๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Reşahat => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2010, 13:45:17



Konu Başlığı: Seyyid Şerif Cürcani
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2010, 13:45:17
SEYYİD ŞERİF CÜRCANİ

Alâeddin Attâr Hazretlerinin makbul yakınlarından. Sözleri :

- Şeyh Zeynüddin Ali sohbetine erişinceye kadar küfürden kurtulamadım, Hoca Alâeddin Attâr Hazretlerinin sohbetine eri­şinceye kadar da Allah´ı anlayamadım.

Hoca Ubeydullah Hazretleri :

- Seyyid Şerif Hazretleri benimle aynı medresede bulunu­yordu. Soğuk kış geceleri seher vaktinde üzerine ince bir örtü atıp Alâeddin Attâr Hazretlerinin huzuruna giderler, beni de be­raberlerine alırlardı. Dondurucu soğukta bir hayli bekler ve içe­riye girme iznini alıp, huzurlarına can atardık. Sabah kahvaltısın­da Hoca Hazretlerinin hizmetine bakanlar, besili tavuklar ve ku­zular pişirip türlü ikramlarda bulunurlardı. Mevlânâ Bahaeddin Enderânî Hazretleri de mecliste bulunurlardı. Bir sabah Hoca Hazretlerinin önüne böyle mükellef yemekler getirilince : «Bu ne zahmet ve tekellüftür!» diye Mevlânâ´nın içinden bir fikir geç­miş. «Derviş olan kimsenin böyle mükellef şeyler nesine ya­rar?» diye düşünürken Hoca Hazretleri onun içinden geçenleri keşfedip buyurmuşlar :

- Mevlânâ Bahaeddin; gelen yemekleri ye ki, helâl olunca zararı olmaz.

Hoca Hazretleri Seyyid Şerif Hazretlerine Mevlânâ Nizameddin Hâmuş ile sık temasta bulunmasını emretmişler. Bunun üzerine Seyyid Şerif Hazretleri Mevlânâ Hâmuş´un eteğini bırak­mamış. .

Mevlânâ Nizameddin Hâmuş :

- Seyyid Şerif Hazretleri Hoca Alâeddin Attâr´a bağlanıp kabul edildikten sonra kendisine müritlerden birinin gösterilme­sini ve onunla sohbet ederek Hoca Hazretlerinin meclislerine li­yakat kazanmaya delâlet buyurmalarını istemiş. . Bunun üzeri­ne Hoca Hazretleri Seyyid Şerifi bize ısmarladılar. Seyyid Haz­retleri derslerini bitirdikten sonra gelirler ve karşımızda sükût edip otururlardı. Bir gün aynı şekilde murakabe halindeyken Sey­yid Şerifi öyle kendinden geçme hâl-i kapladı ki, başı göğsüne ve sarığı yere düştü. Biz yerimizden kalktık ve yere düşen sarığını yanına koyduk. Kendisine gelince de sorduk : «Bu anî hâlin sebe­bi nedir?» dedi ki : «Ömrümce gayem, bir saat için olsun bilgi ve şuur nakışlarından silinip tam bir yokluğa bulanmaktı. Sohbeti­niz bereketiyle bu mâna yerine geldi. Gösterdiğim edep hatasın­dan dolayı beni affediniz!»

Seyyid Şerif Hazretlerinin Alâeddin Attâr Hazretlerinden uzak kaldıkları günlerde kendilerine yazdıkları iki hasret mektu­bu en derin ve sıcak bağlılık hisleriyle doludur.