๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Emri Maruf Nehyi Münker => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 27 Mayıs 2011, 16:03:44



Konu Başlığı: Allah yolunda cihad kavramlarının anlamı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 27 Mayıs 2011, 16:03:44
II. Fasıl
Allah Yolunda Cihad
“Allah Yolunda Cihad" Kavramlarının Anlamı

Allah yolunda cihad" evrensel İslâm şeriatına has bir kavramdır. Bu kavramla "topyekûn maddî-manevî varlığını Allah yolunda tüketmek" kastedilmiştir. Çünkü Allah'ın dini, kendi uğrunda, canını, malını feda etmesini, en samimî ilişkiler içinde kudret, imkân ve gayretini sarfetmesini mü'minden ister. Dindar oluşu ve hizmeti bu yolla ancak gerçekleşir. (Zira din, gerçek manâda inanan insan ister. Onun hedefi, insanı uyandırıp onu en üstün güç kaynağı yapması ile gerçekleşir. Tarih, bu galibiyetin müşahhas örnekleriyle doludur. İnanan insan için "tarih tekerrürden ibarettir" kaidesi değişmeyen bir kıstasdır.) Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Allah yolunda (nasıl savaşmak lazımsa öylece hakkıyla cihâd edin"177
"Emru bi'l-ma'ruf nehyu ani'l-münker" Allah yolunda bir cihaddır. Bu açıdan bakıldığında; "Allah yolunda cihad" kavramı gerçekten geniş sahalı bir kavramdır. Zira "ma'rufu emr münkeri nehiy" bütünüyle cihâdı ifâde eder. Bir ma'rufu emr münkeri nehiy" bütünüyle cihâdı ifâde eder. Bir ma'rufu emredip topluma yerleştirmek, bir münkeri yasaklayıp, toplumu bundan kurtarmağa çalışmak, hakikatte Allah yolunda cihad yapmak demektir.
Cihad konusunda allâme ibn-i Âbidin şöyle der: “Maruf ve münker görevi, mücâhidi her açıdan kuşatacak kadar geniş bir görevdir.”178
Dini, kuvvet ve iktidar yoluyla gâlib hale getirmek; yeryüzünü fitne ve fesadın her çeşidinden temizlemek ve müslümanın gönül huzuru içerisinde Allaha karşı her türlü ibâdetini engelsiz olarak icra ve îfâ etmeşini sağlamak için ortamın İslâm'a göre düzenlenmesi uğrunda yapılan her türlü çalışma, Allah yolunda cihadın açık görüntülerindendir.
Şüphesiz ki kuvvet kullanmak, fitne kalmayıp, hâkimiyet bütünüyle Allah'ın dinine ait oluncaya kadar, yeryüzünde hüküm süren fesadın (İslâm'ı ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çabanın) aleyhinde işbirliği yaparak ortadan kaldırmağa çalışmak, buna mukabil Allah'ın dinine, her türlü görüş ve felsefenin üstünde hükümranlık hakkı tanımak, çoğu kez karşı konulamayacak kadar caydırıcı bir yoldur.
Yeryüzü vahy'in adaletine ve merhametine susadığı zaman. İnsanlar kardeşlerine karşı et yiyen yırtıcı kuş ve cesetler üzerine üşüşen kurtlara dönüştüğü zaman Ümmetler ve nesiller, yine insan eliyle yazılıp beşer vicdanına tahakküm etmek için baskı unsuru kabul ettikleri kanun ve yasalarının zulmü altında inledikleri zaman Allah'a kul olup gerçek hürriyeti bu yolda arayan ve sırf O'nun arzu ve direktifleri doğrultusunda, îman ve arzuları istikametinde hayatlarını düzenlediklerinden dolayı işkence edildikleri zaman....Evet, bütün bu neticelerle karşı karşıya bırakıldığı zaman müminin, fitneyi susturmaya kalkışmaması, adaletten yana olanların müdahale etmemesi, fitneye ve İslâm düşmanlığına, bilerek veya bilmeyerek çeşitli yollardan destek sağlaması affedilmeyecek kadar büyük bir ihanet ve cürümdür.



177 el-Hacc: 22/78.
178 Reddû'l-Muhtar Ala Dürri-i Muhtar: 3/301