๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2011, 19:30:10



Konu Başlığı: Nikâh fâsid şartdan dolayı bozulmaz
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2011, 19:30:10
Nikâh, Fâsid Şartdan Dolayı Bozulmaz:




Nikâh akdi fâsid şartlarla bozulmaz. Alış verişde ise, hüküm bunun hilâfınadır. Şarap veya domuz olarak tayin edilen mehir bâtıl olunca, hiç tayin edilmemiş gibi olur. Dolayısıyla -evvelce de açıkladığımız gibi-mehr-i misil ödemek gerekir.

Şu bir küp sirke mehir olarak tayin edilir de, sonra o küpdekinin şarap olduğu ortaya çıkarsa, kadına mehr-i misil verilmesi gerekir. Bu Ebû Hanîfe'ye göredir: Çünkü işaret etmek ad vermeye göre daha tanıtıcıdır. Bu durumda erkek şarap karşılığında o kadınla evlenmiş gibi olur.

îmameyn dediler ki; 'bu durumda kadın o şarap ağırlığınca sirke almayı hakeder.' Bir kölenin bir senelik hizmeti mehir olarak tayin edilse, sonra da o kölenin hür olduğu anlaşılsa; Ebû Hanîfe'ye göre bu mehir geçersiz olup, kadın mehr-i misil almayı hakeder.

Ebû Yûsuf dedi ki; bu durumda o adam köle farzedilerek bir senelik hizmetinin değerinin kadına verilmesi gerekir. Çünkü evlenirken koca kadını bir mala ümitlendirmiştir, ama malı ona teslim etmekten âciz kalmıştır. Şu halde kadına o malın mislini ya da kıymetini vermek gerekir. Sanki başkasının kölesini mehir olarak vermeyi şart koşarak o kadınla evlenmiş gibi olur.

İmam Muhammed dedi ki; bu durumda kadına mehr-i misil vermek gerekir. Bu mes'eledeki kaide şudur: Adı verilen mehir işaret edilenin cinsindense, nikâh akdi işaret edilene taallûk eder. Çünkü adı verilen zaten işaret edilenin içinde mevcuttur. Görmez misin ki; bir kimse kırmızı yakut diye aldığı bir kaşın daha sonra yeşil renkli olduğunu görürse, alış veriş akdi tamam olur. Çünkü kaşların cinsi aynıdır. Ama adı verilen şey işaret edilenle aynı cinsden değilse, akid; adı verilen şeye taallûk eder. Çünkü adı verilen şey işaret edilende ne zat ne de sıfat bakımından mevcut değildir. Görmez misin ki; yakut diye bir kaş satın alan kimse o kaşın cam olduğunu görürse, -ikisi aynı cinsden olmadığı için- alış veriş akdi tamamlanmış olmaz.

Sadedinde olduğumuz mes'elede ise, hür ile köle aynı cinsdendirler. Akid, işaret edilene taallûk eder. Bu durumda erkek hür bir kimsenin mehir olması karşılığında o kadınla evlenmiş gibi olur. Bu durumda kadına mehr-i misil vermek gerekir.

Şarap ve sirkeye gelince; bunlar iki ayrı cinsdirler. Aralarında aşın bir fark mevcud olduğundan dolayı akid, nikâhda adı verilen şeye (sirkeye) taallûk eder. Öyle ise, kocanın kadına mehir olarak sirke vermesi gerekir. Ama bir erkek bir kölenin bir senelik hizmeti veya Kur'an öğretmesi karşılığında bir kadınla evlenirse; Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf a göre kadına mehr-i misil vermek gerekir.

İmam Muhammed dedi ki; kadına o kölenin bir senelik hizmetinin kıymetinin verilmesi gerekir. Çünkü bu bir maldır. Ancak kocası tenakuz sebebiyle ona bu malı teslim etmekten âciz kalmıştır. Ve bu durumda koca sanki başkasının kölesi karşılığında o kadınla evlenmiş gibi olmaktadır. Dolayısıyla karısına kölenin hizmetinin kıymetini vermesi gerekir.

Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf a göre hizmet mal değildir. Çünkü hiç bir halde başkası onun üzerinde hak iddia edemez. Ve bu takdirde mehir olarak sanki şarap tayin edilmiş olmaktadır. Bu hüküm böyledir. Çünkü menfaatler ancak akid ile değerlendirilirler. Menfaatin taksimi akidde vâcib olmayınca; kıymetlenmesi de ortaya çıkmaz. Ve -açıkladığımız sebepden dolayı- mehr-i misil ödemesi gerekir. [78]

 

Karının, Kocadan Hizmet Beklemesi:


Ya da şöyle diyebiliriz: Meşru olan mal -veya açıkladığımız sebepden dolayı menfaat- karşılığında kadınla evlenmektir. Yahut şöyle diyebiliriz: Kur'an öğretmek vâcibdir. Kelime-i şehâdet gibi, Kur'an'ın da öğretilmesi mehir sayılamaz. Ama kölenin hizmeti böyle değildir. Çünkü hizmet bir maldır. Hizmeti yapacak olan köle dolaylı olarak kendini, hizmet vereceği kimseye teslim etmiş olur. Kaldı ki, kadının kocasından hizmet talebinde bulunması vaziyetini ters yüz etmektedir. Zira kocayı ağırlayıp ona saygı görtermek kadının vazifesidir. Kocasından hizmet talebinde bulunması onu küçümsemek olur.

Bir köle efendisinin izni ile bir senelik hizmeti karşılığında evenince,   bu nikâh akdi caiz olur ve bir senelik hizmet kadının olur:

Zira -evvelce de açıkladığımız gibi- hizmet maldır ve bunda bir çelişki yoktur. Çünkü köle bu durumda manen efendisine hizmet etmektedir. Zira bu hizmeti onun emri ile yerine getirmektedir.

Bir erkek başka bir hür kimsenin hizmeti karşılığında bir kadınla evlenirse, sahih kavle göre bir çelişki mevcud olmadığından dolayı, bu evlilik sahih olur. Kadın da o hizmetin değerini dönüp kocasından ister.

Bir kimse koyunlarını otlatmak veya tarlasını ekip biçmek karşılığında bir kadınla evlenirse, bu hususda iki rivayet vardır. Fark iksinden birinin üzerinedir. Bunda bir tenakuz yoktur. Çünkü bu evlilik maslahatlarını yerine getirme kabilindendir. Koca hem mal, hem de mal olmayan şeyleri mehir olarak bir arada söyler de malı on dirhem gümüş olarak öderse, bu para kadının olur, başka şey değil... Ödenıezse, kadın mehr-i misilini tam olarak alır. Meselâ on dirhem gümüş ve bir rıtıl şarap karşılığında bir kadınla evlenirse, kadın on dirhemi alır. Ancak bu durumda mehr-i misil tamamlanmış olmaz.

Bir adam bir kadından bir köle satın alır da, köle kusurlu çıkarsa; kusur sebebiyle meydana gelen değer farkı karşılığında o kadınla evlenirse, caiz olur. Kusur sebebiyle meydana gelen değer farkı on dirhemse, bu fark kadının olur. On dirhemden az ise, on dirheme tamamlanır. [79]




[78] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/66-68.

[79] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/68-69.