Konu Başlığı: İhmalleri yüzünden israilogullarının kınanması Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 26 Mayıs 2011, 16:33:22 Ma'rufu Emredip Münkerî Nehyetmeyi İhmalleri Yüzünden Israilogullarının Kınanması Kur'an-ı Kerim'in, İsrail oğullarının ulema ve idarecilerini şiddetle kınamasının sebebi; Allah Teâlâ'nın, bu millete ümmetin ıslahında yükser bir görev sorumluluğunu yüklemesi, fakat onların ise bu sorumluluklarını edada kusur etmeleri, neticede gözleri önünde Allah'a isyan eden insanları gördükleri halde ses çıkarmamaları, başkasının hukukuna tevâvüz edip, helâl ve haram arasını ayırmamaları ve kesin tavır takınıp bâtılları değiştirmeye çalışmamaları idi. Allah Teâlâ buyuruk ki; "Onlardan bir çoğunu görürsün ki günah (işlemek) de düşmanlık (yapmak) da ve haram yemelerinde birbirleriyle sürat koşusu yaparlar, işlemekde oldukları şey elbet ne kadar kötü!..... Bari bilginleri, fakihleri onları günah söylemelerinden ve haram yemelerinden vazgeçirmeye çalışsalardı ya. Herhalde yapmakda oldukları bu (san'at) ne kadar kötü. "242 Müfessir Er-Râzî bu iki âyeti tefsir ederek şöyle der: "Şüphesiz ki Allah Teâlâ İslâm ümmetinin ehli kitaptan uzak kalmasını istemiştir. Çünkü onlar, sefil ve alçakları, halkı günah işlemekten men'etmediler. (Yâni bu, onların değişmeyen tabiatı haline geldiğinden ehl-i kitaptan, İslâm ümmetinin uzak kalması istenmiştir.)" İşte onların bu tutumu bize; "münkeri nehyetme görevini terkedenlerin, bizzat onu işleyenin makamında olduğu" gerçeğine işaret etmektedir. Allah Teâlâ yukarıdaki âyet-i kerimede iki grup insanı aynı ifâde ile kınamıştır. 243 Bu gerçeğe parmak basan yalnız Râzî ve benzeri müfessirler midir? Kur'an-ı Kerim de münkeri terkedeni, onu işleyenden daha şiddetli olarak kınamıştır. Maide:62. âyetinde "Ya melûn"lafzı ile iktifa edilmişken, -(ki bu âyette münkeri işleyenler zikredilmektedir)- 63. âyette âlim ve fakihlerden, münkeri işleyenlerin bu yaptıklarından vazgeçirilmesi istendiği haberi verilmektedir. Münkeri yasaklamayı terkedenler "yasnaün" fiiliyle anılmakladırlar ki eğer bunlar, yasaklama görevlerini hakkıyla yapsalardı, toplumda sefil bir grup türemeyecekti. Binaenaleyh münkeri nehyetmemek bir san'at olarak telakki edilmekte bu bu san'at sahipleri, Kur'an-ı Kerim'in -en yüksek tonuyla- itabına pazarlamasına maruz kalmaktadırlar. Kur’an-ı Kerim'in mezkur iki âyette İsrailoğullarının âlimlerine yönelttiği tenkidde, İslâm ümmeti ve özellikle İslâm uleması için bir ibret, bir öğüt ve büyük bir ders sergilenmektedir. Âyet, görevini yerine getirip, sorumluluklarını yaparken ağır davranmak, ümmetin ıslahı demek olan bu görevi terkedip, bundan yüz çevrildiğinde İslâm ümmetinin de -(İsrailoğullarının uğradığı akibet gibi)- Allah'ın gazab ve kınamasına ma'ruz kalacağım teyid etmektedir. Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak bir kimseye mücerred zatından dolayı düşmanlık yapmayıp, yaptığı iyiliklerine karşı buğz yapmadığı gibi, herhangi bir kimseyi de şahsını sevdiği için günahlarını hoş görmeyebilir. Bu nedenle gerçek ulema, bu âyette daimî olarak, kendileri için şiddetli bir azarlama olduğu görüşündedirler. İmam İbn-i Cerir et-Taberî şöyle buyurur: "ulema şöyle diyordu; "Kur'an-ı Kerim'de ulema için, bu âyetten daha şiddetli bir azarlama ve bundan daha korkunç bir âyet yoktur." Yukarıda arzettiğimiz bu açıklama, Abdullah b. Abbas, Dahhak ve Ata'dan (R. amhum) rivayet olundu. 244 Nebi (s.a.v.) bir defasında, İsrail oğullarının içtimâi fesad ve helake uğradığını anlattıktan sonra ümmetine şunu tavsiye etti: "Hayır vallahi! Ya ma'rufu emr, münkerden nehyeder, zâlimi zulmetmekten men'eder, onu hakka çevirir ve hak üzerinde durdurursunuz. Yahut da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra sizi de İsrailoğullarını lanetlediği gibi lanetler." 245 242 Meryem: 19/59.-6O (Âyet-i Kerimedeki "half seleften sonra gelen kötü nesil demektir. "halef" ise iyi nesil anlamınadır." (Beyzavî") 243 Sahih-i Müslim-Kitabu-l İmân Ma'ruf ve Mûnker bahsi (Tere: Cilt 1 Hadis No:80) 244 Ebu Davud: Kitabu-l Melâhim Emir ve Nehiy babında rivayet etti. Tirmizi de aynı anlamda bu hadisi rivayet etmiştir. (Riyaz-üs-Sâlihin Cilt:l Hadis No: 194. Tercüme) 245 El-Maide: 5/62-63. |