๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 01 Haziran 2011, 17:18:04



Konu Başlığı: Her bidat dalâlet midir?
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 01 Haziran 2011, 17:18:04
Her Bid'at Dalâlet Midir?


Lâkin burada bir problem görünüyor. Şöyleki: Dalâlet (sapıklık) hidayetin zıttıdır. Bunu şu ayetler ortaya koyuyor! "İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır." (Bakara, 16)
"Onlar hidayet karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir." (Bakara, 175)
"Allah kimi saptırır (dalâlete düşürür) ise artık onun yolunu doğrultacak (hidayete erdirecek) biri yoktur." (Zümer, 36)
"Allah kime de hidâyet ederse, artık onu saptıracak (dalâlete düşürecek) yoktur." (Zümer, 37)
Bu ayetlerde ve benzerlerinde hidayetle dalâlet karşılıklı kul­lanılmıştır. Böyle bir üslup bu iki kavramın birbirinin zıddı olmasını gerektirir. Bu iki kavram arasında orta derecede bir kavram yoktur. Bu gösteriyor ki, bid'atlardan mekruh olanı da hidayetin dışına çıkmaktır.
Bunun bir benzeri, mekruh olan, fakat bid'at olmayan aykırı davranışlardır. İhtiyaç olmadığı halde namazda hafif şekilde (sağa sola) dönmek veya küçük/büyük abdest bozma ihtiyacı olduğu halde namaz kılmak ve benzeri davranışlar gibi.
Bunun bir benzeri de: "Biz (kadınlar) cenazenin peşinden gitmekten nehy olunduk. Fakat (bu) bize haram kılınmadı." hadisidir.[27]
Bu (örnekler gösteriyor ki) mekruhu işleyene günahkâr olmuştur ve aykırı davranmıştır demek sahih olmaz. Halbuki tâat'ın zıddı, ma'siyet (günah işlemek) tir. Mendup bir fiili işleyen de itaat etmiş olur. Çünkü o emredilen bir şeyi yapmıştır. Menduptan hareketle zıtlığı dikkate alırsan, mekruhu işleyenin günahkâr olması lazım gelir. Çünkü o yasaklanan bir şeyi yapmıştır. Fakat bu sahih değildir. Çünkü mekruh işleyene âsi (günahkâr) denmez. Aynı durum mekruh olan bid'at için geçerlidir. Mekruh bid'atı işleyene de sapık (dalâlette) denemez. Aksi halde tâat'ın ve hidayet'in zıddını dikkate almakta fark ifade eden bir anlam olmaz.
Aynı şekilde mekruh bid'ati işleyene "dalâlete düşmüştür" denebildiği gibi mekruh bir şeyi yapana da "âsi (günahkâr)" denile­bilir. Aksi halde, (zıtlık dikkate alımayacaksa) mekruh bir şeyi işleyene günahkâr denmediği gibi, bid'atın mekruh cinsini işleyene de dalâlette denmez. Gerçi daha önce (hadiste) geçtiği üzere her bid’atın dalâlet olacağı ifade edilmişti. O halde ma'siyet (günah) kelimesi de genel anlamda kullanılmalı ve her mekruh işe söylen­melidir. Fakat bu yersiz bir anlayıştır ve mekruh bir iş yapmış olmak masiyet (günah) işlemiş olmayı gerektirmez.[28]



[27] Hadisle değiştirme olmuştur, İhtimal ki kitabı el yazısı ile yazarken bu hata yapılmıştır. Götdüğümüz gibi hadisin sununda "bize haram kılınmadı" cümlesi yer alıyor. Fakat doğrusu hadisin bütün rivayetlerinde “bize çok ısrar edilmedi.” şeklindedir. Hadisi Buhârî Cenazeler bölümünde 1278 numarada. Hayız bölümünde 313 numarada. Talak bölümünde 53-11 numarada. Müslim Cenazeler bölümünde 938 genel numarada. 2/646, Ebu Davud Cenezeler bölümünde 3167 numarada 3/199, İbıri Mâce Cenazeler bölümünde 1577 numarada. 1/502, Ahmed b. Hanbel Müsnedinde. 6/408 de rivayet etmiştir.
[28] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/65-66.