>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Usulü Fıkıh Eserleri
>
El- Muvafakat - Şatibi
>
Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
Sayfa: [
1
]
2
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması (Okunma Sayısı 2652 defa)
27 Eylül 2010, 01:54:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
:
27 Eylül 2010, 01:54:14 »
Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
Bu nev´i altında yirmi mesele ele alınacaktır:
Birinci Mesele:
Şeriatın konulusunda gözetilen şer´î maksat, mükellefin neva ve hevesinden koparılarak, kendi ihtiyarı ile ALLAH´a kul olmasını sağlamaktır. [1]Nitekim yaratılış itibarıyla zorunlu olarak zaten O´nun kulu idi.
Bu konudaki deliller:
(1)
Kulların, sadece ALLAH´a kul olmak, onun emir ve yasakları altına girmek için yaratıldığına dair açık nasslar: "Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır. Onlardan birrızık istemem. Şüphesiz mıhlandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah´tır[2] "Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz[3] "Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O´na karşı gelmekten korunmuş olabileniniz,[4] Sonra bu kulluğun esaslarını aynı sûrede açıklamış ve şöyle buyurmuştur: ´büzlerinizi doğudanyana ve batıdan yana çevirmeniz iyi olmak demek değildir; lâkin iyi olan Allah´a, âhiretgününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan, O´nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara ve köleler uğrunda mal veren, namaz kılan, zekât veren v,e ahidleştikle-rinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaş alanında sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve sakınanlar ancak onlardır.[5]Bunlar yanında daha başka yine aynı sûrede getirilen yükümlülükler. "ALLAH´a kulluk edin, O´na bir şeyi ortak koşmayın.[6]âyetiile benzeri mutlak surette ALLAH´a kulluğu emreden ve genel olarak tafsilat getiren bütün âyetler... evet bütün bu nasslar her hal ve durumda ALLAH´a yönelmenin, her nasıl olursa olsun onun getirdiği hükümlere boyun eğmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. ALLAH´a kulluğun mânâsı da işte budur.
(2)
Şâri´in bu kasdına muhalefetin yerilmesi: Evvela ALLAH´ın enirine muhalefette bulunma yasaklanmış; ALLAH´tan yüz çevirenler yerilmiş; her çeşit muhalefete karşı olmak üzere hem dünyada verilecek özel bir ceza, hem de âhirete bırakılmış bir azap tertip edilmiş ve insanlar bununla korkutulmuş tur. Muhalefetin asıl kaynağı, heva ve heveslere, peşin zevklerin çağrısına uymak ve geçici şehvetlere tabi olmaktır. Yüce ALLAH heva ve heveslere uymayı, hakkın karşısında yer alan ve onunla çatışan bir şey olarak kılmış ve onu hakkın karşıtı saymıştır. Meselâ şu âyetlere bakalım: "Ey Davudi Seni şüphesiz yeryüzünde hükümran kıldık, o halde insanlar arasında adaletle hükmet, hevese uyma, yoksa seni ALLAH´ın yolundan saptırır[7]"İşte azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yet şüphesiz cehennemdir.[8] Bunun karşıtı durum için de: ´Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendi- . ni heva ve hevesten alıkoymuş ise varacağı yer şüphesiz cennettir" [9]bu-yurmaktadır. Başka bir âyette: "O heva ve hevesinden konuşmamaktadır; O´nun konuşması ancak, bildirilen bir vahiy iledir"[10] buyurur. Bu sonuncu âyette ALLAH, davranışların kaynağını iki şeyle sınırlamıştır Vahiy ki bu şeriat olmaktadır. (2) Heva ve heves. Birüçüneüsü de yoktur. Durum böyle olunca, heva" ve hevesle şeriat tam birbirlerinin karşıtı olmaktadırlar. Hak ve hakikatin vahiyde olduğu kesin olarak bilindiğine göre, hakkın zıddmın da heva ve heves peşinde olduğu ortaya çıkacaktır. Yine Yüce ALLAH daha başka âyetlerde şöyle buyurur: "Ey Muhammedi Heva ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde ALLAH´ın şaşırttığı... kimseyi gördün mü [11]´Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi[12] "İşte bunlar, ALLAH´ın kalplerini mühürlemiş olduğu kendi heveslerine uyan kimselerdir[13] "Rabbinin katından bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen kûnseye benzer mil Bunlar heveslerine uymuşlardır.[14] Bu âyetlerde geçen "heva ve heves" kelimelerinin kullanılışı üzerinde durduğumuzda, onun hep yergi makamında kullanıldığını ve onun peşinden gidenlerin kötülendiğini görürüz. Bu anlamda İbn Abbas´tan da: "Yüce ALLAH, Kur´ân´daher nerede Tıevâ´ kelimesini kullanmışsa mutlaka onu yermek makamında kullanmıştır" şeklinde bu mânâda bir söz rivayet edilmiştir. Bütün bunlar, Sâri´ Teâlâ´mn amacının, mükellefin heva ve heves peşinde koşmaktan vazgeçerek Mevlâsına kullukta bulunması olduğunu apaçık göstermektedir.
(3)
Şimdiye kadar edinilen tecrübeler ve âdetler de göstermiştir ki, dünya ve âhiret ile ilgili maslahatlar, heva ve heveslerin peşinde başıboş bir şekilde koşturmakla gerçekleşemez. Çünkü böyle bir başıboşluk durumunda anarşi doğar; insanlar birbirlerine girer ve herşey helak olur. Böyle bir netice ise gerçekleştirilmesi istenilen maslahatların tam zıddı bir durum olmaktadır. Bu husus, tecrübe ve sürüp gelen âdetler neticesinde bilinmektedir. Bu yüzden de eski ve yeni bütün insanlar, şehvetlerine uyan ve onun peşinde koşturan insanları yermişlerdir. Hatta önce geçen ve tâbi olacakları bir şeriatları bulunmayan, ya da şeriatları unutulmuş olan bazı kavimler, dünya ile ilgili maslahatlarını, aklî nazarda heva ve heveslerine uyan herkesten uzak durmak suretiyle gerçekleştirmiş oluyorlardı Onların böyle birşey üzerinde görüşbirliği etmeleri, kendilerince onun doğruluğu sabit olduğu içindi. Heva ve heveslerine uyan kimselerden uzak durma geleneğinin sürmesi neticesinde amaçları olan dünya ile ilgili maslahatlarını gerçekleştireceklerine inanıyorlardı ve buna "es-siyâsetu´I-medeniyye" (siyâsî rejim) ismi veriyorlardı. Netice olarak diyebiliriz ki, bu konu, doğruluğunda hem aklın hem de naklin birleştiği bir husustur. Konu, delile ihtiyaç göstermeyecek kadar açıktır.
Durum böyle iken, hiçbir kimsenin kalkıp da, şeriatın kulların şehvetleri doğrultusunda ve onların garazlarını gerçekleştirmek için konulmuş olduğunu iddia etmesi doğru değildir. Çünkü şer´î hükümler beş kategori içerisindedir, Bunlardan vâcib ve haramın, başıboş bı-rakılmışlığm neticesinde dilediğini yapıp, dilediğini terketme durumuyla çatışma arzedeceği açıktır. Zira, emredilen ya da yasaklanılan şeyde kulun bir garazı olsun olmasın, "Şunu yap! "ya da "Şunu yapma!denilmektedir. Bu durumda, eğer mükellefin garazı bu emir ya da nehye uygun düşer ve onda vacibin işlenmesine ya da haramdan kaçınmasına dair itici bir heves bulunursa, bu aslî değil, arızî olur. Diğer kısımlara gelince her ne kadar ilk bakışta bunların mükellefin tercihine bırakılmış olduğu gözüküyorsa da aslında bunlar kulun tercihi dahiline Şâri´in isteğiyle sokulmuştur. Dolayısıyla bunlar, onları kulun ihtiyarından çıkarmak anlamına gelir. Mesela, mubahı ele alalım. Mükellefin mubah hakkında bir ihtiyarı ve garazı bulunabileceği gibi, bulunmayabilir de. Mubah hakkında bir ihtiyarı bulunmaması, aksine onun kaldırılmasına yönelik bir arzusunun bulunması durumunda, bu şekildeki bir mubahın mükellefin ihtiyarı dahilinde olduğu nasıl söylenebilir Nice arzu ve heves sahipleri vardır ki, keşke falanca mubah haram olsaydı temennisinde bulunurlar ve eğer teşri yetkileri kendilerine verilecek olsaydı onu mutlaka haram da kılardılar. Nitekim bir hak konusunda birbiriyle çekişen iki insanın durumunda olduğu gibi. Mükellefin tercih, arzu ve hevesinin o mubahın ortaya konulması yolunda olduğu takdirine göre ise, o bu kez onun emredilmiş olmasını temenni eder ve bu iş eğer kendisine bırakılmış olsaydı, mutlaka onu vacip kılardı, Sonra bizzat aynı mubah hakkındaki durum aksi hale dönüşebilir ve bugün sevdiği bir şeyden yarın nefret edebilir ya da aksi olabilir. Hiçbir meselede hiçbir hüküm mutlak surette bidüziyelik arzetmez. Bu durumda aynı şey üzerinde farklı garazlar ortaya çıkar ve bu garaz, heva ve heveslere tâbi olma takdirinde düzen bozulur. Yüce Kitab´inda "Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi"[15]buyuran ALLAH, gerçekten her türlü noksanlıklardan uzaktır. Şu halde mubahın tercihe bırakılmış olması, o şeyin mutlak surette kulun ihtiyarı dahilinde bulunması anlamına gelmemektedir; bu ancak ALLAH´ın o doğrultuda bir hükmü olduğu için Öyle olmaktadır. Bu durumda mubahı işleyen kulun iradesi, Sâri´ Teâlâ´nm o hükmü koymasına tâbi olmaktadır ve onun mubaha yönelik bulunan garazı, tabiî başıboşluktan değil de şer´î izinden alınmış olmaktadır. Bu ise, mükellefin sırf ALLAH´ın kulu olabilmesi için heva ve heveslerinin peşinden gitmesinden kurtarılması mânâsının ta kendisi demektir.
Soru: Şeriatların konulusu ya nedensizdir ya da bir hikmete dayanmaktadır. Birinci ihtimal ittifakla bâtıldır. Nitekim Yüce ALLAH: "Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız [16] "Göğü ve yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık[17]"Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakiler i oyun olsun diye yaratmadık. Biz onları ancak ve ancak gerektiği üzere (hak ile) yarattık[18] buyurmaktadır. Madem ki şeriatın konulusu bir hikmet ve ma- [!,72] salahata dayanmaktadır; öyle ise bu maslahat ya ALLAH´a yönelik olacaktır ya da kullara. Maslahatın ALLAH´a yönelik olması ihtimali imkânsızdır; çünkü O herşeyden müstağnidir ve bir ihtiyaç neticesi kendisine bir maslahatın dönük olması muhaldir. Nitekim bu husus Kelâm ilminde ortaya konulmuştur. Geriye maslahatın sadece kullara dönük olması ihtimali kalmaktadır. Bu ise, onların garazlarının bir gereği olmaktadır, Çünkü her aklı başında insan, mutlaka kendi maslahatını, dünya ve âhiret hayatı için arzularına uygun düşen şeyleri ister. Şeriat, getirdiği yükümlülükler İçerisinde onların bu arzularının gerçekleştirilmesini üstlenmiş ve temin etmiş olmaktadır. Bu durumda, şeriatın kulların garazları doğrultusunda ve heva ve heveslerine uygun olarak konulmuş olduğu nasıl redde...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
«
Son Düzenleme: 27 Eylül 2010, 01:56:11 Gönderen: Ayten
»
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
Posted on:
26 Nisan 2024, 00:59:19 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması rüya tabiri,Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması mekke canlı, Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması kabe canlı yayın, Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması Üç boyutlu kuran oku Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması kuran ı kerim, Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması peygamber kıssaları,Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması ilitam ders soruları, Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulmasıönlisans arapça,
Logged
27 Eylül 2010, 01:58:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
Yanıtla #1 :
27 Eylül 2010, 01:58:19 »
Şöyle ki: insanın hazzınm, sadece onun hazzı olması açısından dikkate alınması vacip değildir. Bu, "Şâri´in o hazzı mükellef için ortaya koyması ve mükellefin ona iltifatta bulunmasını mubah kılması, Yüce ALLAH´ın kuluna karşı sırf bir inam ve ihsanı neticesinde olmaktadır; zira kulların maşlah atlarını gerçekleştirmek ALLAH üzerine vacip değildir," görüşünü benimsediğimizde böyledir. Bu akien vâciplik görüşüne göre de böyledir. Emir, yasak ya daızine[79]sırf uymuş olmakas-dı, sadece Şâri´in hitabına yönelmiş olma hakkında her amacın gerçekleşmesi için yeterlidir. Ona uygun olarak ve çağrısına icabette bv-lunmuş olmak için amel eden kimse, hazdan uzak olur ve onun fiili zarûriyyâtve onu çevreleyen ("tamamlayıcı unsurlar) üzere işlenmiş olur; sonra o fiilin altında kısmen kendi hazzı da bulunur. Hatta onun bu hazzı, şer´an başkalarının hazzmdan da önce gelir.
İnsan, emre uymuş olmak için ya da emrin illetini gözöminde bulundurarak kazanırsa (iktisap) ki o genel olarak nefislerin ihyasına ve onlara dokunacak serlerin uzaklaştırılmasına yönelik kasıt oluyor o takdirde kendisi: "Önce kendi nefsinden haşla, sonra bakmakla yükümlü olduğun kimselerden"[80]hadisinde de belirtildiği gibi öne alınmış olur; ya da kendi hayatı için gerekli olan şeyleri gerçekleştirmiş olması, meselâ bir vacibin gerçekleştirilmesi gibi kabul edilir. Sonra o vacib hakkındaki bakış açısı, sadece bazı nefislere yönelik olabilir. Bizzat kendi hayatının ya da bakmakla yükümlü olduğu kimselerin gereksinimlerini, onları yerine getirmekle mükellef olması açısından temin eden kimsenin durumunda olduğu gibi. Bazen bakış açısı genişler ve ALLAH´ın dilediği nefislerin hayatiyetini idame ettirebilmeleri için kazanma yoluna girer. Bu tutum, en kapsamlı, en övgüye değer ve sevaba en elverişli yoldur. Çünkü birinci durumda herşey kendi istediği gibi gitmez ve harcamalarından birçoğu kastetmediği yerlere gider; kazanma amacının dışına çıkar. Bununla birlikte onun işlerin tedvir ve tedbirini ALLAH´a havale etmemiş olması ona zarar vermez.[81] İkinci tavrı gösteren kimse ise, gerek kasdmı gerekse davranışlarını tamamen herşeye kadir olan ALLAH´ın eline havale etmiş ve kendindeki az şeyle sayısız kimselerin faydalanmasına niyet etmiştir. Bu, kulluğun ihlasla gerçekleştirilmesi konusunda yapılabilecek son noktadır ve bu arada kişi, kendi hazlarmdan da birşey kaçırmış olmayacaktır.
Amelin işlenmesi sırasında tâbi maksatların dikkate alınmış olması ise böyle değildir. O durumda, bu belirttiğimiz şeylerin büyük çoğunluğu ya da tamamı kaybolur. Çünkü böyle bir tavırda kişi sadece meselâ, açlık ya da susuzluğun ortadan kalkmasını, soğuktan korunmuş olmayı, şehvetinin tatmin edilmesini ya da mücerred mubahtan zevk almış olmayı kasteder. Bu kasıt her ne kadar caiz ise de bir ibadet değildir ve yaptığı bu gibi davranışlarda Şâri´in aslî kasdı gozetilmiş değildir. Kişi bu haliyle heva ve heveslerinden soyutlanmış olmaz.[82] Eğer Şâri´in kasdı dikkate alınmış olsaydı, bu fiiller emre uyma (tâat, imtisal) halini alırdı ve daha önce de geçtiği gibi, hitabın gereğine yapışma mahiyetine dönerdi. Böyle bir durum olmayınca, fiilin işlenmesine iten motifin sadece şahsî hazlara riayet olduğu ortaya çıkar.
Bu meselenin bir yönü.
İkinci bir yönü daha var; Aslî maksatlar, başka hiçbir şeye iltifat etmeksizin sadece emir ve yasağa riayet etme anlamına gelir. Bu tavır —hiç kuşkusuz.— emre itaat ve emredilen şeye başka bir amaç bulunmaksızm uymuş olma demektir. O bu tavrı sergilerken şöyle düşünür: Kendisi, efendinin diğer kölelerini evirip çevirmek için görevlendirdiği bir kölesidir ve onların ihtiyaçlarının efendinin dilediği doğrultuda kendilerine ulaşması için kendisini bir vasıta olarak kullanmaktadır. Bu kişi de, sadece emri dikkate almış olma noktası haricine çıkmış olmuyor; sırf kulluğun gereği olarak amel ediyor ve kendi şahsî hazları-nı düşürüyor; sanki onun kendi hazlarmı bizzat efendinin kendisi üstlenmiş oluyor. Kendi hazları için hareket eden kimse ise, yaptıklarını sırf emrin gereği olarak yapmamakta; emrin amacının değerlendirilmesi açısından da işlememektedir; aksine kendi hazzını ya da hazlarmdan haz duyduğu kimselerin hazlarmı gerçekleştirmek açısından hareket etmektedir. Bu durumda olan bir kimse, emre uymuş olsa bile, kendi nefsi yönünden uymakta, dolayısıyla onun hakkında tanı anla- [ıosı mıyla ihlâs bulunmamakta; neticede işlenen bu amelin ibadet görünümü alması mümkün olmamaktadır. Emre uymuş olma durumunun bulunmaması halinde bu, kulluk görevinde ihlâslı olma bir tarafa, açıkça onun ifasına yönelik bir kasdın dahi bulunmaması anlamına gelir. Bazen emir ya da yasak, bir ibadet şeklin de değil de âdet şeklinde telakki edilir ve işlenir. Buda, şahsî hazlara yönelik olan talebinin baskın gelmesi durumunda olur. Bu ise bir noksanlıktır.
Üçüncü bir yön daha var: Amellerini aslî maksat doğrultusunda işleyen kimse, gerçekten ağır bir yük altına girmiş ve büyük bir görevi sırtlamış olmaktadır. Böyle bir yük altına genel olarak hazlar peşinde koşan insanların girmesi mümkün değildir. Onlar hazlarmı dahahafıf yollardan ararlar. Bunun da sebebi şudur; Bu iş,[83] mükellef üzerine dile se de dilemese de gelen, Yüce ALLAH´ın kullarından kendisine yakın kıldığı kimselere nasip ettiği bir haldir. Bu yüzdendir ki, nübüvvet (peygamberlik) amellerin en büyük ve en ağırı olmuştur. Nitekim Yüce ALLAH bu hususu belirtmek üzere: "Doğrusu sana, kaldırılması güç bir söz vahyedeceğiz[84] buyurmuştur. Böylesine birşey, ancak ona ait ek bir külfetle gerçekleşir. Hazlar peşinde koşan kimse ise böyle değildir; o kendi için çalışmış olmaktadır. Rabbi için çalışanla, kendisi için çalışan elbette bir olmayacaktır. Birincisi, üzerine yük yüklenmiş (mahmul! kimse, ikincisi ise kendisi için çalışan kimsedir. Bu yüzdendir ki, hazlar peşinde koşan in sanların öyle ağır yükler altına girdiğini pek göremeyiz. Eğer bu hali iddia eden birisi çıkarsa, o makama sahip kimselerin yaptıkları şeyleri ondan iste; eğer hakikaten onları yerine getiriyorsa, dediği gibidir. Aksi takdirde o yalan söylemektedir; iddiasının doğruluğu çok nadir olacaktır. Aslî maksatlar doğrultusunda ha-reket eden kimsenin yük yüklenmiş kimse olması ihlas görüntülerinden biri olmaktadır. Hazlar peşinde olan[85] kişi, böyle bir yükün altına ancak hazzını telafi Ölçüsünde girebilir. Haz bulunmamakla birlikte fiili işlemişse, onda aslî maksada yönelik kasıt mevcut demektir; bu durumda ihlâsının bulunduğu ortaya çıkar ve amelleri ibadet haline dönüşür.
İtiraz: Biz, kendi nazları peşinden koşan nice kimselerin, dindar kimseler içerisinde en yüksek mertebelere ulaştıklarını görüyoruz. Hatta bizzat bütün peygamberlerin efendisi olan Rasûlullah´m [ ıkv^S´u 1 dahi, güzel koku, kadın, tatlı, bal gibi şeyleri sevdiğini, (koyun) budundan hoşlandığım, kendisi için tatlı kaynak suları arandığını ve nefsin hazlanna tâbi olma anlamı içeren benzeri şeylerin onda [2oo] bulunduğunu biliyoruz. Zira o, bildiğimiz kadarıyla arzuladığı helâl şeylerden geri durmuyor; aksine eğer bulursa bu gibi helâl şeylerden istifade ediyordu. Bununla birlikte o, dinde en yüce mertebede bulunmaktadır; insanlar içerisinde en muttaki ve en temiz olanıdır; ahlâkı Kur´ân ahlâkidir. Bu işin bir tarafı. Bir de öbür tarafı var: Biz yine görüyoruz ki, bazı insanlar tamamen şahsî hazlan bir tarafa bırakarak kendilerini tamamen başkalarının hizmetlerine veriyorlar ve güçleri ölçüsünde ve kulların maslahatlarım gerçekleştirme yolunda sıdk ile çalışıyorlar. Bununla birlikte, onların âhirette hiçbir nasipleri yoktur. Meselâ, hıristiyan vb. ruhbanlarının birçoğunda olduğu gibi. Bunlar, dünyadan el-etek çekiyorlar ve ona hiçbir iltifatta bulunmuyorlar; dünyevî şeyler hatırlarından bile geçmiyor; ibadeti ve insanlara hizmeti kendileri için bir prensip haline getiriyorlar ve hayatlarını buna adıyorlar; öyle ki, bunun sonunda insanlar içerisinde birer aziz oluyorlar. Bununla birlikte onların bütün bu yaptıkları, kökten bâtıl olan bir temel üzerine kurulu oluyor. Bu iki uç arasında ise, onlardan birine diğerinden daha yakın sayılamayacak kadar orta yolcu tavırlar vardır.
Cevap: Bu itiraza iki açıdan cevap verilecektir.
Birincisi: Bu sanılan şeyler dış görünüşlerle ilgilidir. İşin içyüzü ise, bilinmeyebilir. Meselâ el-İskâf m. Fevâidu´l-ahbâr adlı eserinde, Hz. Peygamberin "Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi.[86] hadisi hakkındaki yapmış olduğu açılamalara baktığınızda, durumun ilk akla geldiği gibi sırf şahsî haz talebi ile ilgili olmadığı, mutlak hak ve hakikatin talebiyle ilgili bulunduğunu göreceksiniz. Bu üç şey içerisinden bir tanesinin namaz olması da, buna bir delildir. Na -maz ki, imandan sonra ibadetlerin en üstünüdür. Böylece diğerleri hakkında da aynı şeyi söylemek mümkün olmaktadır. Sonra bir şeyin sevilmiş olması, onun şahsî hazlar için istenilmiş olmasını gerektirmez. Çünkü sevgi, elde olmayan bir gönül işidir. Ancak, ondan kaynaklanan amellere bakılabilir. Hz. Peygamher´in bu şeylerden, izin açısından değil de sadece nefsânîhazlarını tatmin için istifade etti demek mümkün mü Bir şeyin izin açısından işlenmesi ise, şahsî hazlar-dan soyutlanmış olmanın ta kendisidir. En büyük önder olan Hz. Peygamber hakkında, durumun hiç de sanıldığı gibi olmadığı anlaşılınca, onun peşinden giden ve velilik mertebesine eren diğerleri hakkında da durum açıklık kazanacaktır.
Ruhbanlar hakkında ileri sürülenlere gelince, herşeyden önce biz onların hazlardan soyutlanmış olduklarını kabul etmiyoruz; aksine onlar tam haz içerisinde ve nefsin heva ve hevesleri peşinde kendilerini tüketmektedirler. Çünkü insan, bazen daha büyük hazlar elde edebilmek için daha az derecede olan nazlarını terkedebilir. Nitekim dikkat edilecek olursa, makam elde etmek için insanların pek çok mallar harcadıkları görülecektir, Çünkü insanın makamdan alacağı haz, maldan alacağı hazdan daha büy...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
«
Son Düzenleme: 27 Eylül 2010, 02:02:04 Gönderen: Ayten
»
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
27 Eylül 2010, 02:04:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
Yanıtla #2 :
27 Eylül 2010, 02:04:14 »
(2) Mükellefin güzel edep bakımından da Şâri´in emrini genel anlamda dikkate almış olması gerekir. Mükellef evlenmiş olmakla, Şâri´in emrine icabette bulunmuş olmakta ve böylece O´na karşı edebini takınmaktadır. Üstelik Şâri´in mükellefin hazzının meydana gelmesine yönelik kasdı da yerine gelmiş olmaktadır, (Üçüncü bir muvafakat da) emre uymuş olma kasdmda, neslin türemesine yönelik olan aslî maksada yöneliş de bulunmaktadır. Kişi emre uymuş olmakla, Şâri´in bu kasdma da icabette bulunmuş olmaktadır. Sadece haz talebinde bulunmanın ise bu meziyeti yoktur,
İtiraz: Bu şekil üzere haz talebinde bulunan kimse kınanmıştır. Zira emirde bulunan Şâri´in kasdmı bu açıdan ihmal etmiş olmaktadır.
Cevap: Hayır, mutlak anlamda ihmal etmemiştir. Çünkü bu haz-lara ulaşma için genel anlamda işi Allah´a havale edince, onun için Şâri´in kastetmiş olduğu şeyin gereği de zımnen kendisi için meydana gelmiş olur. Bu durumda nazlarını elde etme konusundaki mükellefin kasdı, Şâri´in aslî kasdma ters düşmüş olmaz. Sonra bu hazlarm hükmü içerisine giren, (zımnen ve sünnetullah gereği) normal şartın hükmü altına girmiş olacaktır. Yani nikâh iîe sadece kadından istifadeyi kasteden bir kimse, bunun sonucunda çocuğun olacağını ve onun terbiyesiyle uğraşacağını, onun ve ailenin maslahatlarını teminle yükümlü olacağını bilmektedir, Keza o, bu işi normal yolundan gerçekleştirdiği zaman zevceye karşı nafaka yükümlülüğünün doğacağını ve onun ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olacağım da biliyordu. (Bu haliyle o zımnen de olsa, Şâri´in nikâhtan gözetmiş olduğu üreme şeklindeki aslî maksadı dikkate almış olmaktadır). Ancak şu iki kasıt birbirine eşit değildir:
(a) Daha başlangıçta emre uymuş olma kasdı ve hazlarm zımnen gerçekleşmiş olması.
(b) Daha başlangıçta hazlarm elde edilmesi kasdı ve emre uymuş olma kasdımn ise zımnen gerçekleşmiş olması.
Bütün bunlardan sonra ortaya çıkıyor ki, bu kısımda (muamelât) ameller işlenirken haz kasdımn bulunması, o amelin sıhhatini ortadan kaldırıcı bir etki göstermemektedir.
Soru: Farzetsek ki, haz peşinde olan kimsenin asla emre uymuş olma gibi bir düşüncesi olmasa ve sadece nefsîhazlarını talepte bulunsa; hatta bu hazların kendisine gayrımeşru yollardan ulaşmasına dahi hiç aldırış etmeyecek bir düşüncede olsa, fakat istediği hazza ulaşabilmesi için meşru yoldan başka da çaresi bulunmasa; acaba bu durumda, aslî kasıd bunun hakkında da bilkuvve mevcut olur mu
Cevap: Böyle bir kimsede de aslî kasıt bilkuvve mevcuttur. Çünkü bu kimsenin nazlarına ulaşabilmesi için meşru yoldan başka çare bulunmayınca, onu elde edebilmek için meşru olan yola başvurması aslî kasdı gözetmek demek olur. Meşru olan yolun seçilmesi emre uymuş olma ya da izin gereğiyle amel etmeyi da içerir. Bu ise, her ne kadar mükellefisin farkında olmasa bile, aslî ilk kasıt doğrultusunda hareket etmek demektir. Bu konu, Şâri´in kasdına muvafakat bahsinde geçmişti. Kişinin elde etmesini istediği şeye karşı olan kasdınm Şâri´in kasdına uygun gelip gelmediğine aldırış edilmeksizin heva ve hevesler peşinde nefsî hazlar elde etmek için yapılan amellere gelince, onun hak ve hakikat ile hiçbir ilgisi yoktur ve durumu gayet açıktır; durumunu aydınlatıcı tanıklar ise daha da açıktır,
Soru: Kişinin muhalefet kasdıyla amelde bulunması durumunda, onun hak ile değil de heva ve hevesler gereği işlemekte olduğu açıktır. Muhalefet kasdı olmaksızın işlediği amelleri ise mutlak surette heva ve heves doğrultusunda işlenmiş olmayacaktır. Daha önce bilmeksizin işleyen ve bu yüzden Şâri´in emrine muhalefet etmiş olan bir kimsenin hükmünün, unutarak işleyen kimsenin hükmü gibi olduğu ve o kimsenin amelinin mutlak surette heva ve hevesle işlenmiş sayılmayacağı geçmişti. Bilmeyerek işlenen ve Şâri´in emrine uygun düşmesi durumunda ise. onun amelinin genel olarak sahîh kabul edileceği ileride gelecektir ve bu halde de ameli heva ve hevesler sâiki İle işlenmiş olmayacaktır. Buna göre heva ve hevesler doğrultusunda amel eden bir kimse şayet Şâri´in emrine tesadüfen uygun hareket etmiş olursa, ona niçin heva ve hevesle amel etmiştir diyorsunuz; oysa ki bu adam Şâri´in kasdına uygun düşmüştür ve az önce geçtiği gibi Şâri´in emrine uygun düşme, o hazzı övgüye değer kılıyordu. Bu durumda ne diyeceksiniz
Cevap: Kişinin amelini muhalefet kasdı olmaksızın işlemesi durumunda bundan mutlaka Şâri´in kasdına uygun düşmüş olma gibi bir netice lâzım gelmez; aksine karşımıza üç ihtimal çıkar:
(1)
Muvafakat kasdı bulundurmuş olabilir.. Bu durumda:
(a) Mutlak isabet kaydetmiş olabilir. Meselâ, ilmine uygun olarak amel eden bir âlimin durumunda olduğu gibi. Bunda bir problem yoktur.
(b) Veya tesadüfen isabet kaydetmiş olabilir.
(c) Veya isabet edemez. Bu son iki kısım altına bilgisizce bir amelde bulunan kimse girer. Çünkü cahil bir kimse kendi düşüncesine göre amelin öyle olduğu, amelin kendi teşebbüs ettiği şekilde izin verilmiş olduğu zannmda bulunur ve bu haliyle o, muhalefet kasdı taşımaz. Ancak bu durumda olan cahil, o amel konusunda ihmal göstermiş kabul edilir ve bu yüzden sorgulanır. İhmalkâr kabul edilmemesi durumunda ise sorgulanmayabilir ve ameli uygun düşmüş ise geçerli kabul edilebilir de.
(2)
Şâri´in emrine muhalefeti kastetmiş olması durumunda ibâdetler konusunda ister uygun düşsün isterse muhalif, muhalefet gösterdiği şeye asla itibar edilmez. Çünkü mutlak surette kasda muhaliftir. Muamelât konusunda ise, asıl olan muhalif düşenlerin değil de uygun düşenlerin dikkate alınmasıdır.[149] Çünkü sıhhati için niyet şartı bulunmayan amellerin, şer´î kasda uygun ya da ters düşmüş olmasının bir önemi yoktur, önemli olan meşru şekle uygun düşüp düşmemesidir. Meselâ, bir kimsenin fasit niyetiyle bir akitte bulunması veya şarap zannıyla gülsuyu içmesi gibi. Ancak böyle bir kimsenin Şâri´in kasdına muhalefet etmesinden dolayı günah gerekecektir.
(3)
Ne muvafakatin ne de muhalefetin kastedilmemesi durumunda ise, amel sadece sırf haz kasdı ya da gaflet üzere işlenmiş olacaktır. Meselâ, ne işlediğini bilmeyen ya da ne işlediğini bilmekle birlikte sadece peşin hazlar arkasında olan, o şeyin meşru olup olmadığına aldırmayan kimsenin ameli gibi. Bu gibi ameller, eğer ibâdetler kısmından ise sahîh olmazlar; çünkü emre uyma niyeti bulunmamaktadır. Bu yüzden de unutan, gafil bulunan ve aklı başında olmayan kimseler mükellef tutulmazlar. Eğer muamelât kısmından ise ve Şâri´in kasdına da uygun düşmüşse sahih olurlar; aksi takdirde sahih olmazlar,
Bu noktada bir başka düşünce daha vardır: Şöyle denilir: Maksat bulunmadığına göre, uygun düşüp düşmeme dikkate alınmaz; çünkü muhalefet hususunda başıboşluk durumu doğar. Bu bakış açısının neticesi, çocuk, malını evirip çevirme konusunda Şâri´in kasdına uygun düşme endişesi bulunmayan sefih gibi kısıtlılık altında bulunan kimselerin davranışlarında kendisini gösterebilir. Bu yüzden de, bu gibi,kısıtlılık altında bulunan kimselerin her türlü tasarruflarının mutlak surette geçerli olmayacağını, kendi maslahatına uygun düşüp düşmeyeceğine bakılmayacağını söyleyenler olduğu gibi, maslahata ters düşenlerin değil de, uygun olan tasarruflarının geçerli olacağını söyleyenler de olmuştur. Tabiî bu görüşler, bu konudaki sözünü ettiğimiz bakış açısından kaynaklanmıştır. Buna göre maslahata mutlak anlamda yönelmiş bulunmak yeterli değildir. Kişi bu kasdıyla Şâri´e muhalif bulunmaktadır. Şöyle de denilebilir: Kasda ancak, onun neşet ettiği şeye nisbetle itibar edilir. Burada ise, kasıt bulunmamakla birlikte Şâri´in kasdına muvafakat meydana gelmiştir. Öyle ise netice sahihtir.
Fasıl:
Biz burada, muamelâttan olan amellerin, (meşru şekle uygun düşmek kaydıyla) Şâri´in kasdına muhalif bir niyetle işlenmiş olsa bile o sahihtir diyorsak, bunu fukâhanın ıstılahına göre sahihtir demiş oluyoruz. Ancak bu kitapta Hükümler bölümünde sıhhat ve butlan nev´inde anlattığımız hususları gözönünde bulundurduğumuz zaman ise, Şâri´in kasdına ters düşen her şey mutlak surette bâtıl olmaktadır. Ancak bu bâtilhkorada açıklanan anlamda olmaktadır.[150]Allah en iyisini bilir. [151]
Yedinci Mesele:
Şer´an talep konusu olan şeyler iki türlüdür: (a) Kazanç yolları ve
diğer dünya işlerini düzene koyma konusunda insanlar arasında yapı-lagelmekte olan âdetler türünden şeyler (âdiyyât, muamelât). Bunlar âcil dünyevî nazlara ulaşmanın yolları olmaktadır. Her türlü akitler, bütün çeşitleriyle mâlî tasarruflar bunlara girer, (b) Mükellefin Yaratıcısına yönelişi için kendisine gerekli olan ibâdetler türünden şeyler (İbâdât).
(a) Muamelât: Bu kısımda niyabet geçerlidir; bir insan başka birinin yerine geçebilir ve onun yerine o fiili işleyebilir. Ancak o fiil, bizzat kişinin kendisine has olmamalıdır. Muamelât konusunda, bir kimse başka birine ait faydaların temini, ona dokunacak zararlann uzaklaştırılması gibi konularda yardımcı ya da vekil olma vb. gibi yollarla onun yerini alabilmektedir. Çünkü, burada mükelleften yerine getirilmesi istenen şeyler, bir başkası tarafından da gerçekleştirilmeye elverişli şeylerdir: Satma alma, alma-verme, kir al ama-ki raya verme, hizmet, teslim etme-teslim alma... vb. gibi.
Bazı şej´ler de vardır ki, âdeten ya da şer´an sadece mükellefe has olan hikmetler için meşru kılınmışlardır: Yemek, içmek, giyinmek, barınmak gibi faydası şahsa münhasır kalan şeyler; yine nikâh ve ona tâbi olarak ortaya çıkan eşlerin birbirinden istifadelerinin helâlliği gibi şer´an niyabetin bulunamayacağı hükümler bu kısımdandır. Bu ve benzeri şeylerde, niyabet usûlü geçerli değildir. Çünkü bu tasarrufların meşru kılınmasında gözetilen hikmet, bizzat şahsın kendisine münhasır olup, başkalarına sirayet e...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
27 Eylül 2010, 02:06:22
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
Yanıtla #3 :
27 Eylül 2010, 02:06:22 »
Onuncu Mesele:
Hz. Peygamber´in bizzat kendisine has olan fiilleri hariç, getirdiği diğer hükümler ve yükümlülükler nasıl ki bütün mükellefler için genellik arzediyorsa, meziyet ve menkıbelerinde de durum aynıdır. Kendisine has olanlar hariç, Hz. Peygamber´e verilmiş bulunan her meziyetten, mutlaka ümmetine de örnekler verilmiş bulunmaktadır. Bunlar da, aynen teklifin umumîliği gibi genellik arzetmektedirler. Hatta Ibnu´l-Arabi´nin iddiasına göre, âdet-i ilâhînin tecellisi, Yüce Allah bir peygambere birşey vermişse, mutlaka o şeyden ümmetine de vermiş olması ve onları da ona ortak kılması şeklindedir. İbnu´l-Arabî daha sonra bu doğrultuda örnekler zikreder.Onun söyledikleri, bu ümmet hakkında da istikra neticesinde doğru çıkmaktadır. Şöyle ki:
Evvelâ, istinbat edilebilecek hükümler açısından onun yerini alma hususunda genel bir veraset bulunmaktadır. Ümmetten, konulmuş sınırlar yanında durarak, hüküm istinbatına gitmeksizin kulluk icrasında bulunmaları istenebilirdi ve usûlcülerin dediği gibi bu iş için nasslarm umûmî ve mutlak olmaları yeterli idi. Ancak Yüce Allah, kullarına Peygamberine has kıldığı bir meziyetle onları ayrıcalıklı kılarak ihsanda bulundu. Şöyle ki: Peygamberihakkında"Doğrusu, insanlar arasında Allah´ın sana gösterdiği gibi hükmedesin.[243] buyururken, ümmeti hakkında da "... Onlardan hüküm çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi"[244] buyurmuştur. Bu nokta açıktır; o yüzden sözü uzatmıyoruz.
İkinci olarak: Bu tezin doğruluğu pek çok yerde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan otuz tanesine işaretle yetineceğiz:
1. Allah´ın salâtına[245] mazhar olma: Yüce Allah Hz. Peygamber h&kkınâa"Şüphesiz Allah ve melekler peygambere salât ederler (onu överler).[246]buyururken, ümmet hakkında da "Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size salât (rahmet ve istiğfar) eden Allah ve melekleridir[247] "Rablerinin salâtı (mağfireti) ve rahmeti onlaradır"[248] buyurur.
2. Rıza: Yüce Allah Hz. Peygamber hakkında "Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de razı olacaksın"[249]ümmeti hakkında da "And olsun ki onları razı olacakları bir yere koyar[250] "Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah´tan razı olmuşlardır"[251] buyurmaktadır.
3. ve 4. Geçmiş ve gelecek günahların affı: Hz. Peygamber
hakkında "Allah böylece,´ senin geçmiş ve gelecek günahla ´i-nı bağışlar.[252] buyrulurken ümmeti hakkında da şöyle rivayet edilmiştir: Bu âyet indiği zaman ashap Hz. Peygamber´e gözay-dınlığı dilemişler ve "Bize ne var Yâ Rasulallah!" demişlerdi. Bunun üzerine "İnananerkek ve kadınları, içinde temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar; onların kötülüklerini Örter" [253]âyeti inmişti. Âyette geçen günahların affı, geçmiş ve gelecek hepsini kapsamaktadır. Birinci âyette Allah´ın nimeti tamamlamasından bahsedilmekte va "Sana olan nimetini tamamlar..." buyrulmaktadır. Ümmet hakkında da "Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz"[254] buyrulmaktadır ki, bu da dördüncü benzerliği teşkil etmektedir.
5. Vahiy yani nübüvvet: Yüce Allah Hz. Peygamber hakkında olmak üzere "Ey Muhammedi Şüphesiz sana da vahyet-tik.[255] ve benzeri anlamda âyetlerle Hz. Peygamber´e verdiği nübüvvetten bahsetmiştir. Bu son derece açıktır ve şahide ihtiyacı yoktur. Ümmet hakkında ise hadiste "Salih rü´ya nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür" [256] buyrulmuştur.
6. Kur´ân´ın murada uygun olarak inmesi: Hz. Peygamber
hakkında ´Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoş-nud olacağın kıbleye, ey Muhammad, elbette seni çevireceğiz"[257] buyrulmaktadır. Hz. Peygamber daha önce kıblenin Kabe´ye çevrilmesini arzuluyor ve bu doğrultuda vahiy bekleyip duruyordu. "Ey Muhammedi Bunlardan (zevcelerinden) istediğini bırakır, istediğini yanma alabilirsin.[258] âyeti bir başka örneği teşkil eder. Hz. Peygamber´e kadınlar sevimli kılındığı için, onun hakkında diğer müslüman erkeklere getirilen dört sınırı korunmamış, (daha Önce nikâhı altında kalan kadınları tutabileceği bildirilmiştir).[259]Ümmet hakkında Kur´ân´ın onların arzularına uygun düşmesine gelince; Hz. Ömer şöyle anlatır: "´Rabbime üç konuda muvafık düştüm[260]Birinde: "Yâ Rasûlallah! Keşke Makâm-ı İbrahim´i namaz yeri edinsen" dedim, hemen"Makâm-ı İbrahim´i namaz yeri edinin"[261]âyeti indi. Bir başka seferinde: "Ya Rasûlallah! Senin huzuruna iyi kimseler de kötü kimseler de giriyor. Keşke müminlerin annelerine perde arkasında bulunmalarını emretsen" dedim, bunun üzerine de "hicâb âyeti[262]indi. Bir başka seferinde, Hz. Peygamber´in bazı kadınlarını (gereksiz bazı talepleri üzerine)[263]azarladığını duydum. Onların yanma vardım ve kendilerine "Ya bu halinizden vazgeçersiniz, ya da Allah peygamberine sizden daha hayırlı eşler verir" dedim. Bunun üzerine de "Ey Peygamber eşleri! Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi olan... eşler verebilir"[264]( âyeti indi.´" Başka bir örnek: Bir kadına, kocası zıhar[265]yapmıştı. Kadın Hz. Peygambere gelerek, uzun süre kocasıyla aynı yastığa baş koyduklarını, ondan çocukları bulunduğunu... şimdi ise onun kendisine- zıhar yaptığını söyleyerek şikayette bulundu. Hz. Peygamber "Sen ona haram olmuşsun, yapabileceğim bir şey yok" buyurdu, f Kadın Hz. Peygamber ile tartışmaya girdikten sonra) başını göğe kaldırdı ve "Ben çaresizliğimi Allah´a arzederim" dedi. Sonra Hz. Peygamber´e tekrar başvurdu. Aynı cevabı aldı. Sonra üçüncü defa sormak için tekrar gitti.Bunun üzerine Allah şu âyetleri indirdi: "Ey Muhammedi Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işit mistir..."[266]Bu konuda araştırma yapanlar, bu türden pek çok âyet olduğunu göreceklerdir. Meselâ, ifk (iftira) olayında Hz. Âişe´nin atılan iftiralardan uzak olduğunu, kendi arzusu doğrultusunda gelen âyetler[267] ortaya koymuştu. O duygularını şöyle anlatıyor: "Ben o zaman günahsız olduğum İçin mutlaka Allah´ın beni temize çıkaracağına inanıyordum. Ancak, Allah´a yemin ederim ki, Allah´ın benim hakkımda okunacak bir vahiy indireceğini hiç zannetmiyordum; bence benim durumum Allah´ın Kur´ân´mda okunacak vahiy indirecek kadar önemli değildi. Şu kadar ki ben, Yüce Allah´ın beni temizleyecek bir rüyayı Hz. Peygamber´e göstereceğini ve beni böyle paklayacağını düşünüyordum. Fakat O, vahiy indirdi." Hilâl b. Ümeyye de: "Seni hak ile gönderene yemin ederim ki, ben elbette doğruyum ve Yüce Allah mutlaka sırtımı had cezasından kurtaracak bir vahiy indirecektir" demişti de bunun üzerine "Karılarına zina isnad edip de kendilerinden başka şahitleri bulunmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah´ı dört defa şahit tutmasıyla olur..."[268]âyetleri inmişti.
Bu husus, sadece Hz. Peygamber devrine hastır; çünkü onun vefatıyla vahiy kesilmiştir.
7. Şefaat: Hz. Peygamber hakkında "Belki de Rabbin seni övülecek bir makama [269] yükseltir" [270] buyrulmuştur. Bu ümmet hakkında da şefaatin bulunacağı sabittir. Meselâ Üveys hakkında Hz. Peygamber "Rebla ve Mudar mensupları kadarkişiye şefaat eder"[271]İmamlarınız, şefâatçilerinizdir"[272] vb.
8. Şerh-isadr (gönlü açmak): Hz. Peygamber hakkında "Ey Muhammedi Senin gönlünü açmadık mı [273] ümmet hakkında da "Allah kimin gönlünü İslâm´a açmışsa o, Rabbi katından bir nur üzere olmaz mı "[274] buyrulmuştur,
9. Sevgiye mazhariyet: Hz. Peygamber Allah´ın sev-
gilisidir. Bu husus hadisle sabittir. Hadis şöyle: Bir grup sahâbî kendi aralarında müzakere ediyorlardı. Biri: "Şaşılacak şey! Allah, yaratıklarından kendisi için dost (halil) edinmiştir" dedi. Bir diğeri: "Musa´nın kelâmından daha şaşılacak ne olabilir Zira onunla Allah konuşmuştur" dedi. Bir üçüncüsü: "Ya İsa! O Allah´ın kelimesi ve ruhudur" dedi. Bir dördüncüsü: "Âdem´e ne demeli! O Allah´ın seçtiğidir" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber Lonların yanlarına çıktı, selam verdi ve sonra: "Konuşmalarınızı işittim ve hayretlerinizi gördüm. Evet, Allah İbrahim´i dost edinmiştir. Doğrudur. Musa Allah´ın sırdaşıdır; onunla konuşmuştur. Doğrudur. îsa Allah´ın ruhudur. Doğrudur. Âdem, Allah tarafından seçilmiştir (safiyy). Bunlar hep doğrudur. Ancak dikkat edin, ben ise Allah´ın sevgilisiyim. Bunu Öğünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde hamd sancağını ben taşıyacağım. Bunu öğünmek için söylemiyorum. İlk şefaat eden ve şefaati ilk kabul edilecek olan benim. Bunu Öğünmek için söylemiyorum. Cennetin kapısını ilk çalacak olan benim ve Allah onu benim için açacak ve yanımda fakir müminler olduğu halde beni oraya koyacak. Bunu öğünmek için söylemiyorum. Ben şimdiye kadar geçenlerin de, bundan sonra geleceklerin de en şereflisiyim. Bunu Öğünmek için söylemiyorum.[275]
Ümmeti hakkında ise ".. .Allah, sevdiği ve onların da O´nu sevdiği ... bir millet getirecektir"[276] buyrulmuştur.
10. Yukarıdaki hadiste Hz. Peygamber´in cennete girecek ilk kişi olduğu, ümmetinin de aynı şekilde oraya girecekilk ümmet
olduğu belirtilmiştir.
ll. YineaymhadisteHz. Peygamber´in şimdiyekadar geçenlerin de, bundan sonra geleceklerin de en şereflisi olduğu belirtilmiştir. Ümmeti hakkında da "Siz, insanlar için ortaya çıkarılan... en hayırlı bir ümmetsiniz"[277] buyrulmuştur.
12. Hz. Peygamber ümmeti üzerine şahit kılınmıştır. Böylece, diğer peygamberlere nasip olmayan bir ayrıcalık kazanmıştır.[278]Kur´ân-ı Kerim´de şöyle buyrulur: "Böylece sizi insanlara şahit ne Örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahit ve örnektir."[279]
13. Harikulade olayların bulunması: Hz. Peygamber hakkıda mucize ve kerametler bulunmaktadır. Ümmetine ise, kerametler verilmiştir. Bu konuda, bir velînin, kendi veliliğini ispat için keramet ile meydan okuması caiz midir, değil midir konusunda ihtilaf edilmiştir. İşlemekte olduğumuz es...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
27 Eylül 2010, 02:09:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Mükellefin Şeriatla Yükümlü Tutulması
«
Yanıtla #4 :
27 Eylül 2010, 02:09:32 »
On İkinci Mesele:
Şeriat, bütün mükellefler hakkında genel ve onların her türlü durumlarını kapsadığı gibi, kez a her mükellefe nisbetle hem gayb hem de şühûd âlemleri için de geneldir; dolayısıyla zahirde bulunan herşeyi ona vurduğumuz gibi, bâtınla ilgili olan herşeyi de ona vurmak durumundayız. Delilleri:
(1)
Bir Önceki meselede geçen ve harikuladeliklerin şeriatın zahirine uymaması durumunda dikkate alınmamasını gerektiren deliller.
(2)
Şerîat hâkim konumdadır; mahkûm durumda değildir. Eğer meydana gelen harikuladelikler ve gayıbla ilgili durumlar, şeriatın umûmunu tahsis, mutlakını takyîd, zahirini tevil vb. edecek olursa, o zaman şerîat hâkim konumunda değil, mahkûm durumunda olacaktır. Böyle bir netice ise ittifakla sakattır; dolayısıyla böyle bir neticeyi gerektirecek olan şey de sakat olacaktır.
(3)
Harikuladeliklerin şeriata ters düşmesi, onların haddizatında bâtıl olduklarım gösterir. Şöyle ki: Harikuladelikler, bazen dıştan bakıldığında keramet gibi görünebilirler; fakat aslında keramet olmayıp şeytanın bir işi olabilirler. Nitekim Iyâz, Mâliki fakîhi Ebu Meysere ile ilgili şöyle anlatır: Bu zat, bir gece namaz için tahsis ettiği yerde ibadet, dua ve niyazda bulunurdu. Bu halde iken kalbinde bir duygu hisseder ve o anda kıble duvarı yarılır ve oradan büyük bir ışık çıkar. Sonra da ay gibi bir yüz belirir ve kendisine: "Ey Ebu Meysere! Yüzüme doy. Ben senin en yüce Rabbinim" der. Ebu Meysere, onun yüzüne tükürür ve: "Ey lanetli şeytan! Defol! ALLAH´ın laneti üzerine olsun!" diye karşılık verir. Abdulkadir Geylânî´den de şöyle anlatılır: Bir gün bu zat iyice susar. Bir de bakar ki, bir bulut kendisine doğru yönelmiş ve üzerine hafif hafif çisele meye başlamıştır. O da bundan içer. Sonra buluttan bir ses: "Ey Falan! Ben senin Rabbinim ve muhakkak ben sana haram olan şeyleri helal kıldım" diye nida eder. Bunun üzerine Geylâ-nî: "Lanetli şeytan defol!" dervebulutyokolur. Kendisine: "Onun İblis olduğunu nasıl anladın " diye sorduklarında da: ´Muhakkak ben sana haram olan şeyleri helal kıldım´ sözünden, diye cevap verir. Eğer şerîat hâkim konumda olmasa ve onun getirdikleri düsturlar bir kıstas olarak kullanılmasa idi, bu ve benzeri örneklerde gösterilen harikuladeliklerin şeytanî olduklarını bilme imkanı olmayacaktı.
Vahyin ilk başlangıç devresinde Hz. Hatice de, Hz. Peygamberin durumunu tesbit için buna benzer bir tutum içerisine girmiş ve ona şöyle demiştir: "Ey Amca oğlu! Bu sana gelen adamın tekrar geldiğinde bana haber verebilir misin " Hz. Peygamber de "Evet" dedi. Hz. Hatice: "O geldiği zaman, bana bildir" dedi. Hz. Peygamber, geldiğinde ona bildirdi. Hz. Hatice: "Amca oğlu! Kalk ve sol dizim üzerine otur" dedi. Hz. Peygamber de oturdu. Hz. Hatice: "Onu şimdi görüyor musun " dedi. Hz. Peygamber: "Evet," dedi. Sonra onu sağ dizi üzerine, daha sonra da kucağına oturttu ve her defasında da onu hâlâ görüp görmediğini sordu. Hz. Peygamber de "Evet" cevabını verdi. Ravi şöyle devam eder: Sonunda Hz. Hatice başım açtı ve örtüsünü üzerinden attı; Hz. Peygamber de kucağındaoturuyor idi. Sonra Hatice: ´"Yine görü-yormusun " diye sordu. Hz. Peygamber "Hayır," cevabını verdi. Birri-vayette de: Hz. Hatice kocasını elbisesinin içerisine almıştı. Bunun Üzerine de o gözükmez olmuş gitmişti. Böyle bir denemeden sonra Hz. Hatice kocasına: "Ey Amca oğlu! Metinol ve sanamüjdeler olsun! Çünkü ALLAH´a yemin ederim ki, o muhakkak bir melektir; o asla bir şeytan değildir" demişti.[371]
İtiraz: Velî kullara has olmak üzere daha başka bilgi vasıtaları (medârik) da vardır ve onlar, bunlar sayesinde şer´î kıstaslara ihtiyaç duymazlar.
Cevap: Bu itiraz yerinde değildir. Dediğiniz gibi olduğunu kabul etsek bile, bu takdirde bu bilgi yolları kerametler ve harikuladelikler cümlesinden olacaktır. Zira bunlar ancak ALLAH´ın veli kullarına has bulunmaktadır. Bu durumda bunlarla, diğer müşahade edilen harikuladelikler arasında bir fark bulunmayacaktır. Neticede bunların sahih olup olmadığını kendisine vuracağımız mutlak bir kıstasın, onun sıhhatine tanıklık edecek bir şahidin bulunması gerekecektir ve o takdirde teselsül lâzım gelecektir; teselsül ise bâtıldır. Bu konuda yalnız başına hissetme, duyma (vicdan) iddiası yeterli değildir. Çünkü, hissin sadece bir his olması açısından onun fesat ya da sıhhatini gösterecek bir delil bulunmamaktadır, Örneğin elemler ve hazlar inkar olunamayan hislerdendir; bununla birlikte bu onların şer´an sahih ya da fâsid olduklarını göstermez. İnsanın kendisini kurtaramadığı diğer durumlar da aynı şekildedir. Meselâ Öfke halini ele alalım: Bir olay insanı kızdırdığı zaman öfke hali diğer duygulardan farksız olarak ortaya çıkar ve bunu inkâr etmek de mümkün değildir. Bununla birlikte bu his, eğer ALLAH için ise övgüye değer bulunur; ALLAH için değilse de yergiye konu olur. Bu durumda bir duygu olarak tamamen aynı olan bu İki tür Öfkenin arasını ayırabilmek için mutlak surette şer´î bakış açısına ihtiyaç vardır. Zira şer´î kıstaslara vurmaksızın, kişiye hâkim olan şu öfke yergiden uzak ve övgüye değerdir denilemez. Zira birşeyin övgü ya da yergiye lâyık olduğunun belirlenmesi aklın değil Şâri´in işidir. Bu durumda onun övgüye değer olduğu şerîat olmaksızın nereden bilinebilecektir Bu, şerîat olmaksızın asla bilinemez. Böyle bir ayırımın mürebbî ya da muallime (eğitimci ya da öğretmen) nisbet edilmesi de doğru değildir. Çünkü aynı durum burada da geçerlidir.
Konu ile ilgili asıl problem şudur: Harikuladelikler insanın kudreti dahilinde olmayan şeylerdir. Kullar, kendi arzularıyla onları kazanamayacakları gibi kendilerinden de uzaklaştıramazlar. Çünkü bunlar tamamen ALLAH vergisidir ve O, bunları kulları içerisinden dilediği kimselere vermektedir. Bu durumda harikuladelikler insandan çıktığında, bunlar hakkında onların şeriata uygun olmadığını far-zetsek bile şeriatın bir hükmü bulunmayacaktır. Bunlar, insana kendi kesbi olmaksızın ansızın ânz olan elem ve ağrılarla, neşe ve sevinçler gibidirler. Nasıl ki, bu şeyler şer´an güzel ya da çirkin (hüsün ve kubuh) diye nitelenemezse, onlara şer´î bir hüküm bağlanmıyorsa burada da durum aynıdır. Hatta bunlara en çok benzeyen şeyler bayılma, delirme vb. gibi hallerdir. Başkalarına dokunan bir zarar söz konusu olsa bile, bu gibi hallere taalluk eden bir hüküm bulunmamaktadır. Mesela deli bir kimse, deliliği sırasında bir mal telef etse veya bir kimseyi öldürse ya da içki içse kendisine bir hüküm terettüp etmemektedir.[372]Aynen burada da durum aynı olmaktadır. Dikkat edilecek olursa bu gibi zevatın istiğrak halleri ile nakledilen olaylar tam bir benzerlik arzeder; onların üzerlerinden namaz vakitleri geçer de hiç haberleri olmaz. Mükâşefe ve istiğrak hallerinde va´dlerde bulunurlar, fakat yerine getirmezler. Başkalarının mahremiyetlerine vâkıf olmak[373] gibi yollarla insanların hallerine muttali olurlar. Onlarda meydana gelmiş ya da onlar hakkında nakledilmiş bu ve benzeri şeyler, onlar isteseler de istemeseler de yerini bulmuş şeylerdir. Bu durumda bu gibi şeyler nasıl olur da şer´î hükümler altına sokulmak istenir !
Cevap: Geçen deliller, meselenin esasını isbat için yeterlidir. İtiraz olarak serdedilen şey yerinde değildir. Çünkü, harikuladeliklerin elde edilmesi ya da uzaklaştırılması her ne kadar insan kudretinde değilse de, onun kudretinin, bu neticelerin (müsebbeblerin) sebepleriyle bir taalluku bulunmaktadır. Daha önce de geçtiği üzere, mükellefin emredilerek ya dayasaklanılarak muhatap tutulduğu şey sebebler olmaktadır. Müsebbebler ise, ALLAH´ın yaratmasıdır. Harikuladelikler de bu cümledendir. Yine daha önce de geçtiği gibi, sebeblerden doğan müsebbebler, hüküm bakımından sebebiyet verdiği için mükellefe nisbet edilmektedir. Çünkü müsebbebler konusunda ALLAH´ın koyduğu âdet-i ilâhiye şöyledir; Müsebbebler, sahihlik ve bâtıllık, doğruluk ve eğrilik gibi konularda sebeblere bağlanmıştır. Harikuladelikler de, yükümlü kılınan sebebler üzerine terettüp edilen müsebbeblerdir. Nitekim bunlar, amel konusunda sünnete sarılma ölçüsünde, onları her-türlü şaibelerden, arzu ve hevesin etkisinden arındırma oranında gerçekleşmektedir.Normal amellerin neticesinden o amellerin doğru olup olmadıkları sonucu çıkarılabilmektedir; dolayısıyla burada da durum aynı olacaktır. Yüce ALLAH şöyle buyurur; "Ancak işlediklerinizin karşılığını görürsünüz"[374] ´Ya siz yaptıklarınızdan başka bi -şey için mi cezalandırılacaksınız[375] Kudsî hadiste de; "Ey kullarım! Bunlar sizin amellerinizdir; onları sizin içirusayıyorum ve sonra onları eksiksiz olarak size veriyorum" buyrulur.[376] Bu nassîar, hem dünyevî hem de uhrevî amellerin karşılığım kapsamaktadır. Muamelât konusunda mevcut bulunun fıkhı ferî meseleler de aynen âdetlerin şehâdeti gibi burada konumuza tanık olmaktadır. Bu haliyle konu, genel anlamda kesinlik arzetmektedir.
Durum böyle olunca, hak ya da bâtıl şekilleriyle meydana gelen harikuladelikler, bunların öncesi bulunan riyazete nisbet edilmiş olmaktadır. Neticeler, şüphesiz mukaddimelere tâbi olurlar. Bu durumda teklifi hüküm, mukaddimeleri açısından harikuladeliklere de taalluk etmiş olur ve sahibi onunla mesul tutulur. Bu haliyle de harikuladelikler şer´î bakış açısından dışarı çıkmış olmazlar. Hastalık,- delilik vb. gibi mükellef tarafından işlenmiş bir sebebi bulunmayan haller ise böyle değildir; zira onlara herhangi bir teklifi hüküm taalluk etmez.. Eğer onlarda da mükellefin bu gibi hallere sebebiyet verdiğinifarzede-cek olsak, o takdirde bu gibi haller mükellefe nisbet edilmiş olacak ve kendisine yükümlülük hitabı taalluk edecektir. Meselâ kendi iradesiyle meydana gelen sarhoşluk vb. gibi. Bu izahtan da anlaşılacağı üzere, şeriat harikuladelikler üzerinde hâkim konumdadır ve onun çerçevesi dışına hiçbir şey çıkmamaktadır.
Allahu a´iem!
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
«
Son Düzenleme: 27 Eylül 2010, 02:10:34 Gönderen: Ayten
»
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa: [
1
]
2
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...