> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > El- Muvafakat - Şatibi > Muhkemlik Ve Müteşâbihlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhkemlik Ve Müteşâbihlik  (Okunma Sayısı 1402 defa)
29 Eylül 2010, 00:24:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Eylül 2010, 00:24:49 »



Muhkemlik Ve Müteşâbihlik

Birinci Fasıl: Muhkemlik Ve Müteşâbihlik

Bu konu için altı mesele sözkonusudur:

Birinci Mesele:



´Muhkem´ kelimesinin genel ve özel olmak üzere iki kullanılış şekli vardır:

´Muhkem´, özel anlamda kullanıldığı zaman mensûh olmayan kastedilir. Bu durumda bu ifade, nâsih ve mensûh bilginlerinin kul­lanmış olduğu terim olmaktadır. O hükmün nâsih olup olmaması arasında ise fark yoktur. Onlar bu kelimeyi: ´Bu âyet muhkemdir´; ´Bu âyet mensûhtur´ şeklinde kullanırlar.

Genel anlamda kullanıldığı zaman bu kelime ile, açık ve vazıh olup mânâsının anlaşılması için bir başka şeye ihtiyaç göstermeyen şey kastedilir.

´Müteşâbih´ ise, birinci kullanılış şeklinde ´mensûh´ terimini karşılamaktadır. İkinci kullanılış şekline göre ise, lafzından ne murad edildiği anlaşılamayan anlamındadır. Araştırma ve düşün­me yoluyla anlaşılabilir olup olmaması farketmez. "Sana Kitab´ı indiren O´dur. Onda kitabın anası olan muhkem âyetler vardır. Di­ğerleri de müteşâbih âyetlerdir. Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların müteşâbih olanlarına uyarlar[1] âyetinde geçen müteşâbih ifadesi, müfessirlerce işte bu anlamda anlaşılmıştır, ikinci kullanılış şekliy­le muhkem ve müteşâbih kavramlarının altına, Hz. Peygamber´in "Helal bellidir, haranı bellidir; aralarında ise ´müştebihat´ (yani hangisinden, olduğu ayırt edilemeyenler) vardır"[2] hadis­lerine sözü edilenler de girmektedir. Açık olan muhkemdir; müşte-bi-hât yani durumu karışık olup helal ya da haramlığı ayırt edile­meyen de müteşâbihtir. Her ne kadar âyet ile hadiste sözü edilen müteşâbihlik yönü ayrı ayrı[3] ise de sonuçta mânâ birdir. Çünkü bu hitabın anlaşılmasına yönelik bir durumdur.[4]Bu mânâ gözönüne alındığı zaman, muradın ne olduğunu açıklayıcı unsur (mübeyyin) bilinmeden önce, mensûh, mücmel, zahir, âmin ve mutlakın da müteşâbih kavramının altına girdiği görülecektir. Öbür taraftan da; nâsih, hükmü sabit olanlar, mübeyyen, müevvel, muhassas ve mukayyed[5] de muhkem kavramı altına gireceklerdir.[6] [7]

İkinci Mesele:


Müteşâbihliğin şer´î nasslarda varlığı bilinmektedir. Ancak bunun miktarı nedir Bunlar az mıdır Yoksa çok mudur İnceleme bu konu üzerindedir. Sabit olan müteşâbih unsurların çok değil az olduğudur. Delilleri:

1.

Bu konuda açık nass vardır: Bu Yüce Allah´ın şu buyruğu ol­maktadır: "Sana Kitab´ı indiren O´dur. Onda kitabın anası olan muhkem âyetler vardır. Diğerleri de müteşâbih âyetlerdir.[8] Muh­kemler hakkında "onlar kitabın anasıdır (ümmü´l-kitâb)" buyurul-ması onların büyük çoğunlukta olduklarını gösterir. Birşeyin anası, o şeyin büyük çoğunluğunu ve tamamına yakın kısmını teşkil eder. Meselâ yolun büyük kısmı anlamında ´ümmü´t-tarîk´ derler. Bey­nin bütün parçalarını içerisine alan ve onu her taraftan kuşatan beyin zarı için de ´ümmü´d-dimâğ´ tabirini kullanırlar. Ümm, aynı zamanda asıl, esas mânâlarına da gelir. Bu anlamda Mekke için ´Ümmü´1-kurâ´ (şehirlerin anası) denilir; çünkü yerküre oradan yaratılmaya başlamıştır. Bu anlamda da mânâ birinciye çıkar.[9] Du­rum böyle olunca âyette bulunan "Diğerleri de müteşâbih âyetler­dir´[10]kısmı ile az olan taraf kastedilmiş olmaktadır.

2.

Eğer müteşâbih çok olsaydı o zaman karıştırma ve çıkmaza gir­me çok olurdu ve bu durumda Kuran hakkında onun bir beyan ya da hidayet kaynağı olduğunu söylemek mümkün olmazdı. Halbuki bu tür pek çok âyet bulunmaktadır: "Bu Kuran, insanlara bir açık­lama, sakınanlara yol gösterme (hidayet) ve bir öğüttür[11] "Müttekîler için bir hidayettir[12]"Sana da insanlara gönderileni açıklayasın[13]diye Kurân´ı indirdik."[14] Kuran, sadece insanlar ara­sında meydana gelen anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak ve onların problemlerine çözüm getirmek için gelmiştir. Müşkil ve açık-seçik olmayan birşey, sadece yeni açmazlara ve şaşkınlıklara sebep olur ve asla hidayet ve beyan özelliği taşımaz. Oysa ki, şeriat ancak bir beyan ve hidayettir. Dolasıyla bu da, müteşâbihin çok olmadığının bir delili olur. Öyle ki, eğer bizzat nass şeriatta müteşâbih unsurla­rın bulunduğunu göstermeseydi, müteşâbihlikten sözetmeye imkan bile olmayacaktı. Ancak nass ile varlığı bildirilen bu müteşâbih un­surlar, mükellefe iman ve tasdik ötesinde bir hüküm getirmemek­tedir ve bu durum gayet açıktır.

3.

İstikra: Müctehid şer´î deliller üzerinde düşündüğü zaman, onların belli bir düşünce sistemi üzerine oturduğunu, hükümleri­nin düzen içerisinde olduğunu, bütün yönleriyle hep aynı bütünün özelliklerini taşıdığını görecektir. Nitekim şu âyetlerde de bu husus belirtilmiş bulunmaktadır: "Bu Kitap, hakim[15] ve haberdar olan Allah tarafından, âyetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap´tır[16]"işte bunlar, hikmetli Kitab´ın ayetleri-dir[17] "Allah, âyetleri birbirine benzeyen ... Kitab´ı sözlerin en gü­zeli olarak indirmiştir.[18] Birbirine benzeyen demek, başı sonunu, sonu da başını tasdik eden demektir. Başı sonu derken nüzul yö­nünden önce inenlerle sonra inenleri kastediyorum,

İtiraz: Müteşâbih azdır nasıl diyebilirsiniz Az önce tefsir edi­len anlamda müteşâbih gerçekten çoktur; çünkü onun kapsamına mensûh, mücmel, âmm, mutlak ve müevvelden pek çoğu girmekte­dir. Bu sayılanlardan her biri altında ise pek çok tafsilat vardır. Hatta bu konuda İbn Abbas´tan nakledilen: "Allah herşeyi bilici­dir"[19] âyeti hariç, hiçbir âmm ifade yoktur ki, tahsis görmesin" sö-1 zü iddiamızın isbatı için yeterlidir. Şer´î deliller üzerinde kâidele-riyle birlikte detaylarıyla düşünen kimse, onların mahut bidüziye-lik üzere olmadıklarını görür. Meselâ zarûriyyâttan olan vâcibler, zahirde mutlak ve umûmî olarak vacip kılınmışlardır. Sonra hâcî, tekmili ve tahsîni esaslar gelmiş ve onları pek çeşitli şekillerde ve sayılamayacak kadar çok yerde kayıtlamışlardır. Amm ile zikredi­len diğerlerinde de durum aynıdır.

Sonra sen şeriatta üzerinde ittifak edilen konuların, ihtilaf ko­nularına nisbetle çok az olduğunu göreceksin. Bilindiği gibi, üzerin­de görüşbirliği edilen şey açıktır; üzerinde ihtilaf edilen şey de ka­palıdır. Çünkü ihtilafı doğuran şey, şüphesiz ki hükmün mahallin­de mevcut bulunan müteşâbihliktir. Bunlara ilaveten şunu da söy­leyelim: Şeriatın getirdiği yükümlülüklerin esasını emir ve nehiy o-luşturur. Buna rağmen herşeyden önce bunların mânâlarında, son­ra kiplerinde, daha sonra da ´yap´ ve ´yapma´ ifadelerinin emir ve nehiy için tayin edilmiş kip olup olmadığı[20] konusunda ihtilaf edil­miştir. Bununla kalınmamış ne gerektirdiği[21] konusunda ihtilaf edilmiş ve pek farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bu esas üzerine ku­rulmuş üzerinde ittifak edilen, edilmeyen her ferî mesele, bu du­rumda ihtilaf konusu olacak[22] ve bu durum icmâ yoluyla—ki bu çok nadirdir— bir yöne doğru belirleninceye kadar devam edecektir.

Sonra mânâsı lafızlarından elde edilen deliller, kitabın baş ta-rafinda belirtilen kesinliği zedeleyici on unsurdan uzak olduğu sa­bit olmadıkça şaibeli olmada devam eder. Bunların olmadığını tes­pit ise gerçekten çok zor bir iştir.

İcmâa gelince, bu başta tartışmalı bir konudur. Sonra icmâ sa­bit olsa bile, onun ittifakla hüccetliğinin sabit olabilmesi için ger­çekten pek çok şart[23] bulunmaktadır. Bu şartlardan birisi bulun­madığı zaman icmâ hüccet olmayacak ya da üzerinde ihtilaf edilen türden olacaktır.

Sonra âmm lafızlar konusunda tâ baştan ihtilaf bulunmakta­dır. Onun için acaba belli bir sîga var mıdır, yok mudur Eğer var dersek, o zaman onun amelini icra edebilmesi ancak ileri sürülen belli şart ve niteliklerle mümkün olabilecektir. Aksi takdirde mu­teber olmayacak ya da üzerinde ihtilaf edilen konulardan olacaktır. Mutlak ile mukayyed arasındaki ilişki de aynıdır.

Hem sonra delillerin büyük çoğunluğunun delaleti nass[24] ol­mayıp, tevile açık bulunduğuna göre araştırmacının Önünde ihti­mallerden mutlak surette uzak bir delil kalmayacaktır.

Sonra vâhid haberler şeriatta bir esas (umde) olmaktadır ve bunlar deliller içerisinde büyük bir çoğunluğa sahiptirler. Bunlara ayrıca sened yönünden de zayıflık bulaşır. Hatta bunların hüccet olup olmadıkları tartışmalıdır. Eğer hüccetliği kabul edilirse, keza bunların da sıhhat şartları bulunacaktır ve bu şartların bulunma­ması durumunda delilliği zedelenecek ve kendisi ile amel edilmeye­cek yahut da amel edilmesi hakkında ihtilaf sözkonusu olacaktır.

Delillerden hüküm çıkarmanın bir yolu da ´mefhûm´a[25] itibar etmektir. Mefhûm konusu ise tamamen ihtilaflıdır. Bu durumda ih­tilaflı olan bu delillerden üzerinde görüşbirliği edilen bir sonuca ulaşılması mümkün değildir.

Sonra kıyasa döndüğümüzde daha büyük ihtilaflarla karşı kar­şıya kalıyoruz. Çünkü herşeyden önce kıyasın kendisi üzerinde ih­tilaf bulunmaktadır. Sonra onun çeşitleri, illeti belirleme yolları Ve sıhhat şartları konularında büyük görüş ayrılıkları olmuştur. Buna rağmen yirmibeş itiraz konusundan uzak olması da gereke­cektir. Böyle bir delilin şaibelerden uzak olması ve sonunda açık seçik bir hüküm ortaya koyabilmesi gerçekten de çok uzak bir ihti­maldir.

Bir başka nokta daha var: Her bir şer´î istidlal, iki mukaddime üzerine kurulmak durumundadır. Birisi şer´îdir ve onlar üzerinde durmada su götürür unsurlar vardır, ikincisi ise, nazarî (fikrî) mu­kaddimedir ve menâtm (yani hükmün dayanağı, mahalli) belir­lenmesine yöneliktir. Hükmün her menâtı ise zorunlu olarak bili­nebilecek şeyler değillerdir. Aksine çoğu kez onları inceleme ve araştırma sonucunda bulmak mümkün olmaktadır. Bu durumda şer´î delillerin büyük ço...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhkemlik Ve Müteşâbihlik
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:18:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhkemlik Ve Müteşâbihlik rüya tabiri,Muhkemlik Ve Müteşâbihlik mekke canlı, Muhkemlik Ve Müteşâbihlik kabe canlı yayın, Muhkemlik Ve Müteşâbihlik Üç boyutlu kuran oku Muhkemlik Ve Müteşâbihlik kuran ı kerim, Muhkemlik Ve Müteşâbihlik peygamber kıssaları,Muhkemlik Ve Müteşâbihlik ilitam ders soruları, Muhkemlik Ve Müteşâbihlikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes