütün insanlarda bulunur. Ancak edâ ehliyetine tamamıyla sahip olan­lar yanında bu ehliyetten kısmen veya tamamen mahrum olan şahıslara da tesa­düf edilir. Bu bakımdan edâ ehliyeti iki kısma ayrılmaktadır:[6]

1. Tam (kâmil) edâ ehliyeti; Akıl, baliğ ve reşîd olan, ruhen ve bedenen has­ta olmayan ve aynı zamanda mahcur olmayan bir kişi, bu ehliyete sahiptir.

2. Eksik (kasır) edâ ehliyeti: Mesela mecnûnlar, çocuklar, matuhlar kasır edâ ehliyetine sahiptirler.


3. EHLİYETİ DARALTAN VE ORTADAN KALDIRAN HALLER:


İnsan hayatının muhtelif devrelerinde öyle haller zühûr edebilir ki, onlar fer­din kâmil bir insan gibi hareket etmesine mani teşkil ederek, insanın selâhiyet ve ehliyetini zaafa uğratırlar. Bu hallerde insan, gerek borçlarını ifa bakımından ve gerekse haklarını kullanma noktasından kâmil bir insanın bu borç ve hakları kullanmasına nazaran, hukuk nazarında daha az selahiyetli telakki edilir. İslam Hukuku´nda ehliyeti daraltan ve ortadan kaldıran hallere, "Avanzu´l-Ehîiyet(ehliyet bozukları) denir.

İslam Hukuku´nda ehliyeti daraltan veya ortadan kaldıran haller, "semavî arızalar" ve "mükteseb arızalar" olmak üzere iki kısma ayrılır.[7] Şimdi bun­ları kısaca izah edelim.


A. Semavî Arızalar: (Gayrı İradi Arızalar)


Semavî arızalar, insanın kazanmasıyla, irade ve ihtiyarıyla olmaksızın mey­dana gelen arızalardır. Bu arızalar çocukluk (sığar), delilik (cünûn) bunama (ateh), bayılma (iğmâ), uyku (nevm), unutma (nisyan) aybaşı hali (hayız), lohusalık (ni-fas), ölüm hastalığı (marazu´1-mevt), ölüm (mevt), kölelik (rıkk)dır. Bu arızalar­dan bir kısmı, mesela ölüm gibi, vucûb ehliyetini, bir kısmı, mesela uyku, bayılma eda ehliyetini ortadan kaldırır.[8]


a. Çocukluk (Sığar)



Çocukluk (sığar) devresi, doğumdan bulûğa kadar devam eder.[9] Çocuk­ların akıllarının gelişmesi açısından hayat devreleri iki kısımda incelenebilir:

1. Temyize kadar geçen devre (gayri mümeyyizlik devri).

2. Temyiz devri (mümeyyizlik devri).

Önceden, anne karnındaki çocuğa cenîn dendiğini ve onun vücûb ehliyeti­nin eksik olduğunu, edâ ehliyetinin bulunmadığını ifade etmiştik.

Çocuğun doğumundan başlayarak yedi yaşına kadar devam eden devresine iyiyi kötüden ayıramaz bir durumda olduğundan ona gayri mümeyyiz denir. Yedi yaşından bulûğ çağına kadar olan devrede çocuğun aklı melekesi ilerlediğin­den, iyiyi kötüden ayırabilme kudreti (temyiz kudreti) hasıl olur. Bu devrede ona mümeyyiz denir.[10]


aa. Gayr-ı Mümeyyiz Çocuk:


Gayr-ı mümeyyiz çocuk vücûb ehliyetine sahiptir. Bu sebeple leh ve aleyhi­ne haklara müstehak olur, borçlu olur, alacaklı olur. Ancak akli melekesi inki­şaf etmediği için edâ ehliyetine sahip değildir.

Çocuk doğar doğmaz, hısımlık rabıtası tahakkuk eder, soyu belli olur, mi­rasçı olur, ona vakıf ve vasiyyet sahih olur. Velisinin, çocuğu namına aldığı şey­lerin mülkiyeti ona geçer. Çocuğun cam, malı,.ırzı, mülkiyet haklan kanunların teminatı altında bulunur.

Çocuğun borç ve mükellefiyetlerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Mali mükellefiyetler: Çocuk, telef ettiği malların bedelini tazminle mü­kelleftir. Karısı ve yakınlarının nafakasını vermek mecburiyetindedir. Öşür ve haraç vergilerini muntazaman vermek durumundadır. Velisinin onun namına ya­pacağı aliş-veriş, kira gibi akitlerin hukuki neticeleri onu bağlar. Gayr-ı mümey­yiz çocuğun bu tür mükellefiyetlerini velisi, çocuğun malından niyabeten eda eder.[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mükellef Olmanın Şartları
« Posted on: 28 Mart 2024, 11:32:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mükellef Olmanın Şartları rüya tabiri,Mükellef Olmanın Şartları mekke canlı, Mükellef Olmanın Şartları kabe canlı yayın, Mükellef Olmanın Şartları Üç boyutlu kuran oku Mükellef Olmanın Şartları kuran ı kerim, Mükellef Olmanın Şartları peygamber kıssaları,Mükellef Olmanın Şartları ilitam ders soruları, Mükellef Olmanın Şartlarıönlisans arapça,
Logged
03 Nisan 2015, 16:42:14
SeLiNaY 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.465


« Yanıtla #1 : 03 Nisan 2015, 16:42:14 »

Bir insanın mükellef olması içi 2 şartın onda olması gerekir:
1. akıllı olmak
2. ehliyettir.
 
Mükellefin işleri (Ef'al-i Mükellefin)yapması ve yapmaması gereken işler 8 tanedir:
1. farz
2. vacip
3. sünnet
4. müstehap
5. mubah
6. mekruh
7. müfsid
8. haram
olarak toplada 8 tanedir.
Bazılarıda  kendi aralarında ikiye ayrılır:
1. farz
a)farz-ı  ayın
b)farz-ı kifaye olarak ayrılır.
 
3. sünnet
a)sünnet-i müekkede
b)sünnet-i gayr-i müekkede olarak ayrılır.

6. mekruh
a)tahrimen mehruh( harama yakın)
b) tanzimen mekruh (kelale yakın) olarak ayrılır .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes