> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > Fahreddin Atar - Usul > Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları  (Okunma Sayısı 28822 defa)
19 Aralık 2009, 17:01:52
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 19 Aralık 2009, 17:01:52 »



Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları




A. Mezheb


Lugatta yürüyüp gitmek manasındaki zehâb kökünden gelen mezheb (ç. me-zâhib), gidilen yol, tutulan yol manalarına gelir. Istılahta ise bir müctehidin, ic-tihad ve anlayışlarından meydana gelen i´tikâdî ve fıkhı yol diye tarif edilir. Başka bir ifadeyle bir müctehidin, İslâm´ın itikâdî, amelî-fer´î konularını, nasslann ışığı altında muayyen ve hususî bir şekilde anlaması neticesinde ortaya koyduğu görüş, fikir ve ictihadlarının hey´et-i umumiyesîne mezheb denir. Bir müctehidin, i´tikad ile ilgili görüş, fikir ve ictihadlan, onun itikadı mezhebini, fer´î-amelî konularla ilgili görüş, fikir ve ictihadlan ise onun fıkhî mezhebini meydana getirir. Mesela Hanefî mezhebi, maturidî mezhebi gibi.


B. Mezheb İmâmı


Müctehid mertebesine ulaşmış âlimler, İslâm dininin i´tikad ve fıkıh sahasında bazı meselelerin delilini bulmak, delillerden hükümler çıkarmak, meseleleri anlayıp tefsir etmekte birbirlerinden farklı görüş ve fikirler ortaya koymuşlar, farklı ictihadlarda bulunmuşlardır. Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi bir müctehidin diğer müctehidlerden farkh görüş, fikir ve ictihadlarının tamamı bir mezhebi meydana getirir. Kendisine has görüşleri bulunan müctehid´e, başkaları kendisine ittiba ettikleri için imâm unvanı verilmiştir. İşte bu müctehid, mezheb kurucusu ve sahibi olarak kabul edilir . Mezhep sahibi ve kurucusu olarak kabul edilen İmâm, hiç bir surette bir din ve şeriat koyucusu değildir. Bu zât, peygamber tarafından tebliğ edilen İslâm dininin i´tikad ve fıkıh sahasındaki nasslara aykın olmayacak şekilde fikirler ileri sürebilen, ictihadlarda bulunabilen müctehid bîr kişi olarak kabul edilir.

2.FIKIH MEZHEBLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI


Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında, müslümanlardan herhangi biri, bir güçlükle karşılaştığı, dinin bir hükmünü anlayamadığı zaman gelir, bunu Peygamber (s.a.s.)´den sorup öğrenirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.)´in vefatından sonra Sahabe ve Tâbiûn devirlerinde de ileri gelen âlimler, müslümanlann anlayamadıkları meseleleri, Peygamber (s.a.s.)´ın kendilerine öğrettiği şekilde Kur´ân ve Sünnet´e başvurarak açıkladılar. Fetihler sonucu İslâm Ülkesinin sınırlan genişledi. Ebû Hanîfe, imâm Mâlik, İmâm Şafiî, Ahmed b. Hanbel gibi dinin hükümlerini iyi bilen âlimlerin etrafında topluluklar teşekkül etmeğe başladı. Giderek bu topluluklar bir mezheb haline geldi. Böylece Hanefî Mezhebi, Şafiî Mezhebi, Mâlikî Mezhebi, Hanbelî mezhebi gibi fıkhı mezhebler ortaya çıktı. Biraz sonra da izah edileceği gibi fıkhı mezheblerin arasındaki anlaşmazlık dinin fürûu (dinin uygulama ile ilgili hükümleri) kısmındadır. Mezheb sahibi ve İmâmı olan müc-tehidler daha çok Kur´ân ve Sünnet´ten hüküm çıkarma (istinbat) metodunda, Kıyâs, İstihsân gibi fer´î delillerin şeriatla bağlantılı bir delil olarak değerlendirilmesinde farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bunun sonucu hicri 2. ve 3. asırda her mezheb imamı veya onun öğrencileri, Kur´ân ve Sünnet nasslarını, Ashâb ve Tâbiûn´un fıkhı ictihad ve görüşlerini, kendi usûl ve prensipleri muvacehesinde tahlil etmişler, kabul ettikleri delillerden hüküm çıkarma usulünü açıklayan fıkıh usulü kitapları, çözümlenmiş meseleleri ve hükümleri ihtiva eden fıkıh ki­tapları tedvin etmişlerdir.


3. HİCAZ VE IRAK´DA YETİŞEN FAKİHLER VE EHL-İ REY, EHLİ HADİS KAVRAMLARI


Fıkıh tarihi kitaplarında fukahanm genellikle iki kısma ayrıldığını, bir kısmını HicâzMa yetişen fakihlerin, diğer grubu ise Irak´ta yetişen fakihlerin oluşturduğunu görmekteyiz. Hicaz´da yetişen fakihler için genellikle "ehlü´l-hadîs", ashabu´î-hadîs", "ehlü´1-eser", Irak´ta yetişen fakihler için genellikle "eftfü´r-Rey", "ashâbu´r-Rey", tabirleri kullanılmaktadır. Bu terimler, araştırıcıları Hicaz ve Irak fakihlerinin bu şekilde vasıflandırılmışından Ötürü yanlış bir kanaate sevkedebilir. O da şudur: Iraklı fakihler, re´y taraftan oldukları için bu isimle vasıflandırılmışlar, Hicazh fakihler ise esere (nasslara) bağlı oldukları için kendilerine bu isim verilmiştir. Böyle bir görüş doğru değildir. Çünkü gerek Hicazh fakihler, gerekse Iraklı fakihler, hüküm istinbatında aynı kaynaklan kullanmışlardır. Her ikisi de hem Kur´ân ve Sünnet´i ve hem de re´yi hüccet olarak kullanmışlardır. Konunun iyi anlaşılabilmesi için re´y hakkında kısa bir bilgi verelim ve Iraklı fakihlere ehl-i re´y denmesinin sebepleri üzerinde duralım.

RE´Y: Rey lugatta görmek, düşünerek varılan netice ve görüş manasına gelmektedir. Kaynağı itibariyle rey iki kısma ayrılır: 1. Kaynağım Kur´ân ve Sün-net´ten alan rey; bu muteberdir. Bunun tarifi şöyledir: Kur´ân ve Sünnet´te yeni bir hadisenin açık hükmü bulunmayınca, o hadise hakkında genel prensip ve dinin ruhundan hareket ederek varılan hüküm ve görüştür. 2. Kaynağını sırf akıl ve hevadan alan rey; bu makbul değildir. Bu tür reyi hiç bir fakih kullanmamıştır ve caiz de görmemiştir.

Hiç şüphesiz her mes´elenin, her vukua gelen olayın açık hükmü Kur´ân ve Sünnet´te bulunmaz. Bu durumlarda yapılacak ilk iş, o hadisenin hükmünü nass-lar ışığı altında ictihad ederek bulmaktır. Hz. Peygamber devrinden beri bu yol takip edilmiştir. Bu bakımdan Hicaz´da olsun, Irak´da olsun her fakih, yeni ortaya çıkan mes´elenin çözümü için reyi hüccet olarak kullanmak mecburiyetinde kalmıştır. Nitekim İbn Kuteybe, K.el-Meârif adlı eserinde "ashabu´r-rey" başlığı altında Abdurrahman el-Evzâî´yi, Süfyân es-Sevrî´yi, Malik b. Enes´i, Ebû Hanife´yi, Ebû Yusuf´u... zikretmiştir. Halbuki Evzâî Şam, Malik b. Enes Medine fakihlerindendir. Şu halde ashabu´r-rey denince sadece Iraklı fakihleri anlamak ve reyi onlara hasretmek doğru değildir. Rey, Hicaz´da da vardır, Irak´da da. Hatta Davud ez-Zahirî gibi bazıları istisna edilirse fukaha´nın tamamı ashabu´r-rey´dir. Bu duruma göre ehl-i hadis, muhaddislerdir. Çünkü muhad-disler, sadece hadisleri rivayet ederler, fetva vermezler. îbn Kuteybe´nin kitabında zikrettiği ehl-i hadis´den bazıları şunlardır: Ma´mer b. Râşid, ´Leys b. Sa´d, Süfyan b. Üyeyne, Abdullah b. Mübarek. Bazı kitaplarda Ahmed b. Hanbel´in ehl-i hadis olduğu zikredilmiştir. Şu halde dört mezheb imamından Ebu Hanife, İmam Şafii, Malik b. Enes ehl-i rey, Ahmed b. Hanbel ise ehl-i hadisdir. Ancak Ahmed b. Hanbel´i de ehl-i rey kabul etmek gerekir. Çünkü o da yeri geldikçe reye başvurmuştur.

Ancak, Hanefi fakihlerinin, rey ile istinbat hususunda diğer mezheb fakih-lerine göre daha ileri seviyede olduklarım söyleyebiliriz.

Irak fukahasma ehl-i rey denilmesinin ve bu terimin bunlara hasredilmesi-nin şu sebeplerden kaynaklandığını zannetmekteyiz:

1. Iraklı fakihler, olmuş ve olmamış olayları müzakere konusu etmişler, onlar hakkında hükümler vermişlerdir. Hicazh fakihler ise genellikle olan olaylar hakkında hükümler vermişler, farazi olayları müzakere konusu etmemişler, etmenin de doğru olmadığını ileri sürmüşlerdir.

2. Hicaz bölgesi, Hz. Peygamberin yetiştiği bir bölgedir. Oradaki müşkiller Hz. Peygamber zamanında çözümlenmiştir. Pek az yeni olay meydana gelmiştir. Bu sebeple de pek o kadar yeni ictihad ve reye ihtiyaç duyulmamıştır. Halbuki İrak yeni fethedilmiş bir bölgedir. Buranın, hayat şartlan, iklim şartlan, örf ve adetleri, geçim kaynaklan, hicaz bölgesinden farklıdır. İşte bu sebeplerle rey İle fazlaca hüküm verilmesi zarureti olmuştur. Buradaki fakihler, Kur´ân ve Sünnet ışığı altında reyleriyle olmuş ve olmamış olayların hükümlerini istinbat etmişlerdir.

3. Hicazlılar, herhangi bir meselenin hükmünü delili ile birlikte zikretmişlerdir. Halbuki, Iraklılar, herhangi bir konuda, varid olan delilleri kendi aralarında enine boyuna müzakere etmişler, tartışmalar yapmışlar, genellikle vardıkları hükmün delilini zikretmeden, sadece olayı ve hükmünü söylemişler veya yazmışlardır. Bu yüzden gerek Ebu Hanife ve arkadaşları kendi zamanlarında kendi reyleriyle fetva veriyorlar diye tenkit edilmişlerdir. Ebu Hanife, herhangi bir konuda nasıl bir yol takip ederek fetva ve hüküm verdiğini şu şekilde anlatarak, vaki iddiaları cevaplandırmıştır. "Ben ilk önce Allah ´m kitabıyla hüküm veriyorum. Kitapta o meselenin hükmünü buîamazsam, ResuluUahtn sünnetine bakıyorum. Resulullah Sünnetinde de bir hüküm büiamazsam, o zaman sahabilerin kavillerine bakıyorum. Onların ittifak ettiği hükmü esas alıyorum. O konuda as-hab arasında ihtilaflı görüşler varsa, dilediğim sahabinin kavlini alıyorum, dilediğimin kavlini almıyorum. Fakat İbrahim Nehaî, Şa´bi, Ata b. Ebi Rebah, Said b. Müseyyeb´in içtihadîanna sıra gelince onlarla amel etmiyorum. Onlar nasıl ictihad ediyorlarsa, ben de öyle ictihad ediyorum." Ebu Hanife hakkında varid olan bu kanaat, onun ictihadlanmn delilleri nelerd:n ibaret olduğu, alimlerce anlaşılınca, bu kanaatten sarfı nazar edilmiştir. Bu husustaki bir kanaat İmam Muhammed İçin de varittir. Muhammed b. Semaa şöyle anlatıyor: İsa b. Eban bizimle birlikte namaz kılıyordu. Onu Muhammed b. Hasan´m derslerine davet ettim. O, bunlar hadise muhalif olarak hareket eden bir kavimdir" dedi. Bir sabah bizimle birlikte İsa b. Eban namaz kıldı ve ondan hiç ayrılmadım. O gün İmam Muhammed´in mescidde meclisi vardı. Namazını bitirdikten sonra "Bu İsa b. Eban ´dır. Zekidir ve hadisleri iyi bilir. Ancak sizler hadise muhalefet ediyorsunuz diyor" dedim. O zaman İmam Muhammed, "Oğlum, hangi konularda biz hadise muhalefet ediyoruz?" dedi. İsa b. Eban 25 bab hadisten sordu. Şeybani, onların cevaplarını Nâsih mensûhuyle ve diğer delilleriyle birlikte verildi. Ders bittikten sonra İsa b. Eban fikrinden vazgeçtiğini ve ona talebe olacağını ifade etti ve İmam Muhammed´in öğrencilerinden oldu. Şu halde Hanefi mezhebi fukahasma ehl-i rey, ehl-i kıyas denilmesi, mücerre...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:33:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları rüya tabiri,Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları mekke canlı, Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları kabe canlı yayın, Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları Üç boyutlu kuran oku Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları kuran ı kerim, Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları peygamber kıssaları,Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramları ilitam ders soruları, Mezheb ve Fıkhi Mezheb Kavramlarıönlisans arapça,
Logged
26 Aralık 2014, 21:49:59
Kaan Han
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 778


« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2014, 21:49:59 »

nakşibendi mezhebinin kurallarini ve esaslarini ogrendim Allah razi olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
06 Nisan 2015, 19:18:20
MELİKE 7D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 333



« Yanıtla #2 : 06 Nisan 2015, 19:18:20 »

Lugatta yürüyüp gitmek manasındaki zehab kökünden gelen mezheb me-zahib, gidilen yol, tutulan yol manalarına gelir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
08 Nisan 2015, 17:10:07
sultan aktay
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 417


« Yanıtla #3 : 08 Nisan 2015, 17:10:07 »

selamun alelyük
lugatta yürüyüp gitmek anlamındaki zehab kökünden gelmiş olan mezheb me zahip tutulan ve gidilen yol anlamına gelir
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
08 Nisan 2015, 17:23:00
Haktann
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 934



« Yanıtla #4 : 08 Nisan 2015, 17:23:00 »

Ve Aleyküm Selam .
Lugatta yürüyüp gitmek manasındaki zehâb kökünden gelen mezheb (ç. me-zâhib), gidilen yol, tutulan yol manalarına gelir. Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 08 Nisan 2015, 17:25:05 Gönderen: Haktan7/b »
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes