> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri >  el İtisam > Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu  (Okunma Sayısı 1988 defa)
06 Haziran 2011, 17:17:01
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 06 Haziran 2011, 17:17:01 »



Hz. Muhammed'in Peygamberlikle Görevlendirildiği Zaman İnsanların Durumu

 
İslamın başlangıcında ve sonunda[28] ayan-beyan ortaya çıkan ve müşahede edilen şeyler, bu hadiste sözü edilen garipliğin ne anlama geldiğini veciz bir şekilde anlatmaktadır. Şöyle ki, Allah Teala bir süre Peygamber göndermeye ara verdikten sonra Hz. Muhammed'i (s.a) cahiliyyenin hakim olduğu bir topluma Peygamber olarak gönderdi. Onlar hakka âit hiçbir gerçekliği tanımıyorlar, hukuk alanında da hakkı hâkim kılmıyorlardı. Tam tersine babalarını üzerinde buldukları dini ve kendilerinden öncekilerin benimsedikleri bozuk görüşleri, sapık inançları ve uydurulmuş mezhepleri benim­siyorlardı. Onların içinden müjdeleyici ve uyarıcı, Allah'ın izniyle O'nun yoluna davet edici ve aydınlatıcı bir kandil olarak[29] Hz.Muhammed (s.a) çıktığı zaman onun söylediği iyi, faydalı ve doğru olan şeyleri ne kadar da çabuk reddedip karşı çıktılar, onun doğrularının karşısında yalanlar uydurdular ve bu yalanlarını ona nisbet ettiler. Çünkü Hz. Muhammed (s.a) onların gittikleri yoldan gitmiyor ve onların inançlarına karşı çıkıyordu. Ayrıca onların hepsi kendilerince akla aykırı ve kabul edilemez şeylerdi. Ona her türlü iftirayı atıyorlardı. Bazan onu yalancılıkla suçluyorlardı; halbuki o doğru ve doğrulanmış bir kişiydi ve yanlış bir haber verdiğini asla tecrübe etmemişlerdi. Zaman zaman onu sihirbazlıkla itham ediyorlardı; halbuki onun sihirbazlığa ehil olmadığını ve böyle bir şeyi de iddia etmediğini biliyorlardı. Onun olgun bir akla sahip olduğunu, şeytan çarpmasından ve vesvesesinden uzak olduğunu kesin olarak bildikleri halde, bazan onun deli olduğunu dahi söylüyorlardı. Çünkü onları gerçek ve ortağı olmayan yegâne Mâbud'a tapmaya çağırıyordu.
"Gemiye bindikleri zaman dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar."[30]
Ayetininde belirttiği gibi doğru olan bu davetin gereğini (gemiye bindikleri zaman) itiraf ettikleri halde (başka zaman) şöyle diyorlardı
"O, tanrıları reddedip bir tek ilah olduğunu mu iddia ediyor? Doğrusu bu çok tuhaf bir şeydir!"[31]
Kıyamet gününün aniden yakalamasıyla onları uyardığı zaman, bunun mümkün olduğuna dair gözleriyle müşahede ettikleri delilleri inkar ediyorlardı ve şöyle diyorlardı:
"Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı, dirileceğiz? Bu ihtimali olmayan bir dönüştür."[32]                                                                               
Hz. Peygamber (s.a) onları Allah'ın azabıyla korkuttuğu zaman, onun verdiği kesin haberlerin doğruluğuna karşı çıkarak şöyle diyorlardı
"Allahımız! Eğer bu Kitab, gerçekten senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver."[33] Onlara harikulade bir mucize gönderdiği zaman, parça parça sapık gruplara ayrılıyorlar ve bu mucize hakkında sırf inatları yüzünden hak ile bâtıl arasında, hidayet ehlinin kabul etmeyeceği bir ayrılığa düşüyorlardı. Bütün bunları kendilerinin örnek alınması maksadıyla ve benimsedikleri (bâtıl) inançlarıyla uyum içinde olmak iddiasıyla yaparlardı. Özellikle ilimle galip gelmeye çalışıp da (kendilerini savunmak için) babalarını taklitten başka bir şey bulamadıkları zaman, bâtıl davalarında kendilerine yapılan muhalefeti, üzerinde bulundukları dine karşı bir tepki, bağlandıkları ve inandıkları şey­lere karşı ortaya atılan bir şüphe olarak görürlerdi ve muhalefetin güveni zayıflatıp güzel görülen şeyi çirkinleştireceğine inanırlardı ve reddederlerdi. Bu sebeple Allah Teala Hz. İbrahim ile kavmi arasında geçen tartışmayı şöyle anlatır:
"Hani o, babasına ve kavmine:
Neye tapıyorsunuz? demişti.
Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz, diye cevap verdiler.
İbrahim:
Peki, dedi, yalvardığımzda onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
Şöyle cevap verdiler:
Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk,"[34]
Görüldüğü gibi onlar kendilerine sorulan suale beklenen net cevabı vermek yerine, babalarını taklit ettiklerini söylediler.
Allah Teala şöyle buyurdu:
"Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar? Hayır! Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz, derler."[35]
Burada da kendilerinden istenilen cevabı vermek yerine taklide sığındılar.
Bu ayetlerden hemen sonra Allah Teala şöyle buyurdu:
"(Peygamber onlara):
Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem yine mi bana uymazsınız? deyince dediler ki:
Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz."[36]
Burada da sorunun karşılığıyla değil, söz konusu ettikleri taklide dayanarak Peygambere karşı sadece inkarla cevap verdiler.
Hz. Peygamber (s.a) ile olan münasebetleri de böyle idi. Onunla birlikte olurlarsa, ellerindeki imkanları kaybetmek endişesi onları rahatsız ediyordu. Çünkü o, kendilerinin alışık oldukları şeylerin dışına çıkmış ve onların benimsedikleri inkar ve sapıklığa aykırı görüşler getirmişti. Hatta onlar bazı vakitlerde veya bazı hallerde ya da bazı yönlerden bile olsa, onunla kendi aralarında bir uzlaşma ve anlaşma sağlamak ve kendi çürük yapılarını bu anlaşmayla ayakta tutabilmek için ondan koparacakları bir tavizle yetinmek maksa­dıyla, onu siyaseten kendi yanlarına çekmek istediler. Hz. Peygam­ber (s.a) saf gerçek üzerinde sabit kalmanın ve katışıksız doğruyu muhafaza etmenin dışında hiçbir şeyi kabul etmedi. Allah Teala bu konuda şu âyetleri indirdi:
"De ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptıkla­rınıza tapmam. Benim taptığıma da siz tapmıyorsunuz. Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Evet siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadır."[37]
Bunun üzerine Hz. Peygamber'e düşmanca bir tavır takındılar ve husûmet oklarını üzerine attılar. Barış taraftarı olanların tamamı ona savaş açtılar. Samimi dostlar ona karşı elem verici bir azaba dönüştüler. Mesela Ebu Cehil ve diğerleri gibi neseb yönünden en yakın akrabaları bile ona karşı en uzak kişiler olmuş; en merhametli olanı bile en katı kalplisi haline gelmişti. O halde hangi gariplik bu garipliğe denk olabilir? Bununla beraber Allah, onu kendi haline bırakmadı, onların kendisine buğzetmelerinin dışında kötülük yapmalarına fırsat vermedi. Bilakis onu korudu ve Rabbinin risaletini/mesajını ulaştırıncaya kadar himaye etti ve gözetti.
Sonra nüzulü esnasında ve kesintisiz tebliği boyunca şeriat, kendi mensuplarıyla diğerleri arasında daima bir mesafe koydu ve kendi hakikati ile onların uydurdukları şeyler arasına bir sınır çekti. Fakat, hayret edilecek hikmetli bir durum vardır ki, o da şeriatın hükümleri ile daha önce gönderilen büyük dinlerin asılları arasın­daki uyuma işaret edilmiş olmasıdır. Araplar, babaları İbrahim'e (a.s) nisbet edilmişler, diğerleri de içlerinden çıkan Peygambere nisbet edilmişlerdir. Meselâ Allah Teala peygamberlerin pek çoğunu zikrettikten sonra şöyle buyurur:
"İşte bunlar Allah'ın doğru yola eriştirdikleridir, onların yoluna uy."[38]  Yine Allah Teala şöyle buyurur:
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin, diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu din, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi."[39]


[28] 'İslamın başlangıcı "ile kastedilen, Hz. Peygamber'in (s.a) gönderildiği dönem ve miladî 6. asırdaki insanların durumudur. "İslamın sonu"   ifadesiyle de âhir zamanda insanlarda meydana gelecek olan aşırı bozulma kastedilmiştir. Elbette o zaman da İslama bir dönüş olacaktır. Fakat islamın başlangıcıyla bunun farkı şudur: Birincisinde Peygamberlik ve Peygamber vardır; ikincisini bir yenileştirme ve Peygamberin mesajının yeniden ihyası söz konusudur.
[29] Bu ifade Ahzâb Sûresi 45. Âyetten alınmıştır.
[30] Ankebût: 65
[31] Sâd: 5
[32] Kâf: 3
[33] Enfâl: 32
[34] Şuarâ: 70-74
[35] Zuhruf- 21.22
[36] Zuhruf- 24
[37] Kâfirûn Sûresi
[38] Enam: 90
[39] Şûra: 13, İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 1/22-24.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu
« Posted on: 25 Nisan 2024, 05:32:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu rüya tabiri,Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu mekke canlı, Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu kabe canlı yayın, Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu kuran ı kerim, Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu peygamber kıssaları,Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumu ilitam ders soruları, Hz. Muhammedin peygamberlikle görevlendirildiği zaman insanların durumuönlisans arapça,
Logged
03 Eylül 2016, 15:53:19
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 03 Eylül 2016, 15:53:19 »

Esselamu aleykum.Hz.Peygamber efendimiz peygamber oldugu zaman insanlar cahiliye devrinde gunahlar icinde boguluyordu.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve onun sünnetine tabi kalan kullardan olalim inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Eylül 2016, 18:44:31
Ramazan.
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 6.353



« Yanıtla #2 : 03 Eylül 2016, 18:44:31 »

Ve Aleykümüs Selam . Peygamberimize s.a.v. her türlü kötü sözü söylemişlerdi o cahiller ama asla yalancı diyememişlerdi . Çünkü Efendimiz sav. 'in dürüst ve doğru sözlü olduğunu hepsi biliyordu .
Sihirbaz demişlerdi ama yalancı diyememişlerdi .

Ya Rasulullah Sen gelmeden önce dünya kapkaranlık bir cahillik içindeydi
Sen gelince, Allah birdir deyince putlar yere serildi .

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
11 Haziran 2017, 17:02:46
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #3 : 11 Haziran 2017, 17:02:46 »

Ve aleykümüsselam Peygamberimizin geldiği toplum ve o zamanki dünya gerçekten harap haldeydi Ancak Allah Teala peygamberi ile bu karanlık dünyayı aydınlattı Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes