๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Evrensel Hutbeler => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Haziran 2010, 18:13:30



Konu Başlığı: Şeriat ve İrtica
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Haziran 2010, 18:13:30
ŞERİAT VE İRTİCA

 

 

قاَلَ اللهeُ تَعَالَى فِي كِتَابِهِ الْكَرِيمِ :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ، بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

﴿إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ﴾[1] صَدَقَ الله ُالْعَظِيمُ.

وَ قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله ُعَلَيْهِ وَ سَلَّمَ فِي حَدِيثٍ :

,... مَنْ تَشَرَّفَ لَهاَ تَسْتَشْرِفُهُ وَ مَنْ وَجَدَ فيِهاَ مَلْجَئاً أَوْ مَعاَذاَ فَلْيَعْذُ بِهِ-[2] صَدَقَ رَسُولُ اللهِ فِيمَا قَالَ.

 

Muhterem Müslümanlar!

Şeriat, kelime olarak; yol, çizgi, kanun ve kural manâlarına gelir. Her sistemin, her ideolojinin ve her dinin kendisine ait şeriatları vardır.

İrtica ise; iyi ve doğru olanı terk edip, geride olan kötü işleri benimsemek, zaman ve mekânın haricinde, bir de, geçmişin çirkin hasletlerini yinelemek; gericilik ve irtica olarak tarif edilir.

Bu açıdan, iyi ve güzel olanlar, hangi zamanda olursa olsun medeniyet; kötü ve çirkin olanlar ise, hangi zamana ait olursa olsun gericiliktir.

İslâm, her çağa hitap eden medeniyet ve huzur dinidir. Eski ve kötü olan cahiliyet devrini ortadan kaldırıp; insanları her açıdan tatmin edecek sistemler getirmiş, her canlıya hak ve hukuk kazandırmıştır.

Bugün İslâma irtica diyenler, aslında İslâm öncesi cehalet devrini arzuladıkları için, asıl mürteci konumuna düşenlerdir. Çünkü İslâm, irticayı ortadan kaldırmak için gelmiş, dünya ve ahirete aydınlık pencereleri açmıştır.

İslâm, tanınıp bilinip ve yaşandığı ölçüde insanlara huzur ve hayat verir. Ancak günümüzde, İslâm dinini tanımayan ve ondan nasibini alamayanlar, İslâma mürteci ve yobaz dini demekte; Allah’ın kutsal değerlerine “irtica” adı vermektedirler.

Adı ve fikri ne olursa olsun, eğer bir kimse, irtica veya başka bir adla İslâma saldırırsa; bunun İslâmdan yana hiçbir nasibi olamaz. İrtica adıyla İslâmla mücadele edenler, kelimenin tam anlamıyla Allah’la mücadele etmiş sayılırlar ki, bu tür kimselerin İslâm sözlüğündeki adı kâfirdir. Yüce Mevlâmız bu tür kimseler hakkında şöyle buyurur:

“Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler var ya! Onlara gök kapıları açılmaz ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremezler. İşte biz, suçluları böyle cezalandırırız.”[3]

Kıymetli Mü’minler!

Din şeriattır, şeriatta dindir. Bunların ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Toplumun bazı kesimleri, zaman zaman çeşitli bahanelerle sokaklara dökülüp, sümme haşa; “kahrolsun şeriat” diyerek şeriata kahretmektedirler.

Oysa; kahrettikleri şeriat kahrolursa, kendileri de kahrolacaktır. Çünkü onların damarlarındaki kanı hareket ettiren güç, dillerindeki konuşma ve boğazlarındaki ses yeteneği,  yine Allah’ın şeriatıdır. Bulutların toplanıp dağılması, yağmurun yağdırılması, toprağın bereketli ürünler vermesi, dünyanın dönmesi, kâinatın büyük bir nizam dairesinde süzülüp gitmesi, canlıların doğup büyümeleri ve ölmeleri; işte bütün bunlar, Allah’ın şeriatıdır ve bu şeriat ta kahrolmayacaktır.

Değerli kardeşlerim!

Hepimiz, ölümlü dünyanın ölümlü yolcularıyız. Bu dini kabul ederken Allah’a ahdederek:

Senden başka ilâh kabul etmeyeceğim. Senin dininden başka bir din tanımayacağım. Senin şeriatından başka bir şeriat bilmeyeceğim. Senin dininin izzetini, kendi izzetim bileceğim. Senin her isteğini yerine getirip; sana kul olduğumu tüm dünyaya ilân edeceğim. Senden başkasına kulluk etmeyeceğim. Senden başkasının yolunda ve izinde yürümeyeceğim. Diye söz verdik.

Allah’ımıza verdiğimiz sözün gereğini yerine getirerek; O’nun şeriatı dairesinde, O’na kulluk edelim. Dinimizi tanıyıp, severek ve yaşayarak Şeriat-ı Ahmediye’ye  sahip çıkalım.

Dünyada mevcut her insan, Allah’ın şeriatıyla dünyaya geldi ve yine Allah’ın şeriatıyla ölecektir. Kabul edenlerde, etmeyenlerde; asla bu şeriatın dışına çıkamayacaktır. Güzel sonlar güzel düşünenlerin, kötü akıbetler ise mürtecilerindir.

Allah’ın merhameti sizlerin; azabı ise mürtecilerin üzerine olsun.       

أَلاَ إِنَّ أَحْسَنَ الْكَلاَمِ وَ أَبْلَغَ النِّظاَمِ...

 

[1]    A’raf Suresi: 40

[2]      Sahih-i Buhari: Hadis No: 2117 (Her kim fitne zamanında, iltica edecek veya sığınacak bir yer bulursa hemen sığınsın, fesatçılara karışmasın).

[3] A’raf Suresi: 40