๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 03 Nisan 2011, 13:37:55



Konu Başlığı: Zorlamanın geçerli olmasının şartı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Nisan 2011, 13:37:55
Zorlamanın Geçerli Olmasının Şartı:



İkrahın sabit olabilmesi için için şu şartların gerçekleşmesi gerekir; zorlayan, tehdidini gerçekleştirecek kuvvete sahip olmalıdır:

Çünkü tehdidini gerçekleştirmeye muktedir olamazsa, kendisinden korkma hadisesi tahakkuk etmez; dolayısıyla ikrah da meydana gelmiş olmaz. Ebû Hanîfe'den rivayet edildiğine göre; ikrah, yani zorlama ancak sultan tarafından yapılabilir. Bu, asra ve zamana göre değişebilir.

Zorlanan, istenilen şeyi yapmadığı takdirde; tehdidin hemen gerçekleşmesinden korkmalıdır: Zira korkmazsa, o işi kendi rızasıyla yapmış olur, zorlanmış olmaz. Çünkü zorlama durumuyla karşı karşıya kalan bir kimse, kendisinden istenen işi, rızası olmaksızın yapar. Bu takdirde rızası yok olur veya yönelişin aslı baki kalmakla, ihtiyarı elinden alınmış olur. Zira kendisinden iki şeyden birini yapması istenmiş, o da ikisinden birini yapmayı tercih etmiştir. Rızasıyla yapınca da zorlanmış olmaz.

Zorlanan kimse zorlanmadan evvel yaptırılmak istenen işten sakınmış olmalıdır: Zira zorlama ancak zorlanan şahsa yapmak istemediği bir işi yaptırma durumunda gerçekleşir. Ama bu işi kendiliğinden yaparsa, zorlanmış sayılmaz. Bu sakınma da malını satması, mal satın alması, kölesini azad etmesi ve benzeri kendi hakkı yahut başkasının malını telef etmesi ve benzeri başkasının hakkı, veya adam öldürmek, zina etmek, içki içmek ve benzeri Şer'î bir hak yüzünden olmalıdır: Çünkü sakınma ancak bu gibi sebeplerden biri yüzünden olur.

Tehdidin;   öldürmek   veya bir organını yok etmek, meselâ

adam öldürmek ve el kesmek gibi veya gammı gerektirip rızayı kaldıracak bir durum olması şarttır: Hapse atılmak ve dayak yemek gibi olması gerekir.

Zorlamanın hükmü bu sayılan şeylere göre değişir. Bu sebeple zorlanan işi yapmak bazan vâcib, bazan mubah, bazan ruhsat, bazan haram olur. -İnşâallah- bunları açıklayacağız.

Bir kimse ölüm veya şiddetli dayak yahut hapsolunmak tehdidi ile malını satmaya, bir malı satın almaya, kiraya veya bir ikrara zorlanır da; isteneni yapar ve sonra da zorlama kalkarsa; dilerse yaptığı akdi kabul eder, dilerse fesheder: Çünkü mülkiyet, yerinde ve ehlinden sadır olan bir akidle sabit olur. Ancak bu helâllik şartından yoksundur ki, o şart da karşılıklı rızadır. Bu sebeple bu da diğer müfsid şartlar gibi olmuştur. Öyle ki, bu şekilde elde edilen mal üzerinde yeni sahibi bozmaya kabil olmayan -azad etme ve benzeri- bir tasarrufla bulunursa, bu tasarruf geçerli olur ve malın kıymetini ödemesi gerekir. 

Ama tasarrufu tasdik ederse, -karşılıklı rıza mevcut olduğundan dolayı-geçerli olur. Ama fasid alış verişde durum bunun hilâfmadır: Çünkü fasidlik Şeriatın hakkından dolayıdır. Bu sebeple tarafların tasdikiyle geçerli olur. Satılan mal el değiştirse de, burada malı geri isteme hakkı ortadan kalkmaz. Ama fasid alış verişde durum bunun hilâfmadır. Çünkü fasidlik Şeriatın hakkından dolayıdır. İkinci satışa kul hakkı taallûk etmiştir. Burada da malı geri vermek kul hakkıdır. Şu halde her iki mes'ele de aynı hükme tâbidir.

Kişi kırbaçlanır veya bir gün hapsedilir veya bir gün boyunca zincire vurulursa, bu zorlama sayılmaz. Çünkü normalde bu gibi işlere aldırış edilmez. Ancak bu gibi muamelelere mâruz kalan kişi makam ve mevki sahibi birisi olup, bundan mutazarrır oluyorsa, -nzası olmadığı için- bu onun hakkında ikrah (zorlama) sayılır.

İkrara gelince; bu bir sebep değildir. Ancak doğruluk yanı ağır bastığından dolayı bir hüccet olur. Zorlama anında zararı defetmek için yalancılık tarafı ağır basar.

Alış - verişe zorlanan onun bedelini kendi isteği ile alırsa, bu izin sayılır: Çünkü bu onun razı olduğunun delilidir ve tasdike bağlı satışa benzer. Eğer zorla aldırılmışsa, bu izin sayılmaz ve alınan mal el değiştirerek zorlanmayan müşteri elinde helak olmuşsa, mal sahibi müşteriye malının kıymetini ödetir: Çünkü bu fasid bir alış veriştir. Burada teslim alman mal kıymeti karşılığında teslim alınır. Zorlanan kimse malının kıymetini zorlayana da ödetmek hakkına sahiptir: Çünkü o bir âlet gibidir. O malı sanki müşteriye kendisi vermiştir. Bu sebeple o, gasbedenden gasbetmiş gibi olmaktadır. Malının değerini kendisini zorlayana Ödettirirse, o zaman zorlayan da müşteriye müracaatta bulunarak malın kıymetini talep eder. Çünkü bu takdirde kendisi satıcı gibi olur. Müşteri malın kıymetini tazminat olarak öderse, zorlamadan sonraki her satış geçerli olur. Çünkü o mal kıymetini ödediği için müşterinin mülkü olur. Bilindiği gibi, bize göre; tesellüm vaktine dayalı olarak tazmin edilebilir mallar, kıymetleri tazmin edilmekle mülk edinilirler. [2]




[2] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/149-151.


Konu Başlığı: Ynt: Zorlamanın geçerli olmasının şartı
Gönderen: Züleyha üzerinde 23 Mart 2020, 11:43:34
Rabbim ilim yolunda daim eylesin inşallah selam ve dua ile..


Konu Başlığı: Ynt: Zorlamanın geçerli olmasının şartı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Mart 2020, 14:43:06
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zorlamanın geçerli olmasının şartı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 25 Mart 2020, 19:04:34
Aleyküm selâm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Zorlamanın geçerli olmasının şartı
Gönderen: Ceren üzerinde 25 Mart 2020, 22:23:06
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...