๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 29 Mart 2011, 17:49:41



Konu Başlığı: Su îçin mücadele etme hakkı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Mart 2011, 17:49:41
Su îçin Mücadele Etme Hakkı:



Bir kimsenin kendi mülkü içerisinde akan bir dere veya bir pınar veya bir kuyu bulunsa, yakınında sahipsiz bir arazide de su olsa; o kimse başkalarının su içmek ve hayvan sulamak için kendi yerine girmelerine mâni olma hakkına sahiptir. Eğer yakınında su yoksa; ya onların kendi yerine girip su almalarına müsaade eder; ancak kıyıyı yıkmamaları şarttır, ya da bizzat kendisi su çıkarıp onlara verir. Eğer bu iki durumu da kabul etmeyip su vermemekte ısrar ederlerse,   kendilerinin   ve   hayvanlarının   susuz   kalacaklarından korkanlar silah zoru ile bu yerden su alırlar: Çünkü bir rivayette anlatıldığına göre; bir topluluk bir suyun başına gelip, o suyun sahiplerinden kendilerine bir kuyu göstermelerini istemişler, ancak onlar kuyu göstermemişlerdi. Bu kez onlardan kendilerine bir kova vermelerini istemişler, ancak onlar kova da vermemişlerdi. Bunun üzerine bu topluluk onlara;

-Susuzlukdan bizim ve hayvanlarımızın boynu kopmak üzeredir, demişler, ama onlar yine de onlara su vermeye yanaşmamışlardı. Bunlar gelip durumu Hz. Ömer (ra) e anlattıklarında Hz. Ömer (ra); 'Onlara silah çekseydiniz ya!1 demişti. Çünkü onlar zaruret içindeki insanları haklarından mahrum bırakmışlardı.

Bu durumdaki bir kimsenin içme başkasına âit de olsa, su içme hakkı vardır. Verilmemesi halinde suyun sahibi ile silahlı mücadelede bulunma hakkı da vardır. Kaplarda biriktirilmiş suları almak içinse, silahsız mücadele edilir: Çünkü bu suyu kendi muhafazası altına almakla mülkiyetine geçirmiş olmaktadır. Başkası bunu sahibinden izinsiz olarak alırsa, tazminat ödemesi, yani kıymetini vermesi gerekir. Ancak sahibinin de ihyiyacı olana bu sudan ihtiyaç duyduğu kadarını vermesi Şer'an emredilmiştir. Vermemesi halinde emre muhalefet etmiş olur ve suya ihtiyacı olan da onu te'dib eder.

Zaruret halinde başkasının yiyeceğini almak da kaplarda biriktirilmiş suları almak gibidir: Bu ikisi ibâha, mücadele ve tazminat hükümleri bakımından aynıdırlar. Bunun sebebini açıklamıştık.

Nehir veya kuyu ihya edilen ölü bir arazide ise, ihya edenin içmek maksadıyla o araziye gidenlere -eğer onlar yapılan sedleri yıkmıyorlarsa-mâni olmaya hakkı yotur. Çünkü ölü araziler ihya edilmeden evvel herkesin ortak malıdırlar. Müşterek bir yeri ihya etmek, oradan başkasının su içme hakkını yok etmez. Bu hükmün dayanağı Hz. Peygamber  (sas) in şu hadîs-i şerifidir: "Müslümanlar (başka bir rivayete göre insanlar) üç şeyde ortaktırlar: Su, ot ve ateş [4] Bu hadîs-i şerîf insanların tamamının bunlarda ortak olduklarını tespit etmiştir. Bunda müslümanlarla kâfirler müsavidirler. Suyun hükmünü ise, yukarıda anlattık. [5]




[4] Bu hadîsi Ebû Dâvud ve Ahmed rivayet etmiştir.

[5] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/468-470.