Konu Başlığı: Beşinci mesele Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Mayıs 2011, 14:21:00 Beşinci Mesele: Hadiste sözü edilen gruplar, dinde külli (temel) kurallarda "fırka-i naciye" ye aykırı davranmasından dolayı ayrı bir grup oluşturmaktadırlar. Yoksa dinde teferruatta/detaylarda aykırı davranmaktan dolayı ayrı bir grup olmazlar. Zira teferruatla ilgili meselelerdeki aykırılık sebebiyle ayrı bir grup oluşmaz. Ayrı bir grup külli meselelerdeki aykırılıktan meydana gelir. Külli meseleler pek çok cüz'î/detaya ait meseleleri nas olarak ifade etmiştir. Bu meselelerin kural dışı olanları çoğunlukla özel bir yere ve özel bir bölüme mahsus değildir. Akıl yoluyla bir şeyin güzel sayılması bu hususta geçerlidir. Çünkü bundaki aykırılıklar, detayları ilgilendiren hususlarda hem inanılması, hem yapılması gereken sayılamayacak kadar çok meselede ihtilaf oluşturmuştur. Cüz'i meselelerin çokluğu külli kaide yerine geçer. Bid'at işleyen bir kimsenin cüz'i meselelerde/teferruatta yaptığı bid'atlar çoğalınca, dinin pek çok meselesine karşı çıkmış gibi olur. Bu aynı zamanda külli kaideye de karşı çıkmak olur. (Tek bir) cüz'i meselede durum böyle değildir. Bid'atçıdan, cüz'i bir şeyin meydana gelmesi sürçme ve ulak bir kusur sayılır. Fakat küçük de olsa sürçmelerin âlim tarafından yapılması dinde yıkım olur. Hz. Ömer şöyle buyurmuştur: Üç şey dini yıkar; âlimin hatası, münafık bir kimsenin Kur'an tartışması ve sapık yöneticiler. Fakat teferruattaki hatalar sebebiyle genellikle ayrılıklar olmaz, dinî yıkım da olmaz. Külliyat ise böyle değildir. Kitabın anası olan açık hükümleri (muhkemleri) zedelediği takdirde müteşabihatın peşinden gitmenin dindeki yerini görüyorsun. Kur’an'ı anlamamak da dinin külliyatını ve cüz'iyatını zedelemektedir. Kâfirlerin de teferruat türünden meselelerde bid'atları vardır. Fakat onlar zaruriyyat (korunması zorunlu olan din, akıl, mal, can ve nesil) ile ilgili veya bunlara yakındır. Kâfirlerin Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp, zanlarınca "bu Allah'a", "bu putlarımıza" demeleri gibi, sonra da bundan bir hüküm çıkardılar; putlarına ayırdıkları Allah'a ulaşmayacak, Allah'a ayırdıkları putlarına ulaşacak idi.[75] Bahira, Sâibe, Vasile ve Hâm adını verdikleri hayvanları kendilerine haram kılmışlardı.[76] Kâfirlerin bilgisiz ve aptalca (davranarak) çocuklarını öldürmeleri, kısas ve mirasta adaleti terketmeleri, nikah ve boşanmalarda zâlimce davranmaları, çeşitli hilelerle yetim malını yemeleri ve daha başka birtakım davranışları, bid'ate ilişkin yaptıklarıdır. İslam dini bunlara ait uyarıda bulunmuş ve âlimler bunları haber vermişlerdir. Tâ ki kendilerine göre bir din ortaya koymak onların özelliği olmuş, İbrahim'in dinini değiştirmek onlara kolay gelmiştir. Bu özellikler, onlara nisbet edilen bir esas ve kural olmuş, onlar da buna razı olmuşlardır. Bu esas, mutlak olarak din koymak olup, hevâ ve hevese uyma değildir. Bundan dolayıdır ki Cenab-ı Hak onları söylediklerine dair bir delil ortaya koymaları hakkında: "Deki: O (Allah) bunların erkeklerini mi, dişilerini mi haram kıldı?"[77] Ayeti ile uyardığında, ayetin sonunda: "Eğer doğru iseniz bana (bir) ilimle haber veriniz." Buyurdu.[78] Yüce Allah (bu inanca sahip olanlardan) ancak gerçeği, din olarak ortaya koyacak bir bilgi istemiştir. Bu bilgi dine dair bilgiden başkası değildir. Yüce Allah, İbrahim'in dininde meşru kıldığının bu olmadığına dair onları uyarmak üzere: ".... Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz?" [79] Buyurmuş, daha sonra da: "Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?" buyurmuştur. Böylece ortaya çıkmıştır ki dinde ayrılık çıkaran bu gruplar külli meselelerde ihtilaf etmişlerdir.[80] [75] En'am. 136. ayetine bakınız. [76] Maide: 103. ayetine bakınız. Ayrıca bu kitabın altıncı bölümünün baş tarafında bu hayvanlar hakkında bilgi verilmiştir. [77] En'am: 144 [78] En'am:143 [79] En'am: 144 [80] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/226-227. |