๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fahreddin Atar - Usul => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 01 Nisan 2010, 01:00:14



Konu Başlığı: İslam´ın Gaye ve Maksadları
Gönderen: Ekvan üzerinde 01 Nisan 2010, 01:00:14
İslam´ın Gaye ve Maksadları



Hüküm istinbatında, nasslann lafız ve manaları kadar, hakka isabet açısın­dan İslam´ın ruh ve gayesinin bilinmesi de Önemli, hatta zaruridir. Müctehid, islam´ın ruh ve gayesini bildiği takdirde, nassları daha iyi anlayabilir, onlardan İslam´ın ruh ve gayesine daha uygun hükümler çıkarabilir. Konunun önemini dikkate alan eş-Şâtibî (öl. 790 / 1388), müctehidlik şartlarında "mekasidu´ş-şeria´yı bilme"yi de ilave etmiştir.[1]


I. Şâri´in Hüküm Koyarken Gaye Ve Maksadı:


Önceki bir bahiste, fakihler arasında , "Şer´thükümler, kulların maslahatı üzerine mebnidir" sözünün meşhur olduğunu ifade etmiştik. Şu halde Sâri´ Teâ-lâ, kuilannın dünya ve ahiretteki maslahatlarım gözetmek, onları gerçekleştir­mek maksad ve gayesiyle şer´i hükümleri koymuştur.[2]

Bu durum, Kur´an-i Kerim´in âyetleri tetkik edildiği takdirde açıkça görü­lür. Burada ifade edelim ki, âyetlerin her birinin hangi maksad ve gayeleri ger­çekleştirmek üzere nazil olduğunu tetkik etmek, konumuzun hududlan dışındadır. Bu konuda bazı âyetlerin meallerini vermekle yetineceğiz.

Şu ayetler, Peygamber gönderilişinin gayesini ortaya koymaktadır:

"Biz Peygamberleri rahmet müjdecileri ve azap habercileri olarak (gönder­dik). Ta ki, Peygamberlerden sonra insanların Allah ´a karşı (özür diye ileri süre­bilecekleri) bir bahaneleri olmasın[3]

"Biz seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik"[4]

Varlıkların yaratılışının hikmetleri şöyle beyan buyrulmaktadır: "Ben cinleri ve insanları (başka bir maksadla değil), ancak bana kulluk et­meleri için yarattım."[5]

"...O hanginizin daha güzel amel edeceğini imtihan etmek İçin ölümü ve

dirimi yaratandır"[6]

Bazı ayetlerde hükümlerin sonunda hikmetlerin zikredildiği de bir gerçek­tir. Bazı misaller verelim:

´´.. .Allah sizin üzerinizde bir güçlük yapmayı dilemez. Fakat iyice temizlen­menizi ve üstünüzdeki nimetini tamamlamasını diler. Ta ki şükredesiniz."[7]

´ ´Ey iman edenler, Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kı­lındı. Belki felah bulursunuz."[8]

"...Çünkü namaz, kötülüklerden alıkor"[9]

"Ey akıl sahipleri, kısasda sizin için hayat vardır"[10]

Şer´î hükümlerle kulların maslahattan gözetildiğine göre, maslahat tabiri üze­rinde durmak faydalı olacaktır.


2. MASLAHAT

A. Kavramı

A. Tarifi Ve Şartlan:


Maslahat, "faydalıyı elde etmek (ceîb-i menfaat) ve zararlı olanı defetmek

(def´i-mazarrât)" diye tarif edilir.[11]

Maslahat, kurtuluş ve iyiliğe vesile olan bir keyfiyettir ki, mukabili mefse-dettir. İslam Hukuku, maslahatları nazar-ı itibara almış, hükümleri onun üzeri­ne koymuştur,[12] Bir maslahatın makbul olabilmesi için bazı şartların bulunması gerekir. Bunlar şunlardır:

1. Kat´î olmalı:

Bir şeyin maslahat teşkil ettiği, kesin surette bilinmelidir.

2. Umumî olmalı:

Bir şeyin muteber bir maslahat sayılabilmesi için o hususun umûmî olması gerekir. Şahsi ve hususî menfaatler, maslahat olarak değerlendirilip kabul edilemez.

3. Maslahat mefsedetten hâlî olmalı:

Bir şey hakkındaki maslahat, mefsedetten hâli (uzak) olmalı veya mefsedet­ten büyük olmalıdır.

Bu sebeple bir hükümde, maslahat ile mefsedet tearuz ederse, maslahatın tercih edilebilmesi için onun mefsedetten büyük olması gerekir. Bu suretle, mas­lahat ile amel edilir. Ancak mefsedet, maslahattan büyük veya ona müsavi olur­sa, o vakit, "Def´i mefasid, ceîb-i menfaatten evlâdır"[13] kaidesi gereğince mefsedetin bertaraf edilmesi için maslahat ciheti terk olunur.[14]

4. Nasslara ve İcmâ´a aykın olmamak:

Maslahat olduğu anlaşılan şey ile hükmedileceğine şer´i nasslardan birinin küllî veya cüz´î bir surette delaleti bulunmalıdır. Nassların reddettiği şey ise, bu muteber bir maslahat olamaz.[15]

Bu şartları ihtiva eden maslahat ile amel edilir. Şu halde maslahatlar, insa­nın istek ve keyfine göre kendisi için menfaat ve maslahat olarak gördüğü şeyler değildir. Maslahat, şeriatın ölçüsünde maslahat olan şeylerdir. Meselâ, bazı in­sanlar vardır ki, başkalarının mallarını gizli ve aşikâr bir surette haksız olarak yemeyi kendileri için uygun görebilirler. Ancak bu durum bir başkasına zarar vermekten başka birşey değildir. Dolayısıyla bunlar maslahat olarak kabul edilemez.


B. Maslahatın Çeşitleri:


Maslahatlar, bir yönden dini ve dünyevi, diğer bir yönden muteber, mursel ve merdûd nev´ilerine ayrılır. Muteber, mürsel ve merdud maslahatlar hakkında evvelce bilgi vermiştik. Burada dini ve dünyevi maslahat çeşitlerinden bahse­deceğiz.


B. Dînî Maslahatlar


Dini maslahat, zihni hurafe ve batıl fikirlerden uzaklaştırarak ruhu saf hale getirme, fikri geliştirme, nefsi temizleme, azim ve iradeyi güçlendirme, ahlâkı güzelleştirme ve eğitmedir. İşte itikad, amel, ibadet ve ahlâk konularında konul­muş dini hükümler maslahat ve menfaatleri gerçekleştirmek üzere konulmuştur.

Kâmil iman sahibi olan bir kişi, Allah´dan hakkıyla korkar, kimseye kötü­lük etmez, herkese iyilik eder, adalete, hukuka saygı ve riayet eder, nefsi için sevdiği şeyleri, başkaları için de sever, nefsi için kötü gördüğü şeyleri, başkaları için de çirkin görür. Allah´a tevekkül ve itimad eder, azim sahibi olur. Netice-i kelâm, samimi kâmil bir iman, insanı en yüce bir mertebeye ulaştırır, insanlık için en faydalı, en hayırlı bir unsur yapar.

Bedeni bir ibadet olan namaz ile insan, Cenab-ı Hakka kulluk vazifesini ifâ eder, nimetlerine şükretmiş olur. Namaz ruhu temizler, nefsi terbiye eder, ahlâ­kı güzelleştirir. İnsanı kötülük ve ihtiraslardan uzaklaştırır. Cemaatle kılınan na­mazlar, Cuma ve bayram namazlarında, müslümanlar arasında dayanışma, tanışma, kardeşlik ve birliği sağlar. Hac ibadetinin siyasi ve iktisadi birçok fay­dalan vardır. Oruç, nefs-i emmareyi terbiye ile insanı nefsine hakim olmaya, ira­desini kuvvetlendirmeye alıştırır. Zekât, sadaka gibi mali ibadetler, fakirlerle zenginler arasında dostluk ve sevginin meydana gelmesine vesile olur, cemiyette mali yönden huzurlu ve güvenli bir hayatın meydana gelmesini sağlar.

Ahlâkî hükümler arasında, yardımlaşma, kardeşlik, birlik-beraberlik bulun­maktadır. İslam´da, hased, gıybet, iftira, insanları düşmahğa, tefrikaya götüren haller yasaklanmıştır. Dinimiz, doğruluğu ister, yalanı sevmez. Adaleti, hakkı emreder, tembelliği kabul etmez, ilim sahibi olmayı teşvik eder.


C. Dünyevî Maslahatlar[16]


Dünyevi maslahatlar, dünya işlerinin bir düzen ve tertib içerisinde yürüme­sini sağlayan, zararlı şeylerin meydana gelmesini engelleyen, toplumsal hayatın refah ve saadetine vesile olan şeylerdir. Bunlar üç kışıdır:

a. Zarûriyât,

b. Hâciyyât,

c. Tahsîniyyât.


A. Zarurî Maslahatlar:


Zarurî maslahatlar ile insanların hayatları teminat altına alınır, cemiyet is­tikrarlı ve müreffeh bir şekilde yaşar. Bu maslahatlar bulunmazsa, hayat düzeni kökünden sarsılır, insanlar arasında huzursuzluk, kargaşalık başgösterir, insan­ların işlerinde düzensizlik, dengesizlik hakim olur. Bu sebeple bu maslahatlar Allah katında asli maslahatlardır. Cemiyetin düzen ve intizamım sağlayan bu masla­hatlara gereği gibi riayet edilmesi zaruridir. Bu maslahatları korumayanlar, azab görürler.

Zarurî maslahatlar; din, akıl, nesil, mal ve canın korunmasından ibarettir. Bunlara, Zaruriyet, Zaruri maslahatlar denilmiştir. Cenab:ı Hak, şer´î hüküm­leri koyarken zaruri maslahatları gözetmiş ve bunların korunması için gerekli hü­kümler sevk etmiştir. Şimdi zaruri maslahatları ayrı ayrı izah edelim:


1. Dinin Korunması:


Din´de esas olan iman´dır. Dinimizde iman esasları; Allah´a, Peygamberle­re, Kitaplara, meleklere, ahirete, hayır ve şerrin Allah´dan olduğuna inanmak­tan ibarettir. Bunun yanında İslamın ibadet esasları olarak bilinen, namaz, zekât, hacc, oruç da farz kılınmıştır. Bu saydığımız, iman ve ibadet esasları yerine geti­rilmesiyle din ayakta durur, cemiyet hayatı düzenli ve huzurlu olur.

Dinin korunması için, bütün müslümanlar, İslamı tebliğ görevini yerine ge­tirmekle yükümlüdürler. Bu cümleden olarak cihad farz kılınmıştır. Dinin ko­runması babında, halkı inanç yönünden sapıklığa sevkeden, bid´at çıkaran, İslam esaslarına aykırı hareket eden kimseler için gerekli ceza hükümleri konmuştur.


2. Neslin Korunması:


İnsanlık mevcudiyeti için evlilik müessesesi konmuştur. Bu sebeple nesille­rin korunması evlilik müessesinin sağlamlığı ile mümkündür. Nikâh gölgesinde, aile teşkilatı içinde terbiye edilmeyen nesiller, hayatı karıştırır, sosyal refahı te­melinden yıkar. Zira aile, cemiyetin temel taşıdır.

Bundan dolayı, îslam dini nikâha, nesil yetiştirmeye, çocuk terbiyesine, ai­lelerin korunmasına büyük bir önem vermiştir. Nesillerin birbirine karışmaması için zina haram kılınmış, zina iftirası yasaklanmış, zaruret olmadıkça çocuk dü­şürmek, veya aldırtmak, gebeliği önlemek haram kılınmıştır. Irz, namus ve nes­lin korunması için zina ve kazif haddleri konmuştur.


3. Nefs (Can)´ın Korunması:


Nefsin korunması için yemek, içmek, giyinmek, mesken sahibi olmak ve buna benzer adetler meşru kılınmıştır. İntihar ve başkasını Öldürmek yasaklanmıştır. Adam öldürenlere kısas gibi cezalar konulmak suretiyle nefsin korunması sağ­lanmıştır.


4. Aklın Korunması:


Allah, insana vermiş olduğu akıl sebebiyle onu kendine muhatab kabul et­miştir. Aklın korunması için sarhoşluk veren içkiler haram kılınmış, içenler için de ceza hükümleri konmuştur.


5. Mal´in Korunması:


Dinimizde fertlerin mal, mülk sahibi olmaları kabul edilmiş, ahm-satım, ti­cari muameleler mubah kılınmıştır. Malın korunması için hırsızlık, gasb, başka­sının malına zarar vermek gibi hususlar haram kılınmış, malı korumak üzere de itlaf olunan malın tazmin ettirilmesi hükmü getirilmiş, hırsıza ve gasıba gerekli cezalar konmuştur. Aynı zamanda mallarını korumaktan aciz olan deli, çocuk, sefih gibi kimselerin hacr altına alınması esası getirilmiştir.


B. Hâciyyât:


Hâciyyât (ihtiyaç) zaruret derecesinde olmayıp, onun altma olarak meşru kılınan maslahattır. Bu sebeple haci maslahatlar olmadan da insanlar yaşayabi­lirler. Ancak bunların yokluğundan dolayı cemiyette düzensizlik olmasa da, dün­yevi işlerde insanlar darlık ve sıkıntıya düşerler. Bu sebeple haci maslahatlar, insanlardan güçlük, meşakkat, sıkıntı ve darlıkları kaldırmayı amaçlarlar.. Bu maksatları gerçekleştirmek için de dinimizde ruhsatlara ve kolaylıklara yer veril­miştir. Meselâ, hasta ve yolcular için oruç tutmama müsaadesi verilmiş, hastaya imâ ile namaz kılma ruhsatı verilmiştir. Muamelatta selem, istisna, bey´ bi´1-vefâ, müzâraat, müsâkat tecviz edilmiştir. Bunların tecviz edilmesi insanlardan sıkın­tıyı gidermeyi amaçlamaktadır. Munakahatta talak müessesesi meşru kılınmış­tır. Cezaî konularda şüpheler sebebiyle had cezasının düşmesi esası getirilmiş, katilin yükünün hafifletilmesi için hataen adam öldürmede diyet, âkile üzerine yüklenmiştir.


C. Tahsîniyyat:


Tahsînî,maslahatlar, bir zaruret, bir ihtiyaçtan dolayı olmayıp, muamele ve adetlerde en güzelini, en uygununu seçmek kabilinden olan maslahatlardır. Bunlar olmaz ise, hayat nizamı bozulmaz, insanlar sıkıntı ve darlığa düşmezler. Fakat tahsini maslahatlara riayet edilmezse, istenilen ideal bir hayat nizamı kurulmaz. Camilere giderken en güzel elbiseleri giymek, nafile ibadet yapmak, israf-dan kaçınmak, muaşeret kaidelerine riayet etmek, yemek yerken sağ elle yemek, yemekte başkalarını rahatsız etmemek gibi hususlar, tahsini maslahatlara örnektir.


D. Maslahatın Tamamlayıcıları:


Zaruri, haci ve tahsini maslahatların her birini en iyi bir tarzda gerçekleşti­ren ve koruyan mükemmilleri (tamamlayıcıları) vardır. Zaruri maslahatların tamamlayıcılarına misaller:

Farz namazın tamamlayıcısı olarak, ezan ve cemaat meşru kılınmıştır. Kı-sasda, suçlu ile mağdur arasında tam bir eşitliğin olması şarttır. Evliliğin devam­lı olabilmesi için erkek ile hanım arasında kefâet (denklik) şart kılınmıştır. Zina gibi, ona götüren sebepler de haram kılınmıştır. Ahş-veriş muameleleri mubah kılınmış, meçhul şeyin ahm-satımı, mevcut olmayan malın ahm-satımı ve benze­rî ticaret tarzları yasaklanmıştır.

Haci maslahatların tamamlayıcılarına misaller:

Haciyattan olan alış-verişte muhayyerlik, tarafların aldanmalarını önlemek bakımından meşru kılınmıştır. Şahitlik, rehin gibi bazı muameleler, alım-satım muamelelerinin tamamlayıcısı olarak meşru kılınmıştır.

Hatâen öldürmede, âkile diyeti öderken bir güçlükle karşılaşmaması için di­yetin takside bağlanması uygun görülmüştür.

Tahsini maslahatların tamamlayıcılarına misaller:

İnfak ederken temiz mallardan ve orta seviyeli olanlardan yapmak, tahsini-yattan olan infakın tamamlayıcısı durumundadır. Nafile bir ibadete başlamış ol­mak, bu ibadetin tamamlanması için bir mecburiyet sebebi kılınmıştır.

Görüldüğü gibi hâcî maslahatlar, zarurî maslahatların, tahsini maslahatlar ise hâcî maslahatların, tamamlayıcıları sayılırlar.


Konu Başlığı: Ynt: İslam´ın Gaye ve Maksadları
Gönderen: Hatice 08 üzerinde 25 Mart 2016, 19:06:19
Allah c.c. razı olsun inşAllah emeğinize sağlık iyi bu paylaşımı yaptınız


Konu Başlığı: Ynt: İslam´ın Gaye ve Maksadları
Gönderen: Ceren üzerinde 25 Mart 2016, 19:44:39
Aleykumselam.Islamin gaye ve maksadi guzel ahlakli yasayip allahin emir ve yasaklarina uyarak ibadetlerimizi yapmaktir.Islami en guzel sekilde yasayip gaye ve maksadini hakkiyla yerine getiren kullardan olalim inşallah....