> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Esbabu Vurudil Hadis > Suyutî´nin Hayatı,İlmi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Suyutî´nin Hayatı,İlmi  (Okunma Sayısı 2497 defa)
11 Mart 2010, 13:41:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Mart 2010, 13:41:36 »



Suyutî´nin Hayatı ve İlimdeki Yeri Takdim

BİRİNCİ BÖLÜM...

Suyutî´nin hayatı ve İlimdeki yeri Takdim:

A) Siyasî Açıdan:
B) Sosyal Açıdan:

İkinci Tabaka: Alimler Ve Fakihler Tabakası:
Üçüncü Tabaka: Tüccar Tabakası:

3- İlmî Açıdan:

İKİNCİ FASIL..

İmam Hafiz Celaleddin es-Suyutî´nin Hayatı

a) İsmi ve Nesehi:
b) Doyumu ve Büyümesi:
c) İlmi Taleb Etmesi ve Bu Husustaki Yolculukları:
d) İlimdeki Mahareti ve Derinlimi:
e) İşittikleri:
f) Hocaları. Talebeleri ve Arkadaşları;
g) Akidesi:
h) İlmî Eserleri:

A- Hadis Konusunda:
B- Hadis İlimleri Konusunda:

i) Vefatı:

İKİNCİ FASIL..

A- MEVZUU:
B- BABLARI ve KONULARI.
C- MUSANNİFİN BU KONUDAKİ METODU:


İKİNCİ BAB

Suyutî´nin Esbab-ı Vıırudu´l-Hadisi´nin tanımı hakkındadır ki, bu da bir takım bölümlerden oluşur.

BİRİNCİ BÖLÜM

Suyutî´nin hayatı ve İlimdeki yeri Takdim:

Suyutî, özellikle Tefsir ve Hadis´te İslam kültürüne hizmet etmiş, Büyük pay sahibi ender şahsiyetlerden sayılır.

Buna rağmen bu şahsiyyet iki zıt görüş arasında kalmıştır.

a) En yüksek derecede medhedilme.

b) En aşağı dereceye indirecek zemm. "İnsanlar kendi zamanlarına benzer" kaidesine, Suyutî´yi tanımadan ve onun hakkında hüküm vermeden önce bu şahsın yaşadığı asra kısaca göz atarak siyasî, içtimaî ve ilmî yönden incelememiz gerekir. Çevrenin kişinin gelişme ve şekillenmesinde bir iz bıraktığı muhakkaktır. Bunu diyor ve Allah´ın yardımını istiyorum.[1]

A) Siyasî Açıdan:

İmam Suyutî, hayatının tamamını Burciye Memlukluları Devleti ve Çerkez Devleti zamanında geçinniştir. H. 849´de doğmuş ve 911´de vefat etmiştir.

Bu asır, acı ve ızdirapların damgasını vurduğu, istikrarsızlığın alıp yürüdüğü ve zulmün şüyu´ bulduğu bir asırdır. içkiyi artıran sultanlara muasır olarak yaşaması Suyutî´yi1 Ummamıza yeter.Oyleki bir yıl içerisinde saltanat makamına peşpeşe üç kişi gelmiştir. Bunlar:

1- Melik Zahir Ebu Nasrel-İnaliyyi´l-Müeyyedî,

2- E.bu Sait Temriğa ez-Zahirî,

3- Melik Eşref Kayıtbay Mahmudî.

Bunların her üçü de saltanat konusunda en az üç sene çekiştiler. Onlardan her biri krallıktan kendilerine bir pay aldılar.[2] Bu durum satın alman köleleri (küçükten satın alınıp asker yapılan) fitnenin izine dönmeye şevketti. Durum o hale geldi ki, Melikler, devlet görevlilerini aciz kimselere hizmetten alıkoydular.[3]

Bir gün geldi ki bu sultanların içinden bir tanesi, halk ile oynamayı men ettiği kimseyi vekil tayin eder oldu.3[4] Onlardan bir tanesi de 1,5 yıl müddetle hüküm işlerine tayin edilmiştir.[5]

Bu durum halkın bir kısmının bir kısmına hırsla bakmasına vesile olmuş ve bu bahsedilen sebeplerle korku ve izdıraplar yaygın hale gelmiştir Tagri Burdî´nin de dediği gibi h. 863, 12 Ramazan Cuma günü eski Mısır´da, Amr Îbnü´1-As Camii´nde Ctıma´ya gelen kadınları azgın köleler zorla alıp götürdüler ve çok çirkin davranışlarda bulundular. Bu davranışlar olmuş olaylardır[6].

B) Sosyal Açıdan:

Bir başka yönden halk arasında birlik ve beraberlik yok olmuş,ayrılıklar zamana damgasını vurmuştur. Zira toplum aşağıdaki tabakalara ayrılmıştı:

Birinci Tabaka: Sultanlar ve Emirler tabakası:

Onların tamamı krallık ailesindendi. Düzgün hayatları vardı. İleri ve seçkin tabaka idiler. İdarenin nimetinden öyle uzun zaman faydalamyorlardı ki´ istedikleri herşey kendilerine yakın oluyordu. Hatta mülk edinme (evlenme) dahi olsa. Bunun için istedikleri bir

anlığı, hüküm emirliğini veya bir mülkü ele geçirirlerdi. O zaman lannda böldükleri ziraat arazisi, devletin yegane kaynağı idi. Sultan diğer büyük idareciler, arazinin en iyisini ve en verimlisini almıslardı. îkinci derecede verimli araziyi Sultan´ın diğer idarecileri

Imıslar üçüncü dereceden verimli arazileri de askerî halkalar, Araplar, Türkmenler pay etmişlerdi.[7]

İkinci Tabaka: Alimler Ve Fakihler Tabakası:

Biı tabaka Divanî vazifeler erbabından olup, fakihler, alimler, edipler ve katiplerden oluşur.

Bu tabakanın durumu kendisinden sonraki tabakaya nazaran daha iyidir. Zira hukuk, tedrisat, fetva, hitabet, yazışmalar, bunların elindedir. İşte bu alimler tabakası, o zaman, gerçekten gizli hükümeti temsil eder gibiydiler. Bu vazife münasebetiyle umum-husus, acık-gizli her şeyden istifade ediyorlardı. Devlet erkanı da kendilerinden korktukları için, çok bol mal veriyorlar ve hesaplarını açık bırakıyorlardı. Ancak bazı sultanlar, alimler arasında olan hırsı ve sürtüşmeyi görmemezlikten gelmiştir. İbn Hacer, bu vesileyle kadılık vazifesinden birkaç kez alınmıştır. Yerine Kaziyu´l-Kuzat Alemıı´d-Din Salih el-Bulkınî atanmıştır. O da, vazifeden alınınca yerine es-Suftî getirilmiştir. Bu gibi şeyleri ileri derecede huy edinmek onları (alimleri), hafif (yetersiz) görmekten değil, bilakis onlardan korktuklarındandir.

Meliklerin, kadıyı veya alimi görevden almaları, onun kendi zulmünü ve cefasını gizlediğini bize göstermektedir. Bu da alimin menfaati ve hizmeti aleyhine başkalarını kışkırtmak şeklinde olurdu. Hatta meliklerden biri görevden alınmalara karşı, kadıların tepkilerini bertaraf etmek için "bu iş, Celaleddin Suyutî´ye danışılarak yapılmıştır" diye ilan edilmişti.[8]

Konu hakkıda İbn tyas şöyle der: "Anlatıldığına göre Halife Mütevekkil Alallah Abdulaziz, Celaleddin Suyutî´ye gelip hiç duymadığı bir vazifeyi yerine getirmesini istedi. O da şuydu; diğer kadıların başına büyük (baş) kadı olarak geçecek, diğer İslam memleketlerine istediği kadıyı tayin edecek, istediğini bu görevden azledecekti.

Ancak Suyutî bu göreve başlayınca durum bazılarının (kadıların) zoruna gitti ve halifenin aklını çeldiler. Bir takım dedikodular halifeye ulaşınca, o da "Bu tayin işini benim aklıma getiren Suyutî oldu. Benim bu işte bir dahlim yok. Ve bana bu işin eskiden beri yapılagelen bir iş olduğunu söyledi" diyerek cevap verdi.[9]

Üçüncü Tabaka: Tüccar Tabakası:

Bunlar, Sultân ve Emirler ile yarışacak bir tabaka oluşturmuşlardı. Çünkü şiddet ve zorluk zamanında sultanlara yardım etmede insanların en güçlüleri idiler. Bu tabaka mal ve servet yönünden büyük paylara bahipti. Doğu ve Batı arasında muttasıl ticaret halkaları oluşturmuşlardı. Mısır, bu eşsiz ticarî faaliyetten uzun zaman faydalanmıştır.

Şu kadar var ki bu tabaka da öncekiler gibi, melik ve emirler´in zulmünden kurtulmuş değillerdi. Onlara çok ağır vergiler yüklemek suretiyle, ticarethanelerini, mallarını ve servetlerini zayıflatıyorlardı. Durum o hale gelmişti ki onlardan bir çoğu yaşama zevkini ve hayatın tatlılığını kaybetmişti. Bir kısmı da bazen nefisleri aleyhine "Allah kendilerini boğsun da zarardan, ziyandan ve zulmün tahakkümünden kurtulsunlar" diye dua ediyorlardı.[10]

Dördüncü Tabaka:

Bu tabaka, çiftçilerden, çeşitli esnaf, sanatkar, alış-veriş yapanlar, işi olmayanlar ve suculuk yapanlardan ibarettir.

Bu tabaka, daha önce zikrettiğimiz alim ve tüccarlar tabakasına nazaran darlık ve zorluk içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. İdarecilerden onlara düşen pay ihmal ve hakarettir. Zaten "fellah" kelimesi de bunu ifade ediyor. Yani zayıf, mağlup, zelil ve işinde perişan olmuş kişi.

Belki de bu sebep, çiftçilerin yaptığı işten kaynaklanmaktadır. Hasılatları ve erzakları bol olduğunda çokça vergi Ödemekle mükellef kılınıyorlardı. Bu sebepten, çoğusu işini terkedip soygunculuğu ve yağmacılığı meslek edinmişti. Bunu da, bir miktar mal elde edip de başkalırının durumlarına nisbetle kendi durumlarını muhafaza etmek için yapıyorlardı.[11]

Bu asırdaki sosyal durum böyleydi. Çok kere meydana gelen acıklı olaylardan dolayı günlerin, onlara şiddet ve elemden yüklediği şeylere izafeten bu asır izdi rap asrı olmuştur. Nil nehrinin sularının alçalması, ziraatın yok olmasına, hayvancılığın ölmesine, geçim darlığına ve veba ile taun hastalıklarının yayılmasına vesile olmuştur.

Belki de bu sebeplerden dolayı, birçok durumlarda hükmedenlerin, emri altı altındakileri düşünmekten uzak kalmışlardır.[12]

3- İlmî Açıdan:

Asır, siyasî açıdan fesad ve ızdırap asrı, sosyal açıdan ayrılık ve yok olma asrı olmasına karşılık, ilmî açıdan tam aksine bir ilerleme, patlama ve toparlanma asrı olmuştur.

Bu sebeple bu asır, ilmî açıdan genişleme ve toparlanma[13] asrı olmuştur. Bu da şu sebeplere dayanır:

1- Moğol istilasından dolayı doğudan, İspanyol zulmünden dolayı batıdan ulemanın Mısır´a, Şam´a ve Kuzey Afrika ülkelerine hicret etmiş olmaları. Çünkü buralarda Moğol ve İspanyol tehlikesi bulunmamaktadır.

2- Memluklular devrinden önce inşa edilen medreselerde, mescidlerde, mekteblerde okutulan ilmin yaygın hale gelmesi ve Memluklular asrında da meliklerin emriyle yayılması.

Şu medreselerin fonksiyonu tarihen sabit olmuştur:

a) el-Medresetü´s-Salihiyye

b) el-Medresetü´n-Nasınyye

c) el-Medresetü´1...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Suyutî´nin Hayatı,İlmi
« Posted on: 17 Nisan 2024, 00:52:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Suyutî´nin Hayatı,İlmi rüya tabiri,Suyutî´nin Hayatı,İlmi mekke canlı, Suyutî´nin Hayatı,İlmi kabe canlı yayın, Suyutî´nin Hayatı,İlmi Üç boyutlu kuran oku Suyutî´nin Hayatı,İlmi kuran ı kerim, Suyutî´nin Hayatı,İlmi peygamber kıssaları,Suyutî´nin Hayatı,İlmi ilitam ders soruları, Suyutî´nin Hayatı,İlmiönlisans arapça,
Logged
11 Mart 2010, 13:43:34
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 11 Mart 2010, 13:43:34 »

[1] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 37.

[2] en-Niicumu´z-Zâhire fi Müluk-i Mısr ve´1-Kahire, 16/356, 396.

[3] a. g. e.

[4] Bedayiıı´z-Zuhur fi Vekaidi´d-Duhur, 3/338.

[5] Hıfatu´l-Makrizî, 3/102-103.

[6] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 37-38.

[7] Dr. Said Aşur, el-Asru´l-Memlukî fi Mısr ve´ş-Şam, s. 308-311.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 38-39.

[8] en-Nucumu´z-Zahire, 5/373-375

[9] Bedayiu´z-Zuhur, 3/360, el-Asru´l-Memlukî, s. 311. Bedayiu´z-Zuhur, 3/360, el-Asru´l-Memlukî, s. 311.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık:: 39-40.

[10] Dr. Said Aşur, el-Asru´l-Memlukî, s. 312.

[11] a. g. e. s. 312-326.

[12] a. g. y.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 41.

[13] İbrahim Ebyarî, Türasu´l-însaniyye, 2/630

[14] Hıfatu´I-Makrızî, 3/341, 346, 368.

[15] Türasu´l-însaniyye adlı esere bakınız, 2/630. Bu olayı gerçekleştiren Kardinal peder, Zimtes´tir.

[16] Said Aşur, el-Asru´1-Memalik-i fi Mısr ve´ş-Şam, s. 329-336.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 41-43.

[17] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 44.

[18] Suyutî, Hüsnü´l-Muhadara, 1/335.

[19] Ömer Kehhale, Mu´cemu´l-Müellifin, 5/128.

[20] Şezeratü´z-Zeheb, 8/51.

92 Hüsnü´l-Muhadara, 1/35, Hediyyetü´I-Arifın, 1/534.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 44-45.

[22] Suyutî, Nazmü´l-Akyan fi A´yani´l-A´yan, s. 95.

[23] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 45.

[24] Ahmed b. Ali b. Ebibekr eş-Şaremsahî hakkında geniş bilgi için Mu´cemü´l-Müellifın, 1/356´ya bakılabilir.

[25] Geniş bilgi için Tabaka tü´l-Huffaz, s. 538´e bakılabilir.

[26] Bakınız, Mu´cemü´l-Müellifin, 10/51, Hüsnü´l-Muhadara, 1/335

[27] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 45-46.

[28] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 46.

[29] İbnü´1-İmad, Şezeratü´z-Zeheb, 8/51.

[30] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık:46-47.

[31] a. g. e.

[32] a. g. e.

[33] a. g. e.

[34] a. g. e.

[35] Yahya b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed b. Mahluf-b. Abdusselam el-Haddadî el-Münavî, fakihtir, muhaddistir. H. 798 senesinde doğmuş, 871 yılında Kahire´de vefat etmiştir. Geniş bilgi için, Mu´cemü´l-Müellifin, 13/227´ye bakınız.

[36] Davudi, Şemsüddin Muhammed b. Ali ed-Davudî el-Mısrî eş-Şafiî, asrının hadis alimidir. Tabakatü´l-Müfessirin adlı eserin sahibidir. H. 945´te vefat etmiştir. Keşfu´z-Zünûn, 1/1107 el-A´Iam, 7/184.

[37] Muhammed b. Abdurrahman b. Muhammed b. Ebibekr b. Osman o- Muhammed Şemsüddin Ebu´I-Hayr Ebi Muhammed es-Sehavî. vefatı h. 902fdir. ed-Davü´1-Lamî, 8/2,Nazmü´l-Akyan fi A´yani´l-A´yan, 7/184.

[38] Ali b. Muhammed b. îsa b. Yusuf b. Muhammed el-Uşmunî. Vefatı H. 918´dir. el-Bedrü´t-Talî, 1/491.

Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 47-48.

[39] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık. 48.

[40] Şezeratü´z-Zeheb, 8/51, Bedayiü´z-Zuhur, 4/82.

[41] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 48.

[42] Basımı yapılmıştır.

[43] Yazma halindedir.

[44] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 49.

[45] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 49.

[46] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 49.

[47] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 50.

[48] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 50.

[49] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 50.

[50] Meşihat, meşihet kelimesinin cemi olup, musannif veya musannifi arın, bütün şeyhlerin infirad ettiği hadisleri toplayıp bir araya getirmesiyle oluşan bir eserdir.

Emaiî ise, imla kelimesinin cemidir. Alimin birisi oturup, çevresinde talebeleri toplanır. Alim, Allah tarafından, ilim °jarak kendisine ne verdiyse onları söyler, talebeler de kağıt kalemle söyleneni yazarlar. Böylece bir kitap oluşur ki bunun ismi de "İmla" veya "Emalî" denir.

Bak, Suyutî, Tedribü´r-Ravî, 2/132, Keşfu´z-Zünûn, 1/162, Sahavî, el-İ´lam bi´t-Tevbih li men Zenbi´t-Tarih, s. 605.

[51] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık: 50-52.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Eylül 2016, 16:14:56
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 03 Eylül 2016, 16:14:56 »

Aleykumselam.Rabbim bizleri ilim icin islam hizmet alan ve hizmet eden ve allahin rahmetini kazanan kullardan olalim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes