๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Emanet ve Ehliyet => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Aralık 2011, 14:58:20



Konu Başlığı: Talak ın hükmü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Aralık 2011, 14:58:20
TALAK'IN (BOŞAMANIN) HÜKMÜ

 

1162 Talak'ın hükmü; karı koca arasındaki ayrılığın "Talak-ı Ric'i" de, kadının iddet müddeti bitince, "Talak-ı Bain"de ise; derhal vukû bulmasıdır."(188) Şimdi "Talak-ı Ric'i" ve "Talak-ı Bain" üzerinde duralım.

 

 1163 Kur'an-ı Kerim'de: "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler. Eğer onlar Allah'a ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını (söylemeyerek) gizlemeleri onlara helal olmaz. Kocaları ise bu bekleme (iddet) müddeti içinde barışmak isterlerse, onları geri almaya (herkesten) daha layıktırlar. Erkeklerin meşru surette kadınlar üzerindeki (Hakları) gibi, kadınların da onlar üzerinde (daha üstün) bu dereceye sahiptirler. Allah mutlak galiptir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir."(189) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla yeniden nikâh akdine ve mehir tesbitine lüzum olmaksızın, kadının iddet müddetiyle sınırlı olarak, geri dönme imkanı veren talaka "Ric'i talak" denir. Hanefi fûkahası: "Bir erkeğin kendisiyle cinsi temas (Cim'a) ettiği karısını, bir mal karşılığı ve mübalağa ifade eden sözlerden uzak, sarih boşama sözleriyle boşamasına "Ric'i Talak" denir" tarifini esas almıştır.(190) Dikkat edilirse, bu tarifte, ric'i talak'ın şartları beyan edilmiştir. Şöyle ki; a) Talak, cinsi temastan (Cim'adan) sonra vukû bulmuş olmalıdır. b) Bir  mal karşılığında (Hul sebebiyle) olmamalıdır. Zira mal karşılığı talak, "Bain" talaktır. c) Talaka ehil olan koca, karısını sarih sözlerle boşamalı, üç talakın tamamını zikretmemeli ve talak sırasında şiddet ve mübalağa ifade eden lafızlardan uzak durmalıdır.

 

 1164 RİC'İ TALAK'IN HÜKÜMLERİ: Ric'i talakta, nikâh, iddet müddetinin sonuna kadar devam eder. Dolayısıyla kadın, iddet müddetinin sonuna kadar, kocasına haram değildir. Ancak şehvetle kucaklama, öpme ve cinsi temas halinde, rücû etmiştir. Tabii olarak talak (boşama) haklarından birisini kaybeder. İddet müddeti içerisinde; karı veya kocadan birisi ölürse, birbirlerine varis olurlar. Eğer koca; iddet müddetinin sonuna kadar karısına rücû etmezse, iddet bittiği andan itibaren birbirlerine yabancı (Mahrem) olurlar. Bu durumda (Eğer üç talak hakkını kullanmamışsa) yeniden nikâh akdi ve mehir tesbiti ile evlenebilirler. Ancak iddet müddetinin sonunda kadın; hür ve tekliflere muhatab hale gelmiştir. Bir başkasıyla da evlenebilir. İddet müddetinin sonunda mehrinin tamamını talep etmek hakkıdır.(191)

 

 1165 Resûl-i Ekrem (sav)'in; Hz. Hafsa (r.anha) validemizi boşadığı ve daha sonra rücû ettiği bilinmektedir.(192) İslâm uleması: "Zifafa girdiği karısını boşayan kimse, iddeti bitmeden talakdan rücû edebilir. Ayrıca bir kimse, zifafa girdiği karısını ric'i bir talakla boşasa, ister sağlıklı, ister hasta olsun, kendisi veya karısı iddet müddeti bitmeden önce ölürse, birbirlerine mirasçı olurlar" hükmünde icma etmiştir. Tek bir ihtilaf mevcud değildir.

 

 1166 Talak-ı Ric'i den sonra; kadının iddet müddeti içerisinde iken, henüz baki olan nikâhı devam ettirmeye  "Rec'at" denir. Hanefi fûkahası, Rec'at'ın müstehab olduğu hususunda müttefiktir.(193) Feteva-ı Hindiyye'de: "İki çeşit rec'at vardır. Bunlar: Sünnete uygun olan rec'at ve Bid'at olan rec'attır. Sünnete uygun olan rec'at: "Kocanın, karısına (talak'tan döndüğünü) söz ile bildirmesi ve bu hususta iki şahid tutmasıdır." Bir kimse karısına rücû ettiği zaman sözle müracaat edip: "Sana geri döndüm, müracaat ettim" veya "Karıma müracaat ettim" der, bu hususta iki şahit tutmazsa veya şahid tuttuğu halde onlara bildirmezse, bu "Bid'at" olur. Fakat bu şekilde rec'at de sahihtir, ancak sünnete muhaliftir. Bir kimse karısına cim'a etmek, şehvetle öpmek veya fercine şehvetle bakmak gibi amellerde bulunursa, ona müracaat etmiş sayılır. Ancak bu şekildeki rücû (Rec'at) mekruhtur. Müstehab olan; kocanın şahidleri tuttuktan ve onlara durumu beyan ettikten sonra rec'at etmesidir. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir."(194) hükmü kayıtlıdır. Bu hususta İbn-i Ömer (ra)'den gelen hadis-i şerif esas alınmıştır. Resûl-i Ekrem (sav), İbn-i Ömer (ra)'e hayız halinde iken boşadığı karısına rec'at etmesini ve bu hususta da iki şahid tutmasını emretmiştir. İki şahit tutulması maslahat noktasından müstehabtır, ancak rec'at'ın şartı değildir. Şafii fûkahası, Hz. Ata'dan rivayet edilen "Rec'at beyyine iledir" haberini esas alarak; "Rec'at sözlü olarak yapılır, fiille yapılmaz. Ayrıca, kocanın, rücû ettiğine dair iki adil şahid bulundurması da şarttır"(195) hükmünde ittifak etmiştir.

 

 1167 TALAK-I BAİN: Nikâh akdini derhal ortadan kaldıran ve aile hayatını sona erdiren talaka "Bain (ayrılığı gerektiren) talak" denir. Bunlar a) Nikâh akdinden sonra, zifafa girmeden (Cinsi temasta bulunmadan) koca karısını boşarsa bu "Bain Talak" olur. Zira bu gibi durumda iddet sözkonusu değildir. b) Karı-Koca, İslâm? bir hayat yaşamayacakları hususunda ittifak eder ve kadın, bir miktar mal vermek suretiyle boşanmayı talep ederse, kocası da buna razı olursa "Bain" talak meydana gelir.(196) c) Koca, üçüncü boşanma hakkını kullanırsa, bu durumda da bain talak maydana gelir.

 

 1168 TALAK-I BAİN'İN HÜKÜMLERİ: Talak-ı Bain'de; evlilik hayatı derhal sona erer. Ancak kadın; iddet müddeti içerisinde kocasının evinde kalır ve nafakası (bu süre içerisinde) geçerlidir. Mehrin tamamını derhal kadına vermek mecburiyetindedir. Birbirlerine varis olamazlar.(197) Sadece cinsi temastan önce boşanan kadın için nafaka yoktur.



 

 (188) Şeyh Nizamüddin ve heyet-El Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 348.

 (189) El Bakara Sûresi: 228.

 (190) Mehmed Zihni Efendi- Münakehat ve Müfarakat-İst: 1324 Sh: 147, Ayrıca İmam-ı Kasani-El Badaiû's Senai-Beyrut: 1974 C: 3 Sh: 101.

 (191) İbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1316 C: 3 Sh: 273 vd, Ayrıca İmam-ı Kasani-A.g.e. C: 3 Sh: 101-103, İmam-ı Merginani-El Hidaye şerhû Bidayetü'l Mübtedi-Kahire: 1964 C: 2 Sh: 8-9.

 (192) Sünen-i Darimi-İst. 1401 Çağrı Yay. C: 1 Sh: 556-557 K.Talak Bab: 2, Ayrıca Sünen-i Nesai, Sünen-i Ebû Davud ve Sünen-i İbn-i Mace.

 (193) Şeyh Abdulgani El Meydani- El Lübab fi şerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 3 Sh: 57-58, Ayrıca İmam-ı Merginani-El Hidaye şerhû Bidayetü'l Mübtedi-Kahire:1965 C:2  Sh:9.

 (194) Şeyh Nizamüddin ve heyet-El Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 468.

 (195) Ebû İshak Eş Şirazi-El Mühezzeb-Kahire: 1274 C: 2 Sh: 102-104.

 (196) Bu konuyu "Hull" bahsinde izah ettik, bakınız: Made: 1177-1182.

 (197) Mehmed Zihni Efendi-Münkehat ve Müfarakat-İst: 1324 Sh: 247-249. (Not: Hasta olan bir kimse; bu esnada karısını "Talak-ı Bain" ile boşar, kadınnı iddet müddeti bitmeden ölürse, karısı ona varis olur. Hz. Ömer (ra) ve Hz. Osman (ra) döneminde tatbikat budur. Geniş bilgi için/İmam-ı Serahsi-El Mebsut-Beyrut: ty C: 145, Ayrıca Şeyh Abdülgani El Meydani-A.g.e. C: 3)