> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Esbabu Vurudil Hadis > Edep Babı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Edep Babı  (Okunma Sayısı 9378 defa)
11 Mart 2010, 18:25:01
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Mart 2010, 18:25:01 »



Edep Babı

153-Hadis[1]: "Ara-sıra ziyarette bulun ki sevgi artsın." İbn Adi, "el-Kamil" adlı eserinde, Ebu Hureyre, İbn Ömer, Ebü Zerr ve Hubeyb b. Mesleme´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Seyrek ziyarette bulun ki muhabbet artsın."

154-İbn Adi, îbn Ömer´in şöyle dediğini rivayet eder: "Biz cahiliyye devrinde, ´seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın derdik. Hz. Peygamberde bize aynı şeyi söyleyerek buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."

155-Sebep: İbn Adi, Ata b. Ebi Rebah tarikiyle. Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:

"Ey Ebu Hureyre, dün nerede idin?"

Dedim ki: "Ailemden bir grubu ziyaret ettim. (Başka bir lafza göre, Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Müslüman olan aile efradımdan bir grubu ziyaret ettim.") Hz. Peygamber buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabet artsın."

156- İbn Adi, İsmail b. Virdan tarikiyle Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet eder:

"Rasulullah (s.a.v.), Aişe (r.a.)´nin evinden çıktı. Ben, O´nu takip ettim. Sonra Ümm-ü Seleme´nin evinden çıktı, yine O´nu takip ettim. Bana döndü ve buyurdu ki; "Ey Ebu Hureyre seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."

157-Hadis58[2]: Ahmed ve Ebu Davud, Cabir b. Abdullah´ın söyle dediğini rivayet ederler: "Rasulullah (s.a.v.), kişinin ahline:

(evine) geceleyin gelmesini hoş görmemiştir." (Ahmed´in lafzı ise şöyledir: Rasulullah (s.a.v.), geceleyin kişinin ehline (evine) gelmesini nehyetmiştir.)

Bir başka lafız da şöyledir: "Sizden birinizin (evinden) ayrılığı uzun sürerse, geceleyin ailesine (evine) gitmesin."

158-Ahmed, Sa´d b. Ebi Vakkas´tan şöyle dediğini rivayet eder: "Muhakkak ki Rasulullah (s.a.v.), evinden uzun zaman ayrılan kimsenin yatsı namazı vaktinden sonra evine dönmesini nehyetmiştir."

159-Sebep[3]: Abdurrezak, tbn Cüreyc´den, o da bir başka adamdan, o da Muhammed b. İbrahim et-Temimî´den şunu rivayet eder: "îbn Revaha bir seriyyede bulunuyordu. (Gece yansı) seriyyeden döndü ve evine kılıçlı bir şekilde geldi. Birden evinde lamba yandığını gördü. Bunun üzerine şüpheye düştü ve (pencereye) tırmanıp içeri baktı. Bir de ne görsün, hanımı yatakta yanı üzerine yayılmış, yanında da saçları dağınık bir adam gözüküyordu. Onu dövmeye niyetlendi de sonra kendisine zühd (takva) hakim oldu. (Nihayet) kansına seslendi, o da uyandı ve şöyle dedi: "Arkanı (dön) gizlen gizlen."

İbn Revaha, "yazıklar olsun sana bu yanındaki kim?" dedi. Hanımı, "bu kızkardeşimdir. Yanımda kaldı başını yıkadı" dedi.

Bu durum Rasulullah (s.a.v.)´a ulaşınca, Rasululah (s.a.v.), "geceleyin yoldan gelenlerin hanımlarına uğramasını nehyetti. îki kişi 5u emre uymayarak, hanımlarını yanına gittiler. Her ikisi de hanımlarının yanında bir adam buldular. Bu durum da Hz. peygamber´e ulaşınca, buyurdu ki: "Ben, sizi geceleyin seferden dönerken hanımlarınıza uğramaktan men etmedim mi?"

160- Sebep: Ahmed, Ebu Seleme tarikiyle Abdullah b. Revaha´dan şunu rivayet etmiştir: "O, geceleyin bir seferden döndüğünde hanımına gitmekte acele etti. Evine vardığında birden lambanın yandığını ve hammıyla beraber birisinin olduğunu gördü, kılıcını çekti. Hanımı (durumu görünce) dedi ki: "Çekil, o, saçlarımı tarayan falan kadındır."

"İbn Revaha, Hz. Peygamber´e gelerek durumu haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, seferden dönenlerin, geceleyin ehline uğramalannı yasakladı."

161-Hadis[4]: Buharı ve Müslim, Tbn Ömer´den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Rasulullah, hayatının sonunda bir kere bize yatsı namazını kıldırdı. Selam verince ayağa kalktı ve ; "Bu gecenizi görüyorsunuz ya! İşte bu gecenizden itibaren yüz sene başında (bugün) yer yüzünde olanlardan hiçbir kimse kalmayacaktır."

162- Sebep[5]: Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Peygamber (s.a.v.) vefatından bir ay evvel şöyle buyurdu: "Bana kıyametin saatini sordular. (Dedim ki:) Onun ilmi Allah indindedir. Allah´a yemin ederim ki yüz sene sonra yeryüzünde olan yaşayanlardan kimse, kalmayacaktır."

163- Hadis[6]: îbn Mace, Ebu Cuhayfe´nin şöyle dediğini nakleder: "Rasulullah (s.a.v.), buyurdu ki: "Kim güzel bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin sevabı kadar sevab alır. Sevab işleyenlerin sevabından da bir şey eksilmez. Kim de kötü bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyenlerin günahından da bir şey noksan olmaz."işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyer. bir şey noksan olmaz."

164- Sebep: Ahmed ve Müslim, Cerir´in şöyle rivayet ederler: "Biz gündüzün ortasında, Rasulullah (s.a.v.)´ın yanında bulunuyorduk. Derken, yalın ayak, kaplan postu rengindeki gömleklerini yahut abalarını başlarına geçirmiş, kılıçlarını çekmiş, ekserisi hatta hepsi Mudar Kabilesi´ne mensup çıplak bir takım adamlar, Peygamber (s.a.v.)´e geldiler. Onların muhtaç halini görünce, Rasulullah (s.a.v)´ın yüzü değişti. İçeri girip çıktıktan sonra Bilal´e emir buyurdu. Bilal ezan okuyarak, kamet getirdi. Rasulullah (s.a.v.) da namazı kıldırdı. Sonra hutbe okudu ve:

"Ey insanlar! Sizi bir kişiden yaratan Rabbiniz´den korkun" (Nisa-1) ayet-i kerimesini sonuna yani, "Şüphesiz ki Allah sizin üzerinizde gözcüdür" ayetine kadar ve Haşr Sûresi´ndeki "Allah´tan korkun, her nefis yarın (ahiret için ne gönderdiğine bir baksın, Allah´tan korkun" ayet-i Kerimesini okudu.

(Sözüne devamla): "Bir adam; dinarından, dirheminden, elbisesinden, bir sa´ buğdayından, bir sa´ kuru hurmasından sadaka vermelidir. Velev ki yanm hurma olsun" buyurdu.

Derken Ensar´dan bir zat, hemen hemen elinin taşıyamayacağı kadar, hatta elinin taşımaktan aciz kaldığı bir kese getirdi. Sonra birbiri ardınca herkes bir şeyler getirdiler. Neticede yiyecek ve elbiselerden müteşekkil iki yığın gördüm. Rasulullah (s.a.v.)´ın (mübarek) yüzünü altınla yaldızlanmış gibi parladığını gödüm. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): .

"Her kim İslam´da güzel bir çığır açarsa, o çığırın ecri ile kendisinden sonra o çığırla amel edenlerin ecirlerinden hiçbir şey nçksan edilmemek şartıyla sevaplan kendisine aittir. Kim de İslam´da kötü bir çığır açarsa o çığırın vebali ile kendisinden sonra onunla amel edenlerin vebali, hiçbir noksanları olmamak üzere ona aittir" buyurdu.

165- Ahmed, Huzeyfe´nin şöyle dediğini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.) zamanında bir adam yardım istedi. Topluluk (ona bir şey) vermedi. Sonra ona bir adam yardımda bulununca diğerleri de yardımda bulundu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Kim kendisiyle amel edilen hayırlı bir çığır açarsa; onun sevabını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin sevabından eksik olmaksızın onların da sevabını alır. Kim de kendisiyle amel edilen kötü bir çığır açarsa onun günahını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin günahı kadar günah alır. Ancak onların günahlarından da bir şey noksan olmaz."

166- Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.v.)´a bir adam geldi. Rasulullah (s.a.v.), onu sadaka vermeye teşvik etti. Adam, "yanımda şu ve şu var" dedi. (Ebu Hureyre) dedi ki:

"Mecliste az veya çok sadaka vermeyen hiçbir kimse kalmadı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim kendisiyle amel edilecek hayırlı bir çığır açarsa, karşılığı tastamam verildiği gibi, o yola sülük edenlerin sevaplarından birşey noksan olmaksızın onların sevapları kadar bir daha alır.

Kim de işlenecek kötü bir çığır açarsa onun günahını tamamen aldığı gibi, o yola sülük edenlerin günahları noksan olmaksızın onların günahları kadar da günah alır."

167-Hadis[7]: Buharî ve Müslim, İbn Ömer´den rivayet ettiklerine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır, (yani veren el, alan elden hayırlıdır).

168-Sebep[8]:Ahmed, Buharî ve Müslim, Hakim b. Hizam´dan rivayet etmişlerdir: Dedi ki: " Rasulullah (s.a.v.)´tan (bir şeyler) istedim, bana verdi. Yine istedim, yine verdi. Bir daha istedim yine verdi. Sonra şöyle buyurdu:

"Ya Hakim! Bu mal tatlı ve göz alıcıdır. Kim onu gönül zenginliği ile alırsa kendisine mübarek olur. Kim de onu aç gözlülük alırsa kendisine mübarek olmaz. Onun hali yiyip doymayan adama benzer. Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır."

Hakim (devamla), "dedim ki: "Ey Allah´ın Rasulü! Sen´i hak ile gönderen (Allah)e yemin olsun ki, Sen´den sonra hatta ölünceye kadar hiç kimseden yardım almayacağım!"

169-Ahmed, Hakim b. Hizam´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.)´tan biraz mal istedim ve bu isteğimde biraz aşın gittim. Bunun üzerine bunu buyurdu ki:

"Ey Hakim, bu mal tatlıdır, göz alıcıdır. Bununla beraber de insanların ellerinin kiridir. Allah´ın eli, veren kimsenin elinin

üstündedir. Verenin eli de alanın elinin üstündedir. Ellerin en aşağılık durumda olanı, alan (kimsenin) elidir."

170-Hadis[9]: Buharî ve Müslim, Amr İbnu´l-As´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Rasuiullah (s.a.v.)´m şöyle buyurduğunu işittim: "Hakim (bir şeye) hükmedip, (bu) içtihadında doğruya isabet ederse iki ecir (sevap) alır. Hükmedip, içtihadında doğruya isabet etmezse bir e...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Edep Babı
« Posted on: 29 Mart 2024, 02:32:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Edep Babı rüya tabiri,Edep Babı mekke canlı, Edep Babı kabe canlı yayın, Edep Babı Üç boyutlu kuran oku Edep Babı kuran ı kerim, Edep Babı peygamber kıssaları,Edep Babı ilitam ders soruları, Edep Babı önlisans arapça,
Logged
11 Mart 2010, 18:29:40
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 11 Mart 2010, 18:29:40 »

211-Hadis[37]: Müslim ve Tirmizî, İbn Ömer´den, Rasulullah(s.a.v.)´in şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Bıyıklarınızı kısaltınız, sakalınızı uzatınız."

212-Sebep[38]: İbn Neccar, "Tarih"inde, îbn Abbas´tan şunu rivayet eder: "Acem´den bir grup Rasulullah (s.av.)´a geldiler, sakallarını tıraş etmişler, bıyıklarını uzatmışlardı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Onlara muhalefet ediniz. Bıyıklarınızı kısaltınız, sakallarınızı kısaltınız.´

213- İbn Sa´d, Ubeydullah b. Abdullah´ın şöyle söylediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.)´a bir mecusî geldi. Bıyığını uzatmış, sakalını kesmişti. Rasulullah ona, "böyle yapmanı kim emretti?"

buyurdu. Mecusî:"Rabbim emretti" diye cevap verdi. Rasulullah ona karşı buyurdu ki: "Fakat benim Rabbim, ´bıyıklarımı kısaltmamı, sakallarımı uzatmamı bana emretti.

214-Ebu´l-Kasım b; Bişr, "Emali´sinde Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.)´ın yanına sakallarını tıraş etmiş, bıyıklarını uzatmış bir mecusî geldi. Rasulullah ona, "yazıklar olsun, sana bunu kim emretti" buyurdu. Mecusî:

"Onu bana Kisra emretti" dedi. Rasulullah buyurdu ki: "Benim Aziz ve Celil olan Rabbim, sakallarımı uzatmamı, bıyıklarımı.

215- Hadis[39]: Buharı, İbn Ömer´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizlerden birisinin karnının cerahatla dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır."

216- Sebep[40]: Ahmed ve Müslim, Ebu Said el-Hudrî´nin şöyle dediğini rivayet ederler: "Biz, Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte "Arc"1 denilen yerde yürüyorduk. Birden orada şiir söyleyen bir şair arız oldu. Rasulullah (s.a.v.), (onu görünce) buyurdu ki: "Şeytanı yakalayınız, yahut tutunuz. Çünkü kişinin karnının cerahatla dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır."

217- Hadis[41]: Dört hadis kitabında, Sahr el-Gamidî´den şöyle rivayet edilmiştir: "Hz, Peygamber buyurdu ki: "Ey Allah´ım! Sabahın erken saatlerini (sahurlarını) ümmetim için mübarek kıl."

218- Sebep[42]: Hatib ve îbn en-Neccar, "Tarih-i Bağdat"ta, Enes´ten şunu rivayet ederler: "Ramazan aylarının birinde bir gece, Rasulullah (s.a.v.) ile beraber dışarı çıktım.

Ensar´ın evleri içerisinde ışıklar görüldü. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Enes, bu ışıklar nedir?" Dedim ki: "Ey Allah´ın Rasulü! Ensar sahur yemeği yiyorlar." O da buyurdu ki:

"Ey Allah´ım! Sabahın erken saatlerini ümmetim için mübarek kıl"

219- Hadis[43]: Ahmed, Buharî, Ebu Davud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mace, Îbn Abbas´tan şunu rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (s.a.v.), kırbanın ağzından su içmeyi yasak etmiştir."

220-Buharı, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, İbn Mace ve Beyhakî (Şuabu´l-İman´da), Ebu Davud´un şöyle söylediğini rivayet ederler; "Hz. Peygamber, kırbanın ağzını dışa kınp ağzından su içmeyi men etmiştir."

221-Sebep[44]: Beyhakî, "Şuabu´I-îmaiTda Zührî´den, o da Abdullah b. Ebi Said´den şunu rivayet ediyor: "Bir adam kırbanın ağzından su içti, karnına yılan (solucan veya kıl yılanı) kaçtı Bunun üzerine Allah´ın Rasulü, kırbanın ağzını kırarak su içmekten nehyetti."

222-Hadis[45]: Buharı ve Müslim, Ebu Hureyre´den şu hadisi naklederler: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Allah´ım!

Sen´den, elbette Sen´ih bana muhalefet etmeyeceğin bir ahit almak istiyorum. Ben bir beşerim. Herhangi bir mü´mine eziyet etmiş olursam, yahut kötü söz söylemiş olursam, Sen onu Kıyamet Gününde o mü´min için sana yakınlığa vesile kıl."

223- Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´ın Rasulullah-(s.a.v.)´tan şöyle dediğini işittiğini naklederler: "Ben bir beşerim. Aziz ve Celil olan Rabbim´e şart koştum ki, Müslümanlardan harhangi bir kula kötü söz söylemişsem, onu kendisinin günahlarından temizlenmesine ve mükafatlanmasına bir vesile kılsın."

224- Ahmed, Ebu Said el-Hudrî´den şunu nakleder; Rasulullah buyurdu ki: "Ey Allah´ım! Sen´den bana muhalefet etmeyeceğin bir ahid almak istiyorum. Ben bir beşerim. Herhangi bir mü´mine eziyet ettiysem yahut ona kötü söz söylediysem yahut ona lanet ettiysem veya onu dövdüysem, Sen onu Kıyamet Günü´nde o mü´min için Sana yakınlaşmaya vesile kıl."

225- Sebep[46]: Ahmed, Enes´ten şunu nakleder: "Rasulullah, Hz. Ömer´in kızı Hafsa´ya bir adam gönderdi ve ona bunu tutumasını söyledi. Hafsa buna dikkat etmedi. Adam da çıkıp gitti. Rasulullah (s.a.v.) geldi ve Hafsa´ya: "Adam nerede?" diye sordu. Hafsa da:

"Ey Allah´ın Rasulü! Adama dikkat edemedim o da çıkıp gitmiş" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Allah elini kessin."

Sonra Hafsa da ellerini yukan kaldırdı. Rasulullah (s.a.v.) odaya girince, "ne yapıyorsun ey Hafsa?" buyurdu. Hafsa da, "Ey Allah´ın Rasulü! Sen biraz önce bana "elin kesilsin" demedin mi?" dedi. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ellerini aşağı indir, muhakkak ki benim ümmetimden herhangi bir insanın aleyhine dua etmem, onun mağfireti içindir."

226- Ahmed ve Müslim, Enes´in şöyle dediğini naklederler: "Ümm-ii Süleym´in yanında yetim bir kız vardı. (Ümm-ü Süleym, Enes´in annesidir) Rasulullah (s.a.v.) bu yetim kızı görerek: o sen: misin?; Hakikaten büyümüşsün? Yaşın büyümesin"buyurdu. Bunun üzerine yetim kıziağlayarâk-Ümm-üSüleym´e döndü

Ümm-ü Süleym "Sana ne oldu ey kızcağız?"diye sordu) Cariye:"Nebiyyullah (s.a.s),bana yaşın büyümesinî´diye beddua etti.Şimdi artık yaşım ebediyyen büyümeyecek Yahut ömrüm uzamayacak dedi; Ümm-ü Süleym,acele baş örtüsüne sarılarak hemen ve Rasulullah(s.a.s)?a rastladı Rasulullah (s.a.s) ona .Nereye ey Ümm-ü Selyem ?diye sordu. O da: "Ey Allah´ın Nebisi, Sen benim yetim kızıma beddua´mı ettin? dedi.

Neymış o, ey Umm-u Sülyem diye buyurdular. Umm-u Suleyem: - "Ona "yaşı büyümes ve ömrü üzamasin"´dîye´dua ettiğini söyledi." bunun üzerine Rasulullah;(s.a.y.).tebessüm etti.;Sonra şöyle, buyurdu: "Ya Ümm-ü Süleym! Bilmez misin ki, benim Rabbim´e şartım vardır; Ben Rabbîm´e şart koştum da şöyle söyledim:

Ben ancak bir beşerim Beşerin razı oldugu gibi olur, beşerin kızdıgı gibi kızarım.İmdi ümmetimden harhangi biri aleyhine hak etmedigi halde duada bulunursam, bunu onun icin bir temizlik suyu , birzekat veKıyamet Günü ?nde onu kendisiyle Allah'a yaklaştıracak bir ibadet yapmalısın dedim.

227-Ahmed.Hal Ebişsuyar´ın söyJe(dsdiğinj rivayet eder:

"Rasulullah ile berabe;rrnbji;. tak^m^ir^şanlaurf. yürüdüğünü gördüm. Ben de onlara tabi oldum. Onların, aniden karşıma çıkmaları ve süratli yürümeleri beni hayrete düşürdü. Ve onları biraz eğledim. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) bana geldi ve hurma dalı yahut budanmış bir dal veya misvak ağacı ya da elinde bulunan başka bir

incitmedi. Geceyi geçirdim ve dedim ki: "Rasulullah (s.a.v.), bende olduğunu bildiği bir şeyden dolayı bana vurmuştur."

Kendi kendime dedim ki: "Sabah olunca Rasulullah (s.a.v.)´a gideceğim." Daha sonra Cibril (a.s.), Peygamber´e geldi. O´na, "Sen bir çobansın. Sana uyanların başlarını kırma" dedi.

Ebussivar, sözüne devamla dedi ki: "Sabah namazını kılınca (yahut sabaha çıkınca), Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki bana tabi olan insanların bana tabi olmaları beni şaşırrmyor. Ey Allah´ım! Kime vurdum ve kime kötü söz söylediysem, onu kendisi hakkında günahlarına keffaret ve bir mükafat yahut mağfiret ve rahmet kabul eyle."

228- Hadis: Tirmizî, Aişe (r.a.)´den, Hz. Peygamber´in şöyle buyurduğunu nakleder:"Aıalarında Ebubekr´in bulunduğu bir kavme ondan başkasının imam olması uygun düşmez."

229- Sebep: Ebu´l-Abbas ez-Zevzenî, "Şeceretü´1-Akl" adı kitabında Kasım b. Muhammed´in şöyle dediğini nakleder: "Avali ehlinden olan Ensar´dan bir takım insanlar arasında (tatsız) bir mesele vuku bulmuştu. Rasululah (s.a.v.), aralarını bulmaya (barıştırmaya) gitti. Bir takım insanlar ikindiyi kılmış, dönüyorlardı. Hz. Peygamber, "ikindi namazını kim kıldırdı?" diye sordu. Onlarda, "Ebubekir" diye cevap verdiler. Bunun üzerine buyurdu ki:

"Çok güzel yapıyorsunuz. İçlerinde Ebubekr´in bulunduğu bir kavme, başkasının imam olması yaraşmaz."

230-Hadis[47]: Buharî, Ebu Hureyre´den, Ebu´l-Kasım (s.a:v.)´ın şöyle buyurduğunu nakleder: "Benim adımla ad koyunuz, ama benim künyemle künyelenmeyiniz."

231-Sebep[48]: Ahmed, Buharı ve Müslim, Cabir b. Abdullah´tan rivayet ettiklerine göre, Ensar´dan birisinin bir oğlu oldu. Oğlunun ismini Muhammed koymak istedi ve bunun için Hz. Peygamber´e geldi. Hz. Peygamber de buyurdu ki: "Benim adımla ad koyunuz, benim künyemle künyelenmeyiniz."

Bir başka lafızda ise şöyle denilmiştir: "Rasululiah, Sa´d dışında hiçbir kimseye anne ve babasını bir arada zikretmemiştir. Uhud Savaşı´nda Sa´d´a:

"At! Annem ve babam sana feda olsun" demiştir."

237-Sebep: Taberanî, Sa´d´m şöyle dediğini nakleder: "Hz. Peygamber kendisi (Sa´d) için anasını ve babasını bir arada zikretmiştir. Şöyleki, müşriklerden bir adam, Müslümanlar´a eza, cefa ediyordu. Bunun üzerine Rasululiah (s.a.v.) buyurdu ki:

"Ey Sa´d! At, annem ve babam sana feda olsun." (Sa´d sözüne devamla dedi ki:)" Ben de ucunda demiri olmayan bir ok attım. Ok, ada...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

11 Mart 2010, 18:32:13
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 11 Mart 2010, 18:32:13 »

[1] Hadisin kendisini ve Sebebini Zehebî, MiZanii´l-T´tidal (adlı eserin)da zikretmiştir, 4/391, Beyhakî, eş-Şuab, s. 232, Acİunî, Keşfu´I-Hafa, 1/528, Ebu Nuaym el-îsbehanî, Ahbaru´l-İsbehan, 1/143.

[2] Birinci hadisin lafzı Ahmed´e aittir, 3/299,

Ebu Davud, Kitabu´l-Cihad, 2/81,

Buharî, Kitabu´n-Nikah, 7/50,

Ahmed, Müsned, 2/299.

"Bir başka lafız da şöyledir" şeklindeki hadis Buharî´nin lafzıdır. Ayrıca;

Ahmed, Müsned, 3/335, 395, 399,

Tirmizî, Ebvabu´l-Tstizan, 4/166,

Müslim, Kitabu´l-İmara, 4/587,

Abdurrezzak, Musannaf (7/495)ında, Abdurrahman b. Hermele!nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.), gece yansı bir yere konaklayınca, birmünadiye, "kadınlarınıza geceleyin gitmeyiniz" diye nida etmesini emretti." (Ravi) dedi ki: "İki kişi bu konuda acele ettiler. Kadınlarının yanına gittiler de onların yanında yabancı adam buldular. Bu durum Rasulullah (s.a.v.)´a haber verilince, "kadınlarınızın yanına geceleyin dönmekten nehyetmedim mi?" diye buyurdu

[3][3] Abdurrezzak, Musannaf, 7/496.

İkinci hadis:

Lafız Ahmed´e aittir, 3/451.

Bu hadiste zikredilen sebep önceki sebebe göre daha kuvvetlidir.

Hz. Peygamber´in seferden dönerken geceleyin eve dönmeyi nehyetmesinin sebebi, zannedilmesin ki suçluyu korumaya ve onun suçunu gizlemeye yöneliktir. Durum şudur:

Her ne kadar şeriat bazı konularda setri (suçu gizlemeyi) teşvik etmişse de buradaki setr, geceleyin gelen yolcunun hakkına riayeti temin etmek içindir. Nitekim Buharî´nin rivayet ettiği bir hadisten de anlaşıldığına göre, seferden gelen kimsenin hanımı kendisi için taransın, temizlensin diye geceleyin gitmesi nehyedilmiştir. Yoksa suçluyu korumak için evlere gitme durumu nehyedilmemiştir (Buharî, Kitabu´n-Nikah, Bab-u Talebi´l-Veled, 7/50).

Seferden dönen kişi, bütün arzusunu ehli için biriktirir. Kadınlar eğer hıyanet ehlinden iseler onların bu durumu uzun süre saklı kalmaz. Ayıplarının zevceleri tarafından ansızın yakalanmasındansa gözetleyerek suçlanmn ortaya çıkarılması daha evladır. Eğer hıyanet ehlinden değil iseler zevceleriyle arzularındaki muhabbeti artırmak için süslenmeleri gerekir.

Fethu´l-Barî sahibi (İbn Hacer) şöyle der:

"Nehyin, uzun müddet ayrılma kayd altına alınması, bu işin sebebinin kendisi olduğuna işaret eder. Yoksa hüküm illetine göredir. İllet varsa hüküm vardır. İllet yoksa hüküm yoktur. Uzun süreli aynlma söz konusu ise geceleyin eve gitme nehyedilmiştir. Aksi halde neyih söz konusu değildir. Mesela, bir ihtiyacı için gündüzün evinden ayrılan, geceleyin evine dönebilir. Bu hüküm, onun için söz konusu değildir." (Fazla malumat için bakınız, Fethu´l-Barî, 9/340).

Müslim´in Nevevî şerhinde de bu konuya şu şekilde temas edilmiştir: "Aynlığı az süren adamın, geceleyin evine dönmesinde bir mahzur yoktur. Nitekim rivayetlerin birinde de şöyle denilmiştir:

"Adamın seferi uzun sürüp, büyük bir kafile ile yahut askerî ve buna benzer, topluluk ile geri döndüğü yayılırsa ve döndükleri, herkes tarafından anlaşılırsa, kadın kendi kocasının da onlarla döndüğünü anlarsa bu durumda kocanın dilediği zaman evine dönmesinde bir sakınca yoktur. Zira nehyin sebebi ortadan kalkmıştır. Başka bir hadis-i şerif de bunu teyid eder, "Hanımlann taranması ve temizlenmeleri için zaman veriniz," (Nevevî, Şerh-i Müslim, 4/588)

[4] Lafız Buharî´ye aittir, Kitabu´1-İlm, 1/40,

Müslim, Kitab-u Fezaili´s-Sahabe, 5/396,

Ahmed, Müsned, 2/Î21.

Müslim, konuyla alakalı olarak îbn Ömer´in şöyle dediğini ilave eder:

İnsanlar Rasulullah´ın, "yüz sene sonra kimse kalmayacak" sözünden hiçbir canlının kalmayacağını zannettiler. Halbuki Rasulullah (s.a.v.) o anda yaşayan kimselerden yüz sene sonra kimsenin kalmayacağını söylemek istemiştir. (Bakınız, Buharı, Kitabu´İ-Mevakıt, 1/156; Müslim, Fedailu´s-Sahabe, 5/399. Rasulullah, bu sözü vefatından yaklaşık bir ay evvel söylemiştir

[5] Müslim, Kitab-u Fedaili´s-Sahabe, 5/398, Ahmed, Müsned, 3/326 (muhtelif lafızlarla)

[6] Hadisin lafzı İbn Mace´ye aittir, i/75,

Tirmizî, Ebvabu´l-Tim, 4/149,

Darimî, 1/107, Ahmed, Müsned, 2/505. Birinci hadis: ´ Ahmed, Müsned, 4/359,

Müslim, Kitabu´z-Zekat, i/70, 3/52,Nesâî, Kitabu´z-Zekat, 5/56

İkinci hadisAhmed, Müsned, 5/387,

Üçüncü hadis: Ahmed, 2/520, îbn-Mace, Mukaddime, 1/74

[7] Bu hadis Buharî´nin rivayet ettiği hadisin bir parçasıdır, Kitabu´z-Zekat, 2/139. Müslim´de de hadisin bir kısmı rivayet edilmiştir, Kitabıı´z-Zekat, 3/73,

Darimî, Kitabu´z-Zekat, 1/383, Nesâî, Kitabu´z-Zekat, 5/46, Ahmed, Müsned, 3/402

[8] Hadis, Buharî´nin rivayet ettiği hadisin bir parçasıdır, itabu´z-Zekat, Babu´l-İstifaf ani´l-Meseleti, Müslim, 3/75, Tirmizî, Ebvab-u Sıfati´l-Kıyame, 3/56

[9] (169. hadis): Buharî, Kitabu´l-İ´tjsam, 9/133,

Müslim, Kitabu´I-Ekdiyye, 4/310,

Ahmed, 4/204,

Tirmizî, Ebvabu´l-Ahkam, 2/392,

Nesâî, Kitab-u Adabi´l-Kudat, 8/197,

İbn Mace, Kitabu´l-Ahkam, 2/776, Ahmed, 4/198

[10] Ahmed, 5/323, Hakim, Müstedrek, 4/359

[11] Bu hadisin senedi mürseldir

[12] Müslim, Kitabu´1-Birr, 1/451, Ahmed, 4/362, 366, İbn Mace, Kitabu´1-Edeb, 2/216, Ebu Davud, Kitabu´1-Edeb, 2/554.

[13] Ebu Davud, Kitabu´1-Edeb, 2/554, , Müslim, Kitabu´1-Birr, 5/454.

1 Başka bir nüshada, yumuşaklık (J-ij) yerine, nzk (JJj) kelimesi bulunmaktadır

[14] Ebu Davud, Kitabu´1-Buyu´, 2/260, Nesaî, Kitabu´1-Umra, 6/237.

[15] Birinci hadis; Ahmed, 1/295.Olayda ismi geçen kelimesi kelimesinin cemidir. İbn Sa´d Tabakat´ında bu kıssayı şu şekilde anlatır (2/67):

"Rasulullah (s.a.v.), Kürz İbn Cabir el-Fihrî´nin yirmi atlıdan olan seriyyesini, develeri çalanlar üzerine gönderdi. Kürz, bunlara doğru yöneldi. Onları kuşatıp esir aldı. Sonra da atların terkisine bağlayıp Medine´ye getirdi. O arada Rasulullah Gabede idi. Esirleri Rasululiah (s.a.v.)´ın bulunduğu yere doğru götürdüler ve Zeğabe denilen yerde onunla karşılaştılar (...).

Kıssanın sonunda İbn Sa´d şöyle diyor: "Rasululah (s.a.v.), ismine Hanna denilen bir deve kaybetmişti. Deveyi sordu. Kendisine onun kesildiği söylendi. Halbuki devenin kesildiği söylentisi doğru değildi. İşte bu deve, anıabinin Rasulullah´a hediye ettiği devedir. Develeri çalanlar, Aranî denilen kabile mensuplarıydı.

[16] Buharı, Kitabu´r-Rikak, 8/123,

İkinci hadis; Ahmed, 3/55, 5/439,

Müslim, Kitabu´t-Tevbe, 5/596.

Dördüncü hadis; Buharî, Kitabu´1-Edeb, 8/9,

Ahmed, 2/434, 3/56

[17] Ahmed, 4/312

[18] Heysemî, Mecmau´z-Zevaid, Kitabu´l-Libas, 5/130

[19][19] Birinci hadis; Ahmed, 4/41.

İkinci hadis;, 3/463 (hangi tarikle geldiği belirsizdir.) Ebu Davud, Kitabu´l-Libas, 2/375.

Ben derim ki; kırmızı elbise giymek hususundaki kerahetin sebebi, o renk (genel olarak) kadınlara ait olduğu içindir Ebu Davud´un, Amr İbn As´tan yaptığı bîr rivayet şöyledir: "Rasulullah beni gördü. Üzerimde usfur denilen boya ile boyanmış bir elbise vardı. "Bu nedir?" diye sordu. Ben de gittim elbiseyi yaktım. (Sonra da) "elbiseni ne yaptın?" diye sordu. Ben de, "onu yaktım" dedim. Rasulullah (s.a.v.), "onu ehlinden birine giydirsen olmaz mıydı?" diye buyurdu."

Bir başka tarikte de "kadınlar için kırmızı giymekte bir sakınca yoktur" diye buyurmuştur.

Taberanî, "el-Evsad" isimli eserinde Aişe (r.a.)´den şunu rivayet eder: "Cebrail (a.s.)´i omuzlan arasında (ucu) sarkan kırmızı bir sarıkla gördüm."

Ayrıca bakınız; Heysemî, Mecmau´z-Zevaid, 5/130. Aynca Buharî´nin kırmızı elbiselerle ilgili babına bakılabilir. Bakınız: îbn Hacer, Fethu´I-Barî, 10/306.

[20] Birinci hadisin lafzı Ahmed´e aittir, 3/530, Müslim, Kitabu´r-Rüya, 5/118,

Ebu Davud, Kitabu´1-Edeb, 2/601, îbn Mace, Kitab-u Ta´biri´r-Rüya, 2/1286.

îkinci hadis: Ahmed, 3/8, Buharı, Kitabu´r-Rüya, 9/55, 9/39, 4/152, ´

Müslim, Kitabu´r-Rüya, 5/118 Ebu Davud, Kitabu´1-Edeb, 2/600, Darimî, Kitabu´r-Rüya, 2/49.

[21],Ahmed, 3/383,Müslim, Kitabu´r-Rüya, 5/125, îbn Mace, Kitab-u Ta´biri´r-Rüya, 2/1287,

Darimî, Kitabu´r-Rüya, 2/49. Nevevî şöyle diyor: Tükürmekten maksad üflemektir. Yani tükürmeksizin yumuşak bir üfleyiştir, 5/116. Kadı, şöyle diyor: "Üç defa tükürme emrinden maksat, hoş olmayan rüyayı hazırlayan şeytanı kovmak, tahkir etmek ve pisliğini yüzüne vurmaktır. Hususiyle sol tarafa tükürmek kasdedilmistir. Çünkü, pisliklerin, hoş olmayan ve benzerlerinin yeri sol taraftır. Sağ ise bunun zıddıdır. pisliklerin, hoş olmayan ve benzerlerinin yeri sol taraftır. Sağ ise bunun zıddıdır.

Kötü rüyayı kimseye anlatmama sözüne gelince, bu rüyanın görünüşü gibi, tabirinin de o şekilde yapılmasına binaendir. Bunlar, tabii ki muhtemel olan şeylerdir. Gerçekleşmesi ancak Allah´ın takdiri iledir. Müslim´in Nevevî şerhi, 5/17

[22] Ahmed, 2/353, 2/448, Buharî, Kitabu´1-Edeb, 8/61, Müslim, Kitabu´z-Ziihd, 5/840,

Tirmizî, Ebvabu´l-îsti´zan, 4/178, Darimî, 2/195, İbn Mace, Kitabu´1-Edeb, 2/1224.

[23] Ahmed, 6/7. Tirmizî, hadisi yakın lafızlarala zikretmiştir.

Ahmed, hadis için Aişe (r.a.)´den rivayet edilen bir sebep daha zikreder ki o da şöyledir:

"Rasulullah ´in yanında bir adam aksırdı. Sonra, "ne diyeyim ey Allah´ın Rasulü!" diye Peygamberimiz´e sordu. Peygamberimiz de de" diye buyurdu. Orada bulunan insanlar, "biz ne diyelim ey Allah´ın Rasulü!" dediler. Peygamber (s.a.v.), "siz de:

deyin" buyurdu. Aksıran adam, "onlara karşı ben ne diyeyim ey Allah´ın Rasulü?" dedi. Peygamberimiz buyurdu ki

[24] Ahmed, 2/91 (lafız ona aittir). Buha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Haziran 2018, 15:56:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 22 Haziran 2018, 15:56:50 »

Esselamu aleykum. Rabbim bizleri peygamber efendimizin ahlaki ile kur an ahlaki ile yaşayan edeblei hayali imanlı kullardan eylesin. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Haziran 2018, 02:29:58
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #4 : 23 Haziran 2018, 02:29:58 »

Aleykümüsselam edep her işte gereklidir adep adap olmazsa gerçek mümin olamayız asla
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes