๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2011, 17:10:02



Konu Başlığı: Dördüncü örnek
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2011, 17:10:02
Dördüncü Örnek:  


Bir mezhebin imamını taklid eden kim­senin görüşüdür. Bu görüşteki kimseler imamlarının şeriat olduğuna inanırlar. O derecede ki kendi imamlarından başka hiçbir âlim üstünlük nisbet etmezler. Hatta onlara, müctehid derecesine ulaşmış bir âlim gelip, birtakım meseleler hakkında söz söylese, fakat söylediklerinde onların imamı ile bir bağlantı kurmasa hemen onu inkar ederler. Ayrıca eleştiri okunu o âlime fırlatarak onu ana caddeden çıkmış ve cemaatten ayrılmış sayarlar. Bu davranışlarını bir delile dayandırarak değil, bil'akis sadece avam olanlara mahsus bir alışkanlıkla yaparlar.
Değerli İmam Bâkiy b. Mahled doğudan Endülüs'e geldiğinde bu sınıf (insanlar) dan acı bir uygulama ile karşılaşmıştır. Kendisini sindirilmiş bir yiyecek gibi tek başına bir köşeye atmışlardır. Çünkü Bakiy, doğuda Ahmed b. Hanbel ile karşılaşmış, ondan fıkıh öğrenmiş ve kitabı(nın bir nüshası)nı almıştır. Ahmed b. Hanbel'den başkaları ile de karşılaşmıştır. Neticede kendi Musannef isimli eserini yazmıştır ki bu eser İslam âleminde benzeri olmayan bir kitaptır. Bu taklidciler ise Maliki mezhebine öylesine bağlı idiler ki hu mezhebin dışmdakileri inkar ederlerdi. Oysa böyle bir anlayış, gerçeği belirlemek üzerinde insanları hakem kılmak ve bir mezhebi sevmekte aşırı davranmaktır. Oysa mezhep imamlarının hepsini faziletli âlimler olarak görmek insafın tâ kendisidir. Bir kimse kendisi ictihad derecesine ulaşamadığı için bir mezhep imamına tâbi ise, başka imamların, kendi imamına muhalefet etmesi ona zarar vermez.  Çünkü imamların hepsi yükümlü oldukları yolu tutmuş,yükümlü olduğu görevi yerine getirmiştir. Mezhep bağlılığında aşırı olmak, bazen insanların inkar edilmemesinde görüş birliği ettikleri şeyi inkar etmeye götürür.