๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:34:17



Konu Başlığı: Zevil erhâm
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:34:17
 

ZEVİ'L- ERHÂM


Ashabın büyük çoğunluğu zevi'l- erhâmın mirasçı olacağı görüşündedir. Bizim mezhebimizin görüşü de budur. Zeyd b. Sabit (ra) dedi ki; 'zevi'l- erhâma mirastan mal verilmez. Artan mal beytü'l-male konur.' İmam Mâlik ve İmam Şâfıî de böyle demişlerdir. Bizim bu hususdaki delilimiz şu âyet-i kerîmedir:

“Yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmaya) daha uygundurlar.” [51] Bu hususda Peygamber Efendimiz (sas) de   şöyle buyurmuştur:   

“Dayı, mirasçısı olmayanın mirasçısıdır.” [52] Başka bir rivayette anlatıldığına göre; Sabit b. Dehdah vefat etmiş, bunun üzerine Rasûlullah (sas) Asım b. Adiyy (ra) e;

“Kabilenizde bunun nesebini biliyor musunuz?” diye sormuş, o da; 'o daha sonra aramıza katılan bir yabancıdır' deyince, Rasûlullah (sas) onun mirasını kız kardeşinin oğlu Ebû Lübâbe Abdü'l- Münzir (ra) e vermişti.

Mirası haketmenin asıl sebebi; evvelce de açıkladığımız gibi akrabalıktır. Ancak bu akrabalık diğer akrabalıklardan daha uzakta olduğu için, mirası haketmede de onlardan sonra gelmektedir. Miras kalan malı hakeden biri bulunursa, o malı beytü'l- male devretmek caiz olmaz. Diğer müslümanlar ölüye İslâm bağı ile bağlanmakta, ama zevi'l- erhâm ona hem İslâm hem de akrabalık bağı ile bağlanmaktadır. İki cihetten bağlı olanlar, tek cihetten bağlı olanlardan daha önceliklidirler. Ana baba bir kardeşlerin, baba bir kardeşlerden öncelikli olmaları gibi.

Zevi'l- erhâm, farz hisse sahibi ve asabe olmayan akrabalardır. Bunlar asabe gibidirler. Bunlardan biri yalnız başına mirasçı olduğunda malın hepsini alır: Çünkü bunlar akrabalık bağı ile ölüye bağlanmaktadırlar ve kendileri için takdir edilmiş bir hisse de yoktur. Dolayısıyla bunlar asabe gibidirler. Yakındaki uzaktakini tıpkı asabelerde olduğu gibi, hacbeder. Hatta hangi sınıftan olursa olsun, bunların ölüye en yakın olanları öncelikli olurlar. Buna şu misali verebiliriz: Ölen kimse geride kızının kızının kızı ile anasının babasını bırakırsa, daha yakın olduğu için anasının babası öncelikli olur.

Ölen kimse geride anasının babasının babasını, halasını veya teyzesini bırakırsa; daha yakın olduğu için halası veya teyzesi öncelikli olur.

Ferâiz adlı eserde Radiyyü'd- Dîn en- Nîsaburî şunları anlatır: 'Uzakta da olsa, birinci sınıf zevi'l-erhâmdan biri varken, yakında da olsa, ikinci sınıf zevi'l- erhâmdan biri mirasçı olamaz. Aynı şekilde ikinci sınıf varken üçüncü sınıf ve üçüncü sınıf varken de dördüncü sınıf mirasçı olamaz. Fetva için muhtar olan görüş budur. Üstadlarımızın tatbik ettikleri usul; mutlak olarak birinci sınıfa öcelik vermek, sonra ikinciye, sonra üçüncüye, sonra da dördüncüye intikal etmektir. Üstad Sadr el- Kûfî, Ferâiz adlı eserinde böyle anlatmıştır. Buna göre her ne kadar aşağıya doğru inse de, kızın kızı, ananın babasından önceliklidir. [53]



[51] Enfal: 8/75.   

[52] Bu hadîsi Tirmizî, Ebû Dâvud, Neseî, İbn. Mâce, Hâkim, İbn. Hibbân, Ahmed ve Ebû Zür'a rivayet etmiştir.

[53] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/422-424.