> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > El- Muvafakat - Şatibi > Tearuz ve Tercih
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tearuz ve Tercih  (Okunma Sayısı 1437 defa)
30 Eylül 2010, 00:04:42
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Eylül 2010, 00:04:42 »



Tearuz ve Tercih


EK:1 TEARUZ VE TERCİH

Haddizatında şeriatta herhangi bir tearuz yoktur; tearuz ancak müctehidin nazarında bulunur.
Burada, mutlaka zikretmemiz gereken bir mukaddime vardır. O da şudur: Şeriatın esaslarına vakıf olan kimse, şer´î delillerin kendi nazarında hemen hemen tearuz etmediğim görür. Nitekim şer´î mesâilin arka plânına vakıf olan kimseler de hemen hemen hiç müteşâbihle karşılaşmaz. Çünkü şeriat, kendi içerisinde bir bütün dür ve cüzleri arasında asla tearuz yoktur. Bu gerçeğe ulaşan kim se, vakıada olanı yakalamış olur; dolayısıyla da onun nazarında bir tearuz bulunmaz. Bunun içindir ki, müslümanların üzerinde tevak kufu gerektirecek şekilde tearuz ettiğine dair icmâ ettikleri iki delil bulunmamaktadır. Ancak müctehidler, teker teker ele alındıkların da hatadan masum değillerdir. Bu itibarla onların nazarlarında de liller arasında tearuzun bulunması mümkün olmaktadır. Bu nokta anlaşıldı ise diyoruz ki: [1]

BİRİNCİ MESELE:

Tearuz ya haddizatında da öyle olduğu, ya da müctehidin kendi nazarında öyle bulunduğu noktasından ele alınır.
Haddizatında da öyle olduğu noktasından ele alındığında tearuz, kesinlikle mümkün değildir. Daha önce İctihâd bölümünde (şeriat tek hüküm üzere bulunur meselesinde) bu konu üzerinde ye terince durulmuştur.
Müctehidin nazarı itibarıyla tearuzun bulunmasına gelince, bu ihtilafsız mümkündür. Şu kadar var ki müctehidler, iki delil ara sında cemi mümkün olmayan her bir yere nisbetle tearuzun olabile ceğini belirtmişlerdir. Doğrusu da budur. Çünkü iki delil arasını ce-metmek eğer mümkünse orada bir tearuzdan bahsetmek mümkün değildir.[2] Hâss ile âmm[3], mutlak ile mukayyed vb. gibi.[4]
Ancak biz burada Allah´ın izniyle aralarını cem mümkün olmayan kısım hakkında usûlcülerin söz etmedikleri şeyler üzerin­de duracağız, aralarını cem mümkün olan kısımdan da önemli tür ler ortaya koyacağız. Her iki kısma birlikte bakılması sayesinde Allah´ın izniyle bu konuda ictihâdla uğraşanların pek çoğuna zor gelen şeyler müctehide kolay hale gelecektir. Tevfîk Allah´tan dır.
Önce aralarında cem mümkün olmayan kısmı ele alalım: [5]

İKİNCİ MESELE:

İctihâd bölümünde geçtiği üzere ihtilâfin esasını, Sâri´ Teâlâ´-nın kasdımn açık bulunduğu müsbet ve menfi iki uç tarafın arasın da kalan kısımlar oluşturmaktaydı. Çünkü bu iki uç arasında ka lan ve ortada yer alan kısım, şer´î delilin ilgili bulunduğu bir sebep ten dolayı her iki tarafın da hükmünü alabilmekteydi. Bunun sonu cunda ortada yer alan şeye uç taraflarla ilgili olan deliller (isbat delili ile nefy delili) aynı anda taalluk etmekte ve onu kendi hükmüne katmaya çalışmaktadır. Böylece de o şey hakkında iki delil tearuz etmektedir. Bunun tabiî sonucu olarak da tercihe ihtiyaç doğmak tadır. Tercihe imkân yoksa tevakkuf etmek gerekmekte ve konu müteşâbihâttan sayılmaktadır. Orada bu mânâ açıklanmış olduğu için, burada sözü uzatmaya gerek bulunmamaktadır.
Sözü edildiği şekil üzere, nasıl ki deliller arasında tearuz[6] ger-çekleşebiliyorsa, aynı şekilde delil mertebesinde bulunan şeyler arasında da tearuz gerçekleşebilir; mukallide nisbetle müctehidle-rin görüşlerinin tearuz etmesi gibi. Çünkü ictihâdî görüşlerin mu kallide olan nisbeti, delillerin müctehide olan nisbeti gibidir.
Farklı hükümlere delâlet eden alâmetlerin tearuzu da böyledir. Meselâ bir tür eşya yağmalansa ve yağma olmaksızın o tür şeyin el de edilmesi de nadirattan olsa, ona benzer bir eşya takva sahibi sa-lih bir zatın elinde görülse, elinde bulunduran kişinin iyi hal sahibi olması, o şeyin helâl; öyle birşeyin yağmasız elde edilmesinin nadirattan olması ise onun haram olduğuna delâlet eder. Dolayısıy la bu iki alâmet arasında tearuz söz konusu olur.
Keza farklı hükümlere götüren benzerliklerin tearuzu da böyle dir. Meselâ köleyi ele alalım: O bir insandır; dolayısıyla bu onu mülk edinme konusunda hürler mesabesinde kılmayı gerektirir. Öbür taraftan da o mal gibidir; bu da onun mülkiyet hakkının elin den alınması konusunda sair mallar menzilesinde olmasını gerekli kılar.Sebeplerin tearuzu da bu kabildendir; murdar hayvanın, usû lüne göre boğazlanmış hayvanla, zevcenin yabancı kadınla karış ması hali gibi. Zira bunlardan her birinde, o şeyi helâl ya da haram kılan sebebin varlığı ihtimali bulunmaktadır.
Şartların tearuzu da böyledir: İki beyyinenin[7] tearuzu gibi. Zi ra biz hükmün infazı için şehâdetin şart olduğunu söylemekteyiz. Beyyineden biri birşeyin isbatım, öbürü ise reddini gerektirmekte dir. Aynı şekilde, bir iş mesabesinde olan şeyler de, o şeyin hük münde dahil olmaktadır.
Bu kısımla ilgili olarak tercihin yönü, belli bir şekil üzere has redilmiş değildir.[8] Zira cüz´î nev´î ya da şahsî olaylar belirli bir sa yıyla sınırlandırılamaz. Olayların cereyan tarzı, cüziyyât arasında, her cüz´î hakkında tek bir cüz´înin hükmünü verecek şekilde birli ğin bulunmayacağına hükmeder. Aksine onlar, konulmuş olan hük me etkisi mümkün olan kuşatıcı ilavelere, bitişik karinelere sahip tir. Dolayısıyla bu halleriyle onları, tek bir cüz´înin hükmüne tâbi kılmak mümkün değildir. Bu gözlemlenen ve bilinen bir husustur. Durum böyle olunca, tercih şekli tearuz mahallinde varid bulunan delillere itibarla olacaktır. Bu takdirde de, onu müctehidin nazarı na havale etmek mümkün değildir. İctihâd bölümünün başında bu mânâ üzerinde durulmuştu.[9] Konuyla ilgili değerlendirmenin esasim şu teşkil etmektedir: Söz konusu ortada yer alan şeye nisbetle, hükmü belli olan iki uç taraftan hangisi daha güçlü ve uygun, han gisi daha galip ve daha yakın bunu iyi tespit etmek ve bu tespit üzerine, onu uçlardan hangisine katılacaksa ona katmak ve böylece diğer taran ihmal etmek ya da onu da dikkate almak[10] olmaktadır, imam Mâlik´in mezhebiyle ona muhalif olanların görüşüne göre kö le meselesinde[11] vb. olduğu gibi.

Fasıl:

Bu, usûlcülerin sözlerinin zahirine göre[12] birinci kısımla ilgili bakış açısı olmaktadır. Biz, bu tercihte mevcut bulunan mânâ üze rinde düşündüğümüz zaman, onun da ikinci kısma raci olduğunu ve tercihin bir tür cem ve(ya) tearuz halinde bulunanlardan birinin iptali mânâsına geldiğini görürüz. Nitekim inşâallah birazdan zikredilecektir.Aralarını cemetmek imkânı bulunan kısma gelince: [13]

ÜÇÜNCÜ MESELE:

Bu konuda diyoruz ki: Bu kısımda delillerin tearuzunun çeşitli şekilleri vardır:
(1)
Birinci Şekil: Bir küllî esasın, kapsamına giren bir cüz´î ile tearuz halinde olması: Meselâ, haram olan yalan ile, iki eş arasını düzeltmek için yalan söylemek gibi. Müslümanın öldürülmesinin haram olması ile, kısas ya da zina sebebiyle öldürmek gibi. Burada cüz´î ya o küllî içerisinde bir ruhsatı teşkil eder, ya da öyle değildir. Her halükârda da, bu kitapta tearuz ve tercih şeklinde kendisinden hüküm iktibas edilecek olan açıklamalar geçmiş[14]konu Hükümler bölümüyle Deliller bölümünde ele alınmıştı. Burada onları tekrar lamanın bir yaran yoktur.
(2)
İkinci Şekil: Her ikisi de tek bir küllî esas altına giren iki cüz´î arasında olması: İki hadisin[15] iki kıyasın ya da iki alâmetin[16] tek bir cüz´î üzerinde tearuz etmeleri gibi. Çoğu zaman usûlcüler bunları, aralarını cem etme imkânı bulunmayan kısım dan zikretmişlerdir.[17] Ancak konu üzerinde durulduğunda şu hu sus görülecektir: Tearuz ortaya çıktığı zaman, mutlaka şu iki du rumdan biri söz konusu olacaktır:
a) Ya iki delilden birinin ihmaline hükmetmek: Bu durumda sadece diğeri i´mal olunur. Bu, ancak mensûh olduğu veya eğer haber-i vahidse senedinde ya da metninde galat ya da vehim bulunduğu, yahut zannî bulunduğu ve bu haliyle kat´îye karşı koyacak güçte olmadığı... gibi o delili dikkate almamayı gerektiren çeşitli yollarla iptali takdirinde ancak sahih olabilir. Bu sayılanlardan birinin varlığı farzedildiği zaman, iki delilin karşı karşıya gelmeleri söz konusu olmaz ki, birbirleriyle tearuz etmiş olsunlar. İki delilden birisinin mensûh olması halinde, tearuzdan söz edilemeyeceğini ka bul etmişlerdir. Mensûh mânâsında bulunan diğer şeyler için de durum aynı olacaktır. Şu halde hüküm, müctehid nazarında sabit olan delile aynen hiç muarızı olmaması [30i] halinde olduğu gibi aittir.
b) Ya da her iki delilin birden i´maline hükmetmek.[18] Bu tak dirde tearuz halinde olan iki delilin, tearuz ettikleri mahal le aynı yönden taalluk etmemiş olmaları, yönlerinin farklı olması gerekmektedir. Aksi takdirde aynı anda ikisinin de i´mal edilecek şekilde gelmeleri muhaldir. Bu durumda de liller konuya iki ayrı yönden taalluk edecektir; dolayısıyla da tearuz kesin olarak kalkmış olacaktır. Ancak bu i´mâl işi, bazen tearuz mahallinde olur; İmam Mâlik´in görüsüne göre köle meselesinde olduğu gibi. Çünkü o, kölenin mülki yet hakkı olması yönünün bir açıdan i´maline hükmetmiş (ve ona sınırlı bir mülkiyet hakkı tanımıştır), diğer açıdan da bunu ihmal etmiştir. Bazen de iki delilden birine mah sus olur[19] ve bu takdirde deliller, tearuz mahalline birlikte taalluk etmezler; aksine bir başkası hakkında i´mal olunur ve ona nisbetle gerektirici bir sebepten dolayı da ihmal olu nur. İctihâd bölümünün başında ele alman hususî tahkî-ku´1-menât konusu hakkında, keza Hükümler bölümünde geçen farz-ı kifâye[20] bahsinde nazarda bulunan müctehidin istisna ettiği herşey bu şeklin altına girer.
(3)
Üçüncü Şekil: Tearuzun biri diğeri altına girmeyen, aynı külli ye de çıkmayan iki cüz´î arasında olması. Su bulamayan, teyem müm de etmemiş olan mükellefin hali gibi. Bu, "Namazı kılın" de lilinin gereğini, "Namaza kalktığınızda yüzlerinizi... yıkayın´[21] de lilinin gereği için terketme ya da tersi arası...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tearuz ve Tercih
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:23:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tearuz ve Tercih rüya tabiri,Tearuz ve Tercih mekke canlı, Tearuz ve Tercih kabe canlı yayın, Tearuz ve Tercih Üç boyutlu kuran oku Tearuz ve Tercih kuran ı kerim, Tearuz ve Tercih peygamber kıssaları,Tearuz ve Tercih ilitam ders soruları, Tearuz ve Tercihönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes