Konu Başlığı: Asabe nin tarifi ve tasnifi Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Aralık 2011, 17:42:33 ASABE'NİN TARİFİ VE TASNİFİ 1942 "Asabe" kelimesi âsıbun'un çoğulu olup; lugat manası yardım etmek, korumak, zabt etmek ve takviye etmektir. Baba tarafından olan akrabalara "Asabe" denilmiştir. Akrabalığa "Usûbet" denildiği gibi; bir şahsa asabe mirâsı vermeye de "Ta'sib" denilir. Asabe Tabiri; kuvvet ve şiddet manalarını da içine alır. Baba tarafından olan akraba arasında; kuvvetli bir irtibat hasıl olup, bir müdâfaa gücü ortaya çıkacağından bu isim verilmiştir. Nitekim sinirlere "âsâb" denilmesi de; vücûdun cüzlerini (organlarını) birbirine bağladığı ve takviye ederek hizmet ettiği içindir. Ferâizde: "Kur'an ve sünnette belirli bir payı olmayıp; ashâb-ı feraizden arta kalanı alan ve yalnız bulunduğu takdirde terikenin tamamına hak sahibi olan vârise asabe denilir"(81) Mâhiyeti dikkate alınarak; neseb sebebiyle asabe (El Asabetü'n-nesebiyye) ve azat etme (Köle ve câriye gibi) sebebiyle teşekkül eden (El Asabetü's-sebebiyye) olmak üzere ikiye ayrılmıştır.(82) Mâlum olduğu üzere; neseb cihetiyle yakınlık, "Ferâizde" önemli bir hadisedir. 1943 KENDİ BAŞINA ASABE OLANLAR (ASABE BİNEFSİHİ): Mûris'in (ölen kimsenin) neseb noktasından en yakın akrabası kimdir? sualine cevap arayalım. Bu noktada karşımıza; ölen (Mûrise) nisbetle, araya kadın girmeyen erkek vârisler çıkar. Fûkaha (asebe binefsihi) dört kısıma ayırmıştır. Birincisi: Mûrisin (ölen kimesinin) cüzü'dür: Oğlu, oğlunun il'ânihaye oğlu!.. İkincisi: Mûrisin (ölen kimsenin) erkek fürûu, aslıdır: Babası, babasının ilânihâyet babası!.. Üçüncüsü: Mûrisin (ölen kimsenin) babasının cüz'üdür: Bu sınıf, babasının anne-baba bir kardeşleri veya baba bir kardeşlerinden teşekkül eder. Onların çocukları da dâhildir. Yâni öz ve üvey amca, onların çocukları!.. Dördüncsü: Mûrisin (ölen kimsenin) dedesinin erkek fürûudur, cüzüdür.(83) Şimdi bu tasnifin delillerini zikredelim. 1944 Kur'ân-ı Kerîm'de: "Ölenin çocuğu varsa, anne ve babadan her birine terikenin altıda biri vardır"(84) buyurulmuştur. Dikkat edilirse Ayette; mûrisin oğlu, (asabe içerisinde) babasından önce zikredilmiştir. Bu sebeb, babanın ilânihâye babasından da önde olması evleviyetle zarûridir. Ayrıca Ayette geçen çocuk (Veled) lâfzı; oğul olmayınca ilânihaye oğlunun oğlunu içine alır. Hz. Ebû Bekir (ra), Hz. Ali (ra), Hz. Abdullah İbn-i Mesûd (ra) ve Hz. Zeyd b. Sabit (ra) den şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: "Asabenin en önde geleni (mûrisin) oğludur. Sonra ilânihaye oğlun oğludur"(85) 1945 Mûrisin (ölen kimsenin) oğlundan sonra; en kuvvetli asabe babasıdır. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de: "(Mûrisin) Çocuğu olmayıp da, O'na anne ve babası mirâsçı olduysa, üçte biri annesinindir"(86) buyurulmuştur. Ayette annenin hissesi belirlenmiş, kalanın da babaya âit olacağına işaret edilmiştir. Ayrıca mûrisin (ölen kimsenin) babasının; erkek kardeşleri den ve dedesinden önde olduğu tasrih olunmuştur. 1946 Üçüncü snıfa gelince!.. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Eğer (mirâsçı) erkek kardeş ise, çocuksuz ve (babasız) ölen kız kardeşin bıraktığı mirâsın tamamını alır"(87) buyurulmuştur. Dikkat edilirse; çocuğu ve babası olmayan bir kimse (kelâle) ölür de; geride anne-baba bir veya baba bir erkek kardeşi kalırsa, mirâsın tamamını alır. Bunlar babanın cüzüdür. 1947 Dördüncü sınıfa gelince; Hz. Amr b. Şuayb (ra)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Resûl-i Ekrem (sav) mirâsı; anne-baba bir erkek kardeşe, sonra baba bir erkek kardeşe, sonra anne- baba bir erkek kardeşin oğluna, sonra baba bir erkek kardeşin oğluna verdi. Amcaların durumunu da aynen bunlar gibi zikretti"(88) Esasen bunlar; mûrise (ölen kimseye) akrabalık noktasından bu tertibe göre sıralanırlar. Velâyette de; bu sıra esastır. Birden fazla asabe (Asabe binefsihi) bulunursa; derecede yakın olan, uzak olanı mirâstan düşürür. Fûkaha; sınıf, derece, yakınlık ve kuvvet (Akrabalık noktasından) durumlarının dikkate alınacağında müttefiktir. Esasen Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Ashâb-ı Ferâizden artan mal; en lâyık (en yakın) erkek şahsındır"(89) buyurduğu bilinmektedir. Asabe binefsihi'nin; sınıflarını dikkate almak şarttır. 1948 Şimdi bir-kaç misâl verelim: Farzedelelim ki Ekrem efendi vefat etti!.. Geriye karısı, oğlu ve oğlunun oğlu kaldı. Mesele şöyledir: Dikkat edilirse; ashâb-ı ferâizden artan mal, en yakın asabesi olan oğluna geçmiştir. Oğlunun oğlu; birinci sınıftan olmasına rağmen, kuvvet noktasından mûrise (ölen kimseye) oğlu kadar yakın değildir. İkinci Misal: Diyelim ki Sadık efendi vefat etti!.. Geriye karısı, annesi, oğlunun oğlu ve kardeşi kaldı. Mesele şöyledir: Dikkat edilirse; mûrisin (ölen kimsenin) oğlunun oğlu; anne-baba bir kardeşini mirâstan düşürdü. Çünkü sınıf ve derece bakımından mûrise; oğlunun oğlundan daha uzaktır. Derecesi mukaddem (önde olan) vârisin, muahhar (sonra) olanı mirâstan mahrum etmesi" genel bir kâidedir. 1949 BAŞKASI İLE BİRLİKTE ASABE OLANLAR (ASABE BİGAYRİHİ): Bunlar kadınlardan olmak üzere dört sınıftır. Esasen ashâb-ı ferâizden olup; bir tane oldukları zaman terikenin yarısını (1/2), iki veya daha fazla oldukları zaman mirâsın üçte ikisini (2/3) alan; kendi derecelerinde bir erkek (kardeş) bulunduğu zaman asabe olan kadınlara Asabe bigayrihi denir. Birincisi: Mûrisin kızlarıdır. İkincisi: Mûrisin oğlunun kızları. Üçüncüsü: Mûrisin anne-baba bir kız kardeşleri. Dördüncüsü: Mûrisin baba bir kız kardeşleri!.. Şimdi sırasıyla bunların (asabe bigayrihi'nin) derecelerin izâha gayret edelim. 1950 Birinci sınıf: Mûrisin kızları!.. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Allah size (mirâs) hükümlerini şöylece tavsiye (ve emr) eder: Çocuklarınız hakkında; erkeğin hissesi iki kızın hissesi kadardır"(90) buyurulmuştur. Ayette mûrisin (ölen kimsenin) kızı; oğlu ile birlikte bulunursa, müşterek asabe olarak (ikili-birli) mîrâs alacağı sarih olarak zikredilmiştir. 1951 İkinci snıf: Mûrisin oğlunun kızlardır: Bunlar da aynı derecede oğlunun oğlu ile asabe olurlar. Zira Ayet-i Kerime'de geçen (evlâd) lafzı; oğul ve kız anlamının yanında, bunlar bulunmadığı zaman oğlunun ilânihâye oğlu ve kızı manasına da gelir. 1952 Üçüncü sınıf: Mûrisin (ölen kimsenin) anne-baba bir kız kardeşleridir. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Eğer erkek ve kız kardeşler berâber bulunurlarsa o durumda erkeğe iki kadın hissesi verilecektir"(91) hükmü beyan buyurulmuştur. buradaki erkek ve kız kardeşlerden murad; anne-baba bir veya baba bir kardeşlerdir. Zira anne bir kardeşle ilgili hüküm farklıdır.(92) Dolayısıyla anne-baba bir kız kardeşler; aynı durumda olan erkek kardeşlerle birlikte asâbe olurlar. 1953 Dördüncü sınıf: Baba bir kız kardeşlerdir. Bunlar da; baba bir erkek kardeşlerle birlikte asabe olurlar. 1954 Şimdi (asabe bigayrihi'nin mirasıyla ilgili olarak) misâller verelim. Farzedelim ki; Cemil efedim vefat etti!.. Geriye karısı, üç kızı ve iki oğlu kaldı. Mesele şöyledir: Dikkat edilirse karısı ashâb-ı ferâiz olarak terikenin sekizde birini (1/8) alır. Erkek ve kız kardeşler müşterek asabe olarak ikili-birli şekilde, geriye kalanı paylaşırlar. Erkek ve kız kardeşin çocukları, sâkıt olur. İkinci misâl: Diyelim ki Ayşe hanım vefat etti!.. Geriye kocası, oğlunun oğlu, oğlunun kızı ve baba bir kız kardeş kaldı. Mesele şöyledir: Dikkat edilirse kocası; ashâb-ı ferâiz olarak terikenin dörtte birini almıştır. Geriye kalanı oğlunun oğlu ve oğlunun kızı (İkili-birli) paylaşırlar. Baba bir kız kardeşi, kuvve-i karâbetteki zaaf yüzünden düşmüştür. 1955 BAŞKASININ BULUNMASI İLE ASABE OLANLAR (ASABE MAA GAYRİHİ): Esasen Ashâb-ı ferâizden olup; tek oldukları zaman terikenin yarısını (1/2), iki veya daha fazla oldukları zaman mirâsın üçte ikisini (2/3) alan mûrisin (ölen kimsenin) kızları veya oğul kızları ile asabe olan kız kardeşlerdir. Bunlar iki sınıfa ayrılır. Birincisi: Anne-baba bir kız kardeşlerdir. İkincisi: Sadece baba bir kız kardeşlerdir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kız kardeşleri, kızlarla birlikte olunca asabe yapınız"(93) buyurduğu bilinmektedir. (81) Şeyh Nizamüddin ve Heyet-El Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 6, Sh: 451. Ayrıca Ömer Nasuhi Bilmen-Hukukî İslâmiyye-İst: 976 C: 5, Sh: 207-208 Madde: 4, El Meydani-El Lübab fi Şerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 4, Sh: 193. (82) El Mavsili-El İhtiyar fi Ta'lili'l Muhtar-İst: 1980 C: 5, Sh: 92. (83) Şeyh Nizamüddin ve Heyet-A.g.e. C: 6 Sh: 451, El Mavsili-A.g.e. C: 5, Sh: 93. (84) En Nisâ Sûresi: 11. (85) El Mavsili-A.g.e. C: 5, Sh: 93. (86) En Nisâ Sûresi: 11. (87) En Nisâ Sûresi: 176. (88) El Mavsili-A.g.e. C: 5, Sh: 93. (89) Sahih-i Buhari-İst: 1401 C: 8 Sh: 6 vd. Ayrıca Sünen-i Tirmizi-İst: 1401 C: 4, Sh: 418 K. Feraiz: 8, Sahih-i Müslim-İst: 1401 C: 2, Sh: 1234-1238. (90) En Nisâ Sûresi: 11. (91) En Nisâ Sûresi: 176. (92) Mecmuatu't Tefasir-İst: 1979 C: 2, Sh: 219-220. Ayrıca İbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 1, Sh: 593 vd. (93) Sahih-i Buhari-İst: 1401 C: 8, Sh: 7 K. Feraiz: 12. Ayrıca Sünen-i Darimi-İst: 1401 C: 1, Sh: 742-743 K. Feraiz: 4. |