Mütekaddimin Ve Müteahhirine Göre Mekruhun Manası
Âlimlerin sözlerinde mekruh teriminin kullanılmasına gelince; onlar yasaklanmış konularda mekruh dediklerinde, bununla sadece tenzihen mekruh demeyi kastetmemişlerdir. Bu terim ancak müteahhirın/son dönem âlimlerinin kullandığı bir terimdir. Onlar iki ciheti bir birinden ayırmak istediklerinde mekruh kelimesini sadece tenzihen mekruh olan şey için kullanmışlardır. Tahrimen mekruh olanı ise haram, men/yasak veya benzeri kelimelerle ifade etmişlerdir.
Selefden mutekaddimun/ilk dönem âlimlerine gelince, hakkında açıkça nas/âyet veya hadis olmayan şeyler hakkında "bu helaldir, şu haramdır" demek onların işi değildi.
Onlar, "Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu haramdır" demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz." (Nahl, 116) âyetinde anlatılan duruma düşmekten kaçmak için böyle demekten kaçınırlardı.
İmam Mâlik kendisinden öncekilerden bu manada nakiller yapmıştır. Eğer onların sözünde bid'at veya başka bir şey için "Bundan hoşlanmıyorum" "Bunu sevmiyorum" "Bu mekruhtur" gibi veya benzeri ifadeler bulursan, kesin olarak onların bu ifade ile tenzihen mekruhtur demek istediklerine hüküm vermemelisin.
Çünkü tüm bid'atlarda, onların dalâlet/sapıklık olduğu bir delil ile ortaya çıktığı zaman, onun tenzihen mekruh sayılacağı nereden bilinecektir? Şu kadar ki onlar şeriatta aslı olan fakat gene şeriatta muteber olan bir başka hususa aykırı düşen ve bu yüzden mekruh olan bir şeye "mekruhtur" demişlerse bunun tenzihen mekruh olduğu söylenebilir. Çünkü ona bid'at olduğu için mekruhtur, denmemiştir. Yeri geldiğinde bu konuda tafsilat verilecektir.[49] [49] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/73.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın