> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Emanet ve Ehliyet > Cihadın teşri merhaleleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cihadın teşri merhaleleri  (Okunma Sayısı 693 defa)
12 Aralık 2011, 18:22:40
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 12 Aralık 2011, 18:22:40 »



CİHAD'IN TEŞRİ MERHALELERİ

 

741 İmam-ı Şafii (ra) Resûl-i Ekrem (sav)'in "Mekke'de" tebliğe başladığı dönemi izah ederken, değişik akaidlere sahip müşriklerin durumunu şu şekilde izah ediyor: Allahû Teâla (cc)'yı inkârda ve Allah'ın râzı olmadığı (izin vermediği) amelleri icra etmede birleşiyorlardı"(77) Hz. Cabir b. Zeyd(ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te İbn-i Abbas (ra)'ın, Hicret'ten önce "Medine'nin" de "Darû'ş Şirk" mahiyetini taşıdığını beyan ediyor. İbn-i Abbas (ra) şöyle buyuruyor: "Allah'ın Resûlü (sav) , Hz. Ebû Bekir (ra) ve Hz. Ömer (ra) de muhacirlerden idiler. Zira onlar da müşriklerden hicret ettiler. Ensar'dan muhacir olanlar da vardı. Çünkü Medine "Darû'ş Şirk" idi. Onlar da Akabe gecesi Resûl-i Ekrem (sav)'e geldiler"(78) İmam-ı Serahsi "Mekke" dönemini değerlendirirken: "O dönemde Mekke; İslâm ahkâmının tatbik edilmediği bir "Darû'ş Şirk " özelliğindeydi"(79) hükmünü zikreder. Bilindiği gibi Resûl-i Ekrem (sav)'in tebliğe başladığı Mekke toplumu; kabile esasına dayanan bir "Demokrasi" ile yönetiliyordu. "Darû'n Nedve" bir şehir parlementosu hükmündeydi.(80)

 

 742 Mekke dönemindeki sosyal yapıyı iyi kavrayabilmek için; insanın bizzat kendisini ve kendi elleriyle yaptılarını nasıl "İlah" noktasına çıkardığını bilmek mecburiyetindeyiz!.. Darû'n Nedve'de toplanan kırk yaşını doldurmuş Tağut'lar; insanlar üzerine "kânun" koymakla meşguldüler!.. Resûl-i Ekrem (sav) kendisine "Vahiy" gelmeden önce dâhi; "Darû'n Nedve'ye" dahil olmamış ve o parlemento'yu kabul etmemişti. Habeşistan Kralı Necaşi'nin huzurunda yapılan tartışmada Cafer b. Ebi Talib (ra) "Mekke Dönemindeki" durumlarını şu şekilde beyan ediyor: "-Ey Melik!.. Biz cahiliye içerisinde yüzen bir topluluktuk. Ellerimizle yaptığımız heykellere ibadet eder, fuhuş yapar, yol keser, komşuya kötülük eder ve kuvvetlilerimiz zayıf olanlarımızı ezerdi".(81) Dikkat edilirse; "Mekke toplumundaki" kabile esasına dayanan Demokrasi, cahiliyenin ayakta kalmasını sağlayan bir vasıtadır.

 

 743 Molla Hüsrev: "Allahû Teâla (cc) Resûl-i Ekrem (sav)'e tebliğin ilk döneminde müsamaha ile davranmayı emretmiştir. Nitekim bu hususta Kur'an-ı Kerim'de: "Müşriklere karşı yumuşak ve iyi davran" (El Hicr Sûresi: 85) buyurulmuştur."(82) hükmünü zikreder. Müslümanlara yapılan çeşitli işkence ve zulümlere rağmen, "Lâ ilâhe (İlâh yoktur, tağutları reddediniz), İllâllâh, (Yalnız Allah vardır)" diye haykıran ve "Hz. Muhammed (sav)'in Allah'ın kulu ve Resûlü" olduğunu beyan eden sahabe güzel bir misaldir. Esâsen Resûl-i Ekrem (sav) ilk üç yıl, İslâmı gizli olarak tebliğ etmiştir.(83) Hevâ ve hevesleri bir kenara bırakıp; tevhid mücadelesi için herşeye katlanmak "Nefisle mücâhede'nin" en güzel örneğidir. Zühd ve takva'da bu olayın içinde gizlidir. Bilindiği gibi; kulun heva ve heveslerini bir tarafa bırakıp, Allahû Teâla (cc)'nın rızası için, bütün tağuti güçleri reddetmesi oldukça önemli bir hadisedir.

 

 744 İbn-i Abidin: "Peygaberimiz efendimizin ilk vasifesi tebliğ'den ve Allahû Teâla (cc)'ya eş koşanlardan yüz çevirmekten ibaretti.Nitekim Allahû Teâla (cc): "Şimdi sana emrolunanı kafalarını çatlatırcasına açıkla!.. Müşriklerden gelecek şeylere aldırış etme... Allah ile birlikte başka ilâhlar tanıyan o istihzacılara (Alaycılara) karşı muhakkak ki biz sana yeteriz. Andolsun biliyoruz ki, onların söyleyip durduklarından cidden göğsün daralıyor. Sen hemen rabbını hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!.. Sana ölüm gelinceye kadar rabbına ibadet et" (El Hicr Sûresi: 94) buyurmuştur. Sonra İslâm dinine güzellikle ve tatlılıkla dâvet emredilmiştir. Nitekim Allahû Teâla (cc): "(İnsanları) Rabbinin, yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!.. Onlarla mücadeleni en güzel (yol) hangisi ise onunla yap" (Nahl Sûresi: 125) buyurmuştur; hükmünü zikrederek, Mekke dönemindeki ûsûlü beyan eder.(84) Bütün işkence ve eziyyetlere rağmen "Mekke Döneminde" iken Resûl-i Ekrem (sav)'e savaş izni verilmemiştir. Hicret'ten önce savaşın meşru kılınmadığı hususunda ûlema arasında ittifak vardır.(85) Burada dikkat edilecek husus; Allahû Teâla (cc)'nın dinini dosdoğru tebliğ etmek ve bu hususta sünnete uygun davranmak şarttır.

 

 745 Mekke şehir parlementosu olan Darû'n Nedve'de toplanan Tağut'lar; Resûl-i Ekrem (sav)'in tebliğini durdurabilmek için, değişik metodlar uygulamaya karar verdiler. Bunların başında "Tehdid" geliyordu. Darû'n Nedve'de Resûl-i Ekrem (sav)'i koruyan amcası Ebû Talib'e bir heyet gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu heyette; Ebû Cehil, Ebû Süfyan, Ebû'l Bahteri, El Velid İbn'ul Mugire, Rabia'nın iki oğlu Utbe ve Şeybe bulunuyordu. Heyet Ebû Talib'e varıp şu talebte bulundular: "Yâ Ebû Talib!.. Senin yeğenin İlâhlarımıza, putlarımıza küfretti. Dinimizi ayıpladı, atalarımıza hakaret etti. Babalarımızın delâlette olduğunu söyledi. Ya onu bu işten vazgeçirirsin veya bizimle onu başbaşa bırakırsın. Çünkü sen de bizim gibi ona inanmıyorsun!.." Ebû Talib; tatlı dille bu heyeti uzaklaştırdı. Resûl-i Ekrem (sav); İslâm'ı tebliğe devam ediyordu. İnsanları Allah'a (cc) iman etmeye ve yanlızca O'na kulluk etmeye dâvet ediyor, her türlü işkence ve eziyyete tahammül gösteriyordu. Tabii bu arada Mekke Hükümeti'nin kini ve düşmanlığı da artıyordu. Nitekim Ebû Talib'e yeniden bir heyet gönderdiler: "-Yâ Ebû Talib!.. Sen yaşlı birisi olup, aramızda şeref sahibi bir kimsesin. Biz, yeğenini söylediklerinden vazgeçirmek için sana ricada bulunduk; sen hiçbirşey yapmadın. Artık putlarımıza, atalarımıza  yapılan küfürlere sabrımız kalmadı. Ya onu bu işten vazgeçirirsin veya  seni de onunla birlikte mütalaâ ederiz!.. Her iki taraftan biri helâk oluncaya kadar da sizinle çarpışınız.".Ebû Talib ; heyetin kararlı olduğunu görünce Resûl-i Ekrem (sav)'e "- Fazla ileri gitmesen iyi olur!.. Çünkü bana çok ağır bir yük yüklüyorsun" tarzında serzenişte bulununca, Peygamberimiz efendimiz (sav) çok üzüldü. Amcası Ebû Talib'e cevaben: "- Ey Amcam!.. Vallahi Güneşi sağ elime, Ay'ı da sol elime verip, bu davadan vazgeçmemi isteseler, ben yine de vazgeçmem. Ta ki Allahû Teâla (cc) bana bir çıkış yolu gösterinceye kadar; ya bu işe feda olur giderdim veya ondan vazgeçmem" buyurdu. Ebâ Talib bunun üzerine: "- Git yeğenim, dilediğini yapmakta serbestsin. Vallahi ben seni onlara teslim etmem" dedi.(86) Ebu Talip, hayatının sonuna kadar Resûl-i Ekrem (sav)'i müdafaa ve koruma hususunda sözünde durmuştur.

 

 746 Mekke Hükümeti'nin düzenlediği  büyük "Panayır"lar mevcuddu!.. Buraya bütün arap yarımadasından kimseler gelir, değişik yarışmalar düzenlenirdi. Evet bu panayırları; Tağutî rejim düzenliyordu!..(87) Peygamberimiz Efendimiz (sav)'in bu panayırlar vesilesiyle "Tevhid Mücadelesi'ni" bütün diyarlara ulaştıracağından endişeye kapılmışlardı. Mekke Hükümeti'nin ileri gelenlerinden İbnû'l Mugire, Kureyş'in ağzı laf yapan tiplerini toplayarak; "- Ey Kureyş'in önde gelenleri, panayır zamanı yaklaşıyor. Her taraftan heyetler Mekke'ye gelecekler ve bu heyetler Muhammed'in durumunu duyduklarında, merak edip soracaklardır. Farklı cevaplar vererek birbirimizi yalanlar durumuna düşmeyelim. Bu durumda hepimiz güç durumda kalırız" dedi. Orada bulunanlar: "- Ey İbnû'l Mugire; sen bizim en yaşlımız, en tecrübelimizsin!.. Sen nasıl emredersen öyle hareket ederiz" cevabını verdiler. İbnû'l Mugire: "- Hayır hayır siz söyleyin" dedi. Oradakiler: "- O bir kâhindir diyelim" teklifinde bulundular. İbnû'l Mugire: "Hayır, o kahin değil! Biz çok kâhin gördük, onlardaki sırrı gizleme özelliği bunda yok" dedi. Birisi: "O bir şâirdir diyelim" teklifinde bulundu. Diğerleri: "- Hayır!.. O şair de değil. Biz şiirin herşeyini biliriz. Vurgularını, sırasını, tertibini, veznini iyi anlarız. Onun söyledikleri şiir değil" dedi. "- O halde delidir diyelim" teklifinde bulundular. İbnû'l Mugire bu teklife de karşı çıkarak: "- Hayır, üzerinde hiç delilik alâmeti yok!.. Biz çok deli gördük, delilerdeki saldırganlık, tehlike, saflık ve sayıklama mevcud değil" dedi. Heyet: "- O halde, bu bir sihirbazdır" deriz, teklifinde bulundu. İbnû'l Mugire şu karşılığı verdi: "O sihirbaz da değil!.. Biz çok sihir ve sihirbaz gördük. Bu onlar gibi ipler bağlayıp, üflemiyor." Bunun üzerine heyet: "- O halde gelen yabancılara ne diyelim, onu nasıl tanıtalım?" diye sordu. İbnû'l Mugire: "Vallahi o çok tatlı sözlüdür. Sözlerinden güzellik akıyor. Onun hakkında ne derseniz, yalan olduğu anlaşılır. Mâmâfih "Sihirbaz" diyebilirsiniz. Şunu da ilave edersiniz: "Çünkü o öyle birşey getirdi ki, evladı babadan, kardeşi kardeşten, kadını kocasından, vatandaşı toplumundan ayırdı" dedi ve öylece dağıldılar.(88) Dikkat edilirse "Tehdit" sökmeyince; Darû'n Nedve'nin (Parlemento'nun) akıllıları organize bir iftirâ ve yanlış tanıtma kampanyasını başlatıyorlar!..(89)

 

 747 Allahû Teâla (cc) İbnû'l Mugire hakkında şu Ayet-i Kerime'yi inzal buyuruyor.(90) "(Ey Muhammed) Bir tek (Nev'i şahsına münhasır) olarak yarattığım, kendine bol bol mal ve (yanında daima) hazır bulunmak üzere oğullar verdiğim ve ni'metleri yaydıkça yaydığım adamı (İbnû'l Mugire'yi) bana bırak!.. Sonra da (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artmasını ister. Hayır (asla beklemesin) Çünkü o, bizim ayetlerimize karşı alabildiğine inatçıdır!.. Onu sarp bir yokuşa sardıracağım. Çünkü o (Kur'an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü (kendine göre güyâ bir) ölçü koydu. Hay kahr olası (canı çıkası) Ne biçim ölçü kurdu o? Yine kahr olası, nasıl ölçü yaptı o? Sonra baktı, sonra (ümidsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çattı, suratını astı. En son arka çevirdi ve büyüklük tasladı da: "- Bu dedi (sihirbazlardan öğrenilip) rivayet edilen bir sihirden başkası değil!.. Muhakkak bu insan sözünden başkası değil". İşte bu adamı yakıcı bir ateşe (Cehenneme) yaslıyacağım."(91...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cihadın teşri merhaleleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:41:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cihadın teşri merhaleleri rüya tabiri,Cihadın teşri merhaleleri mekke canlı, Cihadın teşri merhaleleri kabe canlı yayın, Cihadın teşri merhaleleri Üç boyutlu kuran oku Cihadın teşri merhaleleri kuran ı kerim, Cihadın teşri merhaleleri peygamber kıssaları,Cihadın teşri merhaleleri ilitam ders soruları, Cihadın teşri merhaleleri önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes