๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2011, 18:52:42



Konu Başlığı: Radâ
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2011, 18:52:42
 
39- RADÂ (SÜT EMMEK)




Çocuğu emzirmek; onu yaşatmak bakımından vâcibdir. Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

"Annelerçocuklarını emzirirler. "(Bakara: 233). Yani, emzirsinler!

Radânm  hükmü  sütün   azı ile de (İmam Şafiî) çoğu ile de meydana gelir: Zira Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

"Sizi emziren süt analarınız, süt kızkardeşlerinizİe evlenmeniz size haram kılındı. " (Nisa: 23). Hz. Peygamber (sas) de şöyle buyurmuştur:

"Soyca haram olanlar, sütten de haram olurlar."[1] Hz. Peygamber (sas) yine buyurdu ki;   "Süt emmek eti oluşturan ve kemiği de yerine getiren

emmektir." [2] Bu az bir sütü emmekle de olur. Çünkü süt çocuğun midesine varınca; eti oluşturur ve kemiği de yerine getirir.

Bu hüküm çocuğun süt emme çağı olan otuz ay içerisinde (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed) süt emüdiği zaman sabit olur: İmameyn bu müddetin iki sene olduğunu söylemişler ve delil olarak da şu âyet-i kerîmeleri ileri sürmüşlerdir:

"Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirîer. (Bu hüküm) emmeyi tamam yaptırmak isteyenler içindir. "(Bakara: 233).

"Onun (rahimde) taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer." (Ahkaf: 15). Çocuğun ana rahminde kalmasının en az müddeti altı aydır. Sütten kesmek için geride iki sene kalır.

Ebû Hanîfe'nin bu mes'eledeki görüşünün dayanağı ikinci âyet-i kerîmedir. Bu âyet-i kerîmede Allah (cc) hamilelik ile emzirme müddetini otuz aya bağlamıştır. Bu, her birinin ayrı ayrı müddetidir. Meselâ bir adam bir köle ile bir cariyeyi bir ay vâde ile birine satarsa, bu bir ay köle ile cariyeden her biri için ayrı bir vâde olur.

Aynı şekilde bir adam bir başkasına aynı akidle belli bir vâdeye kadar bir malı satar, bir malı da kiraya verirse; bu vâde o mallardan her birisi için ayrı bir vâde olur. Bundan da anlaşılıyor ki, âyet-i kerîme otuz ayın hamilelik ile süt emmek için ayrı ayrı birer süre olmasını gerektirmektedir. Âyet-i kerîme gereğince hamilelik bunun dışına çıkınca, geride emzirme müddeti kalmaktadır.

Birinci âyet-i kerîme emzirme ücretinin istihkakı mânasında anlaşılmalıdır ki, kesin olarak üç talâkla boşanmış olan kadın iki seneden sonra emzirme ücretini telap etme hakkına sahip olmasın. İki seneden sonra ücret söz konusu olmasın diye birinci âyet-i kerîme ile amel ettik. Otuz aya kadar emzirmenin haramlığı hususunda da ikinci âyet-i kerîme ile amel ettik. Her ikisinde de ihtiyatı ele aldık.

Ya da şöyle diyebiliriz; âyet-i kerîmede geçen 'hami'kelimesiyle emzirme müddeti içinde çocuğun omuzda ve kucakda taşınmasıdır. Çünkü hamilelik müddetinin otuz ay olarak takdir edilmediği hususunda icmâ edilmiştir.

Otuz aylık olduktan sonra çocuğun emdiği süt mahremiyet oluşturmaz. Zira Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Sütten kestikten sonra süt emmenin hükmü yoktur."

Otuz aylık olduktan sonra çocuğun süt emmesinin mubah olup olmadığı hususunda ihtilâf vardır. Süt mahremiyeti oluşturan emme, -çocuk sütten kesilmiş olsa da olmasa da- süt emme müddeti zarfında vuku bulan emmedir. Ebû Hanîfe'den de rivayet edilen bir görüşe göre; Hassâf dedi ki; 'çocuk sütten kesilmekle süte ihtiyacı kalmamış ve sonra otuz ayını doldurmadan yine süt emerse, süt mahremiyeti oluşmaz. Ama sütten kesildikten sonra süte ihtiyacı kalmış ise ve otuz ayını doldurmadan yine süt emerse, süt mahremiyeti oluşur.

Daha evvel rivayet ettiğimiz hadîs-i şerîfde de beyan buyurulduğu gibi, soyca birbirine haram olanlar süt bakımından da haram olurlar. Ancak bu hükme aykırı olarak bir kimse oğlunun süt kız kardeşi ile ve yine kız kardeşinin süt annesi ile evlenebilir: Bir kimse oğlunun anasıyla cinsî münasebette bulununca, o kadının kızları da soy bağı sebebiyle kendisine haram olurlar. Ama oğlunun sütünü emdiği bir kadının kızları süt bağı sebebiyle bu erkeğe haram olmazlar. Çünkü kendisi bu kızların annesiyle cinsî münasebette bulunmuş değildir.

Bir kadın bir kız çocuğu emzirdiği zaman bu kız; kocasına, kocasının   baba ve ecdadına ve kocasının oğullarına haram olur:

Emziren kadın emen çocuğun annesi olur. O kadının doğmuş ve doğacak çocuklan da ondan süt emenin erkek ve kız kardeşleri olurlar. Dolayısıyla süt annesinin çocuklarıyla, torunlarıyla ve her ne kadar aşağıya doğru inseler de torunlannm çocuklarıyla evlenmesi caiz olmaz. Süt annesinin babalan onun ana tarafından dedeleri; analan da onun ana tarafından nineleri olurlar. Erkek kardeşleri onun dayılan, kız kardeşleri onun teyzeleri olurlar. Emziren kadının sütüne kaynak teşkil eden kocası, emzirdiği çocuğun babası olur. Bunun çoculan onun kardeşleri olurlar. Baba ve analan da, baba tarafından onun dede ve nineleri olurlar. Bunun erkek kardeşleri onun amcalan; kız kardeşleri ise onun halalan olurlar. Nesebde olduğu gibi, bunlardan her hangi biriyle evlenmesi helâl olmaz.

Hz. Peygamber (sas) Hz. Âişe (ra) anamıza şöyle buyurmuştur: "Eflah senin yanma girsin; çünkü o senin süt amcandır. " [3]

Bir adamın bir çocuğu doğar da, kansı bu çocuğunu emzirir, sütü çekilir; bir müddet sonra tekrar memesine süt iner ve bu sütüyle bir çocuğu emzirirse; bu çocuğun, o kadının kocasının başka kadından doğma kızıyla evlenmesi caiz olur. Kadın o kocanın yanında iken, hiç çocuk doğurmadığı halde memesine inen sütüyle bir çocuğu emzirirse, yine aynı hüküm geçerlidir.

Evlenmemiş bakire olan bir kız, memesine inen sütü ile bir çocuğu emzirirse, sadece bu kız o çocuğa haram olur, başkası değil.

Bakire bir kız bir çocuğu emzirdikten sonra bir erkekle evlenirse; emzirmiş olduğu kız kocasının başka kadından doğma oğluyla evlenebilir.

Bir erkek çocuk sütünü emdiği kadının kocasının cinsî münasebette bulunduğu bir kadınla evlenemez. Çünkü bu kadın onun (süt) babasının nikahladığı bir kadındır. Bir erkek kansının emzirdiği bir erkek çocuğun cinsî münasebette bulunduğu bir kadınla evlenemez. Çünkü bu kadın onun (süt) oğlunun nikahladığı bir kadındır. Bu, nesep bağında da caiz değildir.

Bir kadının memesinden süt emen iki çocuk birbirine kardeş olur: Çünkü analan birdir. Bunlar iki kız iseler, aynı kocanın nikâhı altında bir arada bulundurulmaları caiz değildir.

Keza, bir adamın iki kansı olur da, bunlardan her biri bir çocuğu emzirirse, bu çocuklar süt bakımından baba bir kardeşler olurlar.

Bir koyundan süt emen iki çocuk arasında süt kardeşliği meydana gelmez: Çünkü bu durumda çocuk ile ana (koyun) arasında süt mahremiyeti sabit olmaz ki, bu mahremiyet süt kardeşine de geçsin. Çünkü bunda aslolan anadır. Çünkü mahremiyet evvelâ annede sabit olur, sonra başkalanna sirayet eder.

Bir erkek sütü bulunan kansını boşar ve o kadın başka bir erkekle evlenip hâmile kalırsa; memesine inen süt, doğurmadığı müddetçe ilk kocasına aittir.

Ebû Yûsuf dedi ki; 'bu süt evvelki ve sonraki kocaya aittir. Ancak ikinciden olduğu  bilinirse,  ikinciye  âit    olur.

Bu da sütün katılık ve inceliği ile bilinir.

İmam Muhammed dedi ki; 'kadın doğurmadığı müddetçe bu süt her iki kocaya aittir. Doğum yaparsa, bu süt ikincidendir. Doğum yapmadan evvel önceki kocaya âit oluşu kesin; sonraki kocaya âit oluşu ise, muhtemeldir. Haram kılınanlar açısından ihtiyatlı olmak için, bu süt her iki kocaya âit sayılır.'

Ebû Hanîfe ise bu hususda şöyle der; 'bu sütün evvelki kocaya âit olması yakînen sabittir. Şüphe, yakîne karşı duramaz. Kadın doğum yapınca bu sütün ikinci kocaya âit olduğunu yakinen anlanz. Sütün katılığına ve inceliğine itibar edilmez. Çünkü bu durumlara ve gıdalara göre değişir[4]

 

Sütün Başka Maddelerle Karışmasında Hüküm:
 

Kadın sütü; su, yağ, şıra, ilaç ve hayvanların sütleri gibi başka bir cins ile karıştığı zaman hüküm fazla olana göre verilir: Ekserisi süt ise, mahremiyeti sabit olur. Aksi halde olmaz. İki kadının sütlerinin karışmasında olduğu gibi, sütler aynı cins olunca da yine hüküm çoğunluğa göre olur: İmam Muhammed ve İmam Züfer dediler ki; bu durumda süt mahremiyeti oluşur. Çünkü bir şey kendi cinsi ile yok olmaz; aksine onunla kuvvetlenir. Bu iki cinsden (sütten) her biri çocukda etin oluşması ve kemiğin teşekkülü için birer sebeptirler.

Bizim görüşümüze göre; karışımda miktarı az olan cins, çok olanın karşısında varlık gösteremez. Zira az miktardaki su denize döküldüğünde parçalanma fazlalığından dolayı cüzlerinin menfaati kalmaz. Çoğunluk sebebiyle diğerinin menfaati yok olduğuna göre, süt mahremiyetinin hükmü, karışımın çoğunluğunu teşkil eden kısma göre oluşur.

Süt yiyecekle karıştırıldığında çoğunluğu   da teşkil etse, (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed) bir hükmü yoktur: İmameyn dediler ki; 'yiyecekle karıştırıldığında çoğunluğu teşkil eden kısım süt ise, mahremiyet oluşur.1 Bu ihtilâf, pişmemiş yiyeceklerle karıştırılmasında söz konusudur. Pişmiş yiyeceklerle karıştırılmış süt sebebiyle mahremiyetin meydana gelmeyeceği hususunda icmâ vardır.

Pişmemiş yiyeceklerle karıştırılan sütün karışımın çoğunluğunu teşkil etmesi halinde mahremiyeti meydana getireceğini savunan İmameyn'in gerekçeleri şudur; karışımın az kısmını teşkil eden parçanın hükmü çok kısmını teşkil eden parça (süt) karşısında varlık gösteremez ve bu durumda hüküm sütün olur. Yani süy mahremiyeti maydana gelir.

Ebû Hanîfe'nin bu mes'eledeki görüşüne göre ise; karışımdaki yiyecek içine katılan sütün kuvvetini çekip alır. Çocuk onu içmekle yetinmez. Gıdalanma yiyecekle olur. Çünkü beslenmede aslolan odur. Süt ona tâbi bir şeydir. İlaçda ise hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü ilaç sütü takviye eder, kuvvetini arttırır. [5]




[1] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn. Mâce ve Ahmed rivayet etmiştir.

[2] Bu hadîsi Ebû Dâvud tahric etmiştir

[3] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, Ibn. Mâce, Mâlik ve Ahmed rivayet etmiştir

[4] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:3/97-101.

[5] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:3/102.


Konu Başlığı: Ynt: Radâ
Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Ağustos 2020, 14:26:04
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Radâ
Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Ağustos 2020, 14:47:02
Aleyküm Selâm. Bilinmesi gereken önemli konulardan biri, paylaşım için Allah razı olsun kardeşim