๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Mart 2011, 14:46:54



Konu Başlığı: Velâ kitabı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Mart 2011, 14:46:54
43-  VELÂ KİTABI




Velâ iki türlüdür;

1- Velâ-i itaka: Buna velâ-i nimet de denilir.

2- Velâ-i müvâlât.

Velâ-i itakanın sebebi, köleyi azad etmektir. Çünkü burada velâ azad etmeğe izafe edilmektedir. Azad etme bedelli de olsa, bedelsiz de olsa; keffaret, yemin veya adak için de olsa; hüküm sebebine izafe edilir.

Velâ-i itakanın sebebi; akrabanın satın alınmasıyla azad olması, mükâtebin borcunu ödemesi, müdebber veya ümm-ü veledin efendilerinin ölümü ile azad olmalarıdır: Çünkü bütün bu durumlarda velâ, azad etmeğe  izafe edilmektedir. Burada velâ azad etme cihetinden

gelmektedir ve Hz. Peygamber (sas) in; "Velâ hakkı azad edenindir." [1] hadîs-i şerifinin kapsamına girmektedir.

Her iki çeşidiyle velâdan maksat; yardımlaşmadır. Cahiliyyet devrinde insanlar bazı şekillerde yardımlaşırlardı. Bu şekillerden biri yemin etmekti. Hz. Peygamber (sas) insanlann iki çeşit velâ yoluyla birbirleriyle    yardımlaşmaya    devam   etmelerini   benimseyerek   şöyle buyurmuştur: "Bir kavimle velâ akdi yapmış olan kimse, o kavimdendir."[2]

"Bir kavimleyeminîeşen, o kavimdendir[3]Yemin Qn kasıt; velâ-i müvâlât yapandır. Cahiliyyet devrinden insanlar velâ akdi yaptıklarında bunu yeminle pekiştirirlerdi. Azad eden erkek de olsa, kadın da olsa; velâ hakkı kendisi için sabit olur: Zira bu hususda rivayet ettiğimiz hadîs-i şerifler mutlaktırlar. Velâ başkasına şart koşulsa veya azad ederken vâris olmamak şartı ileri sürülse; velâ hakkı hiç bir zaman mevlâdan başkasına intikal etmez: Çünkü köle onun mülkiyetinde iken azad olmuş ve mevlâlık sebebi onun cihetinden kesinleşmiştir. Bu sebeple mevlâlık ondan başkasına intikal etmez.

Mevlâ öldüğü zaman velâ hakkı asabesinden olan en yakın akrabalarına kalır. Mevlâmn oğlu ile babası içtimâ edince, velâ oğlunun olur: Bunda ihtilâf vardır. Ben bu ihtilâfı ve delillerim-Allah (cc) in yardımı ile- bu kitabın ferâiz kısmında anlattım.

Akrabalıkta eşit olanlar, velânın illeti olan akrabalık ve asabelikte eşit oldukları için, velâda da eşit olurlar. Velâdan kadınlara bir hak yoktur. Ancak kadınların azad ettikleri kimselerin veya azad ettiklerinin yahut da kadınlar tarafından azad edilen bir kölenin velâsı çekilip alınmakla kadınlar da velâ hakkına sahip olurlar: Çünkü kadınlar asabe değildirler. Ya da velâ sebebi yardım etmektir ki, kadınlar buna da ehil değildirler. Zira bir hadîs-i şerîfde Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Kadınlar için velâ hakkı yoktur. Ancak azad ettiklerinin ya da azadlılannm azad ettiği kimselerin ya da mükâtep kıldıklarının ya da mükâteplerinin kitabet akdine bağladıkları kimselerin veya azadlılannm ya da azadlılannm azad ettiği kimselerin velâsı çekilip alınmakla; kadınlar da velâ hakkına sahip olurlar. "Bu da azad etmeleri veya azadhğa sebep olmaları halinde kadınların velâ hakkı bulunduğunu ispatlamaktadır. Bundan Öteye ise velâ haklarını ortadan kaldırmaktadır.

Hamza (ra) nın kızı ile alâkalı olarak ferâiz bahsinde de nakledilen hadîs-i şerîf bunu teyid etmektedir. Şöyle ki; Hamza (ra) nın kızının azad ettiği köle geride bir kız çocuğu bırakarak vefat etmişti. Hz. Peygamber (sas) o kölenin geride bıraktığı malı ile kızı Hamza (ra) nın kızma yarı yarıya miras olarak paylaştırmıştı. Burada kadın azad etme bakımından erkekle müsavi olmuştur. Azad ettiği kölenin mirasını hakettiği gibi, azadlısının azad ettiği kölenin de mirasını hakeder. Çünkü bunun da azadlığına sebebiyet vermiştir. Zira azad ettiği velâ ile kendisine nisbet edilir.

Bu son şekil şöyle olur: Kadın, kölesini başkasının azad etmiş olduğu azadh bir cariye ile evlendirir. Bunlardan doğan çocuğun velâsı elbette ki azadlı cariyenin efendisine âit olur: Çünkü baba köledir, velâ hakkı yoktur. Azad ettiğinde velâ hakkı kendisinden alınıp efendilerine geçer. Kadınların azadlılannm azad ettiklerine gelince, bu da şöyle olur; bir kadın kölesini azad eder de, bu azadlısı bir köle satın alıp başkasının azad ettiği bir cariye ile bu köleyi evlendirir ve bu evlilikten bir çocuk doğarsa, -açıkladığımız sebepden dolayı- bu çocuğun velâsı efendilerine âit olur.

Kadının azadlısı bir köleyi azad ederse, bu kölenin evladının velâsı o kadının azadlısına âit olur. İşte bu kadının azadlısının azad ettiği şahsın velâsınm çekilip alınmasıdır. Bir anne hâmile iken azad edilirse; bunun doğurduğu çocuğuna velâsı annenin mevlâsından başkasına intikal etmez. Bu; anneyi azad edenin o çocuğu direkt olarak azad etmesi gibidir. Bu da bilindiği gibi o kadının azad edildikten sonra altı ay geçmeden çocuk doğurmasıyla anlaşılır. İki çocuk doğurup da bunlardan birini kendisi azad edildikten sonra altı ay geçmeden doğurması da böyledir. Çünkü çocukların ikisi de aynı döl suyundan yaratılmışlardır.

Velânm çekilip başkasına verilmesinin delili şu hadîs-i şerîfdir:

"Ve/â sebebiyle oluşan akrabalık, nesep akrabalığı gibidir [4] Nesep babalara tâbidir. Velâ da böyledir. Bir mâni sebebiyle bu nesep baba üzerine sabit olmazsa, nesep anne üzerine sabit olur. Bu mâni ortadan kalkınca; tıpkı mülâane çocuğunun annesine nisbet edilmesi gibi asılla amel olunarak velâ hakkı babaya âit olur. Baba kendini yalanlayınca, çocuğun nesebi kendisi üzerine sabit olur.

Rivayet edildiğine göre; Zübeyr b. Avvam (ra) Hayber'de mor dudaklı genç kızlar görmüş, bunların zerafetleri hoşuna gitmişti. Bu kızların anneleri Rafı' b. Hadic (ra) in cariyesi, babalan da Cüheyije'li ya da Eşca'lı birinin kölesi idi. Babalarını satın alıp azad etti ve onlara; 'benim nesebime katılın1 dedi. RâfV (ra) de; 'hayır onlar bana aittirler' dedi. Hz. Osman (ra) m huzuruna varıp dâvalaştılar: Hz. Osman (ra) onların velâ hakkını Zübeyr (ra) e verdi ve hiç bir itirazla da karşılaşmadı.

Dede azad ederse; velâ hakkı kendisinden çekilip alınmaz. Küçük çocuk dedesinin müslüman olması ile müslüman olmuş sayılmaz. Müslümanlar Hz. Adem (as) ile Hz. Nûh (as) un müslümanhklan sebebiyle küçük çocukları müslüman saymamışlardır. Zira bu iki peygamber dede olup, babanın yokluğunda baba gibidirler.

Velâ-i müvâlâtın sebebi akiddir: Çünkü velâ-i müvâlâttan maksat, yardımlaşmaktır. Bu velâ için üç şart gerekir:

1- Kendisiyle velâ akdi yapılan şahsı bir kimse azad etmiş olmamalıdır: Çünkü velâ-i itaka velâ-i müvâlâttan daha kuvvetlidir. Daha kuvvetli olan zayıf olanın sabit olmasına mânidir.

2- Kendisiyle velâ yapılan şahıs arap olmamalıdır: Araplar köleleştirilemediklerinden, üzerlerine velâ-i itaka yapılamaz. Velâ-i müvâlât ise; hiç mi, hiç yapılamaz.

3~ Kendisiyle velâyapıian şahıs kimseye intisap etmiş olmamalıdır ve bilinen bir nesebi olmamalıdır.

Velâ-i müvâlât meşru bir akiddir: Zira bir adamın elinde müslüman olan bir kimsenin durumu kendisine sorulduğunda Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Eğer onunla velâ akdi yapmış ise; hayatta iken de, öldükten sonra da insanlar arasında onun üzerinde en fazla hak sahibi olan odur."  [5] Onun şahsı değil de, mirası üzeninde en fazla hak sahibi olan odur. Rivayet edildiğine göre; adamın biri Temim ed- Dan (ra) nin elinde müslüman olmuş, Temim onunla velâ akdi yapmıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas) ona şöyle buyurmuştu: "O senin kardeşindir, mevlândır. (Cinayet işlerse), onun yerine diyet ödersin (öldüğünde) ona mirasçı olursun."

Bu da şöyle olur: Bir kimse bir adamın elinde müslüman olup ona; 'sen benim mevlâmsm. Öldüğüm zaman bana mirasçı olursun. Şayet bir cinayet işlersem, diyetimi sen Ödersin  der ve o da kabul ederse; velâ-i müvâlât meydana gelir ki, bu   da sahihtir: Keza, bir adamın elinde müslüman olup, bir başkasıyla müvâlât akdi yapması da sahih olur. Yukarıdaki şekilde kendisine mevlâ tayin etmiş olan kimse ölünce; başka mirasçısı yoksa, mevlâsı  ona mirasçı olur: Buna dâir

bilgilerin tamamı ferâiz bahsinde verilecektir.

Velayet akdinden ve babalanna tâbi oluşlanndan dolayı küçük çocuklar da velâ akdinin kapsamına girerler. Velâ akdi yapanın daha sonra doğan çocukları da böyledirler. Bunlar nesebde babalanna tâbi olduklanndan, velâda da ona tâbi olurlar.

Bir kimsenin yaşı büyük oğlu başkasının elinde müslüman olup onunla müvâlâtta bulunur ise, babasının onun üzerindeki veliliği sona ermiş olduğundan, bu akid sahih olur.

Velâ-i müvâlât akdinin sıhhat şartları şunlardır: Kendisiyle velâ-i müvâlât akdi yapılan kişi akıllı, baliğ ve hür olmalıdır. Öyle ki; bir çocuk köle ve deli ile yapılan velâ-i müvâlât sahih olmaz. Çocuk babasının ya da vasisinin izniyle velâ-i müvâlât akdi yaparsa, caiz olur ve velâ hakkı da çocuğun olur. Efendisinin izni ile köle bir başkası ile velâ-i müvâlât yaparsa caiz olur ve köle bu durumda efendisinin vekili olur. Velâ hakkı da efendisine âit olur. Zira çocuk velâ ehliyetine sahiptir ama, köle bu ehliyete sahip değildir. Çünkü velânın hükmü diyet ödemek ve mirasçı olmaktır. Köle ise, bu hususlarda ehliyet sahibi değildir. Dolayısıyla velâ hakkı insanlar arasında ona en yakın olan kimsenin, yani efendisinin olur.

Kendisine bir m evlâ tayin etmiş olan kimse söz ve fiili ile velâ akdini feshetmek hakkına sahiptir: Bu, bağlayıcı olmayan bir akiddir. Zira üst durumunda olan kişi diğerine yardımcı olmak ve cinayet işlediği takdirde diyetini ödemekle ona bağışta bulunmuş olmaktadır. Alt durumda olan kişi de; onu kendi malında, kendi yerine salahiyetli kılmakla ona bağışta bulunmuş olmaktadır. Hibe de; hibe edilen mal kabzedilmedikçe, akid bağlayıcı olmadığı gibi, bağışta da bağışlanan şey kabzedilmedikçe, akid bağlayıcı olmaz. Velâ akdini yapmış olan kimse diğerinin huzurunda bu akdi sözlü olarak feshedebilir. Diğerinin gıyabında ise, akdi fiilen feshedebilir. Meselâ bir başkasıyla velâ-i müvâlât akdi yaparak bu akdi fiilen feshetme hakkına sahiptir; tıpkı vekili azletmek gibi... Onu sözlü olarak azletme durumunda bunu bilmesi şarttır. Çünkü müvekkil onu doğrudan doğruya azletmiştir. Fiilen azletme halinde ise, vekilin bunu bilmesi şart değildir. Çünkü müvekkil onu hükmen azletmiştir.

Fakat mevlâsı kendisinin veya çocuğunun diyetini vermiş ise, akdi feshedemez: Çünkü hibede olduğu gibi, bedel hâsıl olmuştur. Keza,

çocuklarından biri büyürse, efendisi onun diyetini ödediği takdirde bu akdi feshedemez. -Evvelce de açıkladığımız gibi- çocuğu da bu akdin ve efendinin velâsının kapsamına girmiştir.

Kadın müslüman olup müvâlât anlaşması yapsa, yahut velâyı ikrar etse; elinde küçük çocuğu varsa, o da velâdan kendisine tâbi olur (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed): İmameyn dediler ki;'Velâda ona tâbi olmaz. Çünkü onun malı üzerinde annesinin velayet hakkı olmadığına göre, şahsı üzerinde hiç mi, hiç velayet hakkı olamaz.'

Ebû Hanîfe'nin görüşünün dayanağı şöyledir; bu çocuk için sırf bir faydadır. Anne çocuğuna edilen hibeyi teslim alacağı gibi, bu bakımdan çocuğu üzerinde velayet hakkına sahip olur. Doğrusunu Allah (cc) bilir. [6]
 




[1] Bu hadîsi Buharî, Müslim, El- kebîr'de Taberânî ve Ahmed rivayet etmiştir.

[2] Bu hadîsi Buharı, Müslim,  Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî ve Ahmed rivayet etmiştir

[3] Bu hadîsi Taberânî ve Bezzâr rivayet etmiştir.

[4] Bu hadîsi Taberânî, Hâkim ve Beyhakî rivayet etmiştir

[5] Bu hadîsi Ahmed rivayet etmiştir

[6] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/329-335.


Konu Başlığı: Ynt: Velâ kitabı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Temmuz 2020, 22:30:36
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Velâ kitabı
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 24 Temmuz 2020, 07:44:17
Velâ iki türlüdür velâ i itaka ve velâ i müvâlât tır