> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri >  el İtisam > Akıl hakkında iyi zan beslemek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Akıl hakkında iyi zan beslemek  (Okunma Sayısı 1074 defa)
29 Mayıs 2011, 20:06:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Mayıs 2011, 20:06:21 »



Fasıl
 
Üçüncü Hata: Akıl Hakkında İyi Zan Beslemek




Yüce Allah aklın anlayıp kavraması için bir sınır koymuştur. Akıl anlama ve kavrama sınırının ötesine geçemez. Yüce Allah, her istediğini kavrama yolunu akla açmamıştır. Şayet akıl her istediğini anlayıp kavrasaydı, her olanı, olacağı ve olmayacağı anlayıp bilmede Allah ile aynı düzeyde olurdu. Bu nasıl olabilir ki? Allah'ın bildikleri sonsuz, kulun bildikleri sınırlıdır. Sınırsız olan, sınırlı olanla eşit olamaz.
Bu külli ana kuralda eşyanın kendisi, sıfatları, fiilleri, hüküm­leri vo durumları toptan ve detayları bakımından dahil bulunmak­tadır. (Kâinatta var olan en küçük) bir şey, başka şeylerden bindir. Yüce Allah o şeyi tastamam ve mükemmel bir şekilde bilir. Zerre (en küçük molekül) kadar olan bir şey dahi Allah'ın bilgisi dışında değildir. Bu en küçük şeyin kendisi, durumu, özelliği ve hükümleri Allah'ın bilgisi dahilindedir. Kul işe böyle değildir. Kulun bu zerreye ail, bilgisi eksik ve kusurludur. O bu zerrenin özelliklerini, durumlarını ve hükümlerini anlamakta da böyledir. Bu, insanda gözle görülen, el ile tutulan bir husustur. Akıllı bir kimse bundan şüphe etmez. İbretli gözle bakıldığı zaman, insan kendi nefsinde bile bu sonuca varır.
Alimler katında bilgiler üç kısma ayrılır:
1- Zorunlu/zaruri bilgiler.  Bu bilgiler hakkında şüphe etmek imkansızdır. İnsanın kendi varlığını bilmesi, ikinin  birden  çok olduğunu, iki zıt şeyin birleşmeyeceğini bilmesi gibi.
2- İnsanın hiçbir şekilde bilemediği ancak kendisine bildirilir veya bilmesi için bir yol açılabilirse bildiği şeyler ayrı bir kısmı oluşturur. Yok olan şeylerin bilinmesi gibi. Bu tür şeylerin (bir araçla) bilinmesi kulun bilgisi bakımından evvela olağan kabilden sayılmıştır. Kişinin ayağının altındaki şeyi bilmesi gibi, şu kadar ki (ayağı altında gözle görülmeyen) o şey bir karış yerin altındadır. Önceden hakkında bilgisi olmayan, uzak ülkelerdeki bir şehri bilmek de böyledir. Bunlar bir yana göklerde,  denizlerde,  cennette ve cehennemde  nelerin  olduğunun  bilinmesi  de  (bir   aracı  yoluyla) bilinebilir. Bunların bir delil olmaksızın bilinmesi imkansızdır.
3- Üçüncü bir kısım da teorik bilgilerdir. Bunların bilinmesi imkan dahilinde olduğu gibi, bilinmemesi de mümkündür. Teoriler­den oluşan bu bilgiler doğrudan doğruya bilinmez, bir vasıta ile bilinirler. Şu kadar ki haber verme yoluyla, bildirilmek suretiyle de bilinebilir.
Akılcılık akımı taraftarları teorik bilgilerde normal olarak görüş birliği olamayacağı inancındadırlar. Çünkü teoriler ve yetenekler çeşitlidir. Teorik bir meselede ihtilaf söz konusu olunca, bizzat ne olduğu hususunda ihtiyaç duyulursa, onun hakikatinin ne olduğunu bir bildirenin bulunması kaçınılmazdır. Çünkü akıl bu meselelerde bir bildirene ihtiyaç duymazsa, bunları bilmesi sahih olmaz, Zira bilinenler, bakışların değişmesiyle değişmez. Çünkü onlar haddi zatında gerçeklerdir. Gerçeği bulmak hususunda -usul ilminde bilindiği üzere- her müctehid isabet etmiş olamaz. Gerçeği bulmakta isabetli olan müctehid bir tanedir. Onun belirlenmesi ancak delil ile olur. Delil ise bazen inceleme yapan kişiye göre çelişebilir. Bu durumda deriz ki iki delilden biri gerçek, diğeri şüphelidir. O halde mutlaka belirlemeyi sağlamak üzere habere ihtiyaç vardır.
Burada "Bu İmamiyyenin sözüdür." denemez. Çünkü biz bu herkese gereklidir, diyoruz. Zira "Peygamberden başkasının da ma'sum (ismet sıfatına sahip) olduğunu söylemek[74] delile muhtaçtır. Çünkü din koyucu, kesinlikle özrü ortadan kaldıracak şekilde nas olarak bunu bildirmemiştir. O halde ma'sumluğun isbatı teorik olup, hakkında görüş ayrılığı vardır. Bu görüş ayrılığından, yine görüş ayrılığı olan bir yol ile (teori ile) nasıl çıkılacaktır?
Bu durum sabit olunca meselemize döner ve deriz ki: Mükellef­lerin işleri itibariyle dini hükümler, -her ne kadar teferruatta ihtilaf söz konusu ise de- genelde zaruri bilgiler kabilindendir.
Diğer bilgi kısımlarına dönünce akıl ile hüküm koyma görüşünde olanlar bu kısım bilgilerden kimisinin teorik, kimisinin ne zaruri, ne de teori ile bilinmez olduğunu ikrar etmişlerdir. Bu kısımlar ancak haber verilmesi yoluyla bilinen diğer iki kısımdır. Bu kısım bilgi­lerde, mutlaka (sağlıklı) habere ihtiyaç vardır. Çünkü bu hususta akıl tek başına (yeterli ve) bağımsız değildir.
Akılcıların sözünü dikkate alıp onlara bu hususta yardım etsek (bile) Ehl'i sünnet mezhebi üzere, onların bu görüşünü benimsemeyiz. Çünkü biz temel kural olarak aklı hakem kılmayız. Kaldı ki aklın hüküm veremeyeceği bir kısmın olması da söz konusudur. Akılcılara göre ise akim hüküm vermesi mutlaktır. İşte bunun içindir ki habere olan ihtiyaç kaçınılmazdır. Bu durumda fer'î meselelerde dahi akıl bağımsız değildir.
Eğer akılcılar, "Hayır, akıl bağımsızdır." derlerse (şöyle bir durum ortaya çıkacaktır:) Aklın hüküm veremediği hususlarda:
a- Ya durup kalakalması söz konusudur. Nitekim akılcılardan bazılarının mezhebi budur.
b- Veya mesele helal-haram meselesidir, diyeceklerdir. Nitekim bir başka grup böyle demektedir.
Akılcılar, "İkinci şık itibariyle akıl bağımsızdır. Birincide de öyledir. Aklın bazı şeylerde (habere) ihtiyaç duyması mutlaka ihtiyaç içinde olduğunu göstermez." derlerse bunun cevabı şudur:
Bilakis aklın ihtiyacı mutlaka söz konusudur. Çünkü aklın bazı hallerde durup kalakaldığını söyleyenler, onun bazı hallerde bağım­sız olmadığını itiraf etmişlerdir. Bir durumda akim ihtiyacı sabit olunca, durup kalakaldığı yerlerde mutlak ihtiyaç içinde olduğu sabit olmuştur.
Aklın durup kalmadığı yerler ise teoriktir. Teorik olunca da yukarda geçen hususlarla ilgilidir. Daha önce geçtiği üzere bir hükme ihtiyaç kaçınılmazdır. Haber vermek söz konusu olmaksızın, hüküm vermek imkansızdır.
Aklın durup kalması diye bir şey yoktur, diyenlerin sözü yine meselenin teorik olmasıyla ilgilidir. Mutlaka habere ihtiyaç vardır. İşte bu, aklın (dîni) hükümleri anlamakta bağımsız olmadığı demek­tir. Aklın hükümleri anlaması için onu onaylamayan veya yalan­layan bir haberin gelmesine ihtiyaç vardır.
Eğer akılcılar, "Bilgilerin kısımları arasında zaruri bir kısım vardır. Bu (onların akıl ile bilinmesi) aklın bağımsızlığını isbat eder." derlerse buna şöyle deriz:
Bu iddianızı kabul etsek dahi aklın ihtiyacına bir zarar gelmez. Çünkü haberler bazen insanın aklı ile anladığı bir hususta da gelmiş olabilir; bu durumda haber, ya gafili uyarmak için, ya kusurlu anlayışı olanı aydınlatmak için veya o meselenin zaruri bilgi oldu­ğunu göz ardı edip alışkanlığa takılmış kişiyi ikaz etmek için gelmiş olur. Demek oluyor ki akıl ona (habere) muhtaçtır. Aklın dıştan bir uyarıya mutlaka ihtiyacı vardır. İşte bu peygamberleri göndermenin faydasıdır. Çünkü siz diyorsunuz ki, faydalının doğrunun ve imanın güzelliği, yalancılığın ve küfrün kötülüğü zaruri olarak bilinir. Din ile bunlardan birini medhetmiş, diğerini kötülemiştir. Birini emret­miş, diğerini yasaklamıştır.
Eğer akıl uyarılmaya muhtaç olmasaydı, imkansız bir şey gerekli kılınmış olurdu ki bu, faydası olmayan bir şeyin haber verilmesidir. Lâkin haber gelmiştir. Haberin gelmesi göstermiştir ki akıl uyarıl­maya muhtaçtır. Bu, ele aldığımız konunun bir veçhi/yönüdür.[75]



[74] Burada İmamiyyeden süz edilmesi, onlardaki "İmam'ın Peygamber gibi İsmet sıfatına sahip olduğu görüşü sebebiyledir. İsmet sıfatı günah işlemekten korunmak demektir ki Ehl-i Sünnet inancına göre bu sadece Peygambere mahsustur. (Çeviren)
[75] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/335-337.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Akıl hakkında iyi zan beslemek
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:41:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Akıl hakkında iyi zan beslemek rüya tabiri,Akıl hakkında iyi zan beslemek mekke canlı, Akıl hakkında iyi zan beslemek kabe canlı yayın, Akıl hakkında iyi zan beslemek Üç boyutlu kuran oku Akıl hakkında iyi zan beslemek kuran ı kerim, Akıl hakkında iyi zan beslemek peygamber kıssaları,Akıl hakkında iyi zan beslemek ilitam ders soruları, Akıl hakkında iyi zan beslemekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes