๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2011, 18:41:25



Konu Başlığı: Liân
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Mart 2011, 18:41:25
Liân




Liân; (la'ane, yula'inu, müh'aneten) kökünden masdardır. Tıpkı (kâtele, yukâtilu, mukâteleten) kökünün masdannm kıtal olması gibi... Mülâane kelimesi liân kökünden gelen müfâale vezninde bir masdardır. Bu kalıpdaki bir masdar; iki kişi arasında geçen hadiseleri ifade eder.

Ancak aynı kalıpda (vezinde) olup da, bu kaidenin dışında kalan bazı misaller de vardır. bulûğa erdim,   ayakkabımı giydim  hırsızı cezalandırdım gibi... Bu, umumî bir lâfızdır.

Şer'î istilanda liân; -ileride açıklanacağı gibi- hususî bir sebeple ve hususî surette kan-koca arasında cereyan eden lânetleşmedir. Kur'an-ı kerîm'de de ifade edildiği gibi; yeminlerle te'kid edilen, Allah (cc) in lanet ve gazabıyla tevsik edilen şehâdetlerdir.

"Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadı ile) iftira eden sonra (bu hususda) dört şâhid getiremeyen kimselere seksener değnek vurun. Onların şâhidlikîerini ebediyyen kabul etmeyin." (Nûr: 4). âyet-i kerîmesine göre; kendi karısına veya yabancı bir kadına zina iftirasında bulunanlar, iftira cezasına çarptın Urlardı. Sonra bu hüküm şu âyet-i kerîme ile neshedildi;

"Zevcelerine zina isnad eden (ve kendilerinin kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayan kimseler (e gelince) onlardan her birinin yapacağı şâhidlik; kendisinin gerçekten doğrulardan olduğuna dâir Allah (cc) a yeminle dört defa tekrarlayacağı şâhidliktir)." (Nûv. 6). Karışma zina iftirasında bulunan kimsenin iftira cezası bu âyet-i kerîme ile kaldırıldı ve onun yerine liân muamelesi getirildi.

Bunun sebebi İbn. Abbas (ra) in şu rivayetidir: Hilâl b. Ümeyye Hz. Peygamber (sas) in yanına varıp kendi karısı Havle'nin Şüreyk b. Semhâ ile zina ettiği iddiasında bulunarak; 'ben bunu gözümle gördüm, kulağımla işittim' dedi. Bu Hz. Peygamber (sas) in çok ağırına gitti. Orada bulunan Sa'd b. Ubâde (ra); 'şimdi Hilâl'e dayak atılır ve şâhidliği de reddedilir' dedi. Sonra Hz. Peygamber (sas); "Ya şâhid getirirsin, ya da senin sırtına iftira cezası tatbik edilir, "deyince; Hilâl dedi ki; 'ey Allah (cc) in Rasûlü! Bizden biri kansmm üstünde bir erkek gördüğünde koşup şâhid aramaya mı gidecek?' Hz. Peygamber (sas) de; "Ya şâhid getirirsin, ya da senin sırtına iftira cezası tatbik edilir, "demeye başladı. Hilâl de; 'seni hak Peygamber olarak gönderen Allah (cc) a yemin ederim ki, ben doğruyu söylüyorum. Allah (cc) benim sırtımı cezadan kurtaracak bir hükmü inzal buyuracaktır' dedi ve şu âyet-i kerîmeler nazil oldu:

"Kanlarına zina isnadında bulunup da, kendilerinden başka şâhidleri olmayanlara gelince; onların her birinin şâhidliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dâir dört defa Allah (cc) m adına yemin ederek şâhidlik • etmesi; beşinci defada da, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah (cc) m lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının; kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dâir dört defa Allah (cc) adına yenlin ve şâhidlik etmesi, beşinci defada da eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah (cc) m gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır. "(Nûr: 6-9).

Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas) Hilâl ile karısı Havle arasında mülâane yaptırdı. Lanet ve gazap kelimeleri söylenirken de (âmîn) dedi. Orada hazır bulunanlar da (âmîn) dediler.

Zikrettiğimiz âyet-i kerîmeden dolayı, liân; kocanın karısına zina isnad etmesi veya doğan çocuğun kendisinden olmadığını iddiâ.edip, nesebini reddetmesi sebebiyle vâcib olur: Çünkü doğan çocuğun kendisinden olmadığını söyleyerek nesebini reddetmesi de, karısının zina ettiğini iddia etmesi mânasındadır. Tabii, eğer karı - koca şâhidlik ehliyetine sahip kimseler iseler... Ayrıca kadının da kendisine zina isnadında bulunan kimseler hadde çarptırılması gereken bir durumda bulunması ve liân yapılması için, kadının bunu talep etmesi icab eder: Çünkü şâhidlik bu mes'elede bir rükündür. Bununla alâkalı olarak Allah (cc) şöyle buyurmuştur: "Kendilerinden başka şâhidleri olmayanlara gelince; onların her birinin şâhidliği..."(Nw: 6). Ancak ehil kimseler yaptıklarında, şâhidlik muteber olur.

Eşlerin üzerine şâhidliğin vâcib olması, şehâdet ehliyetine sahip olmalarının şart koşulmasıdır. Kadının da kendisine zina iftirasında bulunanların hadde çarptırılmaları gereken biri olması gerekir. Çünkü liân kadın hakkında kazf (zina isnadı) haddi gibidir. Zira liân bir ukubettir. Koca eğer bu iddiasında yalan söylüyorsa, hadd gibi bu ceza kocaya iltihak eder. Öyle ki, Hândan sonra ebediyyen şâhidliği kabul edilmez. Kadın hakkında da zina haddi gibidir. Çünkü onun hakkında Allah (cc) in gazabı, şiddetli bir ukubet, çok ağır bir cezadır. Eğer yalan söylüyorsa, bu cezaya çarptırılır ve bu ceza zina haddi gibidir. Bundan dolayı liân; şehâdet üzerine, şehâdetle, hâkimin yazısıyla ve kadınların şehâdetiyle haddler gibi sabit olmaz. Liân yapılması için kadının talepde bulunması şarttır. Çünkü kazf haddinde olduğu gibi, Hânda da hak kadınındır.

Liânın şartı; kadınla erkeğin arasında fasid nikâhla değil de sahih nikâhla aralarında evliliğin mevcut olmasıdır. Çünkü mutlak olarak söylendiğinde evlilik kelimesiyle sahih nikâha dayalı evlilik anlaşılır.

Koca Uânda bulunmaktan çekinirse, liân yapıncaya kadar hapsedilir: Çünkü bu bir haddir ve onun üzerine vâcib olmuştur. Yapabilir durumda olduğu halde liânı yapmazsa, hapsedilir. Ya da kendini yalanlar. Bu takdirde kendisine hadd tatbik edilir: Çünkü kendini yalanladığında liân sakıt olur. Sakıt olunca da, ona hadd tatbik edilmesi gerekir. Zira iftira yaptınmsız olmaz. Liân sakıt olunca, kazf haddini tatbik ederiz. Asıl olan da budur.

Koca liân yapınca; nass gereği kadının da yapması vâcib olur. Yapmazsa; yapıncaya veya kocasını tasdik edinceye kadar hapsedilir: Kocasını doğrulayınca, Hâna gerek kalmaz ve kadına zina haddi tatbik edilmesi de gerekmez. Çünkü bu haddin tatbik edilmesi için, -ileride de açıklanacağı gibi- bize göre dört ikrar şarttır. Bundan dolayıdır ki, İmam Şafiî; "bu kadına zina haddi tatbik edilir1 demiştir. Çünkü zina eden bir kimse ona göre bir kez ikrarda bulunursa, kendisine hadd tatbik edilir.

Liânı evvelâ koca başlatır. Çünkü dâvâcı odur. Hz. Peygamber (sas) de liân yaptınrken sözü evvelâ kocaya vermiştir. Liân yaptıktan sonra kan-koca birbirlerinden tefrik edilirler. Liânı evvlâ kadın sonra koca yaparsa; Şer'î tertibe uysun diye, kadın yeniden liân yapar. Kadın yenilemeden ikisi birbirlerinden tefrik edilirlerse, caiz olur. Çünkü maksat; lânetleşmeleridir ve bu maksat da gerçekleşmiştir. [71]




[71] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/208-211.


Konu Başlığı: Ynt: Liân
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Şubat 2020, 19:19:34
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Liân
Gönderen: Züleyha üzerinde 27 Şubat 2020, 10:57:16
Allah razi olsun hocam selâm ve dua ile


Konu Başlığı: Ynt: Liân
Gönderen: Sevgi. üzerinde 19 Nisan 2020, 20:46:03
Aleyküm selâm. Bilgiler için Allah razı olsun. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Liân
Gönderen: Mehmed. üzerinde 20 Nisan 2020, 08:03:34
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun