๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Evliyaların Hayatı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Mayıs 2009, 22:06:45



Konu Başlığı: Davud-i Kayseri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Mayıs 2009, 22:06:45
Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde yetişen âlim ve velîlerden. Asıl adı Dâvûd bin Mahmûd bin Muhammed, lakabı Şerefüddîn'dir. Dâvûd-i Kayserî diye meşhur olmuştur. Doğum târihi kesin olarak bilinmemekte ise de, 1258 (H.656) veya 1261 (H.659) senelerinde doğduğu tahmin edilmektedir. Kayseri'de doğmuştur. Karaman'da doğduğunu söyleyenler de vardır.

İlk önce Kayseri ve çevresinde ilim tahsîl etti. Sirâceddîn Urmevî'den Arapça ile mantık, kelâm, usûl-i fıkıh ve diğer dînî ilimleri öğrendi. Kayseri'de zamânının usûlüne göre tahsîlini tamamladıktan sonra, ilmini ilerletmek maksâdıyla Mısır'a gitti. Kâhire'de üç-dört sene kalıp hadîs-i şerîf, tefsir ve diğer aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Zekâsı, çalışkanlığı ve ilimdeki yüksek derecesiyle akranları arasında çok parladı. İran'ın Sava şehrine giderek, Sadreddîn-i Konevî'nin talebelerinden Kemâlüddîn Kâşânî'nin talebeleri arasına katılıp, onun sohbetlerinde bulundu. Onun rehberliğinde tasavvuf yolunda ilerleyip, yüksek derecelere kavuştu. Aynı zamanda zamânın fen ilimlerinde yüksek bir dereceye ulaştı. Onun ilimdeki üstünlüğü, derecesinin yüksekliği Anadolu'da meşhur oldu. Bu sırada İznik'i fetheden Osmanlı Sultânı Orhan Gâzi ilk olarak yaptırdığı Orhâniye Medresesine Dâvûd-i Kayserî'yi müderris tâyin etti. Vefâtına kadar bu medresede ilim öğretip, pekçok âlim yetiştirdi. Böylece ilk Osmanlı medresesinin ilk müderrisi olan Dâvûd-i Kayserî'nin talebeleri, Omanlı Devletinin ilk ilmiye heyetini teşkil etmiştir. Hayâtını ilim öğrenmek ve öğretmekle geçiren Dâvûd-i Kayserî 1350 (H.751) yılında İznik'te vefât etti. Çandarlı Halil Paşa Câmiinin karşısında ve bugün Çınardibi denilen yerde defnedildi. Kayseri'de medfun olduğunu söyleyen kaynaklar da vardır.

Dâvûd-i Kayserî, enerjitizm yâni tabiatta var olan her şeyin esâsını ve bütün tabiat olaylarını enerji ve enerji değişimiyle açıklayan bir fizik doktrininin kurucusudur. Enerjitizmin kurucusu olduğu iddiâ edilen Alman kimyâcısı Wilhem Ostwald'dan yaklaşık altı asır önce yaşayan Dâvûd-i Kayserî; âlemi, görünür ve görünmez, maddî ve rûhî, her türlü varlıkların toplamı olarak târif etmiştir. Âlemdeki bütün varlıklar, Allahü teâlânın isimlerinin ve sıfatlarının tecellîsi, akisleridir. Tabiattaki her şey, atomlardan ve moleküllerden meydana gelmiştir. Ona göre tabiat, kendi özünde enerjiden başka bir şey değildir. İlk enerji olan ve Kur'ân-ı kerîmin Fussilet sûresi on birinci âyetinde bildirilen "Duhan", Allahü teâlânın izni ile birçok şekiller aldı ve varlıkların şeklini belirleyen su, hava, ateş ve toprak gibi ilk dört unsura dönüştü. Varlıkların, atomlardan (cevher) ve moleküllerden teşekkül ettiğini, onların farklılıklarının, atomların sayı ve diziliş farklarından kaynaklandığını söyleyen Dâvûd-i Kayserî, kendinden önceki Yunanlı atomculardan farklı olarak, ilk defâ atomların enerji yüklü olduğunu söylemektedir. Suyu, beyaz atom ve hayat sırrı olarak nitelemiş, belki de ondaki statik ve dinamik enerjinin önemini ilk defâ anlatmak istemiştir.

İlim ve fazîlette yüksek, güzel ahlâk sâhibi, çok ibâdet eden, dünyâya önem vermeyen ve çok merhametli bir zât olan Dâvûd-i Kayserî, başta tasavvuf olmak üzere kelâm sâhasında eserler vermiş ve felsefeyi tenkit eden eserler yazmıştır. Bu eserlerden bâzıları şunlardır:

1) Matlau Husûs-il-Kelîm fî Maâni Füsûs-il-Hikem: Muhyiddîn ibni Arabî'nin Füsûs-ül-Hikem adlı tasavvufî eseri üzerine yazdığı şerhtir. Bu eser, ilk defâ Tahran'da, ikinci defâ olarak, Hindistan'da basılmıştır. 2) Nihâyet-ül-Beyân fî Dirâyet-iz-Zamân: Bu eserinde felsefecileri bilhassa Aristo ve Ebü'l-Berekât el-Bağdâdî'yi tenkit etmiştir. 3) Keşf-ül-Hicâb an Kelâmı Rabb-il-Erbâb: Kelâm ilmine dâirdir. Mu'tezilenin ve Kerrâmiye fırkasının bozuk inanışlarına cevaplar verilmektedir. 4) Tahkîku Mâ-il-Hayât ve Keşfu Esrâr-iz-Zulümât, 5) Esâsu'l-Vahdâniyye ve Menbeu Ferdâniyye, 6) Şerh-ul-Kasîdet-it Tâiyye, 7) Şerh-ul-Kasîdet-il-Mîmiyye.

1) Şakâyık Tercümesi (Mecdî Efendi); s.27
2) Keşf-üz-Zünûn; s.266, 888, 1038, 1262, 1338, 1720, 1987
3) Kâmûs-ül-A'lâm; c.3, s.2112
4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.67
5) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.4, s.142
6) Brockelmann; Gal.2, s.231, Sup.2, s.323
7) Tâc-üt-Tevârih; c.1, s.73
8- Güldeste-i Riyâzı İrfan; s.20
9) Introduction to the History of Seince III; c.2, s.62
10) Mu'cem-ül-Matbuat; c.2, s.1537
11) Sicilli Osmânî; c.2, s.333
12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.10, s.82


Konu Başlığı: Ynt: Davud-i Kayseri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Ağustos 2015, 06:30:20
Esselamü aleyküm ve rahmetüllah,  Günümüzde Müslüman alim sadece dini ilimlerle uğraşır gibi algılanıyor.  Fakat İslam tarihine bakarsak birçok alım fen ilimleriyle de uğramıştır. Rabbim ( celle celaluhu ) bizlere ilim nasib eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Davud-i Kayseri
Gönderen: Ramazan. üzerinde 10 Ağustos 2015, 13:03:48
Ve Aleykümüs Selam .Amin . Evet abi çok güzel bir konuya değinmişsin .

Davud-u Kayseriyi duymuştum . Osmanlının zamanında bir çok alim yetiştirmiş  . Rabb'im bizlere de ilim öğrenip öğretmeyi nasip etsin. 

ALLAH (c.c.) razı olsun .


Konu Başlığı: Ynt: Davud-i Kayseri
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Kasım 2019, 20:26:01
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bizlere bu bilgileri sunan kardeşimizden....


Konu Başlığı: Ynt: Davud-i Kayseri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 10 Kasım 2019, 02:08:25
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herzaman doğrularla olabilmeyi nasip etsin inşaAllah