๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Emri Maruf Nehyi Münker => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mayıs 2011, 20:45:43



Konu Başlığı: Selefin hayır kavramını yorumlaması
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mayıs 2011, 20:45:43
Selef'in "Hayır" Kavramını Yorumlaması


Ebu Hayyan el-Endülüsî Tabiînin bu konudaki sözlerini ve görüşlerini şöyle nakleder:
"Hayır, İslâm demektir. Allah'ın emirlerine itaat edip bu emirlere göre yaşamaktır." (Mukatil)
"Hayır; cihad ve İslâm'dır." (Ebû Süleyman ed-Dımışkî). 21
Allame el-Bağavi; "Hayır kelimesini "İslâm" diye tefsir etti.22 Celâleyn sahibi de aynı görüşe katılmıştır.
Şu bir gerçektir ki İslâm, ne yalnız "Hayr" kavramının bir bölümü, ne de belirli bir takım sahalarda Allah'a itaattir. Aksine bütün renk ve muhtevasıyla tüm hayatı kuşatan ve insanın her davranışında Allah'a itaati emreden bir dindir. İşte islâm ümmeti, hayatın her cephesini kuşatan bu kâmil dine, insanlığı da'vet etmekle emrolunmuştur.
Allâme es-Sâvî Celâleyn tefsirinin şerhinde şöyle der: "Hayır" kavramının İslâm'a has kılınması onun her işin başı olmasındandır.23
Büyük müfessir İmam İbn-i Cerîr et-Taberî, "Hayır" kavramını genişçe açıklar ve şöyle bir sonuca bağlar:
"Ey mü'minler! Sizden bir cemaat olsun. Yani hayr'a da'vet eden bir Cemaat. İslâm'a ve Allah Teâlâ'nın kullarına kanun olarak gönderdiği şeriatlarına göre yaşamağa da'vet. 24
Ebu Havyan el Endülüsi: "Hayr'a Da'vet" ifadesi Mü'minin yapmakla sorumlu olduğu ve terketmekle emrolunduğu mükellefiyetlerle ilgili genel bir ifadedir. 25 Kadı Beydâvi ise:"Hayra'da'vel, din ve dünya ile ilgili her çeşit ıslaha ve çalışmağa da'veti genelleştirmeyi ifade eder26 der. İmam Ebu's -Suûd ve seyyid Alûsî de bu son görüşe iştirak etmişlerdir.
İslam ümmetinin, tüm insanlığı, da'vet etmekle sorumlu olduğu bu dînî ve dünyevî ıslahat, aslında Kur'ân-ı Kerim ve Rasülullah'ın (s.a.v.) sünnetinin yaşanmasıdır. Kur'an-ı Kerim'in ve sünnetin çizdiği ve yol gösterdiği bu "îman ve ameller nizamı", zaten dünya barışının ve kurtuluşunun yegane teminatıdır. İslamı çizgiden geçmeyen ve İslâm ile bağdaşmayan İslâm dışı sistemler, Zulüm, sapıklık ve fesatta birbirleriyle yanşan kısır çekişmeler ve insanlığı Teğut'a mahkûm eden kölelikten başka bir şey değildir . Müfessirlerin "Hayır" kavramından anladıkları da budur zaten.
Eş-Şeyh İsmail Hakkı, "Din ve dünya sulhu'nu " Şer'i bir sorumluluk" diye niteler. Şer'i sorululuk ise ancak Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'i ve Rasülullah'ın (s.a.v.) yaşadığı İslâm demek olan sünnetini yaşamakla gerçekleşir. İsmail Hakkı açıklaması şöyle sürdürür:
"Sizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki (Onlar herkesi) hary'a çağırsınlar. 27 Yani "Hayrın her çeşidi'ne çağıran bir cemaat..... içinde Dünya sulhunu kesin va'deden" dinin hükümran olması için yapılacak her çeşit çalışmaya da'vet... Bu çalışma ise herkesin yapmakla mükellef olduğu Allah'ın arzusuna mavafık ve yine Allah'ın arzu etmediği ve insanın terketmekle emrolunduuğu bir görevdir ki herkesi ilgilendirecek genişlikte bir sorumluluktur.28Bu açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki Kur'an-ı Kerim'in nasları ve müfessirlerin açıklamalarının vardıkları ortak nokta; "Hayra da'vet'in bizzat "İslam'a da'vet olduğu noktasıdır.
Şüphesiz ki İslâm ümmetinin "Hayr'a da'vet sorumluluğu, sadece İslâm'ın çok yüce bir din olduğu, saygı duyulması gerektiği, koruyucusu Allah olduğu için çalışmaksızın hayata hakim olacağı, bolca överek hakkının verileceği, hak din olduğuna dair kitaplar yazılarak hizmet edileceği şeklinde, yapılacak kuru ve samimiyetsizce çalışmalarla yerine getirilemez; getirilmiş olamaz. Ne zaman ki bu ümmet, asr-ı saadetin şehâdet mantığını kabullenerek, cihada bürünerek bu dinin dünya sathında hâkim unsur olması için tüm varlığını feda eder, ruhî ve bedenî güçlerini bu dinin emrine verir, varmak istediiği hedef için her çeşit maddî çalışması demek olan; siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel çalışmasını yaptıktan sonra da neticeyi Allah Teâlâ'ya bırakırsa Allah'ın yardımını mutlaka görecektir. Bütün bu sayılanlar yapılmadan başarıya ulaşacağım sanmak ve inanmak saflıktan başka bir şey değildir. Yine mezkûr çalışmaları yapmak zaman ve şartlara göre hükmen farz-ı ayn ve farz-ı kifâye olan çalışmalardır.
Böylelikle bu ümmetin savaşı ve barışı, hayat ve ölümü islâm için olmuş olur.


21 el-Bahru'l-Muhit: 3/20
22 Mealimu't-Tenzil: .1/234
23 Hâşiyetu's-Sâvi ale'l-Celâleyn: 1
24 Câmiu'l-Beyân fi-Tefsiri'l-Kur'an: 4/24
25 el-Bahru'l-Muhit: 3/2
26 Envârü't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vil (Al-i İmran sûresinin tefsiri)
27 Âl-i lmran: 3/104.