Konu Başlığı: Asrı saadet her açıdan en yüce örnektir Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 26 Mayıs 2011, 16:31:49 İslâm Tarihindeki "Asr-ı Saadet" İslam Ümmeti İçin Her Açıdan En Yüce Örnektir Asr-ı saadet dediğimiz İslâm'ın kamilen hayata tatbikatı demek olan bu ilk asır, her açıdan İslâm ümmeti için en üstün ve eşsiz bir hayat örneğidir. Çünkü bu asır, Allah'ın dinine hizmet ve tüm İslâmî ürünlerin gözle görülmesi açısından, geçmiş ve gelecek bütün asırların en hayırlısıdır. 246 Allah'a teslimiyet ve tevhidin bu asırda en büyük damgası vardır. Hak, bu asırda muzaffer idi. Bâtıl kovulmuş, hayır gelmiş, şerr arka çevirmiş, şeriatın onayladığı herşey katıksız hâkim ve her açıdan durulanmış halde. Onaylamadığı herşey (münker) solgun ve yeniktir. Nebî'nin (s.a.v.) en yüksek düzeyde dine da'vet görevini yürüttüğü gibi, "Bu din aynı şekilde gücümü en yüksek seviyede sarfederek bu ümmetin ıslah ve eğitimini üslenmemi de benden istemektedir." buyurmuştur. Peygamberin (s.a.v.) vefatından uzun bir zamana kadar herşeyden arınmış bu temiz asrın ürünlerinin hayattaki canlılığını muhafaza ettiğine şahit olmaktayız. Sonra İslâm ümmetinin binasından birer birer temel taşların düştüğü müşahede edilir. Diğer bir ifâde ile ümmet, asırlar sonrası fesad boşluğuna yuvarlanarak en parlak hayat devresini sona er diriyordu. Kâinat Efendisi'nin (s.a.v.) derin sezgisi bize şunu haber veriyordu: "Sizin en hayırlınız benim asrımdır. Sonra onların peşinden gelenler. Daha sonra onlam peşinden gelen, daha sonra onları takib eden asırda gelenlerdir." İmran: "Rasûlullah (s.a.v.) kendi asrından sonra iki defa mı dedi, üçmü bilemiyorum." demiş. Müteakiben: "Onlardan sonra bir toplum gelecek ki, şâhid çağırılmadıkları halde şehâdet edecekler. Hiyânet edecekler. Emniyet olunmayacaklar. Va'd edecek yerine getirmeyecekler. Aralarında şişmanlık zuhur edecek.buyurmuşlar." 247 Görülüyor ki İslâm ümmetinin bu b'irinci asrı için takdir edilen fazilet ne bir esasa ne de üstün tutulan bir tercihe göre takdir edilmiştir. Belki bu üstün övgüyü hakketmişlerdir. Şüphesiz ki onlar, Allah'ın din uğrunda büyük fedâkârlıklar göstermede ileri gitmişlerdi. Ümmetin ıslahında, eğitimde ve onlara nasihat etmede hiç bir gayreti esirgemediler. Eğer daha sonraki asırlarda onların bu özellikleri görülmüşse şüphesiz ki bu övgüye lâyık idiler. Allâme el-Kurtubî şöyle der: "Şüphesiz ki Allah Rasûlü'nün asrı, mahza fazilet idi. Çünkü etrafındaki bir avuç insan, kâfirlerin çokluğu nedeniyle inançlarında garib kimseler idiler. Dinlerine bağlı, bu uğurda gelen eziyet ve işkencelere karşı sabrederlerdi. Bu ümmetin son nesli, dini dosdoğru yaşar, ona sımsıkı sarılır, şerrin, fasıklığm, kargaşalığın, küçük ve büyük günahların ortaya çıkışında yegâne hâkim Allah'a itaat üzere sabrederse, aynı şekilde -(başlangıçda olduğu gibi)- onlar da garib kimseler duruma düşecekler. İşte o vakit bu neslin yaptığı çalışmalar sadece İslâm için olmuş olacak. Tıpkı bu ümmetin başlangıçtaki saf İslâm neslinin yaptığı gibi." 248 246 Mefâtîhu-l Ğayb: 3/138 247 Câmiu-l Beyan Fil-Kur'ân: 6/170 248 Davud, Kitabu-l Melâhim (Emir ve Nehiy babında rivayet etti.). |