๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:33:04



Konu Başlığı: Zevil erhâmın sınıfları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:33:04
Zevi'l- Erhâmın Sınıfları:  

 

Zevi'l- erhâm dört sınıftır:

1- Ölünün cüzleri; bunlar ölünün kızlarının ve oğlunun kızlarının çocuklarıdır.

2- Ölünün kendilerine intisabı bulunan kimseler; bunlar fâsid dede ve fâsid ninelerdir.

3- Ölünün ebeveyninin cüzleri; bunlar ölünün bütün kız kardeşlerinin çocukları, bütün erkek kardeşlerinin kızları. Ana bir erkek kardeşlerin çocuklarıdır.

4- Ölünün dede ve ninesinin cüzleri; bunlar ana bir amcalar, teyzeler ve dayılardır. Bütün halalar, bütün amca kızları ve bütün bunların çocukları ve onlara aracılarla bağlı olanlardır. Bütün bunların öncelikli olanları birinci sınıftır. Çünkü usulde de olduğu gibi, doğum alâkasına bağlı akrabalık, diğer akrabalığa göre ölüye daha yakındır. Bundan sonra ikinci sınıftır (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed): İmameyn dediler ki; 'üçüncü sınıf birinciden evlâdır. Çünkü bunlar asabenin veya farz hisse sahiplerinin evladıdırlar. Zevi'l- erhâmdan aynı derecede iki kişi bir arada bulunursa, bunlardan mirasçı çocuğu olana öncelik verilir.

Ebû Hanîfe'nin bu mes'eledeki görüşünün gerekçesi şudur; ikinci sınıftaki zevi'l- erhâm cüz'iyyet bakımından ölüye daha fazla bitişiktirler. Çünkü bunlar onun asıllarıdırlar. Yakınlığın fazla derecede oluşu, açıkladığımız sebepden dolayı evlâdır, önceliklidir. Zira mirası haketmenin illeti akrabalıktır. İki akraba bir arada bulununca, daha yakın olanı tercih edilir.

Birinci sınıf zevi'l- erhâm: Bunların ölüye daha yakın olanına öncelik verilir. Meselâ; kızın kızı ile kızının kızının kızı birlikte olurlarsa, miras kızının kızına verilir. Çünkü o ölüye diğerinden daha yakındır. Birden fazla zevi'l- erhâm mevcud olup bunların ölüye yakınlıklarının derecesi eşit olursa, bunlardan mirasçı atası bulunana öncelik verilir. Çünkü onun aslı itibarıyla ölüye yakınlığı daha fazladır. Meselâ; ölünün kızının kızının kızı ile oğlun kızının kızı bir arada bulunurlarsa, miras bunların ikincisine verilir. Çünkü bu, hisse sahibinin evlâdındandır. Ölünün erkek kardeşinin kızı ile erkek kardeşinin oğlunun kızı bir arada bulunurlarsa, miras bunların ikincisine verilir. Çünkü bu, mirasçı olan bir asabenin çocuğudur.

Ölünün iki zevi'l- erhâmından biri kendi nefsi ile değil de, bir aracı vasıtasıyla ölüye bağlanıyorsa, bunların dereceleri aynı olur. Meselâ; ölünün kızının kızının kızının kızı ile oğlunun kızının kızının kızı bir arada bulunurlarsa, bunlar eşit derecededirler. Çünkü bunlardan her biri ölüye bir aracı vasıtasıyla bağlanmaktadırlar. Mirası haketmenin illeti, ölüye olan yakınlıktır. Başkası vasıtasıyla husule gelen yakınlık tercih edilmez.

Zevi'l- erhâmdan biri ölünün yakın akrabası, diğeri uzak akrabası ise, ve de bir mirasçı aracılığı ile ölüye bağlanıyorsa, yakındakine öncelik verilir. Çünkü mirası haketmenin illeti yakınlıktır. Yakınlık fazla olunca, bu illet de ağırlık kazanır. Tıpkı asabelerde olduğu gibi. Bunlar eşit dereceli olduklarında yakınlığın fazlalığı ile tercih edilirler. İşte burada da durum aynıdır. Meselâ; ölünün kızının kızının kızı ile oğlunun kızının kızının  kızı   bir arada bulunurlarsa, malı bunların birincisine verilir.

Çünkü o ölüye daha yakındır. Ölünün teyzesi ile amca kızı bir arada bulunduklarında malı teyzesine verilir. Çünkü o ölüye daha yakındır.

Zevi'l- erhâm ölüye yakınlık ve aracı vasıtasıyla ona bağlanmada eşit dereceli olduklarında bunların baba ve anaları da aynı seviyede bulunurlarsa, hepsi erkek ve hepsi kadın iseler, malı kendi aralarında eşit olarak paylaşırlar. Kimi erkek kimi de kadın ise; erkeklere ikişer, kadınlara ise birer birer hisse olmak üzere paylaşırlar. Meselâ; ölenin oğlunun kızının kızı ile oğlunun kızının kızı bir arada bulunurlarsa, malı eşit olarak paylaşırlar. Kızının kızının oğlu ile kızının kızının oğlu bir arada bulunurlarsa, malı yine eşitçe paylaşırlar. Ölünün kızının, kızının kızı ile kızının kızının oğlu bir arada bulunurlarsa, malı üç hisse üzerinden paylaşırlar; oğlan iki, kız ise bir hisse alır.

Zevi'l- erhâm ölüye yakınlık ve aracı vasıtasıyla ona bağlanmada eşit dereceli olduklarında bunların baba ve anaları muhtelif olurlarsa, Ebû Yûsuf’a göre ki bu Ebû Hanîfe'den de rivayet edilen görüştür bunların asıllarına değil de bedenlerine itibar edilir. İmam Muhamnıed'e göre ki, bu Ebû Hanîfe'den gelen iki rivayetin en meşhurudur bunların asıllarına itibar edilir. Miras kalan mal bunların asıllarına, yani kendilerini ölüye bağlayan ana veya babalarına taksim edilir. Çocukları müteaddit olduklarında bir asıl, müteaddit asıl olarak kabul edilir. Sonra onun fer' (çocuk) lerinden birine aslın mirası verilir. Bir erkek aracılığı ile ölüye bağlanan bir kadın, erkek olarak kabul edilir. Bir kadın vasıtasıyla ölüye bağlanan bir erkek de kadın olarak kabul edilir. Bunların ölüye bağlanmaları bir veya daha fazla sayıdaki baba yahut bir veya daha fazla sayıdaki ana ile olsun; farketmez. Bundan sonra her grubun hisseleri sıfatları müttefik olursa kendi aralarında eşit olarak taksim edilir. Sıfatları muhtelif olduğunda erkeklere iki, kadınlara bir hisse olmak üzere aralarında taksim edilir.

İmam Muhammed'in bu mes'eledeki görüşünün gerekçesi şudur; fer'ler mirası ancak asılları vasıtasıyla hakederler. Şu halde asılların nazar-ı itibara alınması gerekir.

Ebû Yûsuf’un bu mes'eledeki görüşünün gerekçesi şudur; zevi'l- erhâm asabelerde olduğu gibi, mirası, ölüye yakınlıkları sebebiyle hakederler. Bunlardan her biri mirası haketme esasında bağımsızdırlar. Asabelerde olduğu gibi, asılları değil de, bedenleri nazar-ı itibara alınır. Meselâ; ölünün oğlunun kızının kızı ile kızının kızının oğlu bir arada bulunurlarsa, miras malı erkeğe iki, kıza bir hisse olmak üzere ikisine pay edilir. Bu hususta icmâ vardır.

Ölen kimsenin kızının kızının kızı ile kızının oğlunun kızı bir arada bulunurlarsa; Ebû Yûsuf’a göre bedenlerine itibar edilerek malı yarı yarıya paylaşırlar. İmam Muhammed'e göre asıllarına itibar edilerek malı üç hisse üzerinden bölüşürler: Ölünün kızının kızının kızına bir, kızın oğlunun kızına iki hisse verilir. Bu ölü sanki geride kızının kızı ile kızının oğlunu bırakmıştır. Sonra oğlun payı kızına, kızın payı da kızına nakledilir.

Ölen kimse geride kızının oğlunun kızı ile kızının kızının oğlunu bırakırsa, Ebû Yûsuf’a göre mal kızının oğlunun kızına bir, kızının kızının oğluna iki hisse olmak üzere taksim edilir. İmam Muhammed'e göre kıza iki, oğlana bir hisse verilerek taksim edilir.

Ölen kimse geride kızının oğlunun iki kızı ile kızının kızının oğlunu bırakırsa; Ebû Yûsuf’a göre malın ne şekilde taksim edileceği bellidir. İmam Muhammed'e göre ise, kızının kızının oğluna malın beşte biri, kızının oğlunun iki kızından birine beşte iki, diğerine de beşte iki verilir. Bu adam ölüp de geride kızının iki oğlu ile kızının kızının kızını bırakmış gibidir.

Ölen kimse geride kızının kızının kızını, kızının kızının oğlunu, kızının oğlunun kızını ve kızının oğlunun oğlunu bırakırsa; Ebû Yûsuf’a göre malın ne şekilde taksim edileceği bellidir. İmam Muhammed'e göre ise, altı hisse üzerine babalara taksim edilir. Ölüye kadın vasıtasıyla bağlandıkları için, baştaki iki mirasçıya iki hisse verilir ve bunu da erkeğe iki, kadına bir hisse şeklinde paylaşırlar.

Sondaki iki mirasçıya gelince; bunlar ölüye erkek vasıtasıyla bağlandıklarından, dört hisse alırlar. Bunlar da bu dört hisseyi erkeğe iki, kadına bir hisse şeklinde paylaşırlar. Ancak bu hisseleri kesirsiz paylaşmaları mümkün değildir. Bundan dolayı miras malı iki gruba üç hisse üzerine taksim edilir. Bu taksimat da kesirsiz neticeye ulaşamayacağı için, üç üçle çarpılarak neticede çıkan dokuz üzerine taksimat yapılır ve kesirsiz bir taksimat elde edilir.

Bir veya daha fazla batında ihtilaf vâki olursa, Ebû Yûsuf mirasçıları ölüye bağlayan asla itibar ederek taksimat yapılması gerektiğini benimser. İmam Muhammed ise, malın vâki olan ilk ihtilaf üzerine taksimini benimser. Erkeklere isabet eden pay onların fer' (çocuk) lerine intikal eder. Kadınlara isabet eden pay, ikinci batındaki ihtilaf nazar-ı itibara alınmakla birlikte birinci batında muteber olan şekilde fer' (çocuk) lerine intikal eder. Böylece hayattaki çocuklara ulaşır ve bunların bedenleri nazar-ı itibara alınarak taksimat yapılır.

Buna şöyle bir misal verebiliriz.
 

Kız
 Kız
 Kız
 Kız
 
Kız
 Oğul
 Kız
 Kız
 
Kız
 Kız
 Oğul
 Kız
 
Kız
 Kız
 Kız
 O&ul
 

 

Ebû Yûsuf’a göre mal bu mirasçılar arasında beş hisse üzerine taksim edilir. Oğula beşte iki, kızlardan her birine beşte bir hisse verilir.

İmam Muhammed'e göre miras kalan mal on hisse üzerine taksim edilir. Birinciye bir, ikiciye dört, üçüncüye üç, dördüncüye iki hisse verilir. Çünkü ihtilaf, vukûbulan ilk batında nazar-ı itibara alınmaktadır ki, o batında bir kızın oğlu ile üç kızın kızı vardır. Mal bunlara taksim edilir. Sonra kızın oğluna isabet eden beş hisse onun kendi kızına intikal eder. İkinci batındaki üç kızdan her birine isabet eden beşte bir hisse bunların çocuklarına intikal eder ki, bunlar da bir oğul ve iki kızdır. İntikal eden mal erkeğe iki, kıza bir hisse şeklinde bunlara taksim edilir. Şu halde oğlana beşte bir buçuk, iki kıza da toplam beşte bir buçuk hisse verilir. Sonra oğlanın hissesi kızına intikal eder. İki kızın hisseleri de kendi çocuklarına intikal eder ki, onlar da bir kız ve bir oğlandır. Oğlana kadının iki misli pay verilir. Buna göre oğlana beşte bir, kıza beşte yarım hisse verilir. Beşte yarım hisse malın tamamının onda biridir. Mes'ele on üzerine kurulur ve taksimat buna göre yapılırsa, hisseler kesirsiz olarak elde edilir.

İmam Muhammed'e göre iki cihetten ölüye yakınlığı bulunan zevi'l- erhâma iki, bir cihetten yakınlığı bulunana ise bir hisse verilir. Çünkü o, mirasçıların asıllarını nazar-ı itibara almaktadır. Ebû Yûsuf’a göre bunların ikisi eşittirler. Çünkü bunlar asabe kılınma yoluyla mirastan pay almaktadırlar. Gerçek asabelerde olduğu gibi, bunların hisseleri farklı olmaz. Meselâ: Ölen kimse geride kızının kızının kızını ve kızının kızının kızını bırakır da bu sonuncusu aynı zamanda başka bir kızının oğlunun kızı ise; Ebû Yûsuf’a göre bunlar malı yarı yarıya paylaşırlar. İmam Muhammed'e göre ise bir cihetten yakınlığı bulunana bir, iki cihetten yakınlığı bulunana ise üç hisse verilir. Bunun gerekçesi daha evvel anlatılmıştı.

İki cihetten yakınlığı bulunan kızın yerinde bir oğul olsaydı, Ebû Yûsuf’a göre buna kadının iki misli pay verilirdi. İmam Muhammed'e göre bir cihetten yakınlığı bulunana üç hisse verilir. Bu hisselerden ikisi onun erkek aslı tarafından gelmektedir. Bu aslın tek evlâdı olduğu için, bu hisseler kendisine devreder. Bir hisse de onun kadın aslı tarafından gelmektedir. Bu bir hisseyi bir cihetten yakınlığı olanın elindeki bir hisseye ekler. Bu toplama neticesinde meydana gelen iki hisseyi onunla, erkeğe iki, kadına bir hisse şeklinde paylaşırlar. Çünkü bu iki hissede asılları birdir ama bedenleri üç hisse üzerinde muhteliftir. Üçü dörtle çarparız, çıkan on iki rakkamına göre taksimatı yaparsak, neticeye kesintisiz olarak varırız.

İkinci sınıf zevi'l- erhâm: Bunların öncelikli olanları, ölüye en yakın olanlarıdır. Meselâ; ananın babası, ananın anasının babası, babanın anasının babası gibi. Bu mes'elede malın tamamı ananın babasına verilir.

Ölüye yakınlıkta eşit olurlarsa, bir mirasçı vasıtasıyla ölüye bağlanmış olmaları iki rivayetten esahh olanına göre öncelik sebebi sayılmaz. Çünkü mirası haketmenin sebebi; mirasçı sebebiyle ölüye bağlanmak değil, akrabalıktır. Meselâ: Ölen kimse geride ananın anasının babasıyla anasının babasının babasını bırakırsa, bunlar eşit olurlar. Bu sınıftakilerden bir kaç mirasçı bir arada bulunurlarsa, hepsi erkek veya hepsi kadın olurlarsa, eşit hisse alırlar. Kadın erkek karışık olurlarsa, kadınlar bir, erkekler eşit hisse alırlar.

Ölüye iki cihetten yakınlıktan varsa; ananın kavmine üçte bir, babanın kavmine üçte iki hisse verilir. Meselâ; ölen kimse geride babasının anasının babasıyla anasının babasının babasını bırakırsa, ilkine üçte bir hisse, ikincisine üçte iki hisse verilir.

Ölünün babasının iki taraftan iki dedesi, aynı şekilde anasının da iki tarafdan iki dedesi varsa; baba tarafından olan iki dedesi üçte iki, ana tarafından olan iki dedesi ise, üçte bir hisse alırlar. Sonra baba tarafından olan dedelerine düşen mirasın payının üçte ikisi baba tarafından olan yakınlığı sebebiyledir. Üçte biri ise, ana tarafından olan yakınlığı sebebiyledir. Ana tarafından olan dedelerine isabet eden miras payı da böyledir.

Hasan'ın Ebû Hanîfe'den rivayet ettiği görüşe göre; baba tarafından olan dedelere isabet eden miras payının tamamı, baba tarafından olan yakınlığı sebebiyledir. Ana tarafından olan dedelere isabet eden miras payı da baba tarafından olan yakınlığı sebebiyledir. Meselâ; ölen kimse geride babasının babasının anasının babasını, babasının anasının babasının babasını, anasının babasının anasının babasını ve anasının anasının babasının babasını bırakırsa; ilk ikisine malın üçte ikisi, son ikisine ise, üçte biri verilir. Bunun sebebini açıklamıştık.

Üçüncü sınıf zevi'l- erhâm: Bunlar üç nevidir:

1- Ana-baba bir erkek kardeşlerin kızları ile ana-baba bir kız kardeşlerin çocukları ve çocuklarının çocukları.

2- Baba bir erkek kardeşlerin kızları ile, baba bir kız kardeşlerin çocukları ve çocuklarının çocukları.

3- Ana bir kız ve erkek kardeşlerin çocukları ve çocuklarının çocukları.

Mirasçılar birinci ve ikinci neviden olurlarsa; bunlar derece, yakınlık, mirasçı aracılığı ile ölüye bağlanma ve taksimat hususunda birinci sınıftaki zevi'l- erhâm gibi olurlar.

Farklı derecede olurlarsa, Ebû Yûsuf’a göre mirasçıların bedenleri nazar-ı itibara alınır. İmam Muhammed'e göre bedenleri ve asıllarının vasıfları nazar-ı itibara alınır. Ölünün mirasçıları üçüncü neviden olurlarsa; miras kalan mal asılları asılları nazar-ı itibara alınarak kendilerinin kadın veya erkek olmalarına bakılmaksızın, aralarında eşitçe paylaşırlar. Bu hususta ihtilaf yoktur. Yalnız Ebü Yûsuf’dan şaz olarak rivayet edilen görüşe göre; erkeğe kadının iki misli pay verilerek taksimat yapılır.

Mirasçılar muhtelif neviden olup derece bakımından eşit olurlarsa, ölüye bir mirasçı vasıtasıyla bağlanana öncelik verilir. Sonra Ebû Yûsuf’a göre bunlardan ana-baba bir olana birinci, baba bir olana ikinci, ana bir olana üçüncü sıra verilir. Öncelik buna göre takdir edilir.

İmam Muhammed'e göre miras malı bunların asıllarına taksim edilir ve sonra da hem aslın payı fer'ine (evlâdına) intikal eder. Meselâ; ölen kimse geride müteferrik kız kardeşlerin üç kızını bırakırsa, malın tamamı ana-baba bir kız kardeşin kızına verilir. Bu Ebû Yûsuf’a göredir. İmam Muhammed'e göre ana-baba bir kız kardeşin kızına beşte bir, ana bir kız kardeşin kızına beşte bir hisse verilir. Burada farz hisse ve redd hususunda mirasçıların asılları nazar-ı itibara alınır.

Ölen kimse geride üç müteferrik erkek kardeşlerinin kızlarını bırakırsa, Ebû Yûsuf’a göre malın tamamı ana- baba bir erkek kardeşin kızına verilir. İmam Muhammed'e göre; ana bir erkek kardeşin kızına altıda bir hisse verilir. Kalanı da ana-baba bir erkek kardeşin kızına verilir.

Ölen kimse geride baba bir kız kardeş kızıyla ana bir kız kardeş kızını bırakırsa, Ebû Yûsuf’a göre; miras malı daha kuvvetli bir makamda bulunduğu için,  birinciye verilir. İmam Muhammed'e göre; farz hisse ve redd hususunda bunların asıllarına itibar edildiğinden, birinciye dörtte üç, ikinciye dörtte bir hisse verilir.

Ölen kimse geride ana-baba bir kız kardeşin iki oğlu ile, ana bir kız kardeşin bir kızını bırakırsa; Ebû Yûsuf’a göre miras malı ana-baba bir kız kardeşin iki oğluna verilir. İmam Muhammed'e göre, kız kardeşin iki oğlu iki kız kardeş gibidir. Şu halde bu mal bu mirasçılara beş hisse üzerinden taksim edilir. Bunların çocukları derece bakımından müsavi olduklarında bir mirasçı aracılığı ile ölüye bağlanan asılları gibidirler. Meselâ: Ölen kimse geride ana bir erkek kardeşin oğlunun oğunu, ana-baba bir kardeşin erkek kardeşin kızının oğlunu ve baba bir erkek kardeşin oğlunun kızını bırakırsa; miras malı kıza verilir. Çünkü o, bir mirasçı aracılığı ile ölüye bağlanmaktadır.

Dördüncü sınıf zevi'l- erhâm: Bunların ölüye en yakın olanı öncelikli olur. Meselâ; babanın halası, dedenin halasından önceliklidir. Ölüye yakınlık dereceleri müsavi olursa, ana ve baba tarafından olan birinci, baba tarafından olan ikinci, ana tarafından olansa üçüncü sırayı alır. Öncelikleri de buna göre takdir edilir. Ana-baba bir hala, baba bir haladan ve ana bir haladan önceliklidir. Baba bir hala, ana bir amca ve haladan önceliklidir. Teyzeler ve dayılar da bu sıralamaya tabidirler. Öncelikleri buna göre takdir edilir.

Ölüye yakınlık dereceleri eşit olup, kendileri de bir cinsden iseler; erkeğe iki, kadına bir hisse olmak üzere miras malını kendi aralarında paylaşırlar.

Halalık ve dayılık yahut teyzelik gibi iki cins bir arada bulunduğunda; sayı, erkeklik ve kadınlık nazar-ı itibara alınmadan miras malı halalık tarafına üçte iki, dayılık tarafına üçte bir hisse verilerek taksim edilir. Meselâ; ölen kimse geride bir hala ile on dayı bırakırsa; halaya üçte iki, on dayının hepsine de üçte bir hisse verilir.

Ölen kimse geride bir hala, bir dayı veya teyze bırakırsa; halaya üçte iki, teyze (veya dayıya) üçte bir hisse verilir. Kıyasa göre dayıya ve teyzeye bir şey verilmemesi gerekir. Çünkü ölünün babası aracılığı ile gelen akrabalık daha kuvvetlidir. Nitekim baba bir hala varken ana bir halaya bir şey verilmez. Ancak biz ashabın icmâı sebebiyle burada kıyası terkettik. Ashâb halaya üçte iki, teyzeye üçte bir hisse verilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Hala baba aracılığı ile akraba olduğu için, baba gibidir. Teyze de ana gibidir. Bu durumda ölen kimse geride babasıyla anasını bırakmış gibi olmaktadır. Miras malı aralarında babaya üçte iki, anaya üçte bir hisse verilerek üç hisse üzerine taksim edilir. Mirasçı olarak hala ile teyzenin bulunması halinde de aynı ölçülere göre taksimat yapılır. Mezkûr mes'elede ise, hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü halaların hepsi baba tarafındandırlar. Baba bir halalık, ana bir halalıktan daha kuvvetli bir makamdadır. Dolayısıyla amcalarda da olduğu gibi ana bir hala, baba bir hala ile birlikte olduğunda mirastan pay alamaz.

Bir cinsdeki iki cihet yakınlığı bulunan, başka bir cinsdeki tek cihet yakınlığı bulunan zevi'l- erhâmı mirastan hacbedemez. Zira ashâb mirası mutlak olarak hala ile teyze arasında üç hisse üzerine taksim etmişlerdir. Bu icmâ mutlaklığı üzere câri olur. Meselâ; ana-baba bir hala ile baba bir teyze bir arada bulunduklarında halaya üçte iki, teyzeye üçte bir hisse verilir.

İbn. Semmâa'nın Ebû Yûsuf’dan rivayet ettiği görüşe göre; malın tamamı halaya verilir. Ana-baba bir teyze ile baba bir hala bir arada bulunduklarında hüküm yine böyledir. Ebû Yûsuf’dan rivayet edilen bir görüşe göre; bu takdirde malın tamamı teyzeye verilir.

Baba tarafından iki cins, ana tarafıdan da iki cins zevi'l- erhâm bir arada bulunduklarında malın üçte ikisi babanın iki yakınına, üçte biri de ananın iki yakınına verilir. Sonra babanın yakınlarına isabet eden malın üçte ikisi onun babasının yakınına üçte biri anasının yakınına verilir. Ananın yakınlarına isabet eden mal da böyle taksim edilir. Meselâ; babanın halası ile teyzesi, ananın da halası ve teyzesi bir arada bulunurlarsa, ölenin malının üçte ikisi iki halaya, üçte biri de iki teyzeye verilir. Sonra üçte ikinin de üçte ikisi babanın halasına, üçte biri de ananın halasına verilir. İki teyzeye verilen üçte birin üçte ikisi babanın teyzesine, üçte biri de ananın teyzesine verilir. Ancak bu malı üç hisse üzerine taksim ettiğimizde, hisseler kesirli olacağından dolayı, üç ile üçü çarpıp dokuz hisseyi bulmak süretiyle dokuz hisse üzerinden taksim edersek, netice kesirsiz olarak elde edilir.

Bu sınıfların çocukları da babalarının yokluğunda bu anlattığımız mes'elelerin tamamında babalarının hükmündedirler. Tevfik Allah (cc) dandır. [54]



[54] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/424-434.