> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  >  İkrar kitabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İkrar kitabı  (Okunma Sayısı 1859 defa)
02 Nisan 2011, 13:26:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Nisan 2011, 13:26:58 »




 
 
16- İKRAR KİTABI




ikrar kelimesi lûtgatte durdurmak ve sabit hale getirmek mânasındadır. Karar kelimesi de sükûn ve sebat mânasmdadır. 'Falan adam evde karar kıldı' denildiğinde; bu, o adamın o eve yerleşip oturduğu mânasına gelir. 'Onun yanmda şöyle karariaştirdım' denildiğinde bu, 'onun yanında ispatladım' mânasındadır. Vadinin karan; içinde suyun durduğu gibi demektir. 'İş bu minval üzere devam etti1 denildiğinde, o işin bu minval üzere sabit olduğu kasdedilir. İnsanlar (hacılar) o günlerde sefer ve hareketlerini bırakıp Mina'da kaldiklan için, Mina günlerine, karar günleri mânasında 'eyyâm-ı tor'denilir.

Allah (cc) bir kimseye kâfi miktarda varlık verip nefsini teskin ederek başka şeye tamah etmeyecek hale getirdiğinde o kimse için 'Allah (cc) gözünü kararlaştırsın' diye duâ edilir.

Şer'î ıstılahda ikrar; kişinin başkasına âit olup, kendisi üzerinde bulunan bir hakkı ortaya çıkaran bir itirafda bulunmasıdır. Hak sahibi kimsenin kalbi bu ikrar sayesinde sükûnet bulur. Bu Şer'î bir delildir. Buna Kitab, sünnet, icmâ ve bazı aklî deliller delâlet etmektedirler.

Kitab'daki delili şu âyet-i kerîmedir;

İman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, (ananız, babanız ve akrabanız) aleyhinde de olsa; Allah (cc) için şâhidlik eden kimseler olun." (Nisa: 135). Kişinin kendi aleyhinde şâhidlik yapması ikrardır.

Eğer   ikrar    Şer'î   bir   hüccet   olmasaydı,    âyet-i  kerîmede emredilmezdi. (Diğer tarafdan âyet-i kerîmede):

"Üzerinde hak olan kimse de yazdırsın." (Bakara: 282). buyurulmaktadır. Bu da kişinin kendi aleyhinde ikrarda bulunmasıdır.

Sünnetteki delil, Hz. Peygamber (sas) in Asîf hadisesinde geçen şu  sözüdür; "Ey Üneys! Yarın şu kadına git. Eğeritirafda bulunursa, onu

recmet. " [1] Hz. Peygamber (sas)  zina suçlarını ikrar etmeleri sebebiyle Maiz ile Gamidiye'yi de recmetmişti.

İkrarın Şer'î bir hüccet olduğu üzerinde icmâ etmişlerdir. İkrar, töhmetsiz doğrulukdan sâdır olmuştur. İnsan yaradılış itibarıyla malı çok sevdiğine göre, o malın başkasına âit olduğunu ikrar etmekle yalancı olmaz.

İkrar; hakkı ortaya koyan ve derhal bağlayıcı olan bir hüccettir. Öyle ki bir adam bir başkasının kendisinden aynî ve nakdî alacaklı olduğunu ikrar eder ve üç gün müddetli muhayyer bulunduğunu söylerse, muhayyerliği geçersiz olur ve malı hemen vermesi gerekir. Lehinde ikrarda bulunulan kimse muhayyerlik iddiasını doğrulasa bile, bu hüküm değişmez. Çünkü muhayyerlik fesih içindir. İkrarda ise  fesih ihtimali yoktur. Çünkü ikrar, haber vermektir. Fesih, akidlerle alâkalıdır. İkrarın hükmü hakkın ortaya çıkması olduğuna göre, fesih ihtimali yoktur. Ancak ikrar edilen şeyin; lehinde ikrarda bulunulan kimseye teslimi gerekli bir şey olması şarttır. Öyle ki, bir avuç toprak ve bir buğday tanesi vermesi gerektiğini ikrar ederse, bu ikran sahih olmaz. İkrarın hükmü; ikrar edilen hakkın ortaya çıkmasıdır. Çünkü ikrar, geçmişteki bir vak'ayı haber vermektir. Öyle ki bir kimse başkasının kendisinde malı bulunduğunu ikrar eder, lehinde ikrarda bulunulan şahıs da onun yalandan böyle bir ikrarda bulunduğunu biliyorsa, ikrar sahibinin gönül rızası olmadan, o malı ondan alması helâl olmaz. Gönül rızasıyla verince de hibe gibi, ona bir malı yeni bir mülk olarak vermiş olur.

İkrarda bulunan şahıs âkil ve baliğ ise... Kısıtlılık bahsinde de anlatıldığı gibi; kölenin de bazı eşyalar üzerinde ikrarda bulunması sahihdir. Bilinen bir kimse lehinde ikrarda bulunmuşsa, ikrarı kendisinin aleyhine bir delildir: Çünkü ikrarın faydası, lehinde ikrarda bulunulan kimse için bir mülkün sabit olmasıdır. Bu mülkün meçhul bir kimse için sabit olması mümkün değildir.

İkrar ettiği şeyin belirli veya belirsiz olması farketmez. Ancak belirsiz olan şey açıklanır: Belirli olan şeyin hükmü açıktır. Belirsiz olana gelince; belki de ikrar sahibinin üzerinde başkasının hakkı vardır. Ve o bu hakkın miktarım da bilememektedir. Meselâ telef olan bir malın ceremesini ödemekte olduğu gibi... İkrar sahibi o malm kıymetini bilemeyebilir. Veya bir yararın diyetini ödemek, yahut borcun bakiyyesini, yahut bir muamelede ödenmesi gereken miktarı bilmeyebilir. Ya da evvelce biliyordu da, sonra unutmuş olabilir. İkrar edilen şeyin belirsiz olması, edilen ikrarın şahinliğine mâni olmaz. Çünkü ikrar; hakkın sübûtunu haber vermek ve o hakkı açıklamaktır. Meselâ bir kimse iki kölesinden birini azad ettiğini ikrar ederse, hangisini azad etmiş olduğunu açıklaması gerekir. Bunu ya kendiliğinden yapar, ya da hâkimin zorlaması üzerine yapar ki, hak sahibine ulaşsın. Ama lehinde ikrarda bulunulanın belirsiz olmasında -evvelce de açıkladığımız gibi-hüküm bunun hilâfmadır. Şâhidlerin belirsiz olması halinde de hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü şâhidlerin şehâdette bulunmaya ihtiyaçları yoktur. Ama ikrar sahibi zimmetten kurtulmak için onların şehâdetlerine muhtaçtır. Kaldı ki, şehâdet dâva üzerine kurulur. Meçhul şey ile dâvada bulunma durumunda dâva kabul edilmez. Mahkeme kararma bağlanmadıkça dâva sahibi lehine bir hakkı vâcib kılmaz. Ama mahkemenin meçhule dayanarak karar vermesi mümkün değildir. İkrar ise, bizatihi kendisi lehdar için hakkı vâcib kılar. Bu sebeple ikrardan rücû mekanizması işlemez. Ama kendisine dayanılarak mahkeme karan verilmeden şehâdetten rücû edilebilir.

Bir kimse; 'bende falan adamın bir malı veya hakkı var1 derse, bu adamın kıymet taşıyan bir malı ve hakkı açıklaması lâzımgelir: Çünkü o, vücub mahalli olan zimmetinde bir hakkın vâcib olduğunu ikrar etmiştir. Kıymeti olmayan şeyin açıklanması gerekmez. Hak sahibi ikrarda bulunanı bu açıklamasında yalanlarsa, söz, yemini ile beraber ikrarda bulunanın olur: Çünkü o fazlalığı inkâr etmektedir. Bir malın ikrarında malın kıymetinin bir dirhemden daha az olmaması gerekir: Çünkü bir dirhemden daha az değerdeki bir şey örfe göre mal sayılmaz. Eğer 'büyük bir mal' denilmişse, bu mal söylediği malın nisap miktarı olur: Bunun mânası şudur; dirhemleri söylerse bu miktar iki yüz dirhemdir. Altınları söylerse, bu miktar yirmi miskaldir. Koyunları söylerse, bu miktar kırk koyundur. Sığırları söylerse, bu miktar otuz sığırdır. Develeri söylerse, bu miktar yirmi beş devedir. Çünkü bu zekât olarak bir deve vermek için lâzım olan en düşük nisap miktarıdır. Buğday söylerse, bu miktar beş veskdir (vesk: 653 kg. dır). Çünkü İmameyn'e göre nisab ile takdir edilen miktar budur. Ebû Hanîfe'den gelen bir rivayette anlatıldığına göre; burada ikrar sahibinin beyanına baş vurulur.

Zekâta tâbi olmayan malda nisab miktarının kıymeti olur:

Çünkü nisab miktarı mal, çok ve muazzam maldır. Sahibi de zengin demektir. Zengin kimse de halk nazarında muazzam kimse demektir. Ebû Hanîfe'den rivayet edildiğine göre; bu miktar on dirhem olarak takdir edilmiştir. Zira bu büyük mal sayılır. Öyle ki bu miktardaki bir para mehir olarak verilip, onunla bir kadının tenasül aleti kişiye mubah olur ve bu miktardaki bir parayı ya da bu değerde bir malı çalan kimsenin eli kesilir. Ama esahh olan birinci görüştür.

Eğer, 'onun bende çok malı var' diye ikrarda bulunmuşsa, üç nisab miktarını dolduran malın olduğu düşünülür: Belirttiği malların cinsinden üç nisab miktarını dolduran mal düşünülür. Çünkü bu büyük bir mal yığınıdır. Bunun en azı üç nisab miktarıdır.

Onun bende dirhemleri var  diye ikrarda bulunulmuşsa; üç dirhemden aşağısı kabul edilmez: Çünkü cem'in en azı üçtür ve kesin olan sayı budur. İkrarında, 'çok dirhem alacağı var' derse; on dirhemden aşağı açıklaması kabul edilmez: İmameyn dediler ki; 'çok dirhem' sözüyle iki yüz dirhem anlaşılır. Çünkü 'çok' kelimesi, malın kendisi ile boilaştığı bir miktar mânasındadır ki, bu da nisab ile olur. Ebû Hanîfe'ye göre on sayısı cem' adının kapsamına giren en son sayıdır. En çok bu olduğuna göre, bu kelimeyle on sayısı kastedilmiş olur. Dinarlara gelince; İmameyn'e göre bunların nisabı olan yirmi miskalden aşağısı kabul edilmez. Ebû Hanîfe'ye göre evvelce anlatılan gerekçeden dolayı bununla yine on tane kastedilmiş olur.

Buraya kadar söylediğimiz miktarlara ekleme yapılırsa, kabul edilir. Çünkü ikrarda bulunan yaptığı bu jest ile daha da iyilik yapmış olur. Şehirde mûtad ağırlıktaki mûtad dirhemlerle ödemede bulunması gerekir. Şehirde muhtelif ağırlıkda muhtelif paralar varsa, iş kesinlik kazansın diye en az miktarda olamyla ödeme yapılması gerekir.

Bir kimse, 'onun bende çok elbiseleri var' veya; 'bende çok cariyeleri var' diye ikrarda bulunursa; Ebû Hanîfe'ye göre bu iki ikrar sahibinin on elbise veya on cariye vermesi gerekir. İmameyn'e göre ise, -evvelce de açıkladığımız gibi- kıymeti iki yüz dirheme varacak kadar elbise veya cariye vermesi gerekir.

'Şöyle bir dirhem' sözünden, bir dirhem anlaşılır: Çünkü o, belirsiz olanı açıklamıştır. Yirmi dirhem vermesi gerekir, diyenlerde olmuştur. Kıyasa uygun olan da budur. Çünkü 'Jceza'yani 'şöyle'kelimesi örfe göre sayı için kullanılır. Çünkü dirhem kelimesinin kendisinden sonra bulunduğunda mensub olarak okunacağı mürekkeb olmayan en az sayı; işrûn, yani 'yirmidir.

'Onun bende şu kadar, şu kadar dirhemi var' ikrarı ile on bir dirhemden aşağı sözü kabul edilmez: Çünkü ikrar sahibi aralarında atıf harfi bulunmayan iki belirsiz sayı söylemiştir. Bunun açıklanacak en azı on bir dirhemdir. Araya 've' bağlacını koymaksızm; 'onun bende şu kadar, şu kadar, şu kadar dirhemi var' şeklinde üç tekrar yapılmışsa, bu da en azından on bir dirhemi gösterir: Çünkü bunun bir başka benzeri ve karşılığı yoktur. 'Şu kadar ve şu kadar'; yani arada 've' bağlacı bulunan ifade ile yirmi birden aşağısı kabul edilmez: Çünkü açıklananda bunun karşılığı bu kadardır.

Açıklanandaki karşılığı nazar-i itibara alın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İkrar kitabı
« Posted on: 18 Nisan 2024, 09:23:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İkrar kitabı rüya tabiri, İkrar kitabı mekke canlı, İkrar kitabı kabe canlı yayın, İkrar kitabı Üç boyutlu kuran oku İkrar kitabı kuran ı kerim, İkrar kitabı peygamber kıssaları, İkrar kitabı ilitam ders soruları, İkrar kitabıönlisans arapça,
Logged
18 Mart 2020, 11:51:21
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #1 : 18 Mart 2020, 11:51:21 »

Rabbim emeklerinizi zayi etmesin inşallah selam ve dua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
19 Mart 2020, 06:29:48
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #2 : 19 Mart 2020, 06:29:48 »

Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Mart 2020, 01:18:47
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #3 : 21 Mart 2020, 01:18:47 »

Ve Aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes