> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri >  el İtisam > Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2  (Okunma Sayısı 814 defa)
30 Mayıs 2011, 14:29:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Mayıs 2011, 14:29:14 »



9- BİD'ATÇILARIN VE MÜSLÜMAN TOPLULUKLARIN AYRILIĞA DÜŞME SEBEBİ 2


İbn Abbas diyor ki:
"Musibetin büyüğü, peygamberle yazacağı yazının arasına giren ihtilaf ve koparılan gürültüdür."
Böyle olması -Allah Teala en iyisini biliyor ya- Allah'ın Peygam­berine "onlara bu yazıyı yazdığı takdirde onların daha sonra sapmayacağını" vahiy yoluyla bildirmiş olmasıdır. Böyle olsaydı ümmet, âyetteki "Rabbinin rahmet ettikleri hariç" ifadesine girmiş ve "Onlar ihtilaf etmeye devam ediyorlar" ifadesinin gereği olan ihtilaf etme halinin dışında kalmış olacakladır. Yüce Allah başka ümmetlerde olduğu gibi bu ümmetin de ihtilaf edeceğini bildiği için Peygamber'inin yazıyı yazarak bunun aksinin olmasını kabul etmedi. Yani ezelde bildiğinin olmasından başkasını istemedi. Biz de Allah'ın kaza ve kaderine rıza göstermiş bulunuyoruz. Ondan fazl'u keremiyle bizi kitap ve sünnet üzere daim kılıp son nefesimize kadar böyle devamımızı lütfetmesini niyaz ederiz.
Tefsir âlimlerinden bir grupa göre ayetteki "İhtilaf edenler" den maksat bidat ehlidir. "Rabbinin rahmet ettikleri" de ehl-i sünnettir. Fakat Hz. Peygamber'in yazmayı düşündüğü yazı için ezelde takdir edilene ilişkin bir esas vardır. Yoksa mutlak olarak değerlendirilmemelidir. Bilakis Kur'an'ın indirilmesiyle birlikte, indirilen Kur'an’ın ibaresi yoruma elverişlidir. Bu hususun genişçe ele alınması kaçınılmaz derecede gereklidir.
Biliniz ki bazı külli kaidelerde ihtilafa düşülmesi, din ilimlerinin derinliklerine dalan, külli kaidelerin asıllarını ve kaynaklarını bilen âlimler arasında alışılagelen şeylerden değildir. Bunun delili Hz. Peygamber ve ondan sonraki ikinci dönem âlimlerinin bu hususta ittifak etmiş olmalarıdır. Onların ihtilafı ancak şimdi açıklamasını tamamlamış olduğumuz fer'î meselelerin içtihadında olmuştur. Bunlardan sonra bölünüp parçalanma ile sonuçlanan her ihtilafın üç sebebi vardır. Bazen bu sebeplerin hepsi bir arada, bazen ayrı ayrı bulunur.
1- Bu sebeplerden birincisi, insanın kendisinin -o dereceye ulaşmadığı halde- ilim adamı ve dinde içtihat derecesinde olduğuna inanması veya başkaları tarafından onun öyle olduğuna inanılma­sıdır. Bu inanç üzere hareket etmek suretiyle görüşü görüş, ihtilafı ihtilaf sayılmaya başlar. Fakat bu bazen cüzî ve fer'i bir meselede, bazen de külli ve dinin temel meselelerinden birinde olur. Dinin aslı ile ilgili olanı ya inançla ilgili veya amelî bir asıl olur.
Bu kimseyi görürsün ki dinin teferruatıyla ilgili bir meseleyi almış, onun külli esaslarını yıkmak için kullanıyor. Ele aldığı şey­lerin manasını kapsamlı olarak kavramadan, amaçlarını köklü olarak anlamadan ilk bakışta aklına doğanı söyler. İşte bu bid'atçı­dır. Hz. Peygamber'in şu hadisi bu hususta uyarıda bulunmaktadır.
"Yüce Allah ilmi (bir eşyayı çıkarıp alır gibi) insanlardan çekip almaz. Fakat âlimleri vefat ettirmek suretiyle ilmi yok eder. Tâ ki âlim kalmayınca insanlar, başlarına câhil kimseleri geçirirler. Bun­lara sorular sorulunca bilgisiz olarak fetva verirler; hem kendileri sapar, hem de soranları saptırırlar.”[19]
Âlimlerden bazısının dediğine göre bu hadisin takdiri şöyledir: İnsanlara âlim kimselerden asla zarar gelmemiştir. Ancak insanlar arasındaki âlimler ölünce bilgisi olmayan kimseler fetva verirler. İnsanlara bunlardan zarar gelmiştir.
Bu yorumu şöyle değerlendiren de olmuştur: Güvenilir kimse asla hainlik yapmaz. Fakat güvenli olmayan kimselere emanet ve­rilince onlar hainlik yaparlar. Biz de şöyle diyoruz: Âlim kimse bid'at işlemez. Fakat âlim olmadığı halde fetva verenler bid'at işlerler.
Mâlik b. Enes diyor ki:
Bir gün Rabîa şiddetli bir şekilde ağlamıştı. Kendisine:
Başına bir belâ mı geldi? denildiğinde:
Hayır! Fakat bilgisi olmayan kimseye fetva soruldu, cevabını verdi.
Buharı'de Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygam­ber şöyle buyurmuştur:
"Kıyametten önce aldatıcı yıllar olacaktır. Bu yıllarda yalancı tasdik edilecek, doğru kimse yalanlanacak, güvenilen kimseler hâin sayılacak, emanetler hainlere verilecek, basit insanlar söz sahibi olacaktır.”[20]
Basit kimseden maksat, halkın yönetimi hususunda konuşmaya ehil olmadığı halde kamu ile ilgili hususlarda konuşan kimsedir.
Rivayet olunduğuna göre Hz. Ömer şöyle demiştir:
İnsanların ne zaman helak olacağını iyice bildim: Fıkıh bilgisi (yaşça ve seviyede) küçükten geldiği zaman büyük olanlar küçüklerin söylediklerini kabul etmezler. Fıkıh bilgisi büyükten geldiği zaman küçük ona uyar, her ikisi de hidayete erişirler.
Abdullah b. Mes'ud'un şöyle dediği rivayet edilmiştir:
İnsanlar bilgiyi büyüklerinden aldıkları sürece hayır içerisinde olurlar. Bilgiyi küçüklerinden ve kötülerinden aldıkları zaman helak olurlar.
Âlimler Hz. Ömer'in yukardaki sözündeki "küçük" ile neyi kasdettiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. İbn'ul Mübarek bu konuda şöyle demiştir:
Onlar bid'at ehli olan kimselerdir. Bu uygun (bir yorum) dur. Çünkü bid'atçılar ilimde küçük kimselerdir. Böyle oldukları için bidat ehli olmuşlardır.
el-Bâci şöyle demiştir:
"Küçükler" in ilim sahibi olmayanlar olma ihtimali vardır." "Hz. Ömer (yaşça) küçük olanlarla danışmalarda bulunurdu. Olgun ve genç yaşlardaki kıraat âlimleri Hz. Ömer'in danıştığı kimseler idi." "Küçükler" den maksat, durumu iyi olmayan ve değersiz kimselerdir. Bu duruma düşmek dini ve insaniyeti bir kenara atmakla olur.  Ama dine ve insaniyete sarılanların şanı yücelir ve değeri artar,"
İbn Vehb'in Hasen'den maktu' bir senetle naklettiği şu rivayet, bu yorumu açıklamaktadır: 
Bilgi olmaksızın bir şey yapan yol olmaksızın yürüyen kimse gibidir. Bilgi olmaksızın bir şey yapan, yararlı şeyler yaptığından çok, zararlı şeyler yapar. O halde öyle bir bilgi öğreniniz ki ibadeti devre dışı bırakarak zarar vermesin. Öyle bir ibadet, yapınız ki bilgiyi devre dışı bırakarak zarar vermesin. Çünkü bir topluluk, bilgiyi bırakarak ibadete yöneldiler ve Muhammed ümmetine kılıç çektiler. -Allah daha iyi bilir ya' Şayet, bilgi sahibi olsalardı, bilgileri onları yaptıklarına götürmezdi. -Bu sözleri ile Haricileri kastediyor- Çünkü onlar  derinlemesine bilgi sahibi olmaksızın Kur'an okudular. Hadiste işaret edildiği üzere ".... Onlar kur'an okurlar. Fakat okudukları gırtlaklarını geçmez..."
Mekhul'ün[21] şöyle dediği rivayet, edilmiştir:
Çobanların fıkıh bilginliğine kalkışması dini ve dünyayı bozar. Aptalların fıkıh bilginliğine kalkışması ise dini bozar.
Firyâbî diyor ki:
Süfyan-ı Sevrî[22] Nebatlıların[23] ilim (le uğraşıp birşeyler) yazdıklarını görünce (öfkeden) yüzü bozulurdu. Orada dedim ki:
Ey Abdullah'ın babası! Bunların ilmi yazdıklarını görmek sana zor geliyor. O bana şöyle dedi:
İlim Araplarda ve insanların efendisi olan kimselerde idi. İlim bunlardan çıkıp Nebatlılara ve kafası çalışmayan kimselere geçince din bozuldu!
Bu nakledilen rivayetler yukarda geçen yoruma göre değerlen­dirilince mesele daha doğru anlaşılır. Zira küçük kelimesinin dış görünüşe göre yorumlanması problem yaratır. Felsefeci bidatçıları veya pek çok bid'atçıyı incelediğin zaman onların çeşitli milletlerden esir alınan kimselerin çocukları olduklarını görürsün.
Yahut Arapçada köklü bilgisi olmayanlardandır. Yakın bir gele­cekte Allah'ın kitabı yanlış anlaşılacaktır. Nitekim dinin amaçlarını derinlemesine inceleyip öğrenmeyen de onları yanlış anlayacaktır.
2- İhtilafa düşmenin sebeplerinden ikincisi keyfî arzuya uymaktır. Bundan dolayıdır ki bid'atçilara "heva ve heveslerine uyan kimseler" denmiştir. Çünkü onlar keyfi arzularına uyarak, dini delil­lere ihtiyaç duyup onlara itimad ederek hükümleri dini delillerden çıkarmadılar. Bilakis keyfi arzularına öncelik verip, kendi görüş­lerine itimad ettiler. Ancak bundan sonradır ki bir de dini delillere baktılar. Bunların pek çoğu bir şeyin güzel veya çirkin olduğuna akılları ile karar veren ve felsefecilere ve başkalarına meyleden­lerdir. Yöneticilerden korktuğu, veya yöneticilerden dünyalık elde etmek istediği, veya bir mevki elde etmek istediği için keyfi onurlarına uyanlar da bu grupa dahildir. Sultanlara eşlik eden kimselerin naklettiğine ve ilim adamlarının bildirdiğine göre bunlar insanların arzularına göre eğilim içinde olurlar ve istedikleri yönde yorumlar yaparlar.
Bunlardan birinciler, pek çok sahih hadisi akılları ile reddet­mişlerdir. Hz. Peygamber'den sahih olarak rivayet edilenler hakkın­da kötü zan beslemiş, kendi bozuk görüşleri hakkında ise hüsnü zan sahibi olmuşlardır. Bunun sonucu olarak sırat, mizan, haşir, cennet, nimeti, cehennemde cesedin azap görmesi gibi ahiretle ilgili pek çok
durumları reddetmişlerdir. Ahrette Allah'ın görülmesini ve benzeri hususları inkar etmişlerdir. Bunlar bil'akis aklı, bir mesele hakkında -o mesele ile ilgili olarak din ne demiş olursa olsun- din koyucu yerine koymuşlardır. Hatta din, akıl tarafından hükmedilen meseleyi açıklayıcı bile olsa yine de aklı o hususta din koyucu gibi benimse­mişlerdir.
Diğerleri ise ana yoldan çıkmış, dinin isteğine aykırı da olsa ara yollara sapmışlardır. Böyle yapmaları ya dostuna bir iyilik yapmak, ya düşmanına üstün gelmek veya kendisine menfaat sağlamak hususunda hırslı davranmaktan dolayıdır. Nitekim kardeşim meşhur şeyh İbn Lübabe'den rivayet olunduğuna göre —ki bu rivayet Muhammedb. Yahya b. Lübabe kanalıyla gelmektedir- kendisi Biyre Kadılığından uzaklaştırılmış idi. Daha sonraları aleyhinde gelişen birtakım olaylardan dolayı danışmanlıktan da uzaklaştırılıp kadı Habib b. Ziyad'ın kara listesine alındı. Adalet özelliğini kaybettiğine dair emir verilip evinden ayrılmayıp hiç kimseye fetva vermemesi talimatı verilmiş idi.
Daha sonraları (halife) Nasır, Kurtuba'da nehir kenarında hastaların eğleştiği (kaplıca gibi) bir yeri satın alma ihtiyacı duydu. Meseleyi zamanın kad...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:07:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 rüya tabiri,Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 mekke canlı, Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 kabe canlı yayın, Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 Üç boyutlu kuran oku Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 kuran ı kerim, Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 peygamber kıssaları,Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2 ilitam ders soruları, Bidatçıların ve müslüman toplulukların ayrılığa düşme sebebi 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes