๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Mart 2011, 12:21:57



Konu Başlığı: Zinet kullanmamaya yemin etmek
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Mart 2011, 12:21:57
Zinet Kullanmamaya Yemin Edenin Gümüş Ve İnci Kullanması:



Gümüş yüzük zinet sayılmaz, fakat altın yüzük zinettir: Zinet takınmamaya yemin eden bir kimse gümüş yüzük takınmakla yeminini bozmuş olmaz. Çünkü gümüş yüzük sünneti yerine getirmek ve mühürlemek maksadıyla takınılır. Zinet maksadıyla takınılmaz. Zinet; kendisiyle süslenilen şeydir. Ama altın böyle olmayıp, onunla süslenilir. Takınılan yüzük kadınların takındıkları taşlardan veya gümüşten yapılmış ise; bir görüşe göre denildi ki; yemini bozulmuş olur. Çünkü bu zinet için takınılmıştır. Başka bir görüşe göre ise bozulmaz. Çünkü böyle bir yüzük erkeklere helâl değildir. Onların zinetlerle süslenmeleri helâl olmaz.

İnciden yapılmış gerdanlık işlenmiş ve yaldızlanmış değilse, zinetten sayılmaz: Yeminde nazar-ı itibara alınan hakikat değil, örftür. Kur'ân-ı kerîm lâfzı evvelce de açıkladığımız gibidir. İmameyn dediler ki; 'bu işlenmiş ve yaldızlanmış olmasa da, zinettir. Kur'ân-ı kerîm'in adlandırmasından da anlaşıldığı gibi, bu zinettir. Fetva da bunun üzerinedir. Çünkü bu mûtad olmuştur ve bu âdete ve zamana göre değişir. Ebû Hanîfe'nin kavline göre işlenmemiş ve yaldızlanmamış gerdanlığı erkeğin takınmasının caiz olması gerekir. Çünkü bu zinet değildir. Kadın işlenmemiş bir altını boynuna asarsa, yemini bozulmuş olmaz. Gümüşle işlenmiş kemer ve yaldızlanmış kılıç zinet değildir. Bunun sebebini açıklamıştık.

Bir döşekte uyumamaya yemin eden bir kimse onun üzerine başka bir döşek koyup uyursa, yemini bozulmuş olmaz. Fakat çarşaf koyup uyursa, yemini bozulmuş olur: Çünkü çarşaf ve nevresim döşeğe tâbi şeylerdir. Bilindiği gibi çarşaf ve nevresim Taberiye kumaşından olup, döşek de ipektense; 'falan adam ipek döşek üzerinde uyudu' denilir. Üstteki döşek ipek, alttaki döşek ibrişimse; yine, 'falan adam ipek döşek üzerinde uyudu' denilir.

El- Emalî'de Ebû Yûsuf dan rivayet edilen bir görüşe göre; döşekte de uyursa, yemini bozulmuş olur. Çünkü bu durumda o hakikaten iki döşek üzerinde uyumuştur ve bu durumda o; 'falan adam ile konuşmayacağım' diye yemin edip, falanla ve başka biri ile aynı hitapla konuşan bir adamın durumuna benzer.

Buna cevaben deriz ki; bir şeyin kendi misline tâbi olması beklenemez. Örfte ise uyumak ancak üstteki döşeğe nisbet edilir. Konuşmada ise, yemin sahibi hakikaten, örfen ve Şer'an o iki şeye hitab etmiş olmaktadır. Kanepe, seki ve satıh da döşek gibidir. Kanepe üzerine başka bir kanepe koyup, satıh üzerine başka bir satıh yapıp üsttekinin üzerinde uyuyan kimse yemini bozulmuş olmaz. Bunun gerekçesini açıklamıştık. Ama kanepenin, sekinin veya sathın üzerine bir yaygı ve döşek koyup üzerinde uyursa, yemini bozulmuş olur. Çünkü o kişi hakikatte kanepenin, sathın veya sekinin üzerinde uyumuştur. Yerde oturmayacağına yemin eden bir kimse kendisini yerden ayıran bir şeyin üzerinde oturursa, yerin üzerinde oturmuş sayılmaz. Ancak kendi elbisesinin üzerine oturursa, yeminini bozmuş olur. Elbisesi onu her ne kadar yerden ayırmakta ise de, elbisesi kendisine tâbi olduğundan, ayırıcı bir mâni sayılmaz. Bu sebeple; 'o kişi yerin üzerinde oturuyor' denilir.

Dövmek, konuşmak, giymek ve yânına girmek fiilleri hayat hali ile kayıtlıdır: Çünkü dövmek; incitici bir fiildir ve bu ölü üzerinde icra edilemez. Konuşmaktan maksat da, muhataba bir şeyi anlatmaktır ve bu hayattaki kimseye mahsustur. Giyimden maksat da, bu kelime mutlak olarak söylendiğinde -keffarette olduğu gibi- giysiyi karşıdaki adama mülk olarak vermektir. Ama ölüye mülk olarak verilemez. Giymek kelimesiyle örtünmeye niyyet ederse, bu sahih olur. Çünkü giymek kelimesinin bu mânaya gelmesi muhtemeldir. Falanın yanma girmek sözüne gelince; bu söz örfe göre falanı oturmakta olduğu yerde ziyaret ve tazimde bulunmak maksadıyla yanına gitmek mânası kastedilir. Ama yanma girme kastı olmaksızın başkasının yanına girer veya ziyaretten başka bir maksatla falanın yanına girer veya falanın oturmadığı bir yerde ziyaret maksadıyla onun yanma girerse, yanma girmiş sayılmaz. Mescitte, dehlizde veya gölgelikte onun yanına girerse, bu yanma girmek sayılmaz. Ancak ziyaretçi kabulü maksadıyla buralarda oturmayı âdet haline getirmişse, buralarda onun yanına girerse, yanına girmiş sayılmaz.

Kerhî, İbn. Semmâa'dan bunun zıddı bir görüş naklederek dedi ki; 'falanın yanma girmemeğe yemin eden bir kimse falanın da aralarında bulunduğu bir topluluğun yanına girerse; bunu bilmese dahi, yemini bozulmuş olur. Çünkü o, üzerine yemin ettiği kimsenin yanma girmiştir. Falanın o topluluğun arasında bulunduğunu bilmesi şart değildir. Falanla konuşmayacağına yemin eden kimsenin bilmeden ve tanımadan onunla konuşması da böyledir ve bu durumda yemini bozulmuş olur.' Ama mezhebin görüşü, ilk olarak naklettiğimiz görüştür.

İki adamdan her biri diğerinin yanma girmemeğe yemin eder de, ikisi birlikte eve girerlerse; yeminlerini bozmuş olmazlar. Bir kimse bir başkasına; 'seni yıkarsam, kölem hürdür' derse; bu sözü muhatabının hem ölüm hem de hayat halini kapsar. Çünkü yıkamak; temizlemek maksadıyla onun üzerine suyu akıtmaktır ki, bu durum ölüde de, diride de mevcuttur.

Ölünceye veya öldürünceye kadar birisini dövmeğe yemin edenin bu dövmesi; dövmenin en şiddetlisine yorumlanır: Çünkü örfe göre dövmekten kasıt, şiddetle dövmektir. Bayılmcaya veya ağlayıncaya yahut altını ıslatmcaya veyahut 'imdat' diye bağinncaya kadar döveceğine yemin etmiş ise; yemininin bozulması için hakikaten bu şartların meydana gelmesi gerekir. 'Seni öldürünceye kadar kırbaçla döveceğim1 demişse, bu mübalağa için söylenmiştir. 'Sana ölünceye kadar kılıçla vuracağım1 demişse, bu onun hakikaten öldürülmesi mânasmdadır.

Ebû Yûsuf dan rivayet edilen bir görüşe göre; bir kimse karısına; 'eğer seni ne sağ ne de ölü haline gelinceye kadar dövmezsem,..1 derse, bununla o kadını incitecek şekilde dövmek mânası kastedilmiş olur.

Karısını dÖvmemeğe yemin eden bir kimse onun boğazını sıkar, saçlarını çeker veya ısırırsa, yemini bozulmuş olur: Çünkü dövmek; elem verici bir fiilin adıdır. Belli bir şekli yoktur. [55]



[55] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/397-400.



Konu Başlığı: Ynt: Zinet kullanmamaya yemin etmek
Gönderen: Mehmed. üzerinde 15 Temmuz 2020, 14:57:54
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zinet kullanmamaya yemin etmek
Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Temmuz 2020, 03:59:03
Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim