๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Nisan 2011, 13:51:50



Konu Başlığı: Mestler üzerine meshetmek
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Nisan 2011, 13:51:50
MESTLER ÜZERİNE MESHETMEK


Meshin câizliğinin delili sünnettir. Hz. Ali (ra) den rivayet olunduğuna  göre Hz. Peygamber (sas) bu hususda şöyle buyurdu:

 “Yolcu üç gün üç gece, mukim ise bir gün bir geceyle mesheder.” [51] Hasan el-Basrî dedi ki; “Hz. Peygamber (sas) in ashabından yetmiş kişi onun mestler üzerine meshettiğini anlattılar.” Ebû Hanîfe dedi ki; “Mestler üzerine meshin meşruiyetini inkâr edenin küfründen korkulur. Çünkü bunun meşruiyetine dair mütevatire benzer haberler nakledilmiştir.” İmam Ebû Yûsuf dedi ki; Kur'an'ın kendi misliyle neshi caizdir. Ebû Hanîfe dedi ki; “Mesh hususunda ihtilaf edilmiş olsaydı, biz meshetmezdik.”

Gusül hariç, abdest alması gereken kimsenin meshetmesi caizdir: Zira bu hususda Safvan b. Assal'ın hadîsi vardır; der ki:

“Seferi olduğumuzda mestlerimizi cünüblükden dolayı değil de küçük veya büyük abdest bozma veya uyku hali sebebiyle üç gün üç gece müddetle ayaklarımızdan çıkarmamamızı Hz. Peygamber (sas) bize emretti.” [52]

Her iki mestin de tam bir temizlik üzerine giyilmesi lâzımdır: Temizliğin, mestlerin giyilmesinden önce veya sonra tamamlanmış olması farketmez. Öyle ki, bir kimse sadece ayaklarını yıkayıp mestlerini giyer, sonra da abdestini tamamlarsa; meshi caiz olur. Temizliğin tamamlanması hades hali vukuunda şarttır. Çünkü mest, hades (abdestsizlik) halinin ayaklara sirayetine mani olur; ama onu ortadan kaldırmaz. Böyle olunca da hades hali vukuunda onun yani meshin hükmü ortaya çıkar. Dolayısıyla o esnadaki şart göz önüne alınır. Bu konudaki hadîs-i şerife dayanarak, mestler ayaktayken bozulan abdestten sonra mukim bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece müddetle mesheder: Çünkü abdestin bozulmasından önceki temizlik meshile değil, yıkamayla yapılmıştı. Zira mest sonradan meydana gelen hadesin ayaklara sirayetine mani olmuştur. Şu halde mesh müddeti; mestler ayaktayken bozulan abdestten sonra işlemeye başlar.

Mesh, el parmaklarıyla mestler üzerine yukarıya doğru bir hat boyunca verilir: Öyle ki, bir kimse mestin tabanını veya topuğunu veya dikey kısmını meshederse caiz olmaz. Zira Hz, Ali (ra) demiştir ki; “Eğer din şahsî görüşlere göre olsa idi,  o zaman mestin tabanını meshetmek daha uygun olurdu. Ama ben Hz. Peygamber (sas) in mestler üzerine meshettiğini gördüm.”

Meshin farz olanı, elin parmaklarından üçünün miktarı (İmam Şâfii) kadardır: İmam Muhammed böyle demiştir. Esahh olan görüş de budur. Çünkü meshetme aleti eldir. Kerhî dedi ki; “Meshin farz olanı ayak parmaklarından üçünün miktarı kadardır. Mesh yerine üç ayak  parmağı kadar su isabet ederse, mesh caiz olur. Keza, bir kimse yağmurla ıslanmış bir çayırda yürüse de, meshi caizdir. Ama çiğle ıslanmış bir çayırda yürüyen kimsenin meshi bazılarına göre caiz olur, bazılarına göre ise olmaz. Caiz olmaz diyenlerin gerekçeleri şudur; güya çiğ, deniz hayvanlarından birinin nefesi imiş de, hava o nefesi karaya çekiyormuş.

Meshederken ayak parmaklarından başlayıp yukarıya doğru gitmek sünnettir: Hz. Peygamber (sas) in böyle meshettiği rivayet edilmiştir. Ama bir kimse yukarıdan başlayıp aşağıya doğru meshetse bile, maksat hâsıl olduğundan dolayı mesh caiz olur. Ancak böyle yapmak sünnete aykırıdır.

   Ayak parmaklarının küçüğünü baz almak üzere; mest üzerinde üç parmağın çıkabileceği kadar bir yırtık olursa, mesh caiz olmaz (İmam Şafii): Eğer yırtık bundan daha küçük ise mesh caiz olur. Çünkü insanların mestlerinde mutlaka küçük yırtıklar olur. Eğer küçük yırtıkları da meshe mani saysaydık, o zaman insanlar sıkıntıya düşerlerdi. Ama büyük yırtıklar böyle değildir. Çünkü yırtığı büyük olan mest ile normal yürüyüş yapılamaz. Dolayısıyla böyle bir mestin üzerine mesh edilemez. Bu sanki ayağa sarılan bir sargı bezi gibidir. Ama yırtığı küçük olan mest böyle değildir. Meshin cevazına mani olan yırtık; içindekini gösteren yırtıkdır. Öyle ki, yırtık uzunlamasına olur veya mest kuvvetli olur da, yırtığın altındakini göstermezse, o zaman meshin cevazına mani olmaz. Çünkü burada ölçü; yırtığın altındaki kısmın görünür olmasıdır ki, bu durumda yıkanması gerekli olsun. Eğer görünmüyorsa, bu yırtığın meshin cevazına olumsuz tesiri olmaz.

Yırtık tabanda ise ve ayağın çoğunu gösteriyorsa, meshin cevazına mani olur. Yırtık topuk kemiklerinin üstünde ise, ne kadar çok olursa olsun meshin cevazına mani olmaz. Yırtığın büyüklük ölçüsü için 'üç parmak' esas alındı; çünkü üç parmak ayağın çoğunu teşkil etmektedir. Ayakda aslolan parmaklardır. Küçük parmakları, ihtiyat olsun diye esas aldık.

Her mestin yırtığı diğerinden ayrı tutulur: Her iki mestin yırtıkları toplanarak hesaplanmaz. Ama namaz  kılanın mestlerinin ikisinde veya elbiselerinin ikisinde veya elbisesinde ve bedeninde pislik varsa; bu pislikler toplanarak hesaplanır. Çünkü pisliğin kendisi namaza manidir. Mestin yırtığının ise, kendisi mani değildir. Ama yırtık mest devamlı bir yürüyüş yapmaya manidir. Ve bu mani de, mestlerin her ikisinde değil, birindedir.

İçine mest giyilen çizmeye (İmam Şâfii) meshetmek caizdir: Zira rivayete göre Hz. Peygamber (sas) çizmeler üzerine meshetmiştir. Ayrıca çizmeler iki konçlu mest gibidir. Yani çizmeler abdest bozulmadan önce mestlerin üzerine giyilirse, hatta mestler üzerine meshettikden sonra çizmeler giyilirse, üzerlerine meshedilmez. Çünkü hades hali meste de ulaşmıştır. Topuk kemiklerini kapatıyorsa, topuk mesti üzerine de meshetmek caizdir. Mestin ön tarafı yanık ama bağlı ve düğmeliyse de mesh caiz olur. Çünkü bağ veya düğme dikiş gibidir.

Kalın olduğu (İmam Şâfii) yahut üzerine deri veya papuç geçirildiği takdirde çoraplar üzerine de meshedilebilir: Zira (Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin de ettiği) bir rivayete göre Hz. Peygamber (sas) çoraplar üzerine meshetmiştir. Bu on sahabiden de rivayet olunmuştur (r.anhum). Önceleri Ebû Hanîfe; üzerine papuç geçirilmediği takdirde çorap üzerine meshi caiz görmediğini; çünkü sırf çorap üzerinde yürüyerek mesafe katetmenin mümkün olmadığını söylerdi. Ama daha sonra bizim anlattığımız görüşe döndü. Fetva da bu görüş üzeredir. [53]





[51] Bu hadisi şerifi Müslim,Ebu Davud,Tirmizzi ve İbn Hibban rivayet etmişlerdir.

[52] Bunu Nesei Tirmizi, İbn. Huzeyme, İbn.Hibban,Darekutni, Beyhaki ile Müsned’inde Ahmed b.Hanbel ve Şafii rivayet etmişlerdir.

 [53] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:1/47-50.


 


Konu Başlığı: Ynt: Mestler üzerine meshetmek
Gönderen: Züleyha üzerinde 28 Şubat 2020, 10:38:01
Çok faydalı bilgiler Rabbim razi olsun inşallah selam ve dua ile


Konu Başlığı: Ynt: Mestler üzerine meshetmek
Gönderen: Sevgi. üzerinde 15 Nisan 2020, 05:32:53
Esselâmü Aleyküm. Bu güzel bilgiler için Allah razı olsun kardeşim. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Mestler üzerine meshetmek
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 15 Nisan 2020, 06:39:47
Mest üzerine mest etmek sünnettir bunu inkar etmemek uygulamak gerekir


Konu Başlığı: Ynt: Mestler üzerine meshetmek
Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Nisan 2020, 11:29:45
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun