๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:22:29



Konu Başlığı: Kâfirlerin birbirlerine mirasçı olmaları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Mart 2011, 16:22:29
Kâfirlerin Birbirlerine Mirasçı Olmaları:



Gayr-ı müslimlik mirasçı olmaya mânidir: Bu hususda Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:

“İki ayrı dinden olanlar birbirlerine mirasçı olamazlar. Gayr-ı müslim müslümana, müslüman da gayr-ı müslime mirasçı olamaz.” [71] Küfrün hepsi tek bir millettir. Şeriatleri muhtelif de olsa, onlar birbirlerine mirasçı olabilirler. Saîd b. Cübeyr (ra) Hz. Ömer (ra) in şöyle dediğini rivayet etmiştir; 'küfrün hepsi tek millettir. Çünkü küfrün hepsi sapıklıktır ve o İslâmiyetin zıddıdır. Dolayısıyla bir millet sayılmışlardır. Gayr-ı müslimler, bâtıl nikâhlar hâriç, müslümanların birbirlerine mirasçı olmalarını sağlayan sebeplerle birbirlerine mirasçı olurlar.'

Miras bırakanla mirasçının diyarlarının hakikaten muhtelif olması: Her birinin sınırları ayrı iki ülkede ikamet etmesi ve bunlardan her birinin diğeri ile harbetmek gerektiği görüşünde olması. Meselâ; Bizans veya Çin'de ikamet etmesi gibi. Çünkü bu durumda o ülke üzerinde İslâm diyarı idarecisinin hakimiyeti bulunmamaktadır. Diyâr-ı İslâm karşısında orası dâr-ı harp gibidir.

Zımmî ile harbî de birbirlerine mirasçı olamazlar: Harbî kimse dâr-ı harpte de olsa, İslâm ülkesinde müste'men olarak da bulunsa; hüküm aynıdır. Zımmî harbîye mirasçı olamayacağı gibi, harbî de zımmîye mirasçı olamaz. Çünkü iki ülke halkları arasında velayet yoktur. Zira harbî kendi harp hükmü üzere devam etmektedir. O kendi diyarına dönmekten menedilemez. İşte bu, diyarların hükmen muhtelif olmasıdır.

Müste'men bizim diyarımızda ölür ve bir miktar mal bırakırsa; eman gereği o malı mirasçılarına göndermemiz icab eder. Mirasçısı olmayan zımmî bir kimse ölürse; malı beytü'l- male konur. Çünkü o malı alma hakkına sahip bir kimse bulunmamaktadır.

Mürteddin mirası ve onunla alâkalı hükümler siyer bahsinde anlatılmıştı.

Miras bırakanı öldürmenin mirasçı olmaya mâni olmasına gelince: Haksız yere doğrudan adam öldüren kimse; amden de öldürse, hatâen de öldürse; öldürdüğü kimeye mirasçı olamaz. Zira Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:   

“Sığır sahibinden [72] sonra katile (maktülün malından) miras verilmez.” Bu hadîs-i şerifte kasten öldürme ile hatâen öldürme arasında bir ayırım yapılmamaktadır. [73]



[71] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvud, Neseî, İbn. Mâce, Hâkim ve Ahmed rivayet etmiştir.

 

[72] Sığır sahibi; sığır kesme kıssaası İsrâioğullarından iki gencin miraslarına konmaları için amcalarını öldürmeleri ile alâkalıdır. (Bkz. Bakara: 2/67 ilâ 74). Ve tefsirlerde bu hususla alâkalı açıklamalar bulunabilir. (Mütercim).

[73] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/445-446.