> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > El- Muvafakat - Şatibi > Fetva
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fetva  (Okunma Sayısı 1126 defa)
29 Eylül 2010, 23:54:42
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Eylül 2010, 23:54:42 »



Fetva

İKİNCİ TARAF: FETVA


MÜCTEHİDİN VERDİĞİ FETVAYA MÜTEALLİK KONULAR



Konu dört mesele altında ele alınacaktır:

BİRİNCİ MESELE:


Müftî, ümmet içerisinde peygamber makamında bulun­maktadır.[1]

Buna aşağıdaki hususlar delâlet eder:

(1)

Bu konuda naklî deliller vardır: Meselâ hadislerde şöyle buyu-rulur: "Şüphesiz âlimler, peygamberlerin varisleridir, Peygamberler ne dinar ne dirhem miras bırakmamışlardır; onlar miras olarak sadece ilim bırakmışlardır[2]"Ben uyumakta iken (rüyamda) bir bardak süt ikram edildi. Ben ondan içtim. Öyle kandım ki, bana kanmışlık tâ tırnaklarımdan çıkıyor gibi geldi. İçmemden arta ka­lanı Ömer b. Hattâb´a verdim" Orada bulunanlar: "Bunu ne ile yordunuz Yâ Rasûlallah!" diye sordular. O da: "İlim ile" buyurdu. Bu hadiste ifade edilen şey, miras anlamına gelir. Öbür taraftan Rasûlullah, "Sen ancak bir uyarıcısın[3]âyetinde de ifade­sini bulduğu üzere uyarıcı (nezîr) olarak gönderilmiştir. Allah Teâlâ, ulemâ hakkında ise: "Mü´minlerin hepsi toptan sefere çıkma­ları doğru değildir. Onlardan her topluluktan bir grup dinde (dini ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndükle­rinde (onları) uyarmak için geride kalmalıdır"[4] buyurmaktadır. Buna benzer daha başka nasslar da vardır.

(2)

Müftî, hükümlerin tebliği konusunda Rasûlullah´m na­ibi olmaktadır. Konu ile ilgili olarak Rasûlullah şöyle bu­yurmaktadır: "Dikkat edin! Burada hazır bulunanlarınız, burada olmayanlara (bu anlattıklarımı) ulaştırsın![5]; "Bir âyet de olsa, onu benden tebliğ edin![6] "Siz işitirsiniz, sizden işitilir, sizden işi­tenden işitilir..[7]Müftînin, Rasûlullah´ makamına kâ­im olmasının mânâsı işte budur.

(3)

Müftî bir bakıma Sâri´[8] sayılmaktadır. Çünkü şeriat adına bil­dirmiş olduğu şey, ya bizzat şeriatın sahibinden menkuldür, ya da bu nakillerden istinbât yoluyla çıkarılmış şeylerdir. Birinci tısım karşısında müftî, sadece tebliğci durumundadır. İkinci kısımdan olan hükümlerde ise, müftî, hüküm inşası konusunda O´nun maka­mına kâim bulunmaktadır. Hüküm inşâ[9] yetkisi de sadece Şâri´e aittir. Madem ki müctehid, kendi değerlendirmesi ve içtihadına gö­re hüküm inşasına yetkili kılınmıştır, işte bu açıdan o da, Sâri´ kavramı altına girmektedir. Bu noktadan hareketle kendisine tâbi olunması ve koymuş olduğu hüküm doğrultusunda amel edilmesi vacip olmaktadır. Bu, Rasûlullah´a halef olmak demektir. Dahası, müftînin sadece tebliğci durumunda olduğu menkûl şeriatla ilgili olarak, gerek şer´î lâfızlardan mânâların anlaşılması açısından ve gerekse (uygulama esnasında) onların dayanaklarının tesbiti (tahkîku´l-menât) ve hükümlere indirgenmesi açısından, on­lar üzerinde durması ve değerlendirme yapması zarureti vardır. Her iki iş de, yine müftî tarafından yapılacaktır. Dolayısıyla o, bu açıdan da Sâri´ makamına kâim bulunmaktadır. Nitekim hadiste: "Kur´ân´ı okuyup (anlayan) kimse, nübüvveti iki böğrü arasına al­mış demektir"[10] buyurulur.

Şu halde müftî, peygamber gibi Allah Teâlâ´dan haber veren kimse konumundadır, yine peygamber gibi kendi değerlendirmesi­ne tâbi olarak şeriatı mükelleflerin fiillerine indirgemektedir, emri, hilâfet menşuru[11] ile ümmet hakkında peygamber emri gibi geçerli olmaktadır. JBu yüzden de: "Ey inananlar! Allah´a itaat edin, Pey-gamber´e ve sizden olan ulû´l-emre itaat edin!"[12]âyetinde onlara "ulâ´l-emr" adı verilmiş ve itaatleri, Allah´a ve -peygamberine itaat ile eş tutulmuştur.

Bu mânâya delâlet eden deliller çoktur.

Bu husus üzerine bir başka mânâ daha doğmaktadır ki, o da şudur:" [13]

İKİNCİ MESELE:


Müftîden sadır olan fetva, sözü ile olduğu gibi fiili ve ikrarı (onay) yolu ile de olur.

Sözlü fetva: Söz ile verilen fetva konusu açıktır; dolayısıyla üzerinde durmaya gerek yoktur.

Fiilî fetva: Fetvanın fiil ile olabilmesi iki yoldan olur:

(1)

Fiil, kullanılışı yaygın olarak bilinen bir konuda anlatma kasdı içerir. Bu tür fiiller açık söz yerine geçer. Meselâ Rasûlullah parmaklan açık olarak iki elini göstermiş ve: "Ay böyle, böyle ve böyledir[14] buyurmuştur. Rasûlullah´a hacc hak­kında soru sorulmuş ve (soruyu soran kişi): "Şeytan taşlamadan ön­ce kurban kestim. Ne gerekir " demiş, Rasûlullah da başı ile işaret etmiş ve "Bir günah yoktur" demiştir.[15] Yine Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "İlim alınır, ortaya bilgisizlik ve fitne­ler çıkar, here çoğalır" Dediler ki: "Here nedir Yâ Rasûlallah!" O eliyle: "işte böyle" buyurdu ve sanki Öldürmeyi tarif ediyormuş gibi eliyle işarette bulundu.[16]Güneş tutulması (küsûf) hakkındaki Hz. Âişe hadisi de böyledir. Şöyle ki: Esma, namaz kılmakta olan Hz. Aişe´ye gelmiş ve "İnsanların bu hali ne " diye sual sormuş. O da başı ile göğe işaret etmiş. "Bu bir âyet midir " demiş. Hz. Âişe de: "Başı ile (evet anlamına) işaret etmiş"[17] Rasûlullah kendi­sine namaz vakitlerini soran kişiye: "Bu iki günü bizimle birlikte kıl!" demiş, sonunda da: "Vakit, bu ikisi arasındadır" buyurmuş­tur.[18] Bu mânâda örnekler gerçekten pek çoktur.[19]

(2)

Nümune-i imtisal olma ve bu amaçla gönderilmiş bulunması­nın gereği olarak fiillerin beyan mânâsı içermesi: Bunun esası[20]Al­lah Teâlâ´nın şu buyruğudur: "Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki (bundan böyle) evlâtlıkları, kanlarıyla ilişkilerini kestikleri (onları boşadıkları) zaman o kadınlarla evlen­mek hususunda mü´minlere bir güçlük olmasın´[21]Hz. İbrahim hakkında ise: "İbrahim´de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır.[22] buyurur. Örneklik, fiilin, ör­nek alman kimsenin işlediği şekil üzere işlenmesidir. Bizden önce­kilerin şeriatı, bizim de şeriatımı zdır. Rasûlullah, Ümmü Seleme´ye: "Ben oruçlu olduğum halde, eşlerimi öper olduğumu ona bildirseydin ya[23]buyurmuştu. Yine o: "Beni nasıl namaz kılar­ken görüyorsanız, siz de öyle kılın![24]"Hac menâsikinizi[25]benden ahn![26] buyurmuştur. Rasûlullah´ın fiillerine uyma konu­sunda İbn Ömer hadisi vb. gizli kalmayacak kadar açıktır.[27] Bütün bunlar sebebiyle usûlcüler, hükümlerin beyanı konusunda onun fi­illerini sözleri mesabesinde kabul etmişlerdir.

Durum böyle olup müftînin Rasûlullah´ın makamına kaim ve onun naibi durumunda olduğu sabit olunca, bundan müftî­nin fiillerine de aynı şekilde uyulması lâzım geleceği sonucu çıkar. Bu durumda, eğer fiili ile beyan ve anlatım kastetmişse ona uyma­nın gerekli olacağı açıktır. Böyle bir kasdı bulunmaması halinde ise hüküm, iki açıdan dolayı yine aynı şekilde olacaktır.

(1)

Müftî varistir. Varis olduğu kişi yani Raaûlullah hem sözü hem de fiili ile mutlak anlamda örnek bulunuyordu. Dolayısıy­la onun yerini alan vâris de aynı şekilde olacaktır. Aksi takdirde gerçek anlamda bir verasetten bahsetmek mümkün olmaz. Şu hal­de müftînin fiilleri de, aynen sözlerinde olduğu gibi örnek alınma durumundadır; onları bu şekilde değerlendirmek gerekecektir.

(2)

Fiillerin örnek alınması toplum içerisinde gözde büyütülen insanlara nisbetle insan yaratılışında mevcut bir sırdır.[28] İnsan­ların, yaratılışlarında bulunan bu özellikten koparılmaları hiçbir şekil ve halde mümkün değildir. Özellikle de itiyat halini alması, sürekli tekrarlanması ve örnek alman kişiye karşı bir muhabbet ve meyil duyulması halinde bu imkânsızdır. Eğer bu halde bulunan bir kimse, bazı insanlarca örnek alınıp kendisine uyutmuyorsa, bi­lesin ki bu mutlaka bir başka örneğe uyulması sebebiyle olmakta­dır. Bu durum[29] Rasûlullah zamanında iki yerde ortaya çıkmıştır:

a) Birincisi şudur: Rasûlullah müşrikleri inançsızlık­tan imana, putlara tapmaktan Allah Teâlâ´ya kulluk ve ibadete davete başladığı zaman, onların örnek aldıkları şeylerin en başında ataları geliyor; onlara uyulması ve on­ların örnek alınması ilke kabul ediliyordu: "Onlara (müş­riklere) ´Allah´ın indirdiğine uyun!´ dendiği zaman onlar: ´Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.´ dediler"[30]Yine onlar: ´Tanrıları, tek tanrı mı yaptı" Doğ­rusu bu tuhaf birşeydir!´ dediler"[31] Bu ve benzeri âyetler bu gerçeği ifade etmektedir. Rasûlullah onları uyarmaya devam etti; onlar ise, atalarım üzerinde bulduk­ları gidişata ısrarla devam ettiler. Sonunda iş harbe kadar gitti. Onlar buna razı oldular; fakat gidişatlarını terketme-diler. İşin ilginç tarafı, kendilerinin davet edildikleri şeyin bir kısmı ataları Hz. İbrahim´e uymadan ibaretti ve onlara şeriatı Muhammedi de ilave edilmişti. Allah Teâlâ onlara hitaben: "Atanız İbrahim´in dini(nde olduğu gibi).[32] ifa­desini kullanmıştı. Bu, onları en büyük atalarına uymaya, onun gidişatını takip etmeye çağırmanın bir kapısı oluyor­du. Bununla birlikte onlara İslâm´da bulunan güzel ahlâk esaslarını, faziletleri açıklıyordu ki, ataları bunların çoğu­nu zaten güzel bulur ve onları yaparlardı. Böylece, örnek­lik, yanlış yolda olanları örnek almadan uzaklaştırıcı bir yol olarak kullanılmıştı ki bu, rıfk ve hikmetin gereği ile da­vette bulunmanın en belirgin yollarından biri olmaktadır. Kur´ân´da şöyle buyurulmuştur: "Sonra da sana ´Doğru yo­la yönelerek ibrahim´in dinine uy! Zira o müşriklerden de­ğildi´ diye vahyettik[33] "Sen, Rabbin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!´[34] Allah´a davet yolunda takınılan bu incelik, Rasûlullah´ın davet metodunda sürekli kullandığı hikmet türle­rinden biri oluyordu. Öbür taraftan, Kur´ân´da zikredilen üstün ahlâk, bizzat Rasûlullah´ın ahlâkı idi. Onla­ra nisbetle, fiil, sözü tasdik etm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fetva
« Posted on: 30 Nisan 2024, 20:52:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fetva rüya tabiri,Fetva mekke canlı, Fetva kabe canlı yayın, Fetva Üç boyutlu kuran oku Fetva kuran ı kerim, Fetva peygamber kıssaları,Fetva ilitam ders soruları, Fetvaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes