๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Evliyaların Hayatı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Haziran 2009, 23:11:26



Konu Başlığı: Ebu Abdurrahman Sülemi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Haziran 2009, 23:11:26
Tâbiînden olup âlim ve velîdir. Doğum târihi bilinmemektedir. İsmi Abdullah olup babasınınki Habîb'dir. Irak'ta vefât etmiştir. Vefât târihi 699 (H.80), 702 (H.83), 703 (H.84) gibi değişik olarak bildirilmiştir. Doğumunda, Peygamber efendimiz hayatta idi. Babası Eshâb-ı kirâmın ileri gelen âlimlerinden ve kırâat imâmlarındandır.

Hazret-i Ali'den, İbn-i Mes'ûd'dan kırâat ilmini öğrendi. Kırk sene Mescid-i Nebî'de Kur'ân-ı kerîm okuttu, kırâat dersi verdi. Kendisinden Âsım bin Ebi'n-Necîd, Yahyâ bin Vassab, Atâ bin Sâib, Abdullah bin Îsâ, Muhammed bin Ebû Eyyûb, İmâm-ı Şa'bî, İsmâil bin Ebî Hâlid, kırâat ilmini öğrendiler.

Talebelerinden ücret almaz, hediyelerini kabul etmez ve; "Biz Allahü teâlânın kitabını ücretle satmayız." derdi. Âyet-i kerîmeleri beşer beşer okuturdu ve; "Bizim Kur'ân-ı kerîm öğrendiğimiz, kırâat dersi aldığımız sahâbîler, okudukları on âyeti öğrenip bu âyet-i kerîmelerde buyrulan hususlarla amel etmeden başka âyet okumazlardı. Bizden sonra gelenler, Kur'ân-ı kerîm okuyacaklar onu su gibi içecekler fakat Kur'ân-ı kerîm boğazlarından aşağıya inmeyecek." buyururdu.

Hiçbir zorluk karşısında Kur'ân-ı kerîm okumayı ve kırâat derslerini ihmâl etmezdi. Yatsı namazını kıldıktan sonra sabah namazına kadar namaza devâm ederdi. Sabahlara kadar namaz kıldığı hâlde sabah namazı vakti girince henüz namaz kılmaya yeni başlıyoruz gibi şevkli ve istekli oluyorum derdi. Pek cömert idi. Çok kerre yanına aldığı azığını yolda rastladığı fakir ve garîb kimselere verir, o gün aç dururdu.

Ömrünün son zamanlarında gözleri görmez oldu. Bu hâliyle ders vermeyi ihmâl etmedi. Vefât etmeden önce; "Tam seksen sene Ramazan ayında oruç tuttum. Rabbimin bana rahmetle muâmele edeceğini umuyorum." demiştir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, Kütüb-i sitte denilen altı sahîh hadîs kitabında yer almıştır.

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.4, s.191
2) Siyer-i A'lâm-ün-Nübelâ; c.4, s.267