๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 29 Mart 2011, 18:05:32



Konu Başlığı: İhya edilmiş arazinin vergisi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Mart 2011, 18:05:32
İhya Edilmiş Arazinin Vergisi:




Ölü araziyi ihya ederek ona sahip olan kişi müslümansa öşür, zımmî ise haraç vermesi gerekir. Çünkü bu iptidada konulan bir vergidir; ihya edene münasip olması gerekir. Ama bu araziyi haraç arazisinden gelen bir su ile sularsa, suya itibar edilerek bu arazi için haraç vermek gerekir.

İhya; ölü arazide bina yapmak veya orayı ziraate elverişli hale getirmek yahut o arazi için bir sed vb. bir şey yapmaktır. İhya eden o arazide bina yaptığı ve ekin ektiği yere sahip olur, başka yerlere sahip olamaz. Ebû Yûsuf dedi ki; Ölü arazinin yandan çoğunu ihya ederse, tamamını ihya etmiş sayılır. Yarısını onarıp ihya ederse, diğer yerlere değil, sadece onarıp ihya ettiği yere sahip olur.

İbn. Semmâa'nm rivayetine göre; Ebû Hanîfe'nin bu mes'eledeki görüşü şudur; orada kuyu kazar ve oraya su getirirse; orayı ekmiş olsa da, olmasa da, ihya etmiş olur. Orada ırmak kanalı açması ihya sayılmaz. Ancak o kanallara su verirse ihya etmiş olur.

Kasaba veya köye yakın olan araziyi ihya etmek açıkladığımız sebebden dolayı caiz değildir: Bir kimse ölü bir araziyi ihya eder de, sonra bu araziye sırayla dört yanından ihata duvarı çekerse, ilk arazinin yolu, dördüncü tarafdaki duvardan verilir. Çünkü yol vermek için burası taayyün etmiştir. Bu hüküm İmam Muhammed'den rivayet edilmiştir.

Bir kimse ölü bir araziyi ihya eder, sonra orayı bırakır da bir başkası gelip orayı ekerse; orası ikinci adamın olur, denilmiştir. Çünkü birinci adam oranın mülkiyetine değil de, işletme hakkına sahip kılınmıştı. Başka bir görüşe göre denildi ki; orası birinci adamındır. Esahh olan görüş de budur. Çünkü orası; "Kim ölü bir araziyi ihya ederse, orası onun olur." hadîs-i şerîfindeki  aidiyet lamı ile onun mülkü olmuştur. [3]





[3] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/467-468.