๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 06 Nisan 2011, 16:20:01



Konu Başlığı: Zengin sayılanların mertebeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Nisan 2011, 16:20:01
Zengin Sayılanların Mertebeleri:


Nisaba mâlik olmayınca; sıhhatli ve çalışıp kazanan kimselere de zekât verilir: Çünkü bu gibi kimseler fakirdirler. Şunu bilmek gerekir ki; zenginler üç mertebede mütalaa edilirler:

1- Dilenmesi haram, ama zekât alması helâl olan zengin: Bu, içinde bulunduğu gündeki azığına ve avretini örtecek giysisine sahip olan kimsedir. Sıhhatli ve çalışıp kazanan kimse de böyledir. Zira Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse zengin olduğu halde dilenirse, cehennemin ateş korunu kendisi için çoğaltmış olur.” Bu durumda zenginliğin ölçüsü nedir, ya Rasûlallah (sas)? diye sorulunca, buyurdu ki;   

“Ailesinin yanında öğlen ve akşama yetecek kadar yemeklerinin bulunduğunu bilmesidir.” [75]

2- Dilenmesi ve zekât alması haram, sadaka-i fıtır vermesi ve kurban kesmesi vâcib olan zengin: Bu; elbiseler, ev eşyaları, akarlar, katırlar, eşekler vb. zekât mallarından başka, aslî ihtiyaçlarından fazla nisab miktarı malın kıymetine sahip olan kimsedir. Hz. Peygamber (sas);

“Zengine sadaka (zekât) vermek helâl olmaz,” derken, kendisine; zengin kimdir? diye sorulmuş, O da şöyle buyurmuştur:

”İkiyüz dirhemi bulunan kimsedir.”

3- Dilenmesi, zekât alması haram, sadaka-i fıtır ile zekât vermesi ve kurban kesmesi vâcib olan zengin: Bu açıkladığımız gibi nemâlanan bir maldan tam nisab miktarına sahib olan kimsedir.

Fakir zannedip de zekât verdiği kimsenin zengin veya Hâşimî sülalesinden olduğu ya da harbî veya zımmî olduğu anlaşılırsa, yahut karanlık da verir de sonra babasına veya oğluna vermiş olduğu meydana çıkarsa; bu kimse zekât borcunu vermiş olur (İmam ebû Yûsuf): Ebû Yûsuf dedi ki; “Kesin olarak hata ettiği anlaşıldığından dolayı, bu kimse zekât borcunu ödemiş sayılmaz. Bu; kullanıldıkdan sonra necis olduğu anlaşılan suya benzer.”

Bizim bu meseledeki gerekçemiz şudur: Bu kişi vecibesini yerine getirmiştir. Vazifesi; zekâtın kendi içtihadına göre fakir bildiği kimseye vermesidir. Kendisinin işin iç yüzüne vakıf olması mümkün değildir. Çünkü bir kimsenin elinde gördüğümüz bir mal, başkasına ait veya gasbedilmiş bir mal olabilir. Ya da elinde mal gördüğümüz kimse borçlu biri olabilir. İçtihad ettikden sonra zekâtı verirse, zekât borcunu ödemiş sayılır. Tıpkı ictihadda bulundukdan sonra, kıble zannederek yanlış tarafa yönelerek namaz kılan kimsenin namazının sahih oluşu gibi; bu kişinin verdiği zekât da geçerli olur.

Ayrıca bu hususda Muaz b. Yezid (ra) in rivayet ettiği hadîs-i şerîf de bunu teyid eder; Muaz der ki;

“Babam, zekâtını düşkünlere dağıtması için bir adama vermişti.  Adam da bana o zekâttan birazını verdi. Babam bunu öğrenince, benden geri almak istedi, ama ben vermedim. Muhakeme olunmak üzere Hz. Peygamber (sas) in huzuruna çıktık. Rasûlullah (sas) buyurdu ki;

“Ey Muaz! Aldığın senindir. Ey Yezid! Sen de neye niyyet ettiysen, onu elde ettin.”

Fakat yanlışlıkla kölesine veya mükâtebine verirse, yeniden zekât vermesi gerekir: Çünkü verdiği zekât malı sahih bir şekilde kendi mülkiyetinden çıkmış değildir. Bu hususda icmâ vardır. [76]

 

Zekâtı Başka Beldeye Nakletmek:
 

Zekâtı başka bir beldeye nakletmek mekrûhdur: Bunun gerekçesi Muaz (ra) ın rivayet ettiği hadîs-i şerîfde geçti. Ayrıca zekât verecek olanın kendi beldesindeki fakirler, onun akraba ve komşuları hükmündedirler. Bunlar o kimsenin malından ve servetinden haberdar olmuş ve tamahlanmışlardır. Bu sebeple zekâtını bir başka beldeye nakletmeyip, bunlara vermesi daha uygundur.

Ancak kişi kendi akrabasına verirse, bunda farizanın yerine getirilmesinin yanı sıra sıla-i rahim de yerine getirilimiş olur.

Veya bulunduğu beldedeki insanlardan daha muhtaç kimselere götürüp verecekse, o zaman zekâtın başka beldeye nakli mekruh olmaz: Bu Muaz b. Cebel (ra) in rivayet ettiği hadîs-i şerîfde anlatılmaktadır. Çünkü Muaz topladığı zekâtı Yemen'den Medine'ye gönderiyordu. Çünkü Medine fukarası daha muhtaç ve daha şerefli idiler. Nasslar mutlak olduğu için; zekâtın, içinde bulunulan beldeden başka bir beldeye nakli caizdir. [77]



[75] Bu hadîsi Ebû Dâvud ile İbn. Hibban rivayet etmiştir.

 

[76] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/243-244.

[77] Cami, Dernek ve  Cemiyete Hizmet Eden Müesseselere Zekât Verilmesi: Zekâtın verileceği yerler geçen mevzularda, yukarıda anlatıldı. Bunların hâricinde kalan; cami, dernek ve cemiyete hizmet eden müesseselere zekât verilmez. (Bakınız: H. Günenç, günümüz Mes'elelerine Fetvalar, C: 1, S: 243). Ve yine hükümete verilen vergiler de şartları oluşmadığı ve zekât niyyeti ile toplanmadığı için, zekât yerine geçemez. Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:1/245.


Konu Başlığı: Ynt: Zengin sayılanların mertebeleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 02 Mayıs 2020, 05:09:00
Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Zengin sayılanların mertebeleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Mayıs 2020, 12:42:23
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zengin sayılanların mertebeleri
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 04 Mayıs 2020, 16:32:08
Zengin sayılmak için malının mülkünün çok fazla olması gerekir anca kendi kendine yeten kişi zengin değildir bu kişilerede zekat verilir