๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2011, 20:37:17



Konu Başlığı: Yirmidördüncü mesele
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2011, 20:37:17
Yirmidördüncü Mesele


Bid'at sevgisi yukarda anlatılan derecede kişinin içine sinmemiş ise, bu durumdaki gruplardan olanlarda tevbe mümkündür. Bu grup­lar hakkında tevbe mümkün olunca onlardan ayrılanlar hakkında dahi tevbe mümkündür ki onlar cüz'i bid'at işleyenlerdir.
(Bu durumda iki şık söz konusudur:)
a- Ya bu hadisten önce geçen haberler tercih edilecektir. Çünkü bu (hadisin) rivayetin(in) isnadında (tereddüdü gerektiren) bir şey vardır ki son tahlilde söylenebilecek olan bu hadisin "hasen hadisler" arasında yer almasıdır. Diğer hadisler ise sahihtir. "... onlar ok'un yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar. Sonra ok'un torbasına dönmediği gibi (tekrar dinlerine) dönmezler." hadisi ve benzerleri gibi.
İkisinin arasını bulmaya gelince: İlk nakil, tevbenin genel olarak kabulü hususunda esas kabul edilir. Bu (sonuncu) haberler ise ilk nakildekinin üzerine fazladan ilave edilen bir husus ifade etmiş olur. Çünkü bid'atın heva ve hevese uymak özelliği sebebiyle bir çelişki söz konusu değildir. İnsanın yaptığı veya terk ettiği bir şeyde heva ve hevesin ağır basıp galip gelmesi, hep etkisi olan bir husustur. Tüm bid'atlarda heva ve hevese uymak vardır. Bunun içindir ki bid'at sahiplerine "hevâ ve heves sahipleri" denmiştir. Bid'at ismi verilmesi de böylece gerçekleşmiş olur. Bid'atçılarda çoğunlukla durum budur. Çünkü bid'at olarak işlenen bir şey ancak, delilde şüphe ile birlikte heva ve hevese uymaktan meydana gelir. Delilin sunulup tetkik edilmesinden meydana gelmez. Böylece zahiren şer'î bir delil bulunmakla beraber o yapılan işte hevâ ve hevese uymak bulunur. Böylece bid'at kalpde bir siyah nokta gibi bulunur. Artık bid'atm sevgisi kalbe işler. Sonra bid'atlerin hepsi aynı mertebede olmayıp farklı durumlardadır. Fakat hepsi de (başlı başına) din ortaya koymak gibidir. Dolayısıyla bid'at sahibi, tevbesi kabul edilmemeye müstahak olmuştur. Yüce Allah fazlu keremi ile bizleri cehennem­den muaf buyursun.
b- Veya bu hadis evvelki hadislerle birlikte geçerli olur. Her iki gruptaki hadislerin de geçerli olduğu varsayımına göre şöyle deriz: Daha önceki hadisler geneldir. Bu hadis ise özellik ifade etmektedir. Nitekim özellik ifade etmiştir. Ya da öyle bir mana ifade eder ki ondan özellik anlaşılır. Bu özellik, (bazı bid'atçılarda görülen) buğz besleme keyfiyeti dikkate alınırsa en yüksek derecede bid'atın kalplere işlemesidir. Çünkü hadiste ".... yakın gelecekte ümmetimde topluluklar çıkacaktır." buyurulmustur. Bu gösteriyor ki başka topluluklar  vardır ki onlara bu heva ve hevese uymaksirayetetmemiştir. Belki onlar daha aşağı mertebededirler. Muhtemeldir ki onlara heva ve hevese uymak sirayet etmemiştir.
Bu yorum konunun akışı itibariyle uygundur. Meselenin tamamı hamdolsun ikinci bölümde geçmiştir. Fakat daha önce hadislerin helisinde hususiyet/tahsis yoktur şeklinde geçmiş idi.
Başarı Allah'tandır.[266]



[266] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/304-305.