> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Reşahat > Mevlana Nizameddin Hamuş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlana Nizameddin Hamuş  (Okunma Sayısı 898 defa)
07 Ocak 2010, 15:36:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Ocak 2010, 15:36:19 »



MEVLANA NİZAMEDDİN HAMUŞ

Hoca Alâeddin bağlılarının en üstünü. Mevlânâ Niza­meddin, tahsil çağında Buhara taraflarında, âlimlerden birinin sohbetinde Hoca Bahaeddini Nakşibend Hazretlerini görmüşler ve ondan sonra Hoca Alâeddin Attâr sohbetine erişmişler.

Buyuruyorlar :

- Hoca Alâeddin Attâr Hazretlerine erişmeden şiddetli mücahede ve riyazet halindeydim. Riyazet eseri olarak kendimde bir takım harikalar müşahede etmiştim. Bazı mescitlere uğrar ve ka­pılarını kilitli bulurdum. İçeriye girmek emeliyle elimi uzattığım gibi kapı açılırdı. Ve buna benzer daha nice harika.Hoca Alâeddin Attâr Hazretlerinin teşriflerini haber alınca gidip kendile­rini görmek istedim, önce Mevlânâ Said Hazretlerine rastladım. Bana dediler ki : «Sizi gayet temiz görüyorum. Bütün bu temizlik­lerden ve züht tavırlarından geçeceğiniz zaman hâlâ gelmedi mi?» Bana bu söz gayet girân ve kerahetli geldi. Hoca Hazretlerinin huzurlarına çıkınca aynı hitap ile karşılaştım. «Sizi gayet temiz görüyorum. Bütün bu temizliklerden ve züht tavırlarından geçe­ceğiniz zaman hâlâ gelmedi mi?» Fakat bu söz deminkinin aynı olduğu halde bana girân gelmedi ve kerahet duygusu vermedi. İlk sözden aldığım his de kayboldu. Maksadın ne olduğunu anladım ve Allah´ın lûtfiyle hizmetleri şerefine erdim.

Bir tarikat yolcusu anlatıyor :

- Bir gün Mevlânâ Hâmuş´un huzurunda otururken, önü­müzden hizmet maksadiyle gayet güzel bir cariye geçti. Hatırım­dan şöyle bir şey geçti : Acaba Mevlânâ Hazretleri mülkleri olan bu cariyeyi tasarruf ederler mi? Mevlânâ Hazretleri hemen kar­şılığım verdiler : «Kalbini bu türlü fikirlerden temiz tut! Hak eh­li herkesin gönlünden geçeni bilirler. Allah ise herkesten iyi bi­lir. Vallahi, kırk yıl var ki ben ihtilâm olmuş değilim. Sebebi de şu ki, bir gün bana ruhaniyet âleminden bir cemaat gelip, ihtilâm olmamaya gayret etmemi, zira her ihtilâm oluşumda derecemden aşağıya düştüğümü söylediler. Bu sebepten kırk yıldır bu ihtara riayet etmekteyim. On yedi yıldan beri de bana gusül lâzım ol­mamıştır!» Hususiyle Mevlânâ Nizameddin Hâmuş Hazretleri ev­li bulunuyorlardı.

Hoca Ubeydullah Taşkendî Hazretleri :

- Mevlânâ Nizameddin Hâmuş Hazretleri letafet ve güzel­likte kemâl hududundaydı. Halkın hal ve ahlâkından gayet çabuk müteessir olurlardı. Renksiz kalmaya çalışırlardı ve gerçekten öyleydiler. Hiç bir şeyi kendilerinin bilmezlerdi. Kendilerinden za­hir olan harikalar için de «Bu filânın nisbeti ve falanın sıfatıdır. derlerdi. Zira bu taifenin gönül aynaları, benlik dâvasından pak ve mücellâdır. Kendilerinde zuhur edenlerin de nefslerine ait ol­madığı ve in´ikâs (aksetme) şeklinde tecelli ettiği muhakkaktır. Onun içindir ki, eğer zuhur eden hâl iman ve İslama ait ise «ilmî nisbet zuhur etti» buyururlar, aşk ve muhabbete dair zuhurlar için de «cezbe nisbeti zahir oldu» derlerdi.

Hoca Ubeydullah Hazretleri :

- Mevlânâ Nizameddin Hâmuş Hazretleri, Taşkent´te bi­zim misafirimizdiler. Biz de Mevlânâ´nın misafirliklerini nimet bilip hizmetlerini ederdik. Bir gün huzurlarında otururken «Ah, bana bir ağırlık bindi; galiba filan kimse geliyor!» diye Şaş vilâ­yeti eşrafından birinin adını verdiler. Üzerlerine gelen ağırlığın acısından da teşbih ve «La havle» çekmeğe başladılar. Biraz son­ra o şahıs çıkageldi. Mevlânâ Hazretleri ona buyurdular : «Hoş geldiniz! Beri gelin! Nisbetiniz sizden evvel geldi!»

Hâcegân silsilesinde azizler, insanların yollarını ve meşrep­lerini «nisbet» kelimesiyle tâbir ederken şu hikmet üzerindedirler ki, âlemde mevcut her şey mazhar olduğu ilâhî isim sayesin­de zahirdir. Yoksa «Eşya ve hâdiseler vücut kokusunu almamış­lardır» düsturunca, kendilikleriyİe mevcut değildirler. Bu takdir­de herkeste ve her şeyde zuhura gelen cemal ve celâl ifadeleri nisbî ve izafi´dir. Bunlar hakikatte ilâhî hakikatlerdir ki, ezelî ilim gereğince .Zuhur çerçevelerinde derece meydana gelmiştir. Bütün vücuda gelişlerin zat ve sıfatlardan neleri varsa kendilerinin de­ğildir, nisbîdir. Bu yüzdendir ki, büyükler, herkesin yoluna ve meşrebine «nisbet» tâbirini uygun bulmuşlardır.

Yine Hoca Ubeydullah Hazretlerinden öğrendiğimize göre Mevlânâ Nizameddin Hâmuş Hazretleri yaşça doksanına varmış­lardı, ömrünün sonuna kadar kendileriyle aynı nisbet ve meşrep­te olmayan, yahut tavır ve edasını beğenmedikleri bir kimseyi uzaktan gördükleri vakit «filân kimse geliyor ve bana yük getiri­yor. Onun yükü beni harap edebilir. Varın, bir özür bulun ve onu döndürün!» derlerdi.

Hoca Ubeydullah devam ediyor :

- Bir kere sohbetlerinde hazırdım. Taşkend´de şeyh Seraç derler bir kimse vardı. Birdenbire kapıdan içeriye girip yer aldı. Mevlânâ Hazretleri ona bakınca yüzünde riyazet eseri gördüler ve bundan hoşlanarak sevine gösterdiler. Lâkin ben bu Şeyh Se­raç isimli şahsın benliğimi ve evliyayı inkâr edici kötü bir şahıs olduğunu biliyordum. Gerçi zahir ölçüsü ile biraz riyazeti vardı ama kendisinden başka kimseyi beğenmezdi. Mevlânâ onu iyi, karşılarken ben de içimden «Şimdi bu adamın bâtınını keşfeder­ler» diye düşünüyordum. Henüz düşüncemin üzerindeydim ki, Mevlânâ Şeyh Serac´e «Tez kalk git! Meclisimizde bulunma!» di­ye tepeden inme bir ihtarda bulundular.

Hoca Ubeydullah :

- Bir gün Mevlânâ Hazretlerine bir yürek ağrısı geldi. Fevkalâde acı duydular. Soruşturulunca anlaşıldı ki, oğulları ham elma yemiş. . Bir gün de, Mevlânâ Hazretleri yine misafirimiz iken bir rahatsızlığa uğradığını haber verdiler. Hemen ziyaretle­rine koştum. Gördüm ki, ateş yakmışlar, kendilerine üst üste hırkalar giydiriyorlar. Mevlânâ o kadar üşümüş halindeler ki dişleri birbirine çarpıyor, etrafındakilerse onu ısıtmaya çalışıyor. Bir sa­at sonra öğrendik ki Mevlânâ Hazretlerine fevkalâde bağlı bir adam, kış günü buğday öğütmek için değirmene gitmiş ve kaza eseri olarak değirmenin su dolu hendeğine düşmüş. . îliklerine kadar da ıslanmış ve soğuk almış. . Adamcağız ıslak elbiseleriy­le kapıdan girdi ve vaziyeti iki kelimeyle izah etti. Mevlânâ Haz­retleri onu görür görmez ihtar ettiler : «Beni bırakın, asıl onu ku­rutun, ısıtın! Bana sirayet eden onun bu hâlidir!» Gerçekten ge­len derviş yeni çamaşır ve kaftan giyip ısınınca Mevlânâ´dan da o hâl silinip gitti. Bir gün de yine huzurlarında oturuyorduk. Mevlânâ Hazretlerinin ellerinde bir kitap vardı. Birden ağlamaya başladılar. Kasırga halinde bir gözyaşı. . Dediler ki : «Bana ne oldu? Yoksa başlangıç noktasına mı düşürüldüm?» Halbuki bu hal mecliste bulunan yeni müritlerinden birinin haliydi ki, in´ikâs yoluyle Hoca Hazretlerine vurmuştu.

Mevlânâ Sadeddin Kaşgarî :

- Mevlânâ Nizameddin Hâmuş hazretlerinin ayak parmak­larından birinde bir sivilce çıkmış ve cerahatlenmişti. Dervişle­rinden birine, sivilceye sürmek üzere bir merhem bulup getirme­sini amrettiler. Merhem sürüldü. Bir müddet sonra dediler ki : «Dimağımda afyon çekenlere mahsus bir hâl oldu. Sakın o mad­de ayağıma sürdüğüm merhemin içinde bulunmuş olmasın?. » Merhemi getiren derviş, içinde afyon bulunduğunu söyledi ve Mevlânâ hemen ayak parmaklarından o merhemi silip attılar.

Bütün bunlar, incilâ bulmuş bir ruhun sirayet tarikiyle al­dığı tesirler.

Mevlânâ Nizameddin Hazretleri :

- Bize ihlâs ve muhabbetle bağlı, Semerkant büyüklerin­den bir zât hasta düşüp ölüm ânına gelmişti. Can çekişme demîn-deydi. Çocukları ve yakınları öyle yalvardılar ki, onları kırama­dım ve bâtınımla hastaya yöneldim. Gördüm ki hastayı kurtara­bilmek için onu zımnıma (ruhu sahabetim altına) almaktan başka çare yok. Aldım. Hasta o halden çıktı. Şifa buldu. Bir müddet sonra o insan bize öyle bir suç isnat etti ki hakkımızda türlü iha­netlere sebep oldu. Ruhu sahabetim altına almış olduğum şahıs bütün bunları önlemeye kaadir iken yapmadı. Gönlüm incindi ve onu zımnımdan çıkarıp attım. Ruhu sahabetimi kestiğim anda o adam düşüp öldü.

Mevlânâ Hazretlerine suç isnat eden insan, Semerkant´ın Şeyhülislâmı Üsameddin idi. İsnat da Mevlânâ´nın oğulları yo­luyle geliyordu. Zira oğullan, cin teşhiri gibi işlerde usta tanın­mışlar ve bu bakımdan padişahın harem halkiyle münasebet kur­muşlardı. Bazı garaz sahiplen Mevlânâzadelerin haremdekilerden bazılarına gönüllerini kaptırdıklarını yaymışlar, bu şayialar Mirza Uluğ beyin kulağına varmış, Şeyhülislâmı da tahrik etmişti. Mevlânâ´nın oğulları korkularından kaçmışlar ve isnadın ağır­lığı Mevlânâ Hazretlerinin omuzlarına yığılmıştı.

Hükümdar Mirza Uluğ beye gayret geliyor. Fevkalâde öfke­lenen Mirza´ Mevlânâ Hazretlerini çağırtıyor. Muhterem velîyi başı çıplak bir ata bindirip sultanın bulunduğu bağlık bir yere götürüyorlar. Mevlânâ, başı göğsünde, murakabe halinde oturur­ken Mirza yanlarına geliyor. Ayağa kalkmıyor ve iltifat göster­miyorlar. Bunun üzerine Mirza, Mevlânâ Hazretlerini suçlayıcı ve incitici sözler söylemeğe başlayınca şöyle karşılık veriyorlar :

- Bütün bu söylediklerinizin cevabı tek cümledir : Ben di­yorum ki, Müslümanım. inanabildinizse ne âlâ; inanmadınızsa içi­nizden geçen her neyse emredin, yapsınlar!

Mirza bu sözden teessüre düşüyor ve Mevlânâ Hazretlerini serbest bırakmaları emriyle dönüp gidiyor.

Hoca Ubeydullah Hazretleri, Mirza Uluğ beyin bu edepsiz­likten sonra başına birçok felâket geldiğini ve neticede oğlu Abdüllâtif tarafından öldürüldüğünü kaydeder.

Mevlânâ Nizameddin Hâmuş Hazretleri misilsiz bir ruh kuv­vetine sahiptiler.

Bir gün kendilerine filân kimsenin kötü kişi olduğu söylen­miş... Hâllerinde büyük bir teessür meydana gelmiş... Yerlerin­den kalkıp duvara bir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlana Nizameddin Hamuş
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:36:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlana Nizameddin Hamuş rüya tabiri,Mevlana Nizameddin Hamuş mekke canlı, Mevlana Nizameddin Hamuş kabe canlı yayın, Mevlana Nizameddin Hamuş Üç boyutlu kuran oku Mevlana Nizameddin Hamuş kuran ı kerim, Mevlana Nizameddin Hamuş peygamber kıssaları,Mevlana Nizameddin Hamuş ilitam ders soruları, Mevlana Nizameddin Hamuş önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes