๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Haziran 2011, 16:23:19



Konu Başlığı: Bidat çıkarmanın kötülüğü hakkında ayet ve hadisler faslı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Haziran 2011, 16:23:19
Bidat çıkarmanın kötülüğü hakkında ayet ve hadisler faslı

Nakli delillerin ikincisi Rasulullah'dan (s.a) gelen hadislerdir. Bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Fakat biz burada bunlardan zikredemediklerimize de kolayca delâlet edenleri ve -Allah'ın izniyle-en sağlam olanlarını zikredeceğiz.
Bunlardan birisi Hz. Aişe'den (r.a) sahih olarak rivayet edilen şu hadistir.
Hz. Aişe Rasullullah'ın (s.a) şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Her kim bizim şu işimizde (dinimizde) ondan olmayan bir şey ihdas (icad) ederse o (icad) reddedilmiştir." Müslim'in rivayetinde bu hadis şöyle geçer:
"Her kim bizim dinimizde olmayan bir iş yaparsa o iş (amel) reddedilmiştir."[106]
Bu hadisi âlimler İslamın üçte biri olarak kabul etmişlerdir. Çünkü bu hadis, Rasulullah'ın (s.a) emrine yönelik her türlü muhalefeti -ister bid'at şeklinde olsun, isterse mâsiyet şeklinde olsun- hedefine almaktadır.
Müslim'in Câbir'den rivayet ettiğine göre
Rasulullah (s.a) hutbesinde şöyle derdi:
“Emmâ bâ'dü; sözün en hayırlısı Allah'ın Kitabı'dır. Hidayetin/yolun en hayırlısı Muham med'in yoludur. İşlerin en kötüsü (dinde olmadığı halde) sonradan icad edilenlerdir/bid'atlerdir. Ve her bid'at de bir sapıklıktır.”[107]
Bir başka rivayette Câbir şöyle der:
Hz. Peygamber (s.a) insanlara hitab ederken Allah'a lâyık olduğu şekilde hamdeder, sena eder, sonra şöyle derdi: "Allah kime hidayet ederse onu saptıracak yoktur, kimi saptırırsa ona da hidayet edecek yoktur. Sözün en hayırlısı Allah'ın kitabıdır. Hidayetin en hayırlısı Muhammed'in hidayetidir/gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilendir. Her ihdas (icad) edilen şey ise bid'attir."
Nesâi'nin rivayetinde ise şu ifade yer alır:
Her ihdas edilen şey bid'attir, her bid'at (sahibi) cehennemdedir.
Hz. Ömer'in de bu hutbeyle hutbe okuduğu bildirildi. İbn Mes'uddan mevkuf ve merfû olarak şöyle dediği rivayet edildi:
İki şey vardır: Söz ve hidayet. En güzel söz Allah'ın sözüdür, en güzel hida­yet Muhammed'in hidayetidir. Dikkat edin, sonradan ortaya çıkan şeylerden sakının. Çünkü işlerin en kötüsü sonradan uydurulan­lardır. Sonradan ihdas edilen her şey bid'attir. (İbn Mes'ud'dan rivayet edilen) lafızda şu ifadeler de vardır:
"Ancak siz ileride bid'atler çıkaracaksınız ve bid'atlerle karşılaşacaksınız. Sonradan ihdas edilen her şey bid'attir. Her bid'at (sahibi) de cehennemdedir." İbn Mes'ud, her perşembe bu sözlerle öğüt verirdi.
Yine İbn Mes'ud'dan gelen başka bir rivayette şöyle denmek­tedir:
Söylenecek iki şey vardır. Hidayet ve söz: Sözlerin en faziletlisi -veya sözlerin en doğrusu- Allah'ın sözüdür. Hidayetin en güzeli Allah'ın ve Muhammed'in hidayetidir (gösterdiği yoldur). İşlerin en kötüsü sonradan icad edilen iştir. Sonradan icad edilen her şey bid' attir. Dikkat edin, üzerinizden çok zaman geçmeden kalpleriniz katılaşacak. Boş bir ümitle oyalanmayın. Zira gelecek olan her şey yakındır. Dikkat edin, uzak olan, gelmeyecek olan şeydir.
Yine ondan gelen başka bir rivayette şöyle der:
En güzel söz Allah'ın Kitabıdır. En güzel hidayet etme usulü, Muhammed'in (s.a) hidayet usulüdür. İşlerin en kötüsü sonradan icad edilenlerdir. "Size vaad olunanlar mutlaka geleceklerdir, siz onu asla önleyemez­siniz."[108]
İbn Mâce, İbn Mes'ud'dan merfû olarak Rasulullah'ın (s.a) şöyle dediğini rivayet etti:
“Sonradan icad edilen şeylerden sakının. Çünkü işlerin en kötüsü sonradan icâd edilenlerdir. Sonradan icad edilen her şey bid'attir. Her bid'at de bir sapıklıktır."
Bu rivayetin İbn Mes'ud'a ait mevkuf bir haber olduğu meşhur olmuştur. 
Sahih’te[109] Ebû Hureyre'den şöyle dediği nakledilir: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu:
“Kim hidayete çağırırsa kendisine uyanların hepsinin alacağı sevab kadar o da sevap alır. Bununla beraber hidayete uyanların sevabından da bir eksilme olmaz. Kim sapıklığa çağırırsa kendisine uyanların yükleneceği günahların tamamı kadar kendisine de günah yüklenir. Bununla beraber sapık­lığa uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez,"[110] Yine Sahih'te Rasulullah'tan (s.a) şöyle dediği rivayet edilir:
"Kim hayır yolunda iyi bir çığır açarsa, kendisine hem bu işlediği hayrın sevabı, hem de kendisinden sonra bu yoldan gidenlerin sevabının tamamı kadar sevabı verilir. Bununla beraber onun açtığı hayırlı yoldan gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksiltilmez. Yine kim şer yolunda kötü bir çığır açarsa, kendisine hem bu işlediği kötülüğün günahı yüklenir, hem de bu yoldan gidenlerin günahı kadar günah yüklenir. Bununla beraber onların günahlarından da hiçbir şey eksiltilmez."[111]
Tirmizî, Ebû Davud ve daha başkaları İrbad ibn Sâriye'den şöyle dediğini rivayet etmektedirler:
Rasulullah (s.a) bir gün bize namaz kıldırdı, sonra bize yöneldi ve gözleri yaşartan, kalpleri yerinden oynatan çok etkili bir öğüt verdi. İçimizden birisi dedi ki:
Ya Rasulallah! Sanki bu bize veda eden birisinin öğüdü gibi geldi. Bize tavsiyen nedir? Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Size Allah'tan korkmanızı, dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Başınıza yönetici olarak Habeşli bir köle bile geçse ona itaat etmelisiniz. Çünkü sizin içinizden benden sonra yaşayanlar pek çok ihtilaflar göreceklerdir. Onun için benim sünnetime, hidayete ermiş, doğru yolda olan râşit halifelerin sünnetine sımsıkı sarılın. Azı dişlerinizle ısırıp bırak­mayın. Sonradan icad edilmiş (İslama aykırı) işlerden sakının. Çün­kü sonradan icad edilmiş her şey bid'attir, her bid'at bir sapıklıktır."
Bu hadis çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
Sahih'de[112] Huzeyfe'den rivayet edildiğine göre o şöyle dedi:
Ey Allah'ın Rasulü! Bu hayırdan sonra şer var mıdır? Rasulullah (s.a) şöyle dedi:
"Evet, bir takım insanlar gelecekler, benim yolumun (sünnetimin) dışında bir yola girecekler, benim hidayetimden başka bir hidayeti tercih edecekler."  Huzeyfe dedi ki:
Bu serden sonra bir ser daha var mıdır? diye sordum. Rasulullah şöyle buyurdu:
"Evet, cehennem ateşinin üstünde davetçiler olacak, kim onların dâvetine uyarsa onlar onu cehenneme fırlatıp atacaklar." Dedim ki:
Ya Rasulallah! Onları bana tarif et. Buyurdu ki:
"Derileri bizim derimiz gibidir. Bizim dilimizden konuşurlar.” Dedim ki:
Peki ben o zamana yetişirsem ne yapmamı tavsiye edersin? Dedi ki:
"İşte o zaman Müslüman topluluklarından ve liderlerinden ayrılma!" Dedim ki:
Ya onların cemaati ve lideri olmazsa? Dedi ki:
"O zaman tüm fırkalar­dan uzaklaş; hatta bir ağacın kökünü ısırarak (yiyerek yalnız) yaşayabilirsen, Ölüm sana gelinceye kadar öyle kal."
Buhari bunu başka bir şekilde rivayet etti.[113]Sahife hadisinde[114] denir ki:
"Ayr'dan Sevr1 a kadar olan bölge[115] Medine'nin haram bölgesidir. Kim bu konuda bir bid'at çıkarırsa veya bir bid'ate sığınırsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerinedir. Kıyamet günü Allah Teala onun farz ibadetlerini de nafile ibadetlerini de kabul etmeyecektir."
Bu hadis[116] genel bir bağlamdadır. Şeriate aykırı olarak ihdas edilen her bid'ati kapsar. Bid'at, sonradan ihdas edilen şeylerin en çirkinidir. İmam Malik bu hadisi (başka) bir meselede delil olarak getirmiştir. İnşaallah ileride temas edilecektir. Hadis, her ne kadar Medine ile ilgili olsa da başka şeyler de onun ifade ettiği anlama dâhildir.
Muvatta, Ebû Hureyre'den şu hadisi nakleder:
Rasulullah (s.a) bir gün mezarlığa gider ye şöyle der:
"Esselâmu âleyküm ey mümin­ler topluluğunun diyarı. İnşaallah biz de size kavuşacağız..." Hadisin devamında şu vardır:
"(Kıyamet gününde) bir grup adamlar, tıpkı sahipsiz develerin havuz kenarından kovulup uzaklaştırıldığı gibi benim havzımdan uzaklaştırılacaklar.
Ben onlara:
Gelin buraya, nereye gidiyorsunuz, gelin, gelin!" diye sesleneceğim. Bunun üzerine denilecek ki, onlar senden sonra (dini) değiştirdiler.
Ben de diyece­ğim ki:
"O halde onlar benim havzımdan uzak olsunlar! Uzak olsun­lar! Uzak olsunlar!"[117]
Alimlerden bir grup bu hadiste kastedilen kişilerin bid'atçiler olduğu yorumunu yaparken bir başka grup da bunların İslam'dan çıkan mürtedler olduğu yorumunu yapmışlardır.
Hayseme ibn Süleyman'ın[118] Yezid er Rukâşi'den[119] naklettiği hadis birinci görüşün delilidir. Rukâşi dedi ki: Enes ibn Malik'e sordum ve dedim ki:
Şu şu adamlar bizim küfrümüze ve müşrikliğimize hükmediyorlar, havzı ve şefaati de inkar ediyorlar. Rasulullah'tan (s.a) bu konuda bir şey duydun mu? Dedi ki:
Evet! Rasulullah'ı (s.a) şöyle derken işittim:
"Kul ile küfür veya şirk- arasında namaz vardır. Namazı terk ettiği zaman şirk koşmuş olur.[120] Benim Havz'ım Eyle[121] ile Mekke arası gibidir. Sürahileri gökteki yıldızlar gibidir -veya gökteki yıldızların sayısı kadardır, dedi. Cennetten gelen iki oluğu vardır. Havz'da su eksildikçe bu oluklardan takviye edilir. Ondan bir yudum içen kimse artık bir daha ebediyen susuzluk çekmez. Nice dudakları kurumuş kimse onun yanına gelecek fakat ondan bir damla bile tadamayacak. Bugün onu inkâr edenler o gün ondan hiçbir şey içemeyecekler."
Bu hadis onların ehl-i kıble (yani müslüman) olduklarına delalet eder. Ehl-i İslamı tekfir etmeleri Haricilerin niteliklerindendir. Havz'ı inkar etmeleri ise Mutezilenin ve diğerlerinin niteliklerindendir. Muvatta hadisinde Rasulullah'ın "Haydi gelin, gelin!" sözü olmasına rağmen bunun sebebi onları ümmetinin özelliklerinden olan yüzlerinin nûruyle ve abdest azala­rının parlaklığıyla tanıdığı içindir. Şayet onlar ümmetin mensup­larından olmasaydı sözü edilen alametlerle onları tanıyamazdı.
İbn Abbas'tan sahih olarak rivayet edilen bir hadiste o şöyle demektedir:
Rasulullah (s.a) öğüt vermek üzere içimizde ayağa kalktı ve söyle dedi:
"Siz (kabirden dirilip kalktığınızda) ayağınız çıplak, vücudunuz üryan ve sünnetsiz olarak haşrolunacaksınız (mahşer yerine toplanacaksınız)” Sonra şu âyeti okudu:
"İnsanları ilk yarat­maya başladığımız gibi va'dettiğimiz şekilde yeniden yaratacağız. Şüphesiz biz sözümüzü yerine getiririz."[122] Sonra şöyle dedi:
“Kıyamet günü ilk elbise giydirilen kişi ibrahim'dir. Yine kıyamet günü ümmetimden bazı adamlar çağrılacak ve sol tarafa (cehenneme) götürülecekler. Bunun üzerine ben tıpkı sâlih kul (Hz. İsa)'un dediği gibi şöyle diyeceğim: "Ben onların içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin. Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar Senin kullarındır, (diledi­ğini) yaparsın. Eğer onları bağışlarsan şüphesiz Sen izzet ve hikmet sahibisin"[123] Bunun üzerine şöyle denilecek:
"Sen onlardan ayrıldı­ğından beri hep geriye dönüyorlar."[124]
Muvatta' hadisinde olduğu gibi bu hadiste de bid'atçilerin kastedilmiş olması ve Hz. Peygamber'den sonra dinden çıkanların kastedilmiş olması muhtemeldir.
Tirmizi'de Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldılar. Hıristiyanlar da bir o kadar fırkaya ayrıldılar. Benim ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacak."
Bu hadis hasen sahihtir.[125]
Bu hadisin başka rivayetleri de vardır. İnşaallah ileride bunlar da zikredilecek ve anlatılacaktır. Fakat buradaki fırkalar âlimlerin çoğunluğuna göre ehl-i bid'at fırkalarıdır. Sahih'te Rasulullah'ın (s.a) şöyle dediği geçmektedir:
"Allah Teala ilmi insanların kalbinden mahvetmek ve hafızala­rından silip unutturmak suretiyle birden çekip almaz. Fakat âlimlerin ruhunu alarak ilmi ortadan kaldırır, hiçbir âlim bırakmaz. Böyle bir durumda insanlar câhillerin peşinden giderler, soracak­larını onlara sorarlar. Bunlar ise bilmeden cahilce fetvalar vererek hem kendileri sapıtırlar, hem de onları saptırırlar."[126]
Bu hadis Buhari’ de ve diğer kaynaklarda pek çok yoldan gelmiştir.Müslim'de İbn Mes'ud'un şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Kim yarın (kıyamet günü) Allah'a müslüman olarak kavuşmaktan hoşla­nırsa ezan okunduğu zaman şu namazlara devam edin. Şüphesiz Allah Tealâ sizin Peygamberinize (s.a) hidayetin yollarını göstermiş­tir. Namazlar da hidayetin yollarındandır. Eğer siz cemaatten uzak durup evinde namaz kılan kişi gibi namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, Peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. O sünneti terk ederseniz dalâlete düşersiniz."[127]
Sünneti terk etmenin nasıl bir sapıklık olarak nitelendirildiğini iyi düşününüz! Başka bir rivayette de: "Peygamberinizin sünnetini terk ederseniz küfre düşersiniz"  Denilmektedir ki bu daha şiddetli bir uyarıdır. Onda (Sahih-i Müslim'de) geçtiğine göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurmaktadır:
"Size çok kıymetli iki şey bırakıyorum; Birin­cisi Allah'ın Kitabıdır, onda hidayet ve nur vardır. (Başka bir rivayettte: Onda hidayet vardır, denilir). Kim ona sarılır ve tutunursa hidayet üzere olur. Kim onu terk ederse sapıtır,"  Bir başka rivayette
"Kim ona uyarsa hidayet üzere olur, kim onu terk ederse dalâlet üzere olur."[128] denilir.
Bu konuda gelen şeylerden birisini de İbn Veddah tahriç etmiş­tir. Onun bir benzerini İbn Vehb, Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir. Ebû Hureyre bu rivayetinde Rasulullah'ın (s.a) şöyle dediğini nakletmiştir:
"Ümmetimin içinde deccaller ve yalancılar olacaktır. Bunlar size, ne sizin ne de babalarınızın duymadığı hadisler uyduracaklar. Onların sizi fitneye düşürmesinden sakının."[129]
Tirmizi'de Rasulullah'ın (s,a) şöyle dediği rivayet edilir:
"Kim ölmüş bir sünnetimi benden sonra diriltirse, o sünnetle amel eden­lerin kazanacakları sevabın aynısı ona da verilir. Diğerlerinin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim Allah ve Rasülünün razı olmadığı bir bid'at çıkarırsa o bid'ati işleyenlerin günahlarının aynısı ona da yüklenir. Bununla beraber diğerlerinin günahından da hiçbir şey eksilmez."
Bu hasen bir hadistir.[130]
İbn Veddah ve başka kişilerin Hz. Aişe'den rivayet ettikleri şöyle bir hadis vardır:
"Kim bid'at sahibine' saygı gösterirse, İslamın yıkımına destek vermiş olur."[131]
el-Hasen'den (Basrî) Rasulullah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir:
"Şayet sırat köprüsü üzerinde bir an bile olsun durdurul­madan cennete girmek istersen, Allah'ın dininde kendi görüşüne göre bir şey icad etme."
Yine el-Hasen'den Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğu riva­yet edilmiştir:
"Kim bana uyarsa bendendir. Kim, benim sünnetim­den yüz çevirirse benden değildir."[132]
Tahâvî, Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle dediğini nakletti:
"Altı kişi vardır ki ben onlara lâ'net ediyorum, Allah'ın laneti onların üzerine olsun. Peygamberlerin duası da kabul edilir. Bunlar:
1- Allah'ın dinine ilave yapan,                                               
2. Allah'ın kaderini inkar eden,                                           
3- Zorbalıkla insanlara egemen olup Allah'ın aziz/şerefli kıldığını zillete düşüren, Allah'ın alçalttığını yücelten,
4- Benim sünnetimi terk eden,                                             
5- Allah'ın haram kıldığını helal sayan,
6- Benim soyumdan gelip de Allah'ın haram kıldığını helâl sayan kimse."[133]
Ebû Bekir ibn Sabit el-Hatib'in rivayetinde de şu ifade vardır:
"Allah'ın lanet ettiği ve benim de kendilerine lanet ettiğim altı kişi vardır."
Bu altı kişiyi sayarken Rasulullah (s.a) şöyle der:
"Benim sünnetimden yüz çevirip bid'ate yönelen kişi"
Tahâvî'nin rivayetinde Rasulullah (s.a) şöyle buyurur:
"Her ibadet edenin bir coşkulu dönemi, her coşkunun da bir gevşeme dönemi vardır. Bu gevşeme ya sünnete doğru olur ya da bid'ate doğru olur. Kimin gevşemesi benim sünnetime doğru olursa o doğru yolu bulmuş olur. Kimin gevşemesi de başka şeye doğru olursa o da helak olur"[134]
Beğavî'nin Mu'cem'inde Mücahid'den şöyle dediği nakledilir:
Ben ve Ebû Yahya ibn Cu'de Rasulullah'ın ashabından Ensarlı bir zâtın yanına girmiştik. Bu zât şunu anlattı Rasulullah'ın (s.a) yanında Abdulmuttalip oğullarının azatlısı bir kadından söz edildi. Dediler ki:
Bu kadın geceleri ibadetle, gündüzleri de oruçla geçiriyor. Bunu duyan Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu:
"Fakat ben hem uyur, hem namaz kılarım, hem oruç tutar, hem de iftar ederim. Kim bana uyarsa o bendendir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir. Her amel edenin bir coşkulu, sonra da bir gevşeme dönemi vardır. Kimin gevşemesi bid'ate doğru olursa o sapıtmıştır. Kimin gevşemesi sünnete doğru olursa o da doğru yolu bulmuştur"[135]Ebû Vâil'in Abdullah'tan rivayetine göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu:
"Kıyamet gününde en şiddetli azabı görecek kişiler, bir peygamberi öldüren veya peygamber tarafından öldürülen, sapıklığa önderlik eden ve müslümanlara müsle yapan kişidir.”[136] Hayseme'nin Süleyman'dan, onun da Abdullah'tan rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Benden sonra birtakım idareciler gelecek ve onlar namazları vaktinden tehir edecekler ve bid'atler çıkaracaklar." Abdullah ibn Mes'ud dedi ki:
Onlara yetişirsem ne yapayım? Rasulullah (s.a)  dedi ki: 
"Ey Abdullah'ın annesinin oğlu, ne yapacağını soruyorsun öyle mi? Allah'a isyan eden kimseye itaat edilmez"[137]
Tirmizi'den Ebu Said el-Hudri'nin şöyle dediği nakledilir: Rasu­lullah (s.a) şöyle buyurdu:
"Helal ve temiz şeyleri yiyen, sünnete uygun amel eden ve şerrinden insanların emin olduğu kişi cennete girer."
Bir adam dedi ki:
Ya Rasulallah! Bu gün insanlar içinde (böy­lesi) pek çoktur. Hz. Peygamber (s.a) dedi ki:
"Benden sonraki asır­larda (bu özelliği taşımayan kimseler) olacak. "
Bu hadis gariptir.[138]
Tahâvî'nin kitabında Abdullah ibn Amr ibn el-As'tan nakledilir:
Rasulullah (s.a) parmaklarını birbirine geçirerek şöyle buyurdu.
"Pek yakında iyi insanların gidip, geride sözleri ve emanetleri şu parmak­larım gibi birbirine karışmış değersiz insanların kaldığı bir zaman gelecektir. İşte o zaman sizin haliniz nice olur?" Dediler ki:
Ya Rasu­lallah! O zaman bize ne tavsiye edersiniz? Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Tanıdığınızla ilişkilerinizi devam ettirir, tanımadığınızdan uzak durursunuz. Seçtiğiniz iyi kimseleri kabul eder, kötü kimseleri ve avamı terk edersiniz."[139]
İbn Vehb, mürsel olarak Rasulullah'ın (s.a) şöyle buyurduğunu tahric eder:
"Şiâb'tan sakının!"
Şiâb nedir ya Rasulallah? Dedik­lerinde:
"Hevâ ve hevesine uyanlardır." dedi.[140] Yine Vehb şu hadisi tahric eder:
"Allah Tealâ, sımsıkı sarıldığı sünnetle bir kulu cennete sokar."[141]
El-Acurri'nin Kitabu's-Sünne'sinde el-Vehd ibn Müslim'in[142] Muaz ibn Cebel'den şöyle dediği rivayeti vardır: Rasulullah (s.a) şöyle dedi:
"Ümmetimin içinde bid'atler ortaya çıktığı ve ashabıma küfredildiği zaman, âlimler ilimlerini ortaya döksünler. Eğer âlimler bildik­lerini açıklamazlarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerine olsun.”[143]
Abdullah ibn el-Hasen[144] dedi ki: el-Velid ibn el-Müslim'e dedim ki:
Bilginin açıklanması ne demektir? Dedi ki:
Sünnetin açıklanması demektir.
Bu konuda daha pek çok hadis vardır.
Burada zikredilen bazı hadislerin sahih derecesinde olmadıkları malumdur. Bunlar sadece muhaddislerin teşvik ve sakındırma hadis­lerinde temel kabul ettikleri prensip uyarınca zikredilmişlerdir.[145] Çünkü Bid'atlerin ve bid'atçilerin kötülüğü artık Kur'an'a ve sahih sünnete dayanan kesin delillerle sabittir. Buna ilaveten diğer delillerin getirilmesinde inşaallah bir sakınca yoktur.[146]



[104] Ali İmran: 119
[105] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 1/65-84.
[106] "Her kim bizim dinimizde olmayan bir iş yaparsa o iş reddedilmiştir" hadisini Buhari "Bir idareci veya hâkim bir ilme dayanmaksızın ictihad eder de Rasulullah'a ters düşerek yanılırsa onun verdiği hüküm reddedilir. Çünkü Hz. Peygamber, bizim dinimizde olmayan bir iş yaparsa o iş reddedilmiştir." Bâbında ta'lik olarak rivayet etmiştir. Bu hadis Buhari. Kitabu'l-İ'tisam, Bab:20'dedir.
Buhari bu hadisi Hz. Aişeden mevsul olarak da rivayet etmiştir. Buhari'nin bu mevsûl rivayeti lütabu's-sulh'taki 2697 numaralı hadistir ve lafzı şöyledir. "Her kim bizim şu işimizde (dinimizde) ondan olmayan bir şey ihdas (icad ederse) o (icad) reddedilmiştir.
Buhari bu hadisi Kitabu'Htisam'daki lafzıyle ayrıca Kitabu'1-Buyû. Bâbu'n-Neceş'te yine talik olarak nakletmiştir.
Müslim bu hadisi Kitabu'l-Akziye. Babu Nakzı'l-Ahkâmi'l-Bâtıle'de 1718 numaralı hadis olarak nakletmiştir.
İlin Mâce, Mukaddime'de, Babu Tazimi Hadisi Rasulillah'ta 14 numarada Müslim'in-lafzıyle rivayet etmiştir.
Ebû Dâvud, Kitabu's-Sünne'de, Babtı lüzûmi's-Sümıe'de 4606 numarada nakletmiştir.
Malumdur ki lafzı, lafzından daha kapsamlı ve daha güzeldir. Bununla beraber bütün rivayetler hep aynı şeyi söylemektedirler'ki o da şudur; İster söz, ister amel isterse takrir olsun, dinde sonradan icad edilen her bid'at reddedilmiştir, şiddetle sakındırılmıştır ve bunları yapan kimseler tehdit edilmiştir ve kınanmıştır.
Yine malumdur ki din işi kitap ve sünnete bağlıdır. Her kim kitap ve sünnette olmayan bir şey icat ederse veya onların gerektirdiği şeye muhalefet ederse o reddedilmiştir. Ümmet Ritab ve Sünnete sımsıkı sarılırsa sapıklıktan ve fitneye düşmekten emin olur. Çünkü Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: "Size iki şey bıraktım; Onlara sarıldığınız müddetçe benden sonra asla sapıtmazsınız: Allah'ın Kitabı ve sünnetim."
[107] Bu hadisi Buhari, K. El'tisam, B. El-İktidâu bi süneni Rasulullah (s.a), 7277 numarada Abdullah ibn Mes'ud'un sözü olarak rivayet etmiştir ve bu rivayette "Her bid'at bir sapıklıktır" sözü yoktur.
İbn Hacer'in Fethu'1-Bari, 13/266'da da dediği gibi Buhari'deki bu rivayet mevkuf cinsindendir. Fakat içerisindeki "hidayetin en hayırlısı Muhammed'in hidayetidir" bölümü merfû hükmündedir. Çünkü bu Hz. Peygamber'in (s.a) bir niteliğini anlatmaktadır. Her ne kadar buna dikkat edenler az da olsa bu da merfuun bölümlerinden birisidir. Bu hadis, Hz. Peygamber'in (s.a) şemaili hakkındaki sadece merfu hadisleri Buharı ve Müslim naklettiği için müttefekun aleyh olan bir hadis gibidir. Bu hadislerin pek çoğu Rasulullah'ın (s.a) yüzü ve saçı gibi fiziki yapısıyle, yumuşak huyluluğu ve affediciliği gibi ahlâki yapısıyle ilgilidir. Bu hadis de aynı konuyle ilgili olarak kabul edilebilir. Bununla beraber söz konusu hadis yine İbn Mes'ud kanalından, fakat merfûluğu açıkça belirtilerek de rivayet edilmiştir. Ayrıca bu hadis aşağıdaki yerlerde de geçmektedir-
I. Buhari, ibn Mes'ud'dan yine mevkuf olarak, Kitabu'1-Edeb, Babu'l-Hedyi’s-Sâlih, h.no: 6098.
II. Müslim, K. Cumua, B. Hutbetihi (s.a) fi'1-cumua. Câbir ibn Abdillah'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir' Rasulullah (S.A) hutbe okuduğu zaman gözleri kızarırdı. Ve şöyle derdi Emma ba'dü; Şüphesiz sözün en hayırlısı Allah'ın Kitabıdır. Hidayetin (gidilecek yolun) en hayırlısı Hz. Muhammed'in hidayetidir, işlerin en kötüsü sonradan icad edilenlerdir ve her bid'at bir sapıklıktır. Sonra şöyle derdi: .... vs.Bunun arkasından Müslim benzeri bir hadis daha rivayet etti.
Hadisin birinci bölümü daha önce de beyan ettiğimiz gibi Rasulullah'ın hutbesindeki halini vasfettiği için her ne kadar merfu hükmünde ise de mevkuftur. İkinci bölümü ise merfûdur ve Resulullah'a (S.A) nisbet edilmiştir. Müslim. K. Cum'a, h.no: 876.
III. İbn Mâce, Mukaddime, Babu ictinabi'l-Bid'a, ve'1-Cedel h.no: 45, Câbir ibn Abdillah rivayeti, Hadisin bir bölümü Babu ittiba sünneti'r-Râşidin, 42 no'da geçmektedir.
IV. Ebû Davud, K. Sünnet, B. Lûzumu's-Sünnet, h.no: 4607,
V. Terinizi, K. İlim, B. el-Ahzu bis-Sunne, h.no: 46p7.
V. Tirmizi, K. İlim, B. El-Ahzu bis-Sunne, h.no: 2678.
VI. Nesei, Kitâbü'l-İdeyn. Nesei'de şu ilave vardır: Her ihdas edilen şey bid'attir, her bid'at de cehennemdedir.
VII. Ahmed ibn Hanbel, Cabir'den aynı lafızlarla 3/319, 371. sh'ler.
VIII. Dârimi, Mukaddime, Babu Kerahiyetü Ahzi'r-Re'yi, h.no: 206. Yine Cabir'den ve aynı lafızlarla rivayet edilmiştir.
[108] Enam: 134,
[109] Müellif "Sahih" sözüyle Müslim'i kastediyor olmalıdır. Çünkü Buhari'de bu rivayet mevcut değildir.  Mağribliler ve Şâtıbi  (r.a) sıhhat  derecesi  yönünden  Müslim'i  Buhari'den önde görürler.
[110] Müslim, K. İlim, B. Men Senne Sünneten haseneten h.no:2674; Tirmizi, K. İlim. Bâbu fîmen deâ ile'l-hüda. h.no:2676; İbn Mâce, Mukaddime. Bâbu men senne sünneten haseneten. h.no:206.
[111] Müslim bu hadisi Cerir ibn Abdullah'tan nakletti: K. Îlim, Babu men senne sünneten haseneten bölümündedir. Hadisin lafzı meâlen: "Kim İslam'da güzel bir çığır açar da kendisinden sonra insanlar o yoldan giderlerse..." şeklindedir. Müslim bu hadisi K. Zekat, Babu'l-Hassi ale's sadaka bölümünde de nakleder. Bu hadisi Ahmed'in Müsned'inde 4/357, el" Münzir. İbn Cerirdenl 4/360. Cerir ibn Abdülah'tan ve 4/36l'de Ebû Vail'den o da Cerir'deıı nakleder. İbn Mace; Mukaddime, Bâbu men senne sünneten haseneten ev seyyieten bölümünde Cerir ibn Abdillah'tan zayıf bir senetle 207 no'lu hadis olarak nakledilir. Neseî, K. Zekat, Babu't-Tahriz alessadaka'da nakledilir.
[112] "Sahih" tabiriyle bu defa zannediyorum hem Buhari, hem Müslim kastediliyor. Çünkü inşaallah biraz sonra da açıklayacağımız gibi bu hadis ikisinde de mevcuttur.
[113] Bu hadisi Buhari Kitabü'l-Fiten Babu Keyfe'l-Emru İza lem tekim cemaatün (cemaat olmadığı zaman durum nasıl olur babı)  h.nn-7084'de nakledilmiştir.  Ben derim ki: Hadisin tamamı Buhari'nin bu rivayetidir. Ancak Şâtibi rivayetin başlangıç kısmını düşürmüştür. Hadis bu lafızlarla Müslim'de de geçer. Buhari’de Huzeyfe'den rivayet eden râvi ile Müslim'de Huzeyfe'den rivayet eden râvi aynı kişidir ve Ebû İdris el-Havlâni'dir. Müslim bunu Kitabut İmare Babu Vücûbi Mülazemeti Cemaati’l-Müslimininde zuhuri’l-fiten'de zikretmiştir. Ebû Davud Kitabu'l-Fiten ve'1-Melâhim Babu Zikri’l-Fiten'de 4246 numarada, Ebu Huzeyfe'den aynı manada bir hadis rivayet etmiştir. İbn Mâce, K. Fiten, B. Uzlet'de 3981 no'da özet olarak rivayet etmiştir. Ahmed, Huzeyfe'den 5/386'da nakletletmiştir.
[114] Sahife hadisi: Müellif Müminlerin Emiri Hz.Ali'nin minberde hutbe esnasında elinde bulundurduğu sahifeye işaret ediyor.  Bu sahife,  ahkamı ve hadisi şerifleri ihtiva eden bir sahifedir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim'e mushaf, sahih hadisleri ve hükümleri toplayan kitaba sahife denir, Çoğulu suhuf ve sahâif gelir. Hadisin ibaresi de buna delalet, etmektedir.
[115] Ayr ve Sevr veya Air ve Sevr: Her ne kadar bazı sarihler Medinelilerin Sevr denilen bir dağı bilmediklerini, Sevr'in sadece Mekke'de bulunduğunu iddia etseler de meşhur olan görüşe göre bunlar Medine'yi kuşatan iki dağdır. Doğrusu her iki dağ da Medine'dedir. Medine'deki Sevr. Uhud'u arkasından kuzeye kadar daire şeklinde sarmıştır. Kırmızıya çalar rengi vardır. Lügatte de şafak kırmızısı demektir, (bk. Mealimü's-Sünen, 2/530; Lisanü'1-Arab, 1/521 Fethu'l' Bari 4/99)
[116] Buhari. K,  Fedailü'l-Medine.  Bâbu Harami'l-Medine. h.no:l870; Bu rivayette Hz. Ali'den şöyle dediği nakledilir: "Benim yanımda Allah'ın Kitabından ve Hz. Peygamber'den gelen şu şahifeden başka bir şey yoktur: .... bölge Medine'nin haram bölgesidir....." Buhari. K. Feraiz. B. Ismu men teberrae min mevâlihi. h.no: 6755, aynı lafızlarla. Buhari, K. Cizye ve’l-muvadea. B. Zimmetü'l-Müslimin, h.no: 3172; aynı lafızlarla. Buhari, K. İ'tisam bi’l-Kitabi ve’s-Sünne. B.Mâ yukrahu mine't-Teammuki ve't-Tenazui ve'1-Guluvvi fid-Dini ve'1-Bid'e, h.no:7300. -Araştır­manın konusu budur.- Müslim, K. Hac, Babu Fadlu'l-Medine ve Duaü'n-Nebiyyi fiha bil-Beraketi. Tirmizi. el-Vela ve'1-Hibe, Babu Fımen tevellâ ğayra mevâlihi, h.no:2210. Tirmizi, hu hadis hasen-sahihtir der. Ebû Davud, K. Menâsik'il'Hat; B. Fi Tahrimi'l-Medine, h.no:2034. Ahmed. Müsned: Ali ibn Ebî Tâlib, 1/126, 151 ve Müsned: Ebi Hureyre. 2/398.
[117] Bu hadisi İmam Malik Muvatta'da, Kitabu't-Tahara, Bâbu Câmiu’l-Vüdû h.no: 6911'de Ebu Hureyre'den şu şekilde rivayet etti: Rasulullah (S.A) bir gün mezarlığa girer ve şöyle der:
“Esselâmü aleykum ey müminler topluluğunun diyarı! İnşaallah biz de size kavuşacağız. Kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim.”   Dediler ki:
Yâ Rasulallah! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?
Dedi ki:
“Hayır siz benim ashabımsınız, kardeşlerimiz henüz gelmediler. Ben onlardan önce havzımın başına geleceğim.”
Dediler ki:
Ya Rasulallah, ümmetinden seriden sonra gelenleri nasıl tanıyacaksın?
Dedi ki:
"Ne dersin, bir adamın siyah ve koyu renkli atların içinde alnı çakal, ayakları sekili bir atı olsa onu tanıyamaz mı?"
Dediler ki:
Elbette tanır, ya Rasulallah!
Dedi ki:
"İşte onlar da kıyamet gününde abdest izlerinde dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları sekili olarak gelecekler. Havzın yanına ben onlardan önce geleceğim. Bir grup adamlar, tıpkı sahipsiz develerin havuz kenarından kovulup uzaklaştırıldığı gibi benim havzımdan uzaklaştırılacaklar. Ben onlara "gelin buraya, nereye gidiyorsunuz, gelin, gelin!" diye sesleneceğim.
Bunun üzerine denilecek ki: Onlar senden sonra dini değiştirdiler.
Ben de diyeceğim ki "O halde (havzımdan) uzak olsunlar, uzak olsunlar, uzak olsunlar!"
Buhari bu hadisi aynı şekilde Kitabu'r-Rikak, Babun fi'I-Havz, h.no:6575'de Ibn Mes'ud'dan, 6576'da yine Ibn Mes'ud'dan; 6577'de ibn Ömer'den; 6579'da yine ibn Ömer'den; 6580'de Enes ibn Mâlik'ten; 6582'de yine Enes ibn Mâlik'den; 6583'de Sehl ibn Sa'd'den; 6584'de yine Sehl ibn Sa'd'den; 6585, 6586 ve 6587'de Ebû Hureyre'den; 6589'da Cündüb'ten; 6593'de Esma İbni Ebi Bekir'den (R.A) rivayet etmiştir.  Bu rivayetin hepsinin lafızları farklı farklıdır. Sadece imam Malik'in rivayeti tam olarak zikredilmiştir. Çünkü bu rivayet diğerlerinin büyük bir kısmını veya aynısını ya da benzerini almıştır.
Buhari bu hadisi Kitabu'l-Fiten, "Öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz." Babı, hadis no: 7048'de Esma'dan, 7049'da ibn Mes'ud'dan; 7050 ve 7051'de Sehl ibn Said'den; Kitabu't-Tefsir,  Babu Tefsiri Sureti'l-Kevser'de rivayet etmiştir.   Sözü uzatmamak için burada zikretmiyorum. Ebu Dâvud, K. Sünne, B. Fi'1-Havz, h.no:4745, 4746, 4747, 4748'de rivayet etmiştir. Müslim, K. Fedâil, B. Isbatı Havzı Nebiyyina, h.no: 2299, İbn Mâce, K. Zühd, B. Havz, h.no: 4306da Ebû Hureyre'den Muvatta'dakine yakın lafızlarla rivayet etmiştir. îbn Mâce'nin başka yerlerinde de bu hadis vardır. Havz hadislerini kırk tane sahabi rivayet etmişlerdir. İbn el-Kayyim,  bunların hepsini Münziri'nin Ebû Dâvud Muhtasarını şerhederken (7/135) ve Avnu'l-Mâbud'un Zeylinde (13/73) Kütübti Sitte'deki rivayetlere de atıflar yaparak zikretmiştir. Ahmed ibn Hanbel ise bu hadisi çeşitli yerlerde zikretmiştir. Bunlardan bazıları, şunlardır: 1/257, 384, 403, 2/408, 3/17, 4/313, 5/41, 48.
[118] Hayseme ibn Süleyman; Uzun ömürlü, güvenilir bir imam, Şam muhaddisi, künyesi Ebu'l-Hasen Hayseme ibn Süleyman İbn Haydera el-Kuraşi eş-Şami el-Etrablusi. "Fedâili's- Sahabe" nin yazarı. Çok yolculuk yapan, çok dolaşan bir hadiscidir. 250 yılında doğdu. Ebû Utbe el-Hicâzi. Muhammed ibn İsa el-Medâini, ibrahim el-Kısar ve daha başka kişilerden hadis dinlemiştir. Ebû Ali ibn Mâruf, Abdul Vehhab el-Kilâbi, Ibn Mende ve daha başka kişiler kendisinden rivayette bulunmuşlardır. 343 yılında vefat etmiştir. (Siyeru A'lami'n-Nübelâ, 15/412; Şezerat, 2/365.)
[119] Yezid er-Rukâşi: Yezid ibn Ebân er-Rukâşi el-Basri. Zâhid bir kişidir. Babasından, Enes ibn Mâlik'ten, Hasen Basri'den ve başka kişilerden hadis rivayet etmiştir. Ondan da oğlu Abdunnûr, yeğeni el-Fadl ibn İsa ibn Ebân, Salih ibn Keysan, Â'meş ve daha başkaları rivayette bulunmuştur. Bazıları onun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Şube, ibn Maîn, Ebû Hatim ve Yakub ibn Süfyan onu zayıf görenlerdendir. İbn Adiy onun hakkında şöyle demiştir: Onun Enes'ten ve daha başka kişilerden rivayet ettiği sahih hadisler vardır, umarım güvenilir kişilerden rivayet ettiği hadislerin bir sakıncası yoktur. Onun hakkında verilecek hüküm şudur; Salih, zâhid ve doğru bir kişidir, ancak güvenilir kişilerden rivayet ettiklerinin dışındaki rivayetlerine güvenilmez. 110 yılında vefat etti. (Tehzib, 11/309)
[120] Bu hadis şu kaynaklarda geçmektedir: Müslim, K. iman, Babun Itlak İsmi’l-Küfri alâ men Tereke's-Salât, Câbir'den rivayet etmiştir. Tirmizi, Kitabu'1-İman, Babu fi Terki’s-Salât, h.no: 2621. Ebû Dâvud, K. Sünne. B. Fi Reddi’l-İrcâ, h.no: 467-8, Câbir ibn Abdillah'tan. İbn Mâce, K. Fi İkameti’s-Salat, B. Fî men Terake's-Salat, h.no: 1078. Nesei, K. Salât, B. El-Huküm fi Târiki's-Salât, h.no: 465, Hattabi Meâlimü’s-Sünen alâ sünen-i Ebi Dâvud, 5/58'de özet olarak şöyle demektedir: Namazı terk etmenin de çeşitleri vardır. Namazı inkar ederek terk etmek ümmetin icmâı ile küfürdür. Unutarak terk etmek ümmetin icmâi ile küfür değildir. İnkar etmeden kasıtlı olarak terk etmeye gelince birinci hükümde âlimlerin ihtilafı vardır. Ben derim ki bunun yeri hadis şerhleri ve fıkıh kitaplarıdır.
[121] Eyle: Hadiste zikri geçen bir Arap kasabasıdır. Büyük bir ihtimalle Mısır ile Şam arasında meşhur bir beldedir. (Lisanül-Arab, 1/191)
[122] Enbiya: 104
[123] Maide: 117.118
[124] Bu hadisi Buhari, Kitabu Ehâdisi'l-Enbiya'da, Nisa,  125, Nahl:  120. Tevbe:  114 âyetleri ilâhında. İbn Abbas'tan 3349 no'lu hadis olarak rivayet etti. Ayrıta: Meryem: 16 âyet. Babında 3447 no'lu hadis olarak rivayet etti: Ayrıca Buhari'nin: Kitabu'r-Rikak, Babu'1-Haşr,  h.no:6524, 6525, 6526'da ibn Abbas'tan;6527'de hz. Aişe'den; Kitabu't-Tefsir, Mâide 117,  âyeti'nin tefsiri babı, h,no:4625'de İbn Abbas'tan;   Maide 118. âyetinin tefsiri babı, h.no: 4626'da.  İbn Abbas'tan ve Enbiya 104. ayetinin tefsiri babı h.no:4740'da rivayet edilmiştir. Müslim, yine İbn Abbas'tan ve aynı lafızlarla Kitabu'l" Cennet, Bâbu Finai'd-Dünya ve Babu'l Haşr yevme'l-Kıyame'de ve aynı babın diğer  rivayetlerinde nakletmiştir. Tirmizi, Kitabu'l-Kıyamede, İbn Abbas'tan 2539 no'lu hadis olarak rivayet etmiştir. Nesâî, Kitabu'l-Cenâiz. Bâbu evveli men yüksâ'da İbn Abbas'tan; Ahmed, Müsned'de îbn Abbas'tan çeşitli yerler de rivayet etmiştir. Bunlar arasında 1/223. 229, 235 ve 253'de ki rivayetler de vardır.
[125] Bu hadis ile ilgili notlar önceki sayfalarda geçti.
[126] Buhari, K. İlim. B. Keyfe yukbezu'ilm. h.no:100; K. İ'tisam, B.Mâ yüzkeru min zemmi'r Re'y ve Tekellüfi'l-Kıyas. h.no: 7307. Abdullah ibn Amr'dan Müslim, K.ilim B. Rafu'l İlim ve Kabzuhu. Abdullah ibn Amr'dan İbn Mâee. Mukaddime, B. İctinabi'r-Re'y ve'1-Kiyas. h.no:52. Abdullah ibn Amr'dan. Ahmed Müsned. 2/162, 100, 203, Abdullah ibn Amr'dan Dârimi. Mukaddime. Babu Zehâbi'1-İlm, h.no:239. Abdullah ibn Amr'dan.
[127] Sahihi Müslim'de Abdullah ibn Mes'ud'dan nakledilen bu ibarenin tamamı şöyledir. Abdullah ibn Mes'ud dedi ki: Kim yarın Allah'a müslüman olarak kavuşmaktan hoşlanırsa ırzını okunduğu yerde şu namazlara devam etsin. Şüphesiz Allah Teala Peygamberinize (s.a) hidayetin yollarım göstermiştir. Namazlar da onlardan birisidir. Eğer siz cemaatten uzak durun evinde namaz kılan kişi gibi namazlarınızı evlerinizde kılarsanız Peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. O sünneti terk ederseniz dalâlete düşersiniz. Herhangi bir müslüman tertemiz ve mükemmel bir abdest alıp da bu mescitlerden birine gitmek üzere yola çıkarsa. Allah ona. attığı her adıma karşılık bir sevab yazar, bir derece yükseltir, bir de günahını düşürür. Bizim zamanımızda nifakı bilinen münafıktan başka hiçbirimiz cemaatı terk etmiyordu. (Hatta hasta olan bir kimse) iki kişi arasında; bacakları yerde sürünerek (mescide) getirilir de safa durdurulurdu (Müslim. K. Mesacid) ve Mevadiu’s-Salat. B. Fadlu Salâti'l-Cemaa) îbn Mâce, K. Mesâcid ve'1-Cemaat. B. El-Meşyu ile's-Salat, no:777. Ahmed. Müs'ned, îbn Mes'ud'dan, 1/372. 414. 914. 455. Nesâi, K. İmame. B. el-Muhafazatu ale's-Salavat. Ben derim ki bu rivayette, cemaati terk edene karşı şiddetli bir uyarı ve kuvvetli bir tehdit vardır. Çünkü bu terk ediş, bir mazerete dayanmıyorsa ve insan bunu bir alışkanlık haline getirmişse şüphesiz bir bid'attir.
[128] Bu hadisi Mâlik, Muvatta'da muhtelif lafızlarla rivayet etmiştir. Hadisi Mâlik'ten rivayet eden kişi şöyle demiştir: Rasulullah'ın (s.a) şöyle dediği Mâlik'e ulaşmıştır: "Şüphesiz ben size kendisine sarıldıkça asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım: Allah'ın Kitab'ı ve Peygamberinin sünneti." Babu'n-Nehyi anil-Kavli bi’l-Kader. Müslim bu hadisi Kitabu Fedâilu's-Sahabe, Babu Fedâilu Ali ibn Ebi Tâlib bölümünde Zeyd ibn Erkam'dan rivayet etmiştir. Zeyd ibn Erkam'm rivayetinde Hz. Peygamber'in Mekke ve Medine arasındaki Hum suyunun yanında verdiği hutbe vardır ve orada Rasulullah (s.a): "..... Size çok kıymetli iki şey bırakıyorum..." buyurur.
Müslim, bu hadisi Zeyd'den üç defa sevk eder. (h.no:2408) Ebû Dâvud, K.Menâsik. B. Sıfatu Hacceti'n-Nebiyyi (s.a) h.no:1905. Câbir ibn Abdillah'tan, Câbir, Muhammed ibn Ali ibn el-Huseyn'in sorusuna cevap olarak Hz. Peygamber'in haccını anlatmış ve onun Nemire mesridindeki hutbesini nakletmiştir. O hutbesinde Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştu: "Ben size sımsıkı sarıldığınız takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız bir şey bırakmış bulunuyorum: Allah'ın Kitabı size benden sorulacak, o zaman ne diyeceksiniz?..." İbn Mace, biraz önce işaret edilen bu hutbenin metnini Kitabü'l"Menasik, Babu Hacceti Rasulullah (S.A) bölümünde h.no:3074 rivayet etmiştir. Ahmed ibn Hanbel, Müsned'inde Ebû Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (S.A) şöyle buyurdu: "Size çok önemli iki şey bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür ki O Allah'ın gökten yere uzatılmış ipi niteliğindeki kitabıdır. Diğeri ehl-i beytim olan yakınlarımdır. Bu ikisi Havzıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmayacaklardır." (Müsned, 1/14, 1/17, 1/26; Ebû Said'den ve 4/367'de Zeyd ibn Erkam'dan Müslim'deki gibi) Dârimi, Zeyd ibn Erkam'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a) bir gün bizim yanımızda ayağa kalktı ve bize bitab etti. Önce Allah'a hamd ve sena etti, sonra şöyle dedi: "Ey insanlar! Şüphesiz ben bir beşerim. Rabbimin elçisi (Azrail) pek yakında bana gelecek, ben de kendisine icabet edeceğim. Size çok önemli iki şey bırakıyorum: Birincisi Allah'ın kitabıdır. Onda hidayet ve nur vardır. Allah'ın Kitabına sımsıkı sarılın ve ona yapışın." Hz, Peygamber insanları buna teşvik etti ve sonra şöyle dedi: "Diğeri ehl-i beytimdir ve ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım." Bunu üç defa tekrarladı. (Darimi, K. Fedaîli'l-Kur'an, B. Fadlu men Karae'l-Kur'an, h.no:3316.)
[129] Bu hadisi Müslim Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir. Ebû Hureyre şöyle demektedir: Ahir zamanda deccallar ve yalancılar olacak. Size işitmediğiniz ve babalarınızın da işitmediği hadisler getirecekler. Onların sizi saptırmasından ve fitneye düşürmesinden sakının. (Müslim, Mukaddime, Babu'n-Neh'yi ani'r-Rivayeti ani'z-Duafa....) Ebû Davud, Kitabu'l-Fiten ve'l-Melâhim, Babu Zikril-Fiten ve Delâiliha, h.no:4252. Bu rivayette şöyle bir ifade var: "....Benim ümmetimin içinden otuz tane yalancı çıkacak..."
[130] Bu hadisle ilgili açıklama notu daha önce geçti.
[131] Belki de bu, mü'minlerin annesi Hz. Aişe'nin kendi sözüdür
[132] Ben hadisi bu lafızlarla bulamadım. Fakat Buhari'de: "Kim benim sünnetimden yüz çevirse benden değildir." kelimeleriyle Enes ibn Malikten rivayet edilmiştir. Rivayette üç kişiyle ilgili bir olay anlatılır fakat senedinde Hasan-i Basri yoktur. (Buharı, K. Nikah, B. et-Terğib fin-Nîkah, h.no:5063) Müslim de Enes'ten nakletmiştir ve senedinde Hasan-i Basri yoktur. İfadeler Buhari'dekinin aynısıdır. (Müslim, K. Nikah, B. İstihbâbin-Nikah) Ahmed'in Müsned'inde 2/158'de Abdullah ibn Amr ibn eI"Âs tarafından rivayet edilir. Rivayet, ibn Ömer'in evliliği, hanımıyle olan münasebeti, hanımının, eşini babası Ömer'e şikayet etmesi ve ikisi birlikte Hz. Peygamber'e gitmeleri hakkmdadır. Hz. Peygamber (s.a.) onlara şöyle cevap vermiştir: "Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir." Bu rivayetin senedinde de Hasan'i Basri yoktur. Ahmed bu hadisi ayrıca Buharı ve Müslim'in rivayeti gibi Enes'ten de rivayet etmiştir; 3/241, 259, 285. Ahmed'in Ensarlı bir adamdan yaptığı rivayete gelince onda işte yukarıdaki ifade geçer: ".... kim bana uyarsa..." Fakat bunda da Hasan'i Basri yoktur. 5/409. Nesâi'de de Enes'ten gelen rivayet vardır 6/60 ve Buhari'nin rivayeti gibidir. Dârimi, Sâ'd ibn Ebi Vakkas'tan rivayet etti. Bu rivayette Osman ibn Maz'un'un karısıyla (cinsel ilişkiyi) terke karar vermesine Rasulullah'ın şöyle cevap verdiği anlatıhr: ",... Kim benim sünnetimi terk ederse benden değildir." (Dârimi, K. Nikah, B. en. Nehyu ani't-Tebettül, h.no-:2168)
[133] Bu hadisin bir kısmını Dârimi, Mukaddime, B. İttibai's Sünne, no: 97'de B. Teğayyûri'z-Zeman ve mâ yahdüsü fihi no:186. 187'de rivayet etmiştir. Ahmed'in Müsned'inde de hadisten bir bolümü nakledilmiştir. 2/229, 506
[134] Bu hadisi Ahmed ibn Hanimi, Müsned'inde Abdullah ibn Amr ibn el-As'tan nakleder: 2/158. 165. Şeyh Reşit Rıza (elinizdeki) Kitaba yazdığı dipnotta bu hadisin üzerinde durur ve şöyle der:  Beyhaki bu hadisi benzeri bir bağlamda Abdullah ibn Amr ibn el-Âs'tan merfû olarak rivayet eder. Celâlûddîn es-Suyuli, ei-Câmiu's-Sağîr'de bu rivayetin yanma "sahih"tir işareti koyar. Hadis "Her amelin bir coşkulu dönemi vardır." diye başlar. Devam eden sayfada bir diğer  hadiste  ".... Her amel edenin bir coşkulu  dönemi vardır..."   ifadesi   geçer. Öyle zannediyorum ki Tahavi hadisinde  “amel eden" yerine “ibadet eden"  kelimesi yanlışlıkla girmiştir. Tirmizi Ebû Hureyre'den bu hadisin ilk iki cümlesini rivayet etmiş olup kalan kısmı bizim konumuzla ilgili değildir.
[135] Ahmed, Müsnedinde bu hadisi Ensar'dan bir zâtın rivayetiyle Mücahit'ten nakletmiştir.(2/409)
[136] Ahmed ibn Hanbel bu hadisi Ebû Vâ'il ve ibn Mes'ud kanalından rivayet, etmiş (1/407) ayrıca biraz farklı lafızlarla Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir (2/492).
Müsle yapmak,  maktulün uzuvlarını kesip parçalamak ve bundan sadistçe bir zevk almak demektir, (çeviren)
[137] Bu hadisi Ahmed. Müsned'inde İbn Mes'ud'un rivayetinden şu lafızlarla nakletti: "Benden sonra başınıza sünneti söndüren adamlar geçecek..." (1/400. 409.) Ubade ibn Sâmit'ten aynı hadisi hiraz farklı olarak nakletti (5/325. 329) Ahmed, İbn Mes'ud'un Amr ibn Meymun el-Evdi'ye söylediği şu sözü de nakletti: Namazı vaktinde kılmayan idareciler başınıza geçtiği zaman senin halin nice olur? (5/231) Bu hadisi, ayrıca İbn Mace. K. Cihat. B. Lâ Tâate fi Ma'siyetilllah. no:2865'de nakletti.
[138] Bu hadisi Tirmizi Ebn Said el-Hudri'den Ehvabu Sıfatı'l-Kıyame 2520 numarada nakletti. Bu hadisin bundan başka bir isnadını bilmediğini söyledi.
[139] Ebû Davut, K. Melâhim. B. el-Emri vcûrNehy, 4342 İbn Mâce. K. Fiten, B. et-Tesebbütü fil-Fitne-3957. Müsned-i Ahmed. 2/220. 221. Bunların hepsi Abdullah ibn Amr ibn el-As'tan rivayet edilmiştir.
[140] Bu hadisi ayrıca Ahmed, Muaz ibn Cebel'den şu lafızlarla rivayetetmiştir:"Şiâb'dan sakının, cemaate, halka ve mescide sarılın." Ahmed'in rivayetinde "Şiâb nedir?" ifadesi yoktur. (Müsned. 5/233. 243)
[141] Bu hadisi bulamadım.
[142] El-Velid ibn Müslim: Şamlıların âlimidir. Künyesi Ebu'l-Abbas ed-Dımışki'dir Ümeyye oğullarının azatlısıdır. Yahya ibn el-Haris ez-Zimâri ve Ali Said ibn Abdilaziz'deu kıraat dersi aldı ve onlardan rivayette bulundu. Ayrına ibn Aclan, Sevr ibn Yezid. İbn Cüreyc ve daha başka kişilerden rivayetleri vardır. Leys ibn Sa'd. Bakıyye ibn el-Velid-ki bunlar da hocalarıdır- İbn Vehb. Ahmed ibn Hanbel ve daha pek çok kişi de ondan rivayette bulunmuşlardır. Çok yolcu­luk yapan, eser veren. Güvenilen, çok hadis ve ilme sahip olan büyük bir imamdır. 195 yılında vefat etmiştir. (el-Cerh Ve’t-Ta’dil. 9/l6: Tehzib. 11/151; Şezerat. 1/344; Siyeru'l-A'lam. 9/211)
[143] Kadı lyaz eş-Şifa isimli kitabında Abdullah İbn Muğaffel'den Rasulullah'ın şöyle söylediğini nakleder: ".....Ashabıma sövmeyin. Kim ashabıma söverse Allah'ın ve bütün meleklerin laneti onun üzerine olsun.." Onu şerh eden Molla Aliyyül'Kâri der ki: Taberanî, ibn Abbas'tan bu hadisin bir benzerini rivayet etti. Hakim de benzer bir hadis nakletti ve şunu da rivayet etti: "....Âhir zamanda ashabıma söven bir topluluk gelecektir..." (Şerhu'ş-şifa, 5/520) Ebû Dâvud, K. Sünne. B. fi'n-Nehyi an Sebbi Ashabi'r-Rasul, h.no:4658. Tirmizi, Ebvabu'l-Menakıb. Bâbu fi men salibe Ashabin Nebiy. h.no:4122. îbn Mâce, Mukaddime, Fadlu Ehli Bedr, h.no:161
[144] Abdullah ibn el-Hasen ibn Ahmed ibn Ebi Şuayb, muhad