Ma'rufu Emredip Münkerden Nehyetmeye Çalışma Şeriatın Bütün Yönleriyle Tatbikatını Gerektirir
Ulemânın, bu davetin şerh ve tefsiriyle ilgili açıklamalarından naklettiğimiz bütün bu görüşler, dinin temeli ile ilgili bir takım prensipler ortaya koyduğu gibi bizi düşünmeye de sevketmektedir. Fakat bu, İslâm Devleti'nin yalnız bu mezkûr prensiplerde İlâhı şeriat'a uyması anlamına gelmez. Bilâkis bütün yönleriyle dine uymak ve onu tatbik etmek, islâm devleti üzerine farzdır.
İyiliği emredip kötülüğü yasaklamaya çalışmak, Kur'an-ı Kerim bu görevi, İslâmî iktidarı kuran ve kurmaya çalışanların en açık vasıflarından biri saymıştır bundan önce de açıkladığımız gibi gerçekten sahası geniş bir tatbikattır.
Ma'ruf; tüm emir ve yasaklar konusunda İslâm şeriatının emrettiiği herşeyi kapsamına alır. Bu nedenle Muhammed Hatib eş-Şerbîni bu görevi, İslâm devlet idarecilerinin diğer idarecilerden ayrıldıkları bir vasfı olarak açıklar ve der ki: "İyiliği emrederler" Yâni Allah ve Rasûlü'nün emrettiklerini. "Kötülüğü yasaklarlar" Yani Allah ve Resûlü'nün yasakladıklarım yasaklarlar. 209
Bu açıklamadan anlaşılıyor ki İslâm devlet idarecilerinin özelliği, daima ma'rufu emredip münkerden nehyetmeleridir. Yâni onlar “İlâhî şeriatı" bütün yönleriyle tatbik ederler. Ne birşey çıkarırlar ne de bir şey ilâve ederler. Şeriatı tatbikattaki yöntemleri ise, ilkelerine bağlı kalarak bir bütün halinde onu tatbik etmeleridir.” 209 Es-Siracu-l Münîr : 2/553[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın