๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Emri Maruf Nehyi Münker => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 26 Mayıs 2011, 16:30:17



Konu Başlığı: Doğuşunda ve nihâyetinde İslâmın garip karşılanışı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 26 Mayıs 2011, 16:30:17
Doğuşunda Ve Nihâyetinde İslâm'ın Garip Karşılanışı



Nebî (s.a.v.) bu dinin, içinde doğduğu toplumca garip karşılandığı gibi, günün birinde tekrar başladığı gibi garip karşılanacağım buyurmuştur. Dinlerine sâdık kalıp, dini Allah Teâlâ'nm muradına bağlı kalarak yaşayanları -bulundukları hal üzere direnenleri- kutlamış. Bu nedenlerle onlar içinde yaşadıkları toplumları içinde garip duruma düşmüşlerdir. (Yâni ölçü; müsluman -hangi asırda olursa olsun- içinde yaşadığı toplumca garip karşılanmaya başlanınca, İslâmi yaşamaya başlamış demektir. Öyle ise iyice garip olmaya devam etmelidir. Sahne sahne, gün be gün İslâm'ın her bir esasını hayatına dayanak, rengini kendine renk seçmelidir. Her yönüyle Allah'ın boyasına bürününceye dek.) Nebi’den (s.a.v.) rivayet edilir, şöyle buyurmuştur:

"İslâm garip başladı. Ve (günün birinde) tekrar başladığı gibi garip kalacaktır. Ne mutlu o gariplere!" 249



249 Merhum Akif, Fatih Camiini uzaktan seyrederken şöyle der: "Nümâyan cephesinden İslâm'ın meâlisi O sadrın eyz-i enfâsiyle güya hir yığın ahcâr, kıyam etmiş de, yükselmiş ve bir timsâl-i nur olmuş. Nasıl timsâî-i nûr olmaz? Şu pek sakin duran âivâr, Asırlar geçti hâlâ bâtılın pîş-i hücumunda Göğüs germektedir, bir kerre olsun almadan bizar Bu bir ma'bet değil, Ma'bût'ayükselmiş ibâdettir Bu bir manzar değil, dîdâra vâsıl mevfeib-i enzâr"
Açıklaması: İslâm'ın başlangıç devrindeki büyüklükler ve yükseklikler onun cephesinde parlıyor. Sanki bir taş yığını şahlanarak o yüce devrin feyizlerini ve yüksekliklerini canlandıran nûranî bir âbide olmuş. Şu sessiz, sadâsız duvarlar, asırlardan beri bâtılın hücum ve sadmelerine usanmadan göğüs gerip durmuşken nasıl olur da nurun timsâli sayılmaz? Bu bir mabet değil, ibâdetlerin Ma'büd'a yükselmiş şeklidir. Bu bir manzara değil, nazarların dîdâr-ı Hakka varmış kafilesidir. (Safahat-Fatih Camii Şiiri sh. 6) (Çeviren)
Celâlüddin el-Umerî, Kur’an ve Sünnet’te Emr-i Ma’ruf Nehy-i Münker, İnsan Yayınları: 152.