Konu Başlığı: Mirasta hisse sahibi olan kadınlar Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:46:18 Mirasda Hisse Sahibi Olan Kadınlar: Hisse sahibi kadınlara gelince; 1- Kız: Ölenin bir kızı varsa ve yalnızsa, malın yarısını alır. Ölenin iki veya daha fazla kızı varsa, malın üçte ikisini alırlar. Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “(Ölenin çocukları) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer sadece bir kadınsa, yarısı onundur.” [23] Tefsircilerin çoğu dediler ki; burada kastedilen sayı, iki veya daha fazla sayıda olmalarıdır. Bu âyet-i kerîmenin bir benzeri de şu âyet-i kerîmedir: “Vurun boyunları üstüne!.” [24] Yani boyunlara ve üst taraflara vurun. Bir görüşe göre denildi ki; terekenin üçte ikisi ölünün ikiden fazla sayıdaki kızları içindir. Oysa ulemânın ekseriyetine göre üçte iki, iki ve daha fazla sayıdaki kızları içindir. Ancak bir rivayete göre İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir; 'âyet-i kerîmenin lâfzından açıkça anlaşılan mânaya göre malın yarısı ölenin bir kızına verilir. İki kızı varsa yine yarısı onlara verilir. Daha fazla sayıda kızı varsa, onlara malın üçte ikisi verilir.’ Bu âyet-i kerîmedeki ifade İbn Abbâs (ra) ın söylediği mânaya gelebileceği gibi, bizim söylediğimiz mânaya da gelebilir. Böyle olunca da, bu mes'elede bir şüphe meydana gelmektedir. Şu halde haricî bir tercih faktörüne ihtiyacımız olmaktadır. O faktör de sarih sünnet olup, bizimle beraberdir. Rivayet edildiğine göre; Sa'd b. Rebi' (ra) Uhud savaşında şehid düşmüştü. Geride iki kız evlat, bir erkek kardeş ve bir de zevcesini bırakmıştı. Malının tamamını kardeşi almıştı. O zamanlar sadece erkekler mirasçı olabiliyor, kadınlar bir şey alamıyorlardı. Bunun üzerine Sa'd'ın karısı Rasûlullah (sas) a gelip şöyle demişti; 'ya Rasûlallah (sas), şunlar Uhud harbinde şehid düşen Sa'd'ın iki kızıdır. Babalarından kalan malın tamamını amcaları aldı. Malları olmadan da kimse bunlarla evlenmez.' Rasûlullah (sas) da ona; “Dön bakalım. Umarım ki, bu mes'ele hakkında Allah (cc) hüküm verecektir.” buyurdu ve mezkûr âyet-i kerîme nazil oldu. Sonra Rasûlullah (sas) o iki kızın amcalarına haber salarak; “Malın üçte ikisini o iki kıza, sekizde birini annelerine ver. Kalanı da senin olsun.” buyurdu. Ve bu İslâm tarihinde taksim edilen ilk miras oldu. Ölünün kızı oğlu ile beraber bulunduğunda malın üçte birini hakeder. Erkek kardeşi de ondan daha kuvvetli durumdadır. Kuvvet bakımından kendi mislince olan kız kardeşiyle beraber bulunduğunda üçte biri evleviyetle hakeder. Ölünün iki kız kardeşinin üçte iki hakedecekleri hususunda icmâ ettik. Öyle ise, ölüye kız kardeşlerinden daha yakın olan iki kızının üçte iki haketmeleri daha mecburi ve öncelikli olur. 2- Oğlun kızı: Bir tane olunca, malın yarısını alır. İki veya daha fazla olurlarsa, malın üçte ikisini alırlar. Bunlar, ölünün kızı bulunmadığında ölünün kızları gibidirler. Çünkü bunlara da hakikaten ve Şer'an evlad adı verilir. Çünkü bunların dünyaya gelmelerinin sebebi ölünün kendisidir. Şu kadar var ki; torunlar ölünün oğulları vasıtasıyla ölüye intisap ederler ve ölünün oğlu sebebiyle mirasçı olurlar. Ölünün oğlu varken bunlar ölünün mirasından yoksun kalırlar. Tıpkı baba varken dedenin, ana varken ninenin mirastan yoksun kalması gibi. Ancak annenin çocuklarını bu hüküm bağlamaz. Çünkü anne varken de bunlar her ne kadar anne vasıtasıyla ölüye intisab etmekte iseler de, mirastan pay alırlar. Çünkü bunların mirasçı olma sebebi annesinin mirasçı olma sebebinden farklıdır. Çünkü anne annelik sebebiyle, bunlarsa kardeşlik sebebiyle mirasçı olmaktadırlar. Çünkü anne terekenin tamamını hakeder. Oğlun bir veya daha fazla kızına, ölünün kızı ile beraber bulunduklarında terekenin üçte ikisine tamamlamak üzere terekenin altıda biri verilir. Zira Abdullah b. Mes'ûd (ra) dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (sas) ölenin bir kızı, oğlunun bir kızı ve kız kardeşinin bulunması mes'elesinde; terekenin yarısının kıza, üçte ikiye tamamlamak için oğlun kızına altıda birin, artan kısmının da kız kardeşine verilmesine hükmetmiştir. Oğlun kızı ile beraber bulunduğunda oğlun oğlunun kızı, ölünün kızı gibidir. Ölünün kızları terekenin üçte ikisini tamamladıklarında oğlunun kızları hisseden düşerler. Çünkü ölünün kızlarının terekenin üçte ikisindeki hakları Kitab'ın nassı ile sabittir. Oğlun kızları ölünün kızlarının bulunmaması halinde kız evlat olarak mirasçı olurlar. Ölünün kızları terekenin üçte ikisini tamamladıklarında artık oğlun kızlarının kız evlatlık cihetleri kalmaz; pay alamazlar ve hisseden düşerler. Ancak kendilerinin derecesinde veya daha aşağı derecede erkek torun varsa, o bunları da asabe yapar. Hisseler sahiplerine ödendikten sonra terekenin artan kısmını bunlar kendi aralarında erkek torunlarla birlikte ikili birli paylaşırlar. Meselâ; bir kimse ölüp geride iki çocuk ile bir de oğlunun kızını bırakırsa, iki kız çocuğuna terekenin üçte ikisi verilir. Oğlunun kızına bir şey verilmez. Ama eğer oğlun kızı ile birlikte kendi erkek kardeşi veya amcasının oğlu varsa, ölünün iki kızına terekenin üçte ikisi verilir. Artan kısım da oğlun kızı ile erkek kardeşi veya amca oğlu arasında ikili birli taksim edilir. İki kız, bir oğlun kızı, bir oğlun oğlunun kızı ve bir oğlun oğlunun oğlu bulunduğunda terekenin üçte ikisi iki kıza verilir. Artan kısım oğlun kızı ile ondan aşağı derecedekiler arasında erkeklere iki, kadınlara bir hisse şeklinde paylaştırılır. Bir kimse ölüp, geride bazısı bazısından aşağı dereceli üç oğul kızı ile yine bazısı bazısından daha aşağı dereceli üç oğlun oğlunun kızlarını ve de üç oğlun oğlunun oğlunun kızını bırakırsa; bunun sureti şöyle olur: Ölenin oğlunun bir oğul ve bir kızı, oğlunun oğlunun da bir oğlu ve bir kızı, oğlunun oğlunun oğlunun da bir oğlu ve bir kızı varsa; oğullar ölüp geride kızlar kalırsa oğlun oğlunun oğlunun üç kızı olması da böyledir bunun sureti şöyledir: Ö L Ü Oğul Oğul Oğul Oğul Oğul Oğul Kız Oğul Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Oğul Kız Birinci grubun üst tarafındakilerin hizasında kimse bulunmamaktadır. Birinci grubun ortasındaki ile ikinci grubun üst tarafındaki aynı hizadadır. Birinci grubun alt tarafındakiyle ikinci grubun ortasındaki aynı hizadadır. Üçüncü grubun üst tarafındaki ve ikinci grubun alt tarafındaki ile üçüncü grubun ortasındaki aynı hizadadır. Üçüncü grubun alt tarafındakinin hizasında ise, kimse yoktur. Öyle ise, birinci grubun üst tarafındakine terekenin yarısı ve altıda biri birinci grubun ortasında bulunan ve derece bakımından aynı olduğu için ikinci grubun üst tarafında bulunana verilir ki, üçte ikiye tamamlanmış olsun. Diğerlerine bir şey verilmez. Birinci grubun üst tarafında bulunan oğul kızına beraberinde bir oğlan da varsa, bunlar erkeğe iki, kıza bir pay şeklinde bölüşürler. Diğerleri hisseden düşerler. Birinci grubun ortasındaki oğul kızının beraberinde bir oğlan da varsa, malın yarısı birinci grubun üst tarafındaki oğul kızına, kalanı da o oğlanla onun derecesindeki kız arasında ikili birli taksim edilir. Birinci grubun alt tarafındaki oğul kızının beraberinde bir oğlan da varsa, malın yarısı birinci grubun üst tarafındaki oğul kızına verilir. Altıda biri de birinci grubun ortasındakine ve onun hizasında bulunana verilir ki, üçte iki tamamlanmış olsun. Kalanı da o oğlana ve hizasındakilere; erkeklere iki, kızlara bir pay vererek taksim edilir. Diğerleri pay alamazlar. İkinci grubun alt tarafındaki oğul. kızıyla birlikte bir de oğlan varsa; malın yarısı birinci grubun üst tarafındakine, altıda biri de aynı grubun ortasındakine ve onun hizasında bulunana verilir ki, üçte ikiye tamamlanmış olsun. Kalan kısım, oğlanla hizasındakilere ve farz hisse sahibi olmayıp daha üstte bulunanlara; erkeklere iki, kızlara bir pay vererek taksim edilir. Diğerleri pay alamazlar. Benzer mes'lelerin taksimatı da hep buna göre yapılır. Bunda kaide şudur: Oğlun kızı kendi hizasında da olsa, kendi hizasından aşağı da olsa; oğlun oğlu ile birlikte bulunduğunda asabe olur. Yalnız kendi hizasından aşağıdaki oğlun oğlu farz hisse sahibi değilse, oğlun kızı onunla birlikte asabe olur. Zira oğlun kızı oğlun oğlu ile aynı hizada bulunduğunda ölünün kızları da terekenin üçte ikisini tam olarak aldıktan sonra o oğlun oğlu sebebiyle asabe mirasçı olur. Eğer oğlan olmasaydı, oğlun kızı mirasçı olamayacaktı. Hal böyle iken bu kız oğlun oğlundan ölüye daha yakın derecedeki bir kadın sebebiyle evleviyetle mirasçı olur. Ama oğlun oğlu farz hisse sahibi ise, o, müstakil pay sahibi olduğundan dolayı, haketmede kendisinden daha aşağı derecede bulunan birine tâbi olmaz. Ferâizin bu faslına teşbib denilir. Buna bu adın verilmesine iki sebep vardır: I- Teşbib; vasfı bildirmek ve açıklamaktır. Meselâ; kadınları anlatan, vasıflarını beyan eden şiire, teşbib şiiri denilir. II- Ya da ölünün oğullarının kızları alt alta sıra ile yazıldıkları ve dereceleri beyan edildiği için, ferâizin bu faslına teşbib-i benat denilmiştir. Mes'elenin geride kalan kısmı derin düşünme ve teemmülle öğrenilip anlaşılabilir. Diğerleri de buna kıyaslanabilir. 3- Ana: Ananın üç hali vardır; a- Ölenin oğlu, kızı; oğlunun oğlunun oğlu veya kızı; hangi tarafdan olursa olsun, ölenin birden fazla kardeşi ile beraber bulunursa altıda bir alır. b- Bunlar bulunmazsa, üçte bir alır. Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirasta altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer).” [25] İbn Abbâs (ra) dedi ki; 'cem' lâfzı nazar-ı itibara alınarak, ölünün üç veya daha fazla sayıdaki kardeşi varsa, anasının hissesi üçte birden altıda bire düşer.' Buna cevaben deriz ki; cem' (çoğul), tesniye (ikiz, çift) mânasında söylenebilir. Zira Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “(Ey Âişe ve Hafsa!) kalbleriniz sapmıştı.” [26] Ayrıca cem' kelimesi ictimâdan türemiştir ki, bu iki kişinin bir araya gelmesi ile de tahakkuk eder. Bir rivayette anlatıldığına göre, İbn Abbâs (ra) Hz. Osman (ra) a şöyle demiştir: 'Allah (cc) annenin üçte birlik hissesini ihvenin (kardeşlerin) mevcud olması halinde altıda bire düşürmüştür. İki kardeşse, ihve değildir (ehavan, yani iki kardeştir).' Hz. Osman (ra) da ona şu cevabı vermiştir: 'Bu benden evvel hükme bağlanmıştır. Ben bu hükmü yürürlükten kaldıramam.’ Bu da gösteriyor ki, yukarıdaki hüküm icmâ ile sabittir. III- Ölenin karısının veya kocasının hissesi verildikten soma kalan kısmın üçte birini annesi alır. Bunu iki mes'elede ele alabiliriz: Birinci mes'ele: Koca Baba Ana 3 2 1 = 6 İkinci mes'ele: Zevce Baba Ana 1 2 1 = 4 Birinci mes'elede ana altıda bir, ikinci mes'elede ise dörtte bir pay alır. Bu iki mes'eleye Ömeriye mes'eleleri denilir. Çünkü bu iki mes'ele hakkında ilk hüküm veren Hz. Ömer (ra) dir. Bu iki mes'elede İbn Abbâs (ra) bütün sahabîlere muhalefet etmiş ve; “Anasına üçte bir düşer.” [27] âyet-i kerîmesine nazaran ölünün anasına terekenin üçte biri verilir, demiştir. Bizim delilimiz ise, şudur; “Eğer çocuğu yok da, ana-babası ona vâris olmuşsa, anasına üçte bir düşer.” [28] Yani ebeynin aldığı mirasın üçte biri ananındır. Ana-baba bu iki mes'elede eşlerin paylarını almalarından sonra terekenin kalan kısmına mirasçı olmaktadırlar. Şu halde kalanın üçte biri ananın olur ki, o da bizim söylediğimizdir. Şayet anaya malın tamamının üçte birini verecek olursak, mirası haketme sebebinde ve ölene yakınlıkta eşit oldukları halde kadına (anaya) erkekten (babadan) fazla hisse vermiş oluruz ki, bu usûle aykırıdır. Ama ele aldığımız iki mes'elede baba yerinde dede bulunsa idi, o zaman ana terekenin tamamının üçte birini alırdı. Bununla alâkalı bir rivayet daha vardır ki, inşâallah onu dede bahsinde nakledeceğiz. Baba yerine dede ile beraber bulunduğunda, ananın terekenin tamamının üçte birini almasını şöyle izah edebiliriz: Ana ölüye dededen daha yakındır. Çünkü ana ölüye vasıtasız bağlıdır. Dede ise, baba vasıtasıyla ölüye bağlıdır. Ölüye yakınlık dereceleri farklı olduğundan, mirasçılardan birine diğerinden fazla hisse vermek caiz olur. Meselâ; bir kimse ölüp geride karısını, ana-baba bir kız kardeşini ve baba bir erkek kardeşini bırakırsa; karısına dörtte bir, kız kardeşine ikide bir verilir. Baba bir erkek kardeşine ise, artan verilir ki, o da dörtte birdir. 4- Sahih nine: Ananın anası, ananın anasının anası; babanın anası, babanın babasının. anası gibi. Ninenin ölüye nisbetinde iki ana arasına bir baba girdiği takdirde, o fasid nine olur. Sahih nineye terekenin altıda biri verilir. Rivayet edildiğine göre; bir ölünün ninesi (anne annesi) Hz. Ebûbekir (ra)’e gelerek miras talebinde bulunmuş, Hz. Ebûbekir (ra) de ona şu cevabı vermişti; 'seninle alâkalı olarak Allah (cc) ın Kitab'ında bir şeye rastlamadım ve senin hakkında Rasûlullah (sas) dan da bir şey işitmiş değilim. Evine dön de, senin durumunu arkadaşlarıma sorayım veya senin hakkında kendi reyimi ortaya koyayım.’ Böyle dedikten sonra Hz. Ebûbekir (ra) öğlen namazını kıldı. Sonra cemaate hitapta bulunarak; 'aranızda ninenin mirastaki payı hususunda Rasûlullah (sas) dan bir şey işitmiş olan var mı?' diye sordu. Muğîre b. Şu'be (ra) kalkıp şöyle dedi; 'şehâdet ederim ki, Rasûlullah (sas) nineye terekenin altıda birinin verilmesine hükmetti.' Başka bir rivayete göre; 'nineye altıda bir payı yedirdi' demiştir. Hz. Ebûbekir (ra) Muğîre (ra) ye, bu söylediklerini tasdik edecek bir şahidi bulunup bulunmadığını sordu. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme (ra) kalkıp şöyle dedi; 'Rasûlullah (sas) ın, Muğîre (ra) nin dediği şekilde hükmettiğine şâhidlik ederim.' Bunun üzerine Hz. Ebûbekir (ra) nineye altıda bir hisse verilmesine hükmetti. Hz. Ömer (ra) in hilâfeti zamanında bir nine (baba anne) gelip miras payını istedi. Hz. Ömer (ra) ona altıda bir hisse verilmesine hükmetti. Aynı derecede birden fazla nine mevcud olduğunda terekenin altıda biri bunlara paylaştırılır. Rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sas) üç nineye terekenin altıda birini paylaştırmıştır ve bunu Tahavî rivayet etmiştir. Bu rivayetin tamamı inşâallah nineler faslında nakledilecektir. 5- Ana-baba bir kız kardeşler: Bunlardan bir tane olduğunda terekenin yarısını alır. İki veya daha fazlası olduğunda bunlar da terekenin üçte ikisini alırlar. Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kız kardeşleri iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır.” [29] 6- Baba bir kız kardeşler: Bunlar ana-baba bir kız kardeşlerin yokluğunda onlar gibidirler. Çünkü 'kızkardeş' adı bunların hepsini kapsar. Ancak ölüye yakınlık dereceleri daha kuvvetli olduğu için, ana-baba bir kardeşlerle kız kardeşler bunlardan mukaddemdirler. Çünkü bunlar ölüye iki cihetten, yani hem ana hem de baba vasıtasıyla bağlıdırlar. Bunların yokluğunda nassın hükmüne göre hareket ederiz. Baba bir kız kardeşler bir ve daha fazla olup ana-baba bir kız kardeşle beraber bulunduklarında, üçte ikiye tamamlamak için altıda bir alırlar. Bunlar ana baba bir kız kardeşle beraber olduklarında oğul kızlarının ölünün kızlarıyla beraber bulunmalarındaki gibi olur. Ana-baba bir erkek kardeş varken ve ana-baba bir kız kardeş, ana-baba bir erkek kardeşle beraber varken, bunlar mirastan yoksun kalırlar. Evvelce de açıkladığımız gibi ana-baba bir tek kız kardeş mirasın üçte ikisini tam olarak aldıklarında, baba bir kız kardeşler pay alamazlar. Ancak bunlarla beraber erkek kardeş varsa, o, bunları da asabe kılar. Bunun izahı, oğlun kızları faslında geçmişti. 7- Ana bir kız kardeşler: Bunlardan bir tane olduğunda altıda bir alır. İki veya daha fazla olduklarında üçte bir alırlar. Bunun tamamı ana bir erkek kardeş faslında anlatılmıştır. [30] Sebeben Farz Hisse Sahibi Olanlar: Sebeben farz hisse sahibi olanlara gelince; bunlar iki şahıstır. Bunlardan biri koca, diğeri karıdır. Ölenin çocuğu ve oğlunun çocuğu olmadığında kocası malının yarısını alır. Çocuğu ve oğlunun çocuğu bulunduğunda ise, dörtte bir alır. Ölenin çocuğu ve oğlunun çocuğu olmadığında, karısı malının dörtte birini alır. Çocuğu ve oğlunun çocuğu bulunduğunda ise, sekizde bir alır. Kur'ân-ı kerîm bunu sarih olarak bildirmiştir. Zevceler bir de olsalar, birden fazla da olsalar; yerine göre dörtte biri veya sekizde biri kendi aralarında paylaşırlar. Çünkü Kur'ân-ı kerîmdeki ifade; “Onlar için” şeklindedir ki, bu da çoğul adıdır ve bu hüküm üzerinde icmâ edilmiştir. [31] [23] Nisa: 4/11. [24] Enfâl: 8/12. [25] Nisa: 4/11. [26] Tahrim: 66/4. [27] Nisa: 4/11. [28] Nisa: 4/11. [29] Nisa: 4/176. [30] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/385-394. [31] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/394. |