๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2011, 18:27:31



Konu Başlığı: Zimminin iddeti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2011, 18:27:31
Zımmîn İddeti:


 

Zımmînin zımmiye olan karısını boşamasından dolayı da iddet beklenmez: Bu nikâh bahsinde de anlatılmıştı. İlgililerin tasdikinden evvel fuzulî nikahla yapılan evlilikden boşanma dolayısıyla da iddet beklemek gerekmez. Tasdik edilmeye talik edildiğinden dolayı, bu nikâhda nesep sabit olmaz. Bu nikâh hükmü bakımından akdedilmiş sayılmaz. Mülkiyet ve helâllik şüphesini meydana getirmez. Hukuku muhterem olan bir döl suyunun başkasınınki ile karışmasına mâni olmak ve neseplerin birbirlerine karışmasına karşı tedbir almak için, iddet beklemek vâcib olmuştur.

Ümm-ü veledin efendisi vefat edince veya bu cariye azad edilmişse; duruma göre ya üç hayız veya hayız görmeyenlerdense, üç ay iddet bekler: Zira rivayet edildiğine göre; Hz. Peygamber (sas) in ümm-ü veledi Mariye-i Kıptiyye (ra) Hz. Peygamber (sas) in irtihalinden sonra üç hayız görerek iddet beklemişti de, ashabdan hiç biri onun bu davranışını yadırgamamıştı. Mariye bunu ya Hz. Peygamber (sas) den naklettiği bir hadîs-i şerîfe, ya da ashabın icmâına dayanarak yapmıştı ki, bunların ikisi de birer Şer'î delildir.

Ömer (ra) şöyle demiştir; 'ümm-ü veledin iddeti üç hayız görmesidir.1 Efendisi ünım-ü veled olan cariyesini bir erkekle evlendirdikten sonra vefat ederse, iddet beklemesi gerekmez. Çünkü aralarındaki yatak bağı kocaya intikal etmiştir. Koca boşar, cariye iddetini bekleyip tamamlar, sonra da efendisi ölürse; cariyenin yeniden iddet beklemesi gerekir.  Çünkü kocasından kopan yatak bağı efendisine avdet etmiştir. Efendisinin vefatıyla da bu bağ ortadan kalkmıştır.

Şüphe ile veya fâsid bir nikâh dan sonra kendisiyle temas yapılan bir kadın ayrılık ve Ölüm halinde hayız ile  iddet bekler:

Çünkü iddet, rahmin temizlendiğini bildirmek için beklenir. Bu durumda cinsî münasebette bulunan erkek koca sayılmadığı için, vefat iddetini beklemek gerekmez.

Kocanın Ölüm hastalığında bâin talâk ile boşanmış olan bir kadının iddeti, iki iddetin en uzun olanına göre olur (Ebû Yûsuf). Ric'î talâk ile boşanıp iddet beklemekte olan bir kadının kocası ölünce, kadın yeniden ölüme göre iddet bekler: Kocası hasta iken karısını boşayıp karısının iddet müddeti zarfında ölürse, karısı ona mirasçı olur.

Ebû Yûsuf dedi ki; 'bâin talâkla boşanmada bu kadının iddeti, üç hayız görmesidir. Çünkü talâk sebebiyle nikâh bağı kopmuştur. Kadının hayız görerek iddet beklemesi gerekir. Ancak -evvelce de açıkladığımız gibi- nikâhın miras bakımından eseri bakidir. Ama bu iddetin değiştirilmesine tesir etmez. Ric'î talâkda ise, hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü ric'î talâkda nikâh her bakımdan bakidir.

Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre miras bakımından nikâh baki olursa, iddet bakımından haydi haydi baki olur. Çünkü iddet; üzerinde ihtiyatla durulması gereken bir hususdur. Bu sebeple bu durumdaki kadının iddeti; iki iddetten en uzun sürelisi olmalıdır.

Cariye ric'î talâkla boşanma sebebiyle iddet beklerken azad edilirse; iddeti, hür kadınların iddetine intikal eder. Fakat bâin talâkla boşanmışsa, intikal etmez: Çünkü bâin talâkla değil de, ric'î talâkla nikâh her bakırrfdan mevcudiyetini devam ettirmektedir. Kocanın ölmesi de bâin talâkla boşanmak gibidir.

Hayizdan kesilen bir kadın aya göre iddet beklerken, yeniden hayız kanı görürse, yahut bu durumdaki küçük bir kız ay arasında âdet görmeye başlarsa; bunlar hayza göre yeniden iddet beklerler:

Hayızdan kesilen kadın tekrar hayız görmeye başlarsa; onun hayızdan kesik olmadığını ve iddetinin de hayızla olacağını anlarız. Bu takdirde o temizlik devresi uzamış kadın gibi olur ki, hayız görerek iddet beklemeye başlar.

Küçük kıza gelince; bir iddeti hem ay hesabıyla hem de hayız hesabıyla beklemesi imkânsızdır. Aksi halde bedel ile karşılığı bir araya getirilmiş olur ki, bunu kabul edici bir hadîs-i şerif nakledilmiş değildir. Ve hiç bir kişi de böyle bir şey söylememiştir. Burada ay hesabıyla iddet beklemek mümkün olmadığı için, hayızla iddet beklemek mecburî hale gelmiştir.

Ya da şöyle diyebiliriz: Aylar hayız yerine bedel olurlar. Bedel ile maksadın hâsıl olmasından evvel aslolan hayız ile maksat elde edilebilir hale geldiği için, iddetin hayız görerek beklenmesi vâcib olmuştur; tıpkı teyemmürnlü kimsenin namaz kılarken su bulması gibi...

Bir veya iki hayız iddet bekledikten sonra hayızdan kesilen kadmlar ay hesabına göre yeniden iddet beklemeye başlarlar: Bunun sebebini açıklamıştık. [85]





[85] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/223-225.




Konu Başlığı: Ynt: Zimminin iddeti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Ağustos 2020, 17:47:25
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri ilim öğrenen kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zimminin iddeti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 12 Ağustos 2020, 07:01:36
Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim