๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 06 Haziran 2011, 17:27:37



Konu Başlığı: Yükümlülüklerde mükellefin maksadı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Haziran 2011, 17:27:37
E- Yükümlülüklerde Mükellefin Maksadı (Niyet)



a- Ameller niyete göre değerlendirilir.
b- Mükelleften istenilen, niyetinin Şâriin maksadına uygun düşmesidir.
c- Şâriin kasdına (şeriata) ters düşen her fiil batıldır.
d- Kişinin kendi maslahatlarını gerçekleştirmekle bizzat görevli tutulması halinde, zaruret olmadıkça başkalarının onun maslahatını gerçekleştirme yükümlülüğü yoktur.
e- Başkalarının işlerini yüklenen kimselere (kamu çalışanları gibi) toplumun bakması gerekir.
f- Kul haklarında hakkın kullanılması kişinin kendisine verilmiştir. Allah haklarında ise kulun herhangi bir tercih ve müdahale yetkisi yoktur.
g- Hileler, Kitap ve Sünnete göre meşru değildir ve onlar, teşrîden gözetilen maslahatı ortadan kaldırıcı niteliktedir.
Okuyucuyu, dikkatle ve sabırla okunması ama mutlaka anlaşılması gereken bu İslâm klasiği ile başbaşa bırakırken, yazanın asıl niyetini ve endişesini bir kere de kendi dilinden dinleyelim:
"Allah'a hamd ve layık olduğu şekilde sayısız şükürler olsun. Allah'ın bana verdiği imkanlar ölçüsünde O'nun yolunda yürümek için nefsimi güçlendirdim. Dinin îtikâdî ve amelî esaslarından/asıllarından işe başladım. Sonra bu esasların üzerine bina edilen fürûuyla devam ettim. Bu esnada sünnetlerin ve bid'atlerin ne olduğunu, aynca caiz olan ve münıteni/yasak olanın ne olduğunu açıkladım. Bunu da Usul-i Din (Kelam) ve Usul-i Fıkıh ilmine arz ettim (onların ölçüleriyle test ettim). Sonra Hz. Peygamberin (s.a.) kendisinin ve ashabının üzerinde bulunduğu yolu tarif ederken "sevâd-ı âzam" diye isimlendirdiği cemaatle birlikte olmayı ve alimlerin bid'at ve muhtelif ameller olarak haklarında hüküm verdiği bid'atleri terk etmeyi arzu ettim.
Ben bu esnada çoğunluğun yaptığı gibi hitabet, imamet ve benzeri görevler aldım. Yolda dosdoğru gitmek istedim. Fakat kendimi zamane insanlarının içinde bir yabancı gibi hissettim. Çünkü onların gittikleri yollara âdet ve gelenekler hakim olmuş ve aslî sünnetlerin içinde sonradan ilave edilmiş bid'at şüpheleri karışmıştı. Bunlar daha önceki zamanlarda mevcut değilken zamanımızda nasıl böyle olmuştu?
Salih seleften bu konuda pek çok uyarı nakl edilmiştir. Nitekim Ebu'd-Derdâ'dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.) şayet sizin yanınıza çıkıp gelmiş olsaydı, kendisinin ve ashabının üzerinde olduğu/yaptığı şeylerin içinde namazdan başka hiçbir şeyi tanıyamazdı. Evzâî dedi ki:
Ebu'd-Derda bu günü yaşasaydı nasıl derdi acaba? İsa İbn Yusuf da dedi ki:
Ya Evzâî şu zamana yetişseydi nasıl derdi acaba?
Ümmü'd-Derdâ'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
Ebu'd-Derdâ bir gün öfkeli bir halde içeri girdi. Ona:
Neye öfkelendin? dedim, şöyle dedi
"Allah'a yemin olsun ki insanların içinde, Muhammed'in yaptığı işlerden hiçbir şeyi tanıyamıyorum. Sadece onların cemaatle kıldıkları namazı tanıyabiliyorum. "Enes İbn Mâlik'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Lailâhe illallah" demenizin dışında Rasulullah (s.a.)zamanında gördüğüm, bildiğim şeylerin hiçbirisini sizde göremiyorum."Biz dedik ki:
Gerçekten öyle mi ey Ebu Hamza? O şöyle dedi:
Güneş batıncaya kadar namaz kılmaktasınız; Rasulullah'ın namazı böyle midir?
Yine Enes'ten rivayet edilmiştir: O şöyle dedi:
Şayet bir adam ilk selefin (yani Hz. Peygamberin) yaşadığı döneme yetişmiş olsa da sonra bu güne tekrar gelse, İslâm'dan hiçbir şeyi tanıyamaz (yani İslâmın tanınamaz hale geldiğini görür). Râvî der ki:
Enes elini şakağına koydu ve şöyle dedi:
Sadece şu kıldığınız namaz hariç. Enes daha sonra şöyle dedi:
Vallahi, doğrusu buna göre kim ki önceden görülmemiş ve salih selefin bilmediği şeylerin içinde yaşarsa, bir bid'atçinin bid'atine çağırdığını ve dünyaperestin dünyasına çağırdığını görürse Allah onu bundan korusun. Onun kalbi bu salih selefin hasretiyle dolsun, büyük bir sevaba nail olmak için onun yolarını sorsun, öğrensin, izlerinden gitsin ve yollarına tâbi olsun. İnşaallah siz de böyle olun.[13]



[13] el’İ tisâm, 1/26
İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 1/11-12.[13] el’İ tisâm,


Konu Başlığı: Ynt: Yükümlülüklerde mükellefin maksadı
Gönderen: fatımagül üzerinde 06 Haziran 2011, 19:51:54
Allah razı olsun.malesef şimdiki namazlar namaz değil oruçlar oruç değil.Rabbim ıslah etsin bizleri..hiçkimse kendinde değil.yaptığı işin bilincinde değil..günahı günahtan saymayan bi toplum olduk.!!


Konu Başlığı: Ynt: Yükümlülüklerde mükellefin maksadı
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Eylül 2016, 15:55:25
Aleykumselam.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve onun emrine uyan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yükümlülüklerde mükellefin maksadı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 03 Eylül 2016, 17:59:43
Esselamu aleykum
Rabbim bizleri sahip oldugumiz her sey ile yukumlu tutmua ve akil vermis bizlere de bunun icin...Rabbim niyetlerimizi  hayra yoneltsin insallah...